ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
cömert-istanbul
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
42
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
10 Aralık 2012 03:01
Son Ziyaret:
28 Nisan 2022 17:03
Toplam Mesaj:
121 [0.03 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
cömert özen
Doğum Tarihi:
Girilmedi
Yaş:
Bilinmiyor
İl:
Istanbul
Meslek:
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA

Cömert ÖZEN

Bir gün herkes Lespistesi yeniden keşfedecek.

SON 10 MESAJI

Bakteri çakışması
Konumuz elbette tubifex veya lepistes değil. patojen tanımı yapılırken  tubifexi örnek verdim. hangimizin aklına tubifex bünyesinde mevcut metan gazı olabileceği ihtimali gelebilirdi  ?
 
Eğer akvaryum ortamında üreyebilen ve sadece diskusları etkileyen özel bir patojen varsa bunu  tespit etmek lazım. Bunca yıldır,  bunca ülkeden bunca üretici ve hobici ,  buna net bir tanı koyamayıp , kesin bir  çare bulamadıysa , Dışardan tanka yeni balık eklemek her zaman büyük rikstir. Ve zaman uzun süreli karantina uygulamak kaçınılmazdır.  Teşhis güzel yapılırsa , uygulanacak tedavide  kurtarıcı olur.


Bu aralar vaktim var , yerel ve yabancı kaynaklardan Diskus çalışayım .. Belki sizlere yararı olabilecek bir bilgiye denk gelerim.
Bakteri çakışması
Abidin bey

Konu içinde yazanlar diskus beslediği için ,  biyolojik denge ve su kimyasallarının önemimin farkındalar.

Aslında ikimizde benzeri şeyler söylüyoruz. Siz bakteri diyorsunuz ben patojen.

 Patojen kavramı çok daha geneldir. Bu bakteri yanı sıra , virüs , parazit veya kimyasalda olabilir.
Bu durum her zaman yaşanabilecek ve oldukça dikkat edilmesi gereken  bir olay.

 İsrarla dikkat çekmeye çalıştığım konu , Bir balığın yolculuk için yoğun konantrede dozunda dezenfektan ile boğulması ve naaakil şartlarından dolayı stressten dolayı gösterdiği davranış bozukluklarının hastalık zannedilmesi ve sonrasında yapılanlar .


   Madem ki uzakdoğulara kadar gidip , kaynakları ziyaret edebildiniz , orada görmüş olabileceğinizi tahmin ettiğim , size çok tanıdık gelebilecek bir örnek vereyim.

 Tubifex. Ne yaptığınızı bilmeden kullanırsanız oldukça ölümcüldür. Ancak ne yaptığınızı biliyorsanız oldukçada besleyici ve büyütücü bir yemdir. uzun süreler ne kadar temizlerseniz temizleyin , ne kadar dezenfektan kullanırsanız kullanın , tubifex öldürücü varsayıldı.

 Peki dünyanın dezenfektanı kullanıldığı halde tubifexi ölümcül kılan sebep nedir ?

 Yaşadığı batalık ve çamurlu ortamlarda , toprakta eriyik halde bulunan ,Besinini almak için bünyesine aldığı  çamurdaki metan gazı. Balıklar için ölümcül olan patojen budur.
Yani balığı tubifex veya birt başka organizma öldürmez. İçindeki toprakta bulunan metan gazı zehirler.

 Uzak doğulular bunları özellikle ılık suda ve devamlı akan suda tutarak , içindeki metan dolu bileşiği tamamen kusana kadar yıkarlar. Metan patojeninden temizlendiğinde tubifex özellikle büyüme için iyi bir besindir. Belki spiral tubifex havuzu görmüşsünüzdür diye belirteyim dedim.

 Son kez yazayım. gerekmedikçe başkada yazmamayı düşünüyorum. bakteri çakışması veya bir takım bakteriler çakışır kelimeleri  , oldukça yanıltıcı çağrışımlar yapmaktadır. . Yeterli ve doğru bilginiz yoksa bunu durumu iyileştirmek yerine çok daha kötü hale getirmekte oldukça mümkündür.



 Ayrıca "balık bakma işi öğrenilecekse önce discus beslenmeli ondan sonra hangi balığa bakacaksanız bakın hiç önemli değil." bu sözünüze pek katılmıyorum.

 Dünyada cehebnnem azabı yaşamak neymiş , bir nebze anlayabilmek için varyete lepisteslerle tanışın bence. 3 nesil kayıpsız yavru almaya çalışın mesela. Size tavsiyem RREA Red lace Snake skin olabilir. Normal lepistes gibi,  hatta normal balık gibi bakmaya çalıştığınzıda sizi deliye çevirecek, cinnet geçirmenin nasıl bir şey olduğunu ufakta olsa anlayabileceksiniz.

 ( Elbette bu dediğmi yapmayın.  Varyete mi aman uzak durum.)
Bakteri çakışması
Muhammed bey

Siz kendi doğru bildiğinizi yapmışsınız.Burada anlatmaya çalıştığım asıl mesele , gerek aşırı doz dezenfektandan  dolayı ve gerekse balığın sevkiatı esnasında yoğun stress'e girmesinden sebepli bağışıklık sistemindeki ciddi çöküştün ve balığıın dengesiz tavırlarının  "bakteri çakışması" şeklinde yorumlanması ve durumu düzeltmek için dezenfektan , tuz gibi kimyasallarla balığı dahada beter hale getirmemiz.

