ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
ferplex
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
0
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
07 Mart 2009 11:41
Son Ziyaret:
19 Nisan 2009 22:28
Toplam Mesaj:
4 [0.00 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
Gökhan SEPETÇİ
Doğum Tarihi:
01 Ocak 1980
Yaş:
44
İl:
Aydin
Meslek:
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA

Gökhan SEPETÇİ

SON 4 MESAJI

Suların Sertlik Derecesi ve Kabuktaki Kireç
Kaplumbağamın kabuğunda, kuruduğunda gördüğüm kireç üzerine bir araştırma yaptım, sudaki kalsiyum ve magnezyum elementlerinin suyu sertleştirdiğini ve kireç diye bildiğimiz tortuyu oluşturduğunu öğrendim. Su düzenleyicileri araştırdım fakat aşağıda linkini verdiğim makaleyi okuyunca aslında suyu yumuşatmanın gereksiz olduğunu anladım. Buyrun link;
Su Sertliği ferplex2009-04-15 15:27:51
Herpetoloji: Sürüngen ve Amfibi Bilimi
Kaynak olması açısından bulduğum bir ders kitabını sizlerle paylaşmak istedim. Bu konularda Türkçe bilimsel kaynak bulmak epey zor. Kitap Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı bölümünden Prof. Dr. Abidin BUDAK ve Prof. Dr. Bayram GÖÇMEN'inin eseridir.
*Kitap, 2005 basım olduğundan Bayram GÖÇMEN Doçent olarak gözüküyor kitapta, ama 2009'da Profesörlük unvanını almıştır.
http://sci.ege.edu.tr/~bgocmen/herpetoloji2.pdf
ferplex2009-04-11 21:42:07
Su kaplumbağaları neden kara kap.larından küçük?
Neden kara kaplumbağaları büyük oluyor da su kaplumbağaları küçük oluyor?

Aslına bakarsanız kara kaplumbağaları daima tatlı su, bataklık ve deniz kaplumbağalarından oransal olarak daha küçük vücut boyutlarına sahiptir. Bu durumun belki de tek istinaları, Galapagos adalarında yaşayan devasa boyuttaki kara kaplumbağaları (Geochelone elephantopus) ve Aldabra’da yaşayan dev kaplumbağalardır (Geochelone gigantea). Bu türlerin adalarda yaşamaları nedeniyle kısmen de olsa izole türler halinde süregelmeleri, vücut boyutlarını küçültmeleri için birazdan sayacağımız çevresel faktörlerden de bağımsız kalmalarına neden olmuş olabilir.

Ancak bahsettikleriniz, yavru su kaplumbağaları veya evcil hayvan satan dükkanlarda yaygın olarak bulunan küçük boyutlu süs kaplumbağaları (Trachemys scripta elegans) olabilir. Bu kaplumbağalar da aslında doğal koşullarda, kara kaplumbağalarının boyutlarına veya onlardan daha büyük bir vücut boyutuna rahatlıkla ulaşabilirler.

Su sistemlerinde yaşayan kaplumbağaların neden daha iri vücutları olduklarına gelince.. bu konuda birden fazla sebep düşünebiliriz. Kaplumbağalar, değişken vücut sıcaklıklı canlılar. Bu nedenle de, vücutlarındaki temel metabolik olayları sürdürebilmek için güneşten aldıkları ısı enerjisine ihtiyaç duyarlar. Çoğu sürüngen türü, günün belli zamanlarında açık alanlara çıkarak özel bir güneşlenme davranışı sergiler. Ancak özellikle deniz kaplumbağalarında aktif bir güneşlenme davranışı görülmez. Oransal olarak büyük bir bağa, suyun içerisinde güneşin ısı enerjisinden mümkün olduğunca etkin bir şekilde yararlanabilmeyi sağlayan bir özellik olarak kalmış olabilir.
Su içerisinde hareket, suyun kaldırma kuvveti nedeniyle zorlaşır. İri ve ağır bir vücut, özellikle besin arama veya çiftleşme gibi eylemler için dibe inmeyi kolaylaştırıcı bir etkiye sahip kabul edilebilir. Karada ise çok daha fazla avcı ile karşılaşma ihtimali olduğu için; bağaya yapışık iskelet sistemi nedeniyle zaten yavaş olan hareket kabiliyetinin, vücut boyutunun oransal olarak küçültülmesiyle bir miktar da olsa telafi edildiğini düşünebiliriz.
Kara yaşamı, beslenme ve savunmanın yanında bir diğer zorunluluğu da beraberinde getiriyor: Barınma. İri vücutlu bir hayvan, barınma ve gizlenme açısından her zaman bir dezavantaja sahiptir diyebiliriz. Bu nedenle de, yaşamını tamamen karaya geçirmiş olan kaplumbağalarda vücut boyutunun küçülmüş olması, önemli bir avantaj sağlayacaktır. Kısacası karada yaşam, besin-barınak ve korunma için daima hesaplı olmayı gerektirir. Bunun en akıllıca çözümü ise oldukça basit: “sadece gereği kadar büyük bir vücut”.

