Doğada Apistogramma hongsloi


Kategorideki Diğer Makaleler




  • Bir saatten fazla bir süredir su altında aynı noktadayım ve önümdeki 3 metrekarelik yerin 500’ün üzerinde fotoğrafını çekiyorum. Mikolji ülkesinde (Mikoljiland) ya da Mihaly Csikszentmihalyi’nin dediği gibi ‘*akış’ halindeyim.




    Su altı sessizliğini bozan belli belirsiz bir ses duymaya başlıyorum, etrafıma bakıyorum ve yağmur yağdığını fark ediyorum. Arkaya doğru dönüyorum ve nehir yatağına düz bir şekilde sırt üstü uzanıyorum, yukarıya bakıyorum. ‘’Sualtı yağmuru’’nun veya yağmurun su yüzeyine vurduğunda oluşturduğu şekillerin fotoğrafını çekiyorum. Yukarıdaki ağaçlar olağanüstü bir efekt sağlıyor. Bir daha tekrarlanmayacak bu anı zamanında yakalıyorum. Diz çökmüş pozisyonuma geri geliyorum ve fotoğraflamaya devam ediyorum, tekrar ‘akıştayım’.



    Zaman geçtikçe, sesin kesildiğini ve yağmurun durduğunu fark ediyorum. Bir anda önümde beliren büyük gölgeler bulutlardan hoş bir şekilde süzülerek gelen az miktardaki güneş ışığını kapatıyor. Trans halinden uyanıyorum ve kafamı sudan çıkarıyorum. Nehir kıyısında duran küçük ayaklar görüyorum. Gölgeler ne yaptığımı görmeye gelen köylü çocuklarmış. ‘’Akış’’ haline geri dönmeye çalışıyorum fakat çocuklar güneş ışığını kapatmaya devam ediyorlar. Maskemi çıkartıp, suyun dışına çıkıyorum.




    Üç çocuk hemen arkamdan beni takip ediyor. Ağaç kütüğünün üstüne oturuyorum ve önümde durup bana bakıyorlar. İsimlerinin ne olduğunu soruyorum. Gülümseyerek cevap veriyorlar. ‘’Çok özel balıkların fotoğraflarını çekiyorum. Çok küçükler ama oldukça özeller. Fotoğraflarını göstermemi ister misiniz?’’ diye soruyorum. Kafalarını sallıyorlar. Kamerayı sualtı kılıfından çıkarıyorum ve küçük LCD ekranında fotoğrafları gösteriyorum. ‘’Muhteşem değil mi?’’ diye soruyorum, kafalarını sallıyorlar. ‘’Bu küçük balıkların bu akarsuda yaşadığını biliyor muydunuz?’’ Hayır demek yerine kafalarını her iki yöne doğru sallıyorlar. ‘’Onları özel yapan şey yavrularını korumaları. Anne babalarınız gibi onların da bir sürü küçük yavruları var, yavrularına ve birbirlerine göz kulak oluyorlar.’’ Gülümsüyorlar ve orada akarsu onlar için ‘normal bir akarsu’ olmaktan çıkıp, içerisinde oldukça özel bir balığın (bizim Apistogramma hongsloi olarak bildiğimiz) yaşadığı ‘olağanüstü bir akarsuya’ dönüşüyor.




    Apistogramma hongsloi, Orinoco havzasının birçok nehrinde bulunabilir, özellikle Sipapo ve Caura nehirleri arasında. Onlarla birçok yerde yüzdüm, yağmurlu ve kurak sezonlar boyunca onları gözlemleyip, videolayıp ve fotoğraflayıp su altında saatler geçirdim.







    A. hongsloi, kaynak suyu akıntılarının oluşturduğu küçük, yavaş akan ve kurak sezonun en kuru döneminde bile içerisinde su bulunan bölgelerde yaşar. Su yer altı kaynaklarından geldiği için küçük akarsular gibi yağmur suyuna çok fazla bel bağlamazlar. Yıl boyunca su barındıran bir habitat bu küçük ve göç etmeyen balık için son derece önemlidir.




    Diğer birçok Apistogramma türü gibi A. Hongsloi de kuru sezonda kuruyan mevsimlik akarsularda bulunmaz. Mevsimlik akarsular Peacock Bass ve büyük boy tetralar gibi göçmen ve açık deniz balıklarıyla doludur, bu türler su kurudukça Orinoco veya diğer büyük nehirlere göç etmeye zorlanırlar. A. Hongsloi mikro habitatında ki nehir yatağında küçük volkan gibi oluşumlara sıkça rastlanır. Yakından incelendiğinde kum tabanda kaynıyormuş gibi görünür. Bu yüzeye ulaşan yer altı suyudur. Yüzeye çıkan suya elinizi değdirirseniz akarsuyun suyundan daha sıcak olduğunu hissedersiniz.