 Bu teşhiste cümlenin içinde  "bakteri" kelimesi geçmesinden dolayı , hobicinin tankına zarar verici bakteri girdiğinden şüphelenerek  tekrardan gereksiz dezenfektan uygulamaların yapılmasının aslında aslında sorunu çözmekten çok , çok daha fazla sorun yaratacağıdır.


Yakın zaman kadar balığın stresse girmesinin ne olduğunu bile bilmezken , şimdi bu stressin aslında ne kadar zararlı  sonuçlar doğurabileceğini yeni yeni kavramaya başlıyoruz.

 Keyhole chiclid ve severum chiclid besleyenler tarif edeceğim durumu çok iyi bilirler.

 Bu türleri korkuttuğunuz vakit öyle hızlı bir hormon salgılanımı olurki , Keyhole türüne isimini veren anahtar deliği deseni anında kaybolurken kafa bantları soluklaşır. Keza bende zamanında krem rengi severum vardı. Severumda korktuğu an bir anda kararır.  Eğer korkutan etmen her ne ise devam ediyorsa balık bir köşeye saklanır.Yemlenmeye bile çıkmaz ve biz daha ne olduğunu bile idrak edemeden  ölür.


     Bu forumda bile dikkatinizi çeken bir takım  sorular olmuştur. Balığım saklanıyor veya bitkileri  dekorları söküyor diye.

 Bizler özellikle chicild türlerini edinirken alınan balığın  doğal ortamındaki durumunu araştırmıyoruz. Alınan tür  kumulcumudur ? yoksa kayalıkçımı ? avı nedir ? avcısı kimdir diye merak etmeden , birbirinin avcısı  bir sürü türü bir akvaryuma tıkıştırıyoruz.

 Sonradan da başlık açıp balığım bitkileri dekorları  neden söktüğünü soruyoruz. Kumulcu balığa , bitkili  dekor yapmışisınız. Balık strese girer ve ortamı kendine göre düzeltmeye çalışır ve elbette söker bitkiyi.

Veya kayalıkçı balığı dımdızlak bir akvaryuma koymuşsunuz , illaki filitrenin altına saklanır. Elbette stressi tavan yapmış şekildedir.


    Bu sorulara gelen cevaplar mevcut bilgiyle çelişincede eski bilgi ışığında davranmaya devam ediyoruz. Taa ki O türü beslemeyi bırakana kadar.


 İnsan beyni ilginçtir Muhammed bey . Bilinmeyeni , tanıdık  bir bilinenle bağdaştırmaya meyilldir.
Rorshach testi gibi ( Mürekkep lekesi ) her bakan ayrı bir şey görür. Aynı lekeye Kimi kelebek görürken kimi ejderha der.  Akvaryumlarımızdada böyle bir durum var. Ortada bir olay var , aynı olaya  iki kişi bakıyor , ikiside farklı şeyler söylüyor. Aynı soruya bambaşka cevaplar gelebiliyor. herkez kendi tecrübesi ve kendi doğru bildiği verilerle  bir takım sonuçlar söylüyor. De burada yegane sıkıntı tecrübeyi oluşturan bilginin aslında ne olduğu ..

 Akvaryuma bir parça metilen mavisi ve bir parça tuz at. hastalık durumunda verilen en genel tavsiyedir değilmi ? Ne kadar metilen mavisi ? at kafana göre. peki ne kadar tuz ? Biraz at.
Bizim insanımızın gönlü bol. çay kaşığıyla başlar olayı çorpa kepsesi boyutlarına taşır.

 Sofra tuzunun, yani bildiğimiz İYOT'lu tuzun akvaryum ortamında ne işi  var arkadaşlar? Balığın doğasında iyotlu tuz mu varki tanklardaki ortama tuz atılması tavsiye ediliyor..

 İyot kurutucu bir kimyasal. Önceleri bakteriyel kökenli hastalıklar için , ayrı bir kapta , çok kısa süreli kontra iyot ve tuz banyoları tavsiye edilirken , şimdi internet kullanımıda yaygınlaşınca ,direkt akvaryum ortamına atılması tavsiye ediliyorda , bu tavsiyeyi eden neden ediyor ? nasıl ediyor ? kendisi bile bilmiyor. Çünkü o kişiye bu bilgi doğru diye öğretilmiş.Kendi doğrusuna göre bunu yapmazsanız olmaz.

  İnternette bakteri çakışması ile alakalı yazıların tümüne bakının ,her biri birbirinden alıntı yapıldığı için  hepsi  bazı bakteriler diye başlar. hangi bakteriler ? ve hangi etmenlerden dolayı neden çakışıra bir cevap bulamazsınız. Çakışma denilince ne anlıyorsunuz ??

 Eğer açıklama şöyle olsaydı.