Kaynak
TÜBİTAK
ferplex2009-03-12 11:33:49
VETERİNER HEKİMLER İÇİN BİLGİLER
VETERİNER HEKİMLER İÇİN BİLGİLER:

Trafik kazası geçiren, üzerinden araba geçen ya da ağır nesnelerin üzerlerine düşmesi sonucu karapası çatlamış ya da parçası kopmuş bir kaplumbağa bulduğunuzda; bunun hayati bir yara olduğunu düşünebilirsiniz. Eğer mikrop kapmaz ve çatlaklar birbirine çok yakın ise, kurtulma şansı o denli yüksek sayılır. Avrupa’dai üniversitelerde uygulandığı gibi Ankara Üni., Uludağ Üni. ve İstanbul Üni. Veteriner Fakülteleri’nde dişçi akriliği uygulanarak sıkı bandaja alınan kabuklarda düzelme görülmüştür. Omurgası zedelenen kaplumbağaların ise şansı biraz daha düşük oluyor.

Kaplumbağalar

Kan alırken; boyun venası kullanılır. Ameliyat gerekiyorsa plastrondaki kareler elektrikli testere ile açılabilir. Kas içi enjeksiyonda arka bacaklar kullanılabilir. Kafasını dışarı çıkarmasını istiyorsanız, arkadan bacak ve kuyruk kısmını hayvanın kabuğunun içine itmeniz ve sabırla beklemeniz gerekiyor.

Antibiyotik olarak, Baytril %2,5′luk solüsyonu (Enrofloksasin 5-10mg/kg per os, 5 gün) kullanılmasını tavsiye ederim. İçinde yüzdüğü suya damlatma ya da ağzına damlatma tarzında verilebilir. ANTİBİYOTİK olarak; Kloramfenikol 1.gün 30mg/kg S.C., 2-5.günle arası ½ doz, terramycine10mg/kg I.M., gentamycine 10mg/kg I.M. 48 saat sonra tekrar, protozoon enfeksiyonları için karnidazol 10mg/kg per os, trematot ve cestodları için droncit 5mg/kg per os, vitamin A 10.000-100.000 İ.E. kg, keneler için kilosuna uygun frontline kabuğu üzerine sürülebilir. Ketamin-HCl, trankilizan olarak 5-20mg/kg, anestezisinde 40-100mg/kg kullanılabilir ve etki 2-72 saat sürer, Xylazin-HCl 4mg/kg uygulanabilir. En güvenilir anestezi ise İzofloranla inhalasyon anestezisidir.

Bacağında yara varsa ve yaz günü sineklerin yumurta bırakması sonucu kurtlanırsa, betadinli sus ya da eterli alkol tuşesi kullanılır. Yara kapatılmasında dikiş yerine stapler kullanılabilir. Ölme sebepleri arasında; esaret altında yanlış besleme, stres, barsak parazitlerinin (örnek:askarit) cok artmış olması, kenelerin çokluğu, kabuk çatlaması sonucu mikrop kapması ve septisemi şekillenmesi.

6-7 yaşına kadar bolca beslenmesi için kış uykusuna yatırmayın. Kış uykusundan uyanırken de 1 hafta boyunca 22C lik odada bekletilir. Hayvan yavaşça hareketlenmeye ve yem yemeye başlar. Kabızlık çeken kaplumbağaları 30C lik sıcak banyosu yaptırılır ve bu şekilde bağırsak içeriği yumuşar.

Yemlerinde kalsiyum ve fosfor dengesine, vitamin oranına dikkat edilmelidir. İdeal rasyon: %77 meyve ve sebze, %20 kıyılmış et, %2 multivitamin, %1 kalsiyum laktat

Gaga uzaması veya eğilmesi varsa; hipokalsemi göstergesidir. Rasyona kalsiyum eklenir.

Gözlerde apse, kirli sudan mikrop kapması ya da A vitamini eksikliği nedeniyle olabilir. Hayvanın içinde tutulduğu kaptaki su klorsuz, temiz içme suyu olmalı, ayda bir değiştirilmeli

KAPLUMBAĞALAR hakkında yanlış inanışlar;

Kanser hastalığına iyi geldiğini duyan kişiler veteriner kliniklerine defalarca kaplumbağa getirip kanının alınmasını istiyorlar. Kanser tedavisi gören kişilerin mikropsuz şeyler tüketmeleri gerekirken, doğal ortamda bir çok mikrobu üzerinde barındırmaya alışmış bir kaplumbağanın kanı ile o insana geçeçek hastalıkları düşünmek bile istemiyorum, gerçekten çok sakıncalı bir durum.

Evde kaplumbağa bakanlar bu hayvanlar kış uykusuna girececekleri dönemde (Ekim-Mart) hayvanda hareketlerin azalması durumunda hastalandığını düşünürler. Hatta bazen öldüklerini düşünüp gömenlerde vardır ve malesef ölmedikleri halde toprağa gömüldükten sonra oksijen alamadıklarından ölürler. Bu dönemde iştahsız olması, uyuması normaldir. Eviniz çok sıcaksa, kış uykusuna hiç girmeyebilir.

ASLA, büyüyen kaplumbağaya domates vermeyin, kabuğunu yumuşatır.

ASLA, doğada kavga eden ya da çiftleşen kaplumbağaları ayırmayınız. Doğanın içinde onların dialoglarına ve kaderlerine sadece izleyici kalmamız onlar için en iyisidir.

Hepinize sevgiler,

Nilay Tezsay

KAYNAKLAR:
1. “Türkiye Amfibi ve Sürüngenleri”, Prof.Dr.İbrahim Baran, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Ankara 2005
2. “Su ve Kara Kaplumbağaları”, Doç.Dr. Serdal Uğurlu, Erim Ofset, İstanbul 2000
3. “Reptil Hastalıkları”, Prof.Dr.Arif Kurtdede, Barışcan Ofset, Ankara 2001

SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.