Geophagus sp. ‘Tapajos orange head’: Fikrimi Değiştiren Balık


Kategorideki Diğer Makaleler

  • " Ağızda gecikmeli kuluçka yaparak üreyen bu güzel Geophagus’u akvaryum ortamında başarılı bir şekilde beslemek ve üretmek üzerine kaleme alınmış bir makale. Rio Tapajos’dan getirilen bu tür, ilk olarak 1991 yılında Christoph Seidel ve Rainer Harnoss tarafından hobiye kazandırılmıştır."





    30 küsur yıldır ana ilgi odağım çoğunlukla Tanganyika cichlidleri olmuştur (bazı istisnalar dışında). Tanganyika cichlidleri farklı boyları, şekilleri ve renkleriyle beni her zaman etkilemiştir: Tropheus kolonisindeki sosyal yapıyı anlamaya çalışma, Neolamprologus türlerinin harika ebeveynlikleri, Enantiopus melanogenys erkeğinin dişiyi yuvaya çekmeye çalışırken sergilediği mükemmel görüntü ya da küçük kabukçulların akvaryumun dekorunu değiştirmesine gülüp geçmek gibi örnekler verilebilir. Bu durum beni güney ve orta Amerika cichlid besleyenlerin çoğunlukta olduğu yerel kulübümde alay konusu yapmıştır.

    Bunun üzerine, yakın bir arkadaşım yaklaşık dört yıl önce artık ‘gerçek’ cichlidlerle haşır neşir olmamın zamanı geldiğini söyleyerek Geophagus yavruları hediye etti. Arkadaşım, bu türün sp. “Tapajos orange head” adlı tanımlanmamış bir tür olduğunu söyledi (o zamanlar bu balığı Ontario’da bulmak oldukça zordu). Daha önce hiç Geophagus beslememiştim ama eşsiz üreme davranışları ve tabi ki güzellikleri nedeniyle bu türlere karşı bir ilgim vardı.

    Bu tür Christoph Seidel ve Rainer Harnoss tarafından 1991 yılında Tapajos Nehrinde (Amazon’un bir kolu) keşfedilmiştir. Tapajos nehri ve büyük ana nehir Santarém şehri yakınlarında birleşir. Nehirdeki oldukça çamurlu su bu bölgede neden su altı bitkisi olmadığını açıklar niteliktedir. Suyun Ph değeri 6.2 – 6.8 arasında değişkenlik gösterir ve ölçülebilir bir sertlik yoktur. Suyun sıcaklığı 28°C’dir fakat dalgalanmalar nedeniyle sıcaklık yıl içinde 12°C’ye kadar düşebilir. Doğada her ne kadar bu su değerlerinde yaşasalarda, akvaryum ortamında sorunsuzca 8’i bulan pH değerinde ve 20° dGH’yi bulan sert sularda yaşamlarını sürdürebilir ve hatta üreyebilirler. Bu harika cichlid oldukça hareketlidir ve üreme döneminde kendi türlerine karşı birazcık agresif olabilir. Bu nedenle uzunluğu en az 1.2 metreyi bulan, geniş yüzme alanlı tanklarda beslenmesi tavsiye edilir. Geniş yüzme alanının yanında kütükler, kayalar ve bitkilerden oluşturulacak saklanma alanları yararlı olacaktır.