 Üretim esnasında bir patojene ( hastalık yapıcı her türlü etmen ) bir şekilde bağışıklık kazanmış ve taşıyıcı hale gelmiş bir balık , bir başka akvaryuma konulduğu vakit , bünyesindeki patojen akvaryumdaki bu patojene bağışıklık kazanmamış canlıları , bu balıkların bağışıklık sistemi bu patojenle başedemeyeceği için  hasta edip öldürür. Bu patojenlerde şunlardır diye bir liste olsaydı. Bunu yazanı alnından öperdim. Bu patojenlere en iyi nasıl müdahale edebileceğimi araştırırdım..

  Şu tabiri yllardır çok duyarım. "Biz cichlidsciyiz". Siz kimsiniz ? Tekil kişi neden çoğul kullanır ?  "ben cichlidciyim"  demek bu kadar mı zordur ? da İllaki Biz cichlidciyiz denir. Bu kelimeyi ilk kim uydurmuştur ? neden böyle demiştir.? Ama kulağa hoş geliyor olsa gerek nerdeyse her cichlids besleyen bu tabiri kullanır. Keza diskuscuyuz kelimeside böyle. Kulağa hoş  geliyor herhalde...

 Bakteri çakışması kelimesininde  kulağa hoş geldiğini düşünüyorum. Gayette bilimsel duruyor. Ama yanlış çağrışımlar yaptığı için bence bu kelimeyi bu şekilde kullanmak iyi değil.

 Bu yüzden şahsen ben bu olaya "bağışıklık sisteminin çökmesi" denilmesini daha uygun bulurum.
 Dezenfektan ve tuza saldırmadan evvel araştırma yapmak lazım.
cömert-istanbul2013-10-27 20:57:15
Bakteri çakışması
Abidin bey

Herkezin görsel zevki görecelidir. Diskus bazıları için harikulade bir tür iken,  benim  o kadarda  ilgimi çekmiyor. Dolayısıyla hiç diskus beslemedim ,beslemeyede pek niyetim yok açıkcası..Su an lepistes besliyorum. İnanın aşırı zorluyor.

Biyolog veya Su ürünleri mühendisi olmadığım için ismimin önünde bu konu ile direkt alakalı akademik bir ünvanım yok. Sizin varsa bu konu hakkındaki bilgi ve deneyimlerinizi  zevkle okurum.
kaynak verebiliyorsanız merakla incelerim.

Böyle bir ünvanım olmadığı içinde  yaptığım çalışmaya pekte ilmi bir çalışma denilemez. Bir kaç varyete lepistesi üretmeye çalışıyorum. Bunlarla alakalı elimden geldiğ,i kadarıyla bir bakcrosing çalışmam var.

Akvaryuma yeni gelmiş , Yoğun stress altındaki bir balığın davranışlarını hastalık gibi yorumlayıp, bu başlığı açan Muhammed bey gibi diğer balıkları kourma amaçlı , Permasolu basarsanız , ana tankınızdaki biyolojik sistemi de temelden bozacağınız için önceden sağlıklı olan balıklarınızında bağışıklık sistemini kendi elinizle çökertirsiniz.

 Netice genelde büyük bir kırılım olabildiği için , sebep sonuç ilişkisi aramaya başlarsınız. Kimse kendisinde kabahat bulmadığı gibi kimse doğru bildiğinin aslında yanlış olabileceğinide kolay kolay kabullenmez.Çoğunluk doğru dediği için mevcut bilgi doğru varsayılır. Bu durumda toplu ölüm sebebi olarak , bakteri çakışması varmış gibisinden bir açıklama , çok rahat kabullenebilinir.


Yazdıklarım nerdeyse hepimizin doğru bildiği bir takım bilgilerle çelişiyor.  Önceki yazdıklarım ile alakası sorusu olan varsa bekliyorum. Hepsine toplu cevap vereceğim.


Bakteri çakışması
 Uyarı  : Genelde forumlara Uzun yazarım, uzun yazı okumayı sevmiyorsanız okumayın.

Bu bakteri çakışması lafını zamanında  kim uydurdu neden uydurdu bilemem ,  ama size rahatlıkla söyleyebilirim bakteri çakışması denilen bir olay yoktur.

 Bir daha yazayım,  bakteriler birbirleşiyle ne çakışır, ne  çatışır, ne  dalaşır , nede başka bir şey yapar..   İnternette bir sürü yazı okursunuz , kırık plak gibi aynı ifadeler yazılır..   bir takım bakteriler çakışır.. Ancak hangi takım bakteriler , durduk yere ne sebeple  çakışır sorularına  cevap olabilecek  tek bir kelime bulmazsınız.

 Peki ne oluyorda dışardan balık eklendiğinde akvaryumda özellikle yeni gelenlerde olumsuzluklar yaşanır...Yazılanı okuduğunuzda  gerçekte olan olayın bakterilerin etkileşimiyle olmadığını göreceksiniz.
.

Nerdeyse tüm canlılarda sindirim , bağırsaklarda yaşayan faydalı  bakterilerin besini kimyasal boyutta parçalaması  sayesinde olur. Yani bu bakteriler olmasa canlı yediği gıdasını sindiremez. Tıpkı insanlarda olduğu gibi balıklarında bağırsaklarındaki faydalı bakterilerin sayesinde balık yediği besini sindirir.