    Muhtemelen yiyecek kaynağı da yaşamak için ışığa ihtiyaç duyduğundan, A. Hongsloi bol güneş ışığı alan bölgeleri tercih eder. Etraflarında bulunan *perifiton ve tortuyu didikleyerek sürekli olarak nehir yatağında beslenirler. Mikro habitatlarının bazı bölgelerinde tortu tabakası o kadar kalındır ki yiyeceğe ulaşmak için kafalarını yüzgeçlerini geçecek kadar tortu tabakasına daldırırlar. Yer altının 1-2 cm kadar derininde yaşayan veya büyüyen bir şeyle besleniyorlardı. Eğer atıştırırken habitatlarına ekmek veya patates cipsi düşürürseniz yemeyeceklerdir. Suya ne düşerse yiyen diğer toprak yiyenlerin aksine bu tür oldukça seçicidir.




    Doğadaki adreslerini şu şekilde listelerdim:
    Biyom: Tropikal yağmur ormanı
    Ekosistem: Küçük, yavaş akan kaynak suyu akıntıları
    Habitat: Nehir kıyıları ve sığ gölcükler
    Habitat Kuşağı: Kıyıya yakın, bentopelajik (taban-yüzücü)
    Mikro habitat: Yaprak döküntülü sığ gölcükler, bol miktarda sucul bitkinin bulunduğu sığ alanlar
    Suyun dibindeki organik maddeler: Yaprak döküntüsü, büyük-küçük dallar, Moriche palmiyesi yaprakları ve tohumları, sık görülmesede sürüklenmiş kütükler
    Dip çökeltisi: Çakıl ve 0.25 – 3 mm kalınlığında beyaz silis kum karışımı
    Su değerleri: pH: 5’in altında, KH: 20mg/L (ppm)’den az, GH: 10mg/L (ppm)’den az, Sıcaklık: 26° - 28°C


    Kurak dönemdeki renklerini gösteren Hongsloi örnekleri


    A. hongsloi, kurak sezonda birçok Apisto türü gibi oldukça soluk bir renk evresine girer. Renkleri koyu, sarımsı kahverengi olur. Renklerinin solukluğu, yaz zamanında ne kadar kaldıklarına ve habitatlarının geçirdiği kuraklığın derecesine göre değişkenlik gösterir. Bu duruma sıcaklık ve kuraklığın, soğuk ve karın yerine geçtiği ‘tropikal’ kış (yaz) uykusu denilebilir. Kurak sezonda çok fazla hareket etmezler ve enerjilerini korumaktan başka bir şeyle ilgilenmezler. Yaprak döküntüsü ve çürüyen bitkilerin arasında veya altında hareketsiz kalmaktan başka bir şey yapmazlar. Açıklığa çıkmazlar.




    A. hongsloi, yağmur sezonunda hayata geri döner. Üreme sezonu yaklaştıkça renkleri parlaklaşır. Yeşil Eleocharis açıklıklarında dişiler otlanırken, genç erkekler yaşlı erkeklere meydan okur. Erkekler bir yandan diğer yana salınarak birbirlerine kuyruklarını çarpıp kabarırlar. Yerinde canlı olarak izlenebilecek muhteşem bir gösteridir. Doğa bir harika. Kurak sezonda soluk olan kırmızı kuyruk sapı, yağmurların gelmesiyle ‘Kızlar buradayım’ dercesine parlak bir renk alır. Dişiler beyaz veya açık sarı bir renge bürünüp renklerini canlandırırlar. Bir zamanların neşesiz yavaş akan suları hayatla dolup taşar.