    Erkek

    Hikayeme geri dönelim: Cyphotilapia frontosa tankımdan sıkılmaya başladığımdan ve değişiklik düşündüğümden zamanlama mükemmeldi. Bu fırsat karar vermemi oldukça kolaylaştırdı. Frontosaları satana kadar ve 600 litrelik akvaryumumu Amazon akvaryumuna çevirene kadar 5 balığı 1.2 metrelik 250 litre akvaryuma yerleştirdim. Boyları yaklaşık 3-5 cm civarıydı ve biraz daha büyümeleri gerekiyordu. Boyları 7.5 cm’ye eriştiği zaman artık tek bir grup halinde yüzmediklerini fark ettim. İki çift gruptan ayrılmıştı. Çiftlerden biri sağdaki diğeri soldaki düz kayayı temizlemekle meşguldü. Çiftlerin her ikisi de yumurtladı ve 3 gün sonra yumurtalar çatladı. Ebeveynlerin her ikisi de larvaları bir süre ağızlarında taşıdı ve daha sonra yavrulardan güzel bir ziyafet çektiler. Balıkların oldukça genç olması ve pratiğe ihtiyaçları olması sebebiyle duruma aldırmadım. Önümüzdeki birkaç ay içinde bu durum birçok kez tekrarlandı ve her seferinde ağızda kuluçka süresi biraz daha uzadı. Ne yazık ki hiç yavru göremedim.


    Çift kayanın üzerine yumurtlarken

    ‘Tapajos’ları aldığım zamana yıllık *OCA “Ekstravagaza” (açıklaması aşağıda) ziyaretim denk geldi. Yaşadığım şehir Ontario’da çoğunlukla Afrika cichlidleri bulunuyordu ve bu etkinlik Güney ve Orta Amerika cichlidi bulmak için güzel bir fırsattı. Etkinlikte “Tapajós”larla yakışacağını düşündüğüm Geophagus altifrons türüne denk geldim. Planım, her iki türü de aynı anda yeni akvaryuma ekleyip ortaya çıkabilecek herhangi bir sorunun önüne geçmekti. Akvaryuma ayrıca tank ve dekor temizliğinde yardımcı olması için Ancistrus türü albino vatozlar ekledim. Dekor olarak büyük parça kütükler, büyük boy Anubias barteri türü bitkiler ve birkaç tane kaya ekledim. Kum olarak 1 mm’den ince silis kum tercih ettim. Toprak yiyen türü olduğu için hiçbir koşul altında 2 mm’den kalın taban malzemesi kullanılmamalı. Kumun üst katmanını solungaçları vasıtasıyla süzerek yiyecek bir şeyler ararlar. Taban malzemesi 2 mm’den kalın olursa solungaçları zarar görebilir ve bu durum yem yemelerini engelleyebilir. Sıcaklığı 25.5-26.5°C civarında sabitledim, pH 8 ve sertlik 12 - 15 dGH (Orta – Sert) civarındaydı.

    Yeni akvaryuma alışana kadar kütük ve bitkilerin altında saklandılar. Alıştıktan sonra yorulmak bilmez halleriyle kumu süzmeye başlayıp, kumda yem arayışına başladılar. Balıkların sürekli hareketli yapısı akvaryumu eğlenceli bir hale getirdi. Ayrıca, balıkların arasında herhangi bir kavga veya yaralanma gözüme çarpmadı. Her şey yolunda gittiğinden düzenli bakım dışında akvaryumu kendi haline bırakıp balıkların keyfini sürdüm. Çiftler düzenli olarak ürüyor fakat dişi ve erkeği ağızda kuluçka yaparken görmüyordum. Sonra bir gün çiftlerden birini 1.2 metrelik 250 litre tanka ayırıp mahremiyet vermeye karar verdim. 3 gün sonra sağ önde duran düz bir kayayı temizlemeye başladılar. Ertesi gün, yumurtladıklarını gözlemlemem şaşırtıcı değildi. Düz yumurta döküp üreyen diğer türler gibi dişi yumurtaları bırakıyor ve erkek yumurtalar üzerinde daire çizip yumurtaları döllüyordu.