 Bu bakteriler ölürse ne olur ? Elbette her ne kadar attığınız yemi yesede , sindirim olamayacağı için balık hem yediklerinden dolayı tıkalı vaziyette , hemde beslenemez durumda olduğu için ölüm kaçınılmaz olur.

Peki balığın bağırsaklarında yaşayan bakteri balık canlıyken neden ölür ?
 Cevabına oldukça şasıracaksınız.  Bizim yüzümüzden ölürler.

 Daha büyük yazayım. BİZİM YÜZÜMÜZDEN ÖLÜRLER  . Daha doğrusu doğru bildiğimiz yanlış uygulamalarımız yüzünden ölürler.


Evet aslında bakteri çakışması yoktur. daha doğrusu bir balığın bağırsaklarındaki bakteriler çıkıp bir başka balığa girip , bağırsaklarına ulaşıp , oradaki bakterileri öldürmezler. 

 Balıklarımızı hem satıcılar hemde , bizzat biz   öldürüyoruz. hemde iyi bir şey yaptığımız zannederek kendi elimizle öldürüyoruz. Peki bu nasıl oluyor ?

Öncelikle her ortamda hastalık yapıcı madde mikrop , virüs ve bakteri bulunduğunu , canlının savunma mekanizmasının bu patojenlerle her zaman mücadele ettiğini bilmemiz gerekir. Soluduğumuz havadan , yediğimiz besine kadar her yerde bu patojenler mevcut.

 Uzun sürecek   Balık sevkiatlarında , balık sıcak ve soğuk ortamlar göreceği için , satıcı  balıkların beyaz benek olmamasını için genelde suyuna dezenfektan  bir madde olan  acriflavin ekler. ( bizim ev tipi dezenfektanların, sanayii tipi )ve  balığın vücudundaki ve özellikle  bağırsaklarındaki  faydalı bakterileri yok eder.  Ayrıca uygun olmayan makliye şartlarında balık uzun süreli stress hormonları salgıladığından, nakil suyunda bol miktarda hormon ve dezenfektana maruz kalır.

 ( Köpekbalıklarının ana havuzlarına alınmadan önce  stress havuzlarına konulmasının sebebi budur. balıklarda bu hormon salgılama  olayı o kadar etkilidir ki , direkt ana tanka konulursa , bu balığın salgıladığı hormondan , aynı türdeki diğer balıklarda etkilenir , ki akvaryumlarımızda yaşanan olayda aslında budur. Örneğin dışardan bir balık eklendiğinden , mevcut cichlidler kafayı yemiş gibi davranırken çöpçüler hiç oralı bile olmazlar. Köpekbalıkları stress havuzlarında normal davranış gösterene kadar ana havuzlarına alınmazlar. )

 Balık geldiği gibi  toptancı akvaryumlarına açılır. Balık aynı zamanda ani değişen ph , kh ve dh etkilerinede maruz kalır. perakendicler toptancılardan aynı gün aldıkları balıkları kendi akvaryumlarına açarlar. yine farklı ph , kh ve dh oranlarının yanı sıra birde toptancı akvaryumundaki dezenfektan balığı yine hırpalarken , hobici alır evine götürür. Üstelik poşet ezilmesin diye iyice sıkılırki iç basınç iyice artar , Tutar kendi akvaryumuna açar.

Balık aynı gün içinde 3. kez farklı ph, kh ve dh oranları ile karşılaştığı gibi hobici birde KARANTİNA yapyorum diye extra dezenfektan ve bunca yıldır akvaryumda ne için kullanıldığını halen anlayamadığım sofra tuzu ile banyo yaparak , balığın üzerinde yeterince stress yokmuş gibi birde tuzlu ortamın ozmotik basıncını ekler.

 Neticede elinizde farklı su kimyasına kısa zamanda 3 kez maruz kalmış , savunma mekanizması çökmüş , stressi tavan yapmış , kullanılan dezekfektanlardan dolayı vücudundaki tüm faydalı bakterileri zarar görmüş bir balık kalır.

 Üstüne üstlük birde yemlerseniz , balık yemi yiyecek ancak sindiremeyecktir. Bu durumda balık için ölüm oranı çok yüksektir .

 Bu durumla karşılaşmamak için ne yapmak lazım ?

 Bırakın farklı ülkeleri ülkemizde her şehin su kimyası bile birbirinden farklıdır. Öncelikle balık alacaksanız kendi bulunduğunuz ilden ve yerel üreticiden  alacaksınız.

Poşetlere hava basıp sıkmak yerine uygun bir kapaklı taşıma kapı ya alacaksınız ya da yapacaksınız.

 Karantina yapmak istiyorsanız ayrı bir küçük akvaryumda ve balığın tamamen kendi suyunda tutacaksınız asla dezenfektan kullanmayıp balığın faydalı bakterilerine zarar vermeyeceksiniz. Bırakın tuz atmayı , Tuzu akvaryum ile aynı odaya bile koymayacaksınız.Ana akvaryumda alacağınız suyu karantina akvaryumuna ilave edip alıştıracaksınız.