    Erkek, biri favorisi olmak üzere toplamda en az üç dişiye sahiptir. Üreme mevsiminde erkek dişilerden biriyle ve bazen daha fazlasıyla çiftleşir. Birbirlerinden 30-100 cm uzaklıkta bulunan eşlerinden her birini ziyaret eder. Erkek, çocuklarına doğru bir şekilde bakılıp bakılmadığını görmek için oradan oraya dolaşıyor gibi görünüyor. Kontrol ettikten sonra oradan ayrılıp diğer ailesini görmeye gidiyor. Kesin olan bir şey varsa, o da her erkeğin daha çok vakit geçirdiği favori eşi veya ailesinin olması. Dişi yavrularla ilgilenir, onların üzerinde sürekli olarak korumacı bir şekilde yüzer. Yavrular çok iyi bir şekilde kamufle olurlar ve nehir yatağının üzerinde yavaşça yüzerken zar zor görünürler. Yavrusuyla birlikte bir dişiyi saptamak için karakteristik ebeveyn davranışlarına bakmam gerekti ve sonra alt kısmını dikkatlice incelediğimde yavruları görebildim. Eğer dişi 30 cm uzağa yüzseydi yavruları fark edemezdim. Uzun bir yağmur mevsiminin sonunda yavrular 2-3 cm boya ulaşırlar ve mevsim döngüsü tekrar başlayana kadar büyümeye devam ederler. A. Hongsloi, doğada uzun yıllarca yaşayabilir. Sefil, zorba ve tehditkâr görünümlü oldukça büyük örnekler gördüm. Gençler onlara bulaşmıyorlar.




    A. hongsloi habitatlarını çoğunluğu oldukça küçük olan türlerle paylaşır. Yaşamak için nehrin büyük balık ve yırtıcılarının olmadığı bölgeleri seçerler. Bu durum A. Hongsloi’ye özgü bir davranıştır çünkü diğer birçok Apistogramma türünün büyük balıkların yaşadığı kesimlerde bulunduğunu gözlemledim. Bu bir tesadüf mü? Muhtemelen hayır, bu davranış farklı coğrafi konumda yaşayan Hongsloiler tarafından da sürdürülüyor.


    Yellow Acara, Aequidens metae


    Anduzi'nin Kalem Balığı, Nannostomus anduzei


    Noktalı Sıçrayan Tetra, Copella meinkeni


    Tatlısu Karidesi


    Nehir kıyısındaki bitki örtüsünün ekin büyütme, yakacak veya yapı malzemesi olarak yerel ve yeni gelen insanlar tarafından kesilmesi nedeniyle tropikal balık habitatlarının büyük bölümü yok oldu. Akarsu ne kadar küçükse (Hongsloi habitatı gibi), yok olma riski o kadar fazla. Yerel insanlara sürdürebilir, kalıcı temiz su kaynağından alacakları faydaları ve bitki örtüsü ve hayvanların birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını zaman ayırıp öğretmek çok önemli. Habitatların ve orada yaşayan bütün bitki ve hayvanların yok olması akvaryum hobisi için doğrudan bir kayıptır.

    Çabalarımızın çoğunu daha önce insanlar tarafından gidilmemiş ücra köşelere gitmeye, en yeni, en garip ve hiç görülmemiş balıkları yakalamaya harcıyoruz. Gerçek çevresel tehdidin bulunduğu yoğun nüfuslu ve ücra olmayan yerlerde çok az çaba gösteriliyor. Ortada bir denge olmalı, biraz balık toplama ve biraz eğitim, uğraşımızı korumak için karşılıklı fedakârlık. Bu makaleyi okuyup, o nehirleri tekrar ziyaret ettiğimde tamamen kuru ve ölü olduklarını bilmek sizin için oldukça üzücü olurdu. Bence akvaryum hobisinin geleceği akvaryumun ötesinde düşünüp, küçükte olsa çevreyi korumak için çaba göstermekte yatıyor.

    ‘’Bu balık çok güzel değil mi?’’ diye soruyorum. Kafamı sallayıp gülümsüyorum ve onlar da aynı şekilde karşılık veriyorlar. Onlar o günden beri Apistogramma hongsloi’yi seviyorlar.


    Çeviri Notu:
    *Akış kuramı: Pozitif psikolojide, akış, aynı zamanda alan (the zone) olarak da bilinmekte, bir etkinliği gerçekleştiriyor olan kişinin enerjik bir şekilde odaklandığını, tamamen dahil olduğunu ve etkinlik süresince keyif aldığını hissederek kendini tamamen etkinliğe verdiği zamanki zihinsel durumdur. Özünde, akış kişinin yapıyor olduğu şeye tamamen dikkatini vermesi ile karakterize olur.
    *Perifiton: Su altında kalan yüzeylerin (taban, bitki, kütük, kaya vb.) üzerinde yaşayan küçük organizmalar topluluğu. Yosun, plankton, hidra, böcek larvası, salyangoz vb. Bunun içerisine tortuyu dahil eden kaynaklar da var.


    Yazan: Ivan Mikolji
    Çeviren: Sergen Tuncer
    Mikolji.com


    Makale Ivan Mikolji’nin izniyle kullanılmıştır. Kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum.

Üye Yorumları