    Yumurtlama işlemi küçük aralarla birlikte birkaç saat sürdü. Dişi yumurtaların yanında beklerken, erkek olası düşmanlara karşı devriye geziyordu. 2 gün sonra akvaryum odasına geldiğimde bütün yumurtalar gitmişti. İlk düşüncem, yumurtaların yendiği ve gelecek sefere daha şanslı olacağımdı. Sonra, çiftin ağızlarıyla çiğneme hareketi yaptıklarını fark ettim, sanki bir şeyler yiyor gibilerdi ama ağızları tamamen kapalıydı. Ağızda kuluçka yaptıklarını anladım. Bu süre içerisinde hiçbir şey yemediler. Birkaç gün sonra yavruları ağızdan dışarı bıraktılar, başlangıçta oldukça kısa sürelerle. Bu sürede akvaryuma birazcık yem attım. Erkek yavruları ağzında tutarken, dişi yem atar atmaz yavruları tükürdü ve ulaşabildiği her parça yemi yemeye başladı. Birkaç dakika sonra erkek de yavruları bırakıp beslenmeye başladı. Bu esnada çift oldukça gerginleşti, sürekli bütün yönlere doğru yüzüp yavrulardan bazılarını ağızlarına alıp geri tükürüyorlardı. Bu süre zarfında komik bir şey oldu. Bütün akvaryumlarımda suyun yüzeyini havalandırmak için hava taşı kullanıyorum. Yavrular baloncukları oldukça ilginç bulmuş olmalı ki hepsi o tarafa doğru yüzüp hava akıntısında oynamaya başladılar. Yavrular akıntıyla yukarı çıkıp, dibe geri inip ve sonra tekrar yukarı çıkıyorlardı. Çift hiddetle yavruları bir araya toplamaya çalışıyordu ama bunda pek başarılı olamıyordu. Çifti sakinleştirmek için hava motorunu kapatmak zorunda kaldım. Yaklaşık 2 gün sonra, dişi ağızda kuluçkaya karşı bütün ilgisini kaybetti, akvaryuma fazla yaklaştığımda bütün yavruları ağzına toplayan erkek oluyordu. Dişi yine de yavrulara yakın duruyordu. Bu balıklar mükemmel ebeveynler ve yavrularına 2-3 hafta boyunca göz kulak oldular. Tamda bu anda yavruların sayısında azalma fark ettim ve başka bir yerde büyütmek için bir kısmını sifonladım. Yavrular sorunsuzca artemia kabul ettiler ve başlangıçta oldukça hızlı büyüdüler.

    Makalenin başlığının neden böyle olduğunu anlamışsınızdır. Bu güzellikler sayesinde Güney Amerika cichlidleri bende bir tutkuya dönüştü. Küçük boylu Orta Amerika ciclidleri beslemeye bile başladım. 24 tankımdan yarısından fazlası Yeni Dünya cichlidlerine veya kulüp arkadaşlarımın dediği gibi ‘gerçek cichlidlere’ ev sahipliği yapıyor. Beni yanlış anlamayın, hiçbir zaman sevgili Tropheuslarımdan vazgeçmeyeceğim ama kabul etmeliyim ki ‘toprak yiyenlerin’ onlardan aşağı kalır bir yanı yok. Özellikle “Tapajós”lar neler kaçırdığımın farkına varmamı sağladı. Güzel renkleri, sevimli ve ilginç davranışları ve çok büyümeyen boylarıyla bu tür her cichlid severin listesinde olmalı.

    Gözümü başka bir toprak yiyene daha diktim: Retroculus xingensis. Bir gün bu türü de bulup besleyeceğim...


    Dişi yavrularını korurken



    *The OCA “Extravaganza”:
    Ohio Cichlid Derneği tarafından her yıl düzenlenen, 3 gün süren dünyanın en büyük cichlid ve kedibalığı etkinliği. Her yaştan cichlid meraklılarının katıldığı tamamıyla cichlid ve kedibalıkları üzerine bir hafta sonu. Etkinlikte dünya çapında ünlü konuşmacılar, üretici stantları, satıcı stantları, 150 ve üzeri kişinin katıldığı balık showu bulunuyormuş ve etkinliğin yapıldığı otel içinde balık satışı da yapılıyormuş.


    Yazan: Klaus Steinhaus
    Çeviren: Sergen Tuncer
    Makalenin Orijinal Yayınlanma Tarihi: 1 Temmuz 2010
    Kaynak

Üye Yorumları