 Eğer ithalat günü balık alırsanız, birde karantina yapıyorum diye  metilen mavisi veya kontra iyot basıp birde tuz basarsanız balığınızın son savunma kırıntılarınıda , kendi elinizle öldürürsünüz. Bu balıık ölüncede panik yapıp tüm sistemi dezenfekte ederseniz , tüm sisteminizdeki ( Balık+ filitredeki ) faydalı bakterileride öldürürsünüz.

 Balığınız ölürse , sebebini bilmediğiniz için  satıcıya sorarsanız size elbette "bakteri çakışması" diyecektir. Bu tamamen yanıltıcı bir ifadedir. Bu duyan bir kişi iki balığın bakterilerinin bir çeşit savaşa girdiğini zannetmektedir. Eğer gerçekten de böyle bir şey olsaydı bir balık ölürken diğerininde ölüme yakın ciddi şekilde rahatsızlanması gerekirdi.

 Gerçekte olan olay. nakil esnasında yapılan yanlış uygulamalardan dolayı balığın  savunma ve sindirim sisteminin tamemen çökmesidir. Bu yüzden ölür. bu şekilde bir balık aldığnız , tıpkı filitrelerinizde olduğu gibi bakteri oluşumunu beklemeniz gerekir. Bu ara yemleme yapılmaz.  Balık 5 gün kadar aç kalabilir. bunda bir sıkıntı olmaz. Ancak yemlerseniz sindiremeyip tıkanacakdır.  kuyruk ve yüzgeçlerini kısması ve pullarının şişmesi bunun göstergesidir.

 Bakteri çakışması yerine Balığın "savunma ve sindirim sisteminin çökmüş olması" daha anlaşılır bir ifadedir. Gerçektede yaşanan olay budur.


  Hazır lafını etmişken, bu vesileyle kontra iyot diye satılan kimyasal  sıvının balık ile uzaktan yakından olamayan bir amaçla üretilmeye başlandığını ve aslında bir kuş ilacı olduğunu da belirtelim.

 Yakınınzda kuş dernekleri varsa yaşlılara sorun. gaga mantarlarına eskiden ne kullanırmış kendiniz duyun. Kendi kontra iyot şişenizi gösterin , Bakalım görünce  size ne diyecekler ? Şişe tasarımı bile değişmedi.

 İyot  aslında kimyasal bir kurutucudur.Mantar üzerine dökülürse mantarı kurutarak yok eder.Kuş gagalarına eskiden kontra iyot sürülürdü. hatta çocukken dudağımız uçuklasa yine kontra iyot sürülürdü. neden oldu ne zaman oldu bilemiyorum bir anda akvaryum ilacı oluverdi.

 3 damla 5 damla derken tüm şişeyide boşaltsanız , balık Over doz olmuyor. Çünkü bu bir ilaç ancak akvaryum ilacı değil.

 Beyaz beğene etkilimi ?   kısmen evet.
 Balık mukozasına etkilimi ? evet  kurutur.
 Gapsamaları etkilermi ?  evet
 Bu durumda Faydasından çok zararı olmuyormu ? Evet.
 Ucuzmu ? evet
 Her akvavumcu bunu balık ilacı diyemi satıyor ? evet.

 Ama aslen balık ilacı değil. Mantar ilacı.Kurutarak etkiliyor. Tuzdan ve kontra iyottan uzak durun.

Yok ben kullanmayı seviyorum diyorsanız , tercih sizin istediğiniz kadar kullanın. tuzu kürekle dökün iyi gelir. Sonrada bakteri çakışması oldu diye avunun
cömert-istanbul2013-10-27 03:02:12
Özel Tür Lepistes Tavsiye
Orhan bey.

Açtığınız lepistes tavsiyesi başlığının süresi  nerdeyse 1 yıla yaklaşıyor. Nedir son durumunuz ?

 
Canpet Sikayet
İşyerlerinde her türlü eşya kaldırabilirsiniz.

Evlerde uygulanan yeni düzenlemenin ne olduğunu anlayabilmeniz için eski düzenlemeyi açıklayayım. önceleri "haline münasip " diye adlandırılan bir uygulama yapılırdı. Yani eşyaların tamamı kaldırılmaz evde borçlunun hayatını devam ettirebilmesi için bir miktar eşya bırakılırdı. eğer içerde yaşayan kimse yoksa eşya tamamen kaldırılırdı.

Şimdi bu olayın boyutu değişti.İcra iflas kanununa göre buzdolabı ve tv lüks tüketim malzemesine giriyor. Evde 2 tane tv varsa birisini kaldırabiliyorsunuz veya  borçlu çok lüks mesela 5.000-10.000 liralık   tv kullanıyorsa , icra memuruna bastırıp bunu alabiliyorsunuz.  her türlü lüks tüketim eşyasını ve antika ne varsa alabiliyorsunuz. Alınamayacak eşyada  kriter bunun kullanımının zaruri olması. Evde hasta varsa ve ilaçları soğuk ortamda bekletilmesi icap ediyorsa buzdolabı gibi , yemek yapıp yiyebilmesi için fırın , tencere ve yemek takımları gibi.yatması için yatak vs  vs   Evde yaşayan birileri varsa bunlara  dokunulmaz. Ancak iş inada binerse bunlar dahi alınabilir. Avizeyi alırsınız yanan bir ampul bırakırsınız , lüks yatak odası taklımını ve tuvalet masasını alırsınız sade yatak ve somya bölümünü bırakırsınız , gümüş veya altın kaplama yemek takımlarını alırsınız normal olanlarını bırakırsınız vs vs vs )

Aslında haline münasip uygulaması aynen devam ediyor ancak yeddieminlerde yer kalmadığı için bunun içeriği biraz değişmiş vaziyette , yasal uyguylamada bu yüzden yapıldı zaten . adli emanete alınacak yer sıkıntısı var. icra memuru evden mal kaldırmamak için ayak diretiyor ancak alacaklı israrlı davranırsada bu şekilde fazla olan veya lüks olan eşyayı kaldırmamazlıkta yapmıyor.

İşyerlerinde halen herhangi bir kısıtlama yok, yazarkasa haricinde gözünüz neyi görüyorsa alabiliyorsunuz.

Özel bir bilgi vereyim : Bunu kime söylesem önce gülüyor.Ama gülünecek bir mesele değil.Çünkü icra iflas kanunları bırakın normal vatandaşı , çoğu avukatın bilemeyeceği kadar karışıktır.

 Diyelimki size haciz geldiğini haber aldınız.ve icra mahalline çağrılıyorsunuz.İcra memurunun üst arama yetkisi vardır. üstünüzden çıkan her türlü kıymetli eşyaya el koyabilir. emanet para, şirket iş avansı dinlemez alır. Böyle bir haber aldığınızda üzerinzde sadece kimliğiniz kalacak şekilde herşeyinizi boşaltın. Bu iş o kadar ciddidir ki  nikah yüzüğünüzden ağzınızda altın diş varsa bunları bile alabilir.
( bunu duyan gülüyor. Aslında gülünecek bir durum değil , En yakın dişçiye gidilir o altın dişler çıkartılır. dişçi masrafı borçluya ödetilir.borçlunun parası yoksa parayı alacaklı öder ancak bu bedel icra dosyasına masraf kalemi olarak eklenir.  Sonra en yakın kuyumcuda o dişler tartılılıp bedeli öğrenilir. kuyumcu bu şekilde alıyorsa ,nakte çevrilir. almıyorsa dosyaya kayıt edilip emanete alınır. bedeli karşılığında nakit tahsilat yapılmış gibi reddiyat makbuzu düzenlenir. )

 Bu yüzden ağzınızda altın diş varsa icra mahallinde  sakın gülmeyin.ağzınızda altın diş olduğunu belli etmeyin. icra memuru veya alacaklı avukatının dibine kadar girip , yüzüne doğru konuşmayın. konuşmanız icap ederse uzaktan başka tarafa bakarak konuşun. Hele hele atarlı, giderli hareketler yapmayın. İş inada binerse , işi bilen birde avukata denk gelirseniz hiç şakası yoktur dişler gider.

5 kuruş param yok deyipte haciz mahallinde S3 ile I phone ile konuşmaya kalkarsanız bu o telefonla yapacağınız son konuşmanız olur. Sadece sim kartınızı almanıza izin verilir.

İcra mahallinde bulunan ve  fatura ile bir başkasına ait olduğunu ispatlanamayan her türlü eşya borçlunun varsayılıp muhafaza altına alınır  ( el konulur.)  Bu yüzden başı icra ile sıkıntıda olan dost , arkadaşlarınıza emanet bir şeyler vermeyin. Size ait faturası olsa dahi geri almak için çok uğraşırsınız. Başına icra gelmiş bir arkadaşınızın yanında cengaverlikte yapmayın. İcra işlemine mükavemet etmek ve memurun işlem yapmasını engellemeye çalışmak veya icra mahallinden mal kaçırma gayretinde bulunmak, icra tutanağına geçerse ve icra ceza mahkemesine dava açılırsa  para cezasına çevrilmeyecek  şekilde ortalama 3 ila 6 ay hapis ile sonuçlanır. Diplomatik dokunulmazlığınız yoksa , Paşa paşa cezaevinde yatarsınız.  Bu işlerin şakası yoktur beyler.

İcra iflas kanunları pek bilinmediğinmidir nedir kimsenin ciddiye almadığı başına gelincede yandım Allah diye bağırtacak kadar sert yaptırımları olan kanunlardır.İnsanın başına bir kez geldimi anlıyor.

Özetle: Tüketici hakem heyetinden alınan bir karar kesinleşirse , aynen mahkeme kararı gibi icra dairesince takibe başlanabilir. Konu başlığında ismi geçen firmaya eğer ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen icra dosyasına ödeme yapılmamışsa fiili muhafaza için hacze gidilebilinir. Firmada bulunan yazarkasa haricinde borç miktarını karşıyacak bedel ( asıl alacak+faizi+yapılan tüm masraf ) kadar herhangi bir eşya veya mala el konulabilinir. İcra için yapılacak her türlü masraf borçluya ödetilebilinir.


Canpet Sikayet
Tüketici hakem heyetlerinin ismi ve varlığı bilinmekle beraber neler yapabildikleri pek bilinmediği için bu kurum ile alakalı kısa bir açıklama yazmayı uygun buldum

Arkadaşlar 2.500 liraya kadar olan alacaklarınızı tüketici hakem heyetine başvurabilirsiniz.mahkeme gibi yoğunluğu olmadıkları için özellikle büyük kentlerde , mahkemelere nazaran daha  hızlı çalışırlar. Verdikleri karar karşı tarafa tebliğ edilir. eğer 15 gün içinde bilgi , belge ile başvurup verilen karara karşı taraftan itiraz edilmezse verilen karar kesinleşir . ( ederse durum tüketici mahkemesine taşınır)  ve bu kararla tıpkı mahkeme tazminat kararlarında olduğu gibi , kararla icra dairesine gidebilir, alacağınızı icraa kanalı ile tahsil edebilirsiniz. Bu ne demek ?

İcra dairesi kararda adı geçen firma veya kişiye bir ödeme emri yollar. bu durumda firma artık parayı icra dosyasına faizi ile yatırmak zorundadır. yatırmazsa fiili haciz ve muhafaza yapmak ( tahsilat amacıyla banka , tapu, trafik kayıtlarına ulaşıp kaydi haciz koymak ve mal kaldırma ) hakkına kavuşursunuz.

 Bu durumda  karşı taraf tüketici mahkemesine gitse dahi icra durmaz.  İcra dairesince para tahsiline gidebilmek için illaki bir fiil firmaya fiili hacze gitmeye gerek yoktur. İcra kesinleştikten sonra icra müdürü karada adı geçen firma veya şahış adına Uyap üzerinden herhangi bir banka hesabında para bulduğu an bloke eder ve size ödeme yapar, Para bulamazsa motorlu taşıt bulursa plakasına kaydii haciz koyar.Talebiniz durumunda yakalanıp bağlanması şerhini dosyasına işler. yani bu araç trafik kontrolüne girdiği an icraa dosya numarasıyla bağlanarak trafikten men edilir ve çekici ile en yakın otoparka yeddiemin olarak bırakılır. bu durum icraa dosyasına bildirilir. Böyle bir durum olursa borçlu icraa dosyasına ödeme yapmadan aracını alamaz. Duruma göre süreç bu aracın satışına kadar gider.

Veya Firmanın bağlı olduğu ilçe nöbetçi icraasına bir ilçe talimatı yazdırır , bu ilçenin sizi tevzii edeceği icra dairesine gider , yolluk ve harç yatırarak firmaya bizzat kendiniz hacze gidebilirsiniz.Bu durumda avukat tutmanıza gerek yoktur. Tüm işlemleri ve yazışmayı zaten icra memur yapar, burada siz alacaklı asil sıfatıyla bulunur , tutanaklara imza , ödeme planını kabul ,para tahsilatı , icra kefaleti kabulü ve mal kaldırmak gibi her türlü işlemi talep edip , gerekenleri  icra memuruna yaptırabilirsiniz. İcra harcı ve  memur Yolluğu yatırarak sadece memuruda gönderebilirsiniz.

  ( Bizzat gitmenizde fayda var. İcra mahalline çilingir marifetiyle girmek , eşyaları taşımak için araç ve hamal lazım olduğu vakit bunun ücretini icra memuru cebinden vermez , ücretini sizden alırlar bu para icra dosyasına borç olarak işlediği için karşı taraftan  alınacaktır. ayrıca karşı taraf taksit veya uzlaşma istediği vakit , memur bunu kendi kafasına göre kabul veya red edemez )

Özetle tüketici hakem heyeti kararları mahkeme kararı gibidir. Buradan alacağınız kararla ayrıcA mahkemeye gitmenize gerek yoktur. Bu kararların ciddi yaptırımları vardır. direkt icra dairesinde işlem yapabilirsiniz. bunu yapmak içinde avukat olmanıza gerek yoktur.İcra dairesi memurları eğer başları çok kalabalık değil ise size yardımcı olurlar.
Bir Canpet Şikayeti de Benden
Bilginiz olmasını açısından bir açıklama yapayım.

Garanti belgesine sahip ürün alınırken , firmanın size beyan edeceği fatura şartına kanunen gerek yoktur. Satışı yapan firma zaten ganati belgesini doldurup göndermek zorundadır.

 Fatura ürünün satış tarihini ve meblağını gösteren kanuni bir belgeyken , garanti belgesi ürünün kullanım şartları , arıza göstermesi durumunda ne şartlarda ve şekilde telafi edileceğini gösteren resmi ve ticaret bakanlığında şart koşulan zaruri bir belgedir. Dolaslıyla  bir ürün hakkında  garanti belgesi kapsamında bir işlem talep ettiğiniz vakit sadece fatura ile hak iddia edemezsiniz. Ayrıca firma kendisine başvuru durumunda,  doldurulmuş bir garanti belgesi varken fatura talep edemez. ( kanunen)  Baştan savarsa ki savar , resmi mercile yapılacak bir ikayette eğer elinizde usulünce doldurulmuş garanti belgesi varsa , mercinin hukuki yaptırımı olduğu için tabiri caiz ise " eşşek gibi koşturur"

 Türkiyede uygulamada şöyle denilmektedir. "fatura ile bize gelin gerekeni yaparız". Hayır arkadaşlar, firma hem fatura kesmek zorunda hemde garanti belgesini doldurmak zorunda. eğer internet alışlarınızda garamti belgesi boş bir şekilde geliyorsa , firmaya dönüp bunu doldurmasını talep edebilir. Olumsuz cevap geldiğinde firmayı tüketici hakem heyetine şikayet edebilirsiniz.

Çünkü gerçekten bir arıza durumunda eğer mağduriyetiniz giderilmiyorsa , şikayet ettiğinizde sizden ilk garanti belgesi sorulacaktır. Ve ticaret bakanlığı , ihraç edilen her ürüne garanti belgesi düzenlemeyi şart koşar. Firma bunu doldurmayarak , aklınca sorumluluktan kaçar. Ve sadece fatura ile başvuırusanız mağduriyetinizi gidereceğini beyan eder.Ama uygulamada bu tamamen firmanın insafına kalmış bir durum.Eğer elinizde garanti belgeside varsa firma hiç bir şekilde mağduriyetinizi gidermekten kaçamaz.

 Bir başka can pet şikayet yazısında beklirttiğim gibi tüketyici hakem heyetlerine yapılacak bir şikayette , hakem heyeti firmanın sahiplerinden ifade ister. ( bu işlem ücretsizdir)

2. dükkanı kurmuş olmak veya işlerin yoğunluğundan dolayı sevkiatta  gecikme olması bahane olamaz.çalışan lakaytmı davranıyor?  verilecek bir ceza ile işyeri sahibi ve  tüm çalışanı muma çevirebilir. Ancak belirttiğim gibi bunun için zorlayıcı resmi bir makamın yaptırımı ile öncelikle karşılaşmaları lazım.

 Forumda yazılandan çizilenden firmanın ve sahiplerinin bu türlü resmi bir mercii ile şimdiye kadar muhatap olmadıkları anlaşılıyor.  Eğer bu türlü herhangi bir resmi merci firma sahibini zorlarsa , bundan sonraki satışları inanılamayacak kadar düzelecektir.
cömert-istanbul2013-03-22 16:56:08
Canpet Sikayet
Eft , havale veya hesaba bizzat yaıtırılan paralar , hesap sahibinin bizzat talebi olmaksızın , hesaptan çekilip itiraz edene iade edilemez.

Eğer alım işlemi kredi kartı ile yapılsaydı Charge back veya Credit voice işlemlerinden herhangi birisi yapılabilirdi.

Kısaca charge back , kredi kartınızı veren bankaya , Bir alım işleminde ödemeyi yaptığınız halde satışa konu olan  ürünü  makul bir zaman içinde teslim alamadığınız için alım işleminden cayarak , yaptığınız ödemeninizin karşı hesaptan alınıp kredi kartınıza iadesi talebidir.

Credit voice ise bu talebi bizzat çekimi yapan satıcıya yapılarak bu iadeyi yapmaları talebidir.

Charge back talebi yaptığınız vakit , baka itiraz ettiğiniz rakam kadar kredi kartı limitinizi düşürür. ve bu paraya faiz işletmez veya sizden ödemenizi talep etmez. Banka çekimi yapan firmaya şikayette bulunan kişiye bu satışın olup olmadığını , olduysa ne sattığını ve bununla ilgili belgeleri talep eder. ( fatura , irsaliye , teslimat fişi gibi ) firma bunu çıkartıp bankaya gösteremezse ,  Banka itiraz eden müşterisini haklı bulup , itiraz edilen rakam  faizi ile bilrikte satıcı firmanın hesabından çekilip , şikayette bulunanın kredi kartı hesabına geçer. Bu durumda satıcının bir talebi olmasına gerek yoktur  , ayrıca banka burada firmaya bir faizde işletir. Eğer firma hizmeti verdiğine dair bir fatura veya kargo evrağı gösterebilirse banka bu sefer itirazı yapandan faizi ile bu parayı alır. Bu işlem bankadan bankaya değişir ancak bu şekilde çözülmesi ortalama 2-3 ayı bulur.

Önünüzde üç yol olabilir.

 Firmaya ulaşın , ürününüzü ya teslim etmelerini ya da kanuni yollara başvuracağınızı belirtin.

Ya savcılığa firma ile alakalı nitelikli dolandırıcık şikayetinde bulunmak. ( olmayan bir ürünü varmış gibi gösterip, sizden para tahsil etmek gibi özetleyelim )

Ya da İlçe tüketici hakem heyetlerine başvurmak. Tüketici hakem heyetleri halk ve ticari firmalar tarafında pek bilinmesede , çılgın yetkilere sahiptir.  gümrükteki mallara el koymak , piyasadan ürün toplatmak , ithalatı ve ticari faaliyetleri durdurmaya kadar giden yaptırımları vardır. Mahkemelerden daha hızlı çalışırlar.

Eğer diğer arkadaşların açıklamalarında belirttiği gibi bu firmada yaşanan tüm olumsuzluklar sorumsuz elemanlardan kaynaklanıyorsa bu tarz bir resmi soruşturmada firma sahiplerinin ifadelerine başvurulacağı için , bu tür bir şikayet  herkezin aklını başına getirebilir.

SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.