Filtrede Aktif Toprak Kullanmak
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 01:06
Torfun (peat) kullanım miktarı, kalitesi ve yine kullanıldığı su (osmos) önemli. O da humik asit içerir ama daha yoğundur. Ph'ı yavaşça düşürür.
Litreye, debiye ve istenen ph seviyesine göre kullanım miktarı değişir. Siz sonuç alamadıysanız bunlarla ilgili bir hata olmalı, yoksa peat uzun yıllardır akvaryumlarda bu amaç için kullanılıyor. Uzun vadede maliyetlidir, sıkı takip edilmesi gerekir ve yanlış kullanımda riskleri var ama madem doğallıktan yanasınız, yerinizde olsam suyun direncini fosforik asit ile biraz kırıp az miktarda peat ile renklendirirdim. Aktif toprağı da zeminde 1 cm kalınlığında görsel olarak değerlendirirdim.
Şu konuyu da okuyabilirsiniz, faydalı olabilir = [URL]https://www.akvaryum.com/Forum/sera_super_peat_torf_k733598.asp[/URL]
Litreye, debiye ve istenen ph seviyesine göre kullanım miktarı değişir. Siz sonuç alamadıysanız bunlarla ilgili bir hata olmalı, yoksa peat uzun yıllardır akvaryumlarda bu amaç için kullanılıyor. Uzun vadede maliyetlidir, sıkı takip edilmesi gerekir ve yanlış kullanımda riskleri var ama madem doğallıktan yanasınız, yerinizde olsam suyun direncini fosforik asit ile biraz kırıp az miktarda peat ile renklendirirdim. Aktif toprağı da zeminde 1 cm kalınlığında görsel olarak değerlendirirdim.
Şu konuyu da okuyabilirsiniz, faydalı olabilir = [URL]https://www.akvaryum.com/Forum/sera_super_peat_torf_k733598.asp[/URL]
Beğenenler: [T]205902,Arifhb[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 04:40
[QUOTE=capo di capi]Aktif toprağın işi ile osmosun işi bambaşka.. Biri kh dengesi yaratıp, ph'ı etkiliyor diğeri ise suyun iletkenliğiyle alakalı bir mevzu. Suyun iletkenliği başka bir şey suyun asidik bazik olma durumu başka birşey. Ortak noktaları , alkali suyun iletkenliği yüksek olabilir ama 5,5 ph bir suyun iletkenliği düşük de olabilir yüksek de olabilir.
Suyu isterseniz 4500 gpd'den geçirin ph'ı aşşağılara çekmez, suyu saflaştırır. Ayrıca isterseniz 1 ton mixbed reçinede yatırın.. Etkisi 10-15 gündür.
Aktif toprak suyu uzun vadede stabil tutar. Ama verimli olması için manipülasyona açık su tercih edilmeli (yani iletkenliği düşük saf temiz su)
Bir diğer konu da aktif toprağın çeşididir ki aktif toprak vaar aktif toprak var. Aktif toprak suyun ph'ını peatden daha düzenli ve uzun vadeli dengeliyor.. İşin iyi yanı dengelediği ph'ı da oynatmıyor(siz istemediğiniz sürece) Fakat en iyi peat bile aktif toprağın 1/3 ömründe. Bu açıdan Ulvi beye katılmıyorum. Katılmadığım bir başka nokta da, en maliyetsiz stabil ph düşürme tekniği.. Fosforik asit ph'ı gün itibari ile değiştiriyor. Bu yüzden stabil diyemeyiz.. Etkilidir ama stabil değildir.
Ahmet malaya toprağıyla ph'ı düzenli ve uzun vadede aşşağı indirerek kullandı.Canlı örneği gözünün önündeydi, onun tankları kaç ph ?
Merak ettiğin şey filtrede, sumpta vs. aktif toprak kullanmaksa etkisi aynı olur. Bir yöntem 10 günde suyu düzenliyorsa diğer 3 günde düzenler ama geri kalan 450 gün aynı etki olur. Matematik böyle diyor. (diğer her girdiyi aynı farzedersek)[/QUOTE]
Su kimyasına göre işin püf noktası kh ı tamponlamak zaten. Bu iş için de nötr su (ro) kullanmak gerekiyor ki aktif toprak rahat iş görsün. Ahmet 5.5-6 civarlarında tutuyordu ph ı. 100 litrelik tank tabanında 5-8 litre kullanıyordu örnek olarak. Filtre içerisinde kullanılınca aynı ya da benzer etkiyi gösterirse maliyet açısından da uygun olacak ve tank tabanında nötr herhangi bir kumu da rahatlıkla kullanabilir olacağım. Deneyip göreceğim ; test kitleri edindim.
[QUOTE=Ulvi Özuğur]Torfun (peat) kullanım miktarı, kalitesi ve yine kullanıldığı su (osmos) önemli. O da humik asit içerir ama daha yoğundur. Ph'ı yavaşça düşürür.
Litreye, debiye ve istenen ph seviyesine göre kullanım miktarı değişir. Siz sonuç alamadıysanız bunlarla ilgili bir hata olmalı, yoksa peat uzun yıllardır akvaryumlarda bu amaç için kullanılıyor. Uzun vadede maliyetlidir, sıkı takip edilmesi gerekir ve yanlış kullanımda riskleri var ama madem doğallıktan yanasınız, yerinizde olsam suyun direncini fosforik asit ile biraz kırıp az miktarda peat ile renklendirirdim. Aktif toprağı da zeminde 1 cm kalınlığında görsel olarak değerlendirirdim.
Şu konuyu da okuyabilirsiniz, faydalı olabilir = [URL]https://www.akvaryum.com/Forum/sera_super_peat_torf_k733598.asp[/URL][/QUOTE]
Bu konuyu da okudum inanın 😊 epey karıştırmışım forumu. Litreye uygun şekilde filtre içerisine yerleştirdim; önceki biyotop tankımda da kullanmıştım onda da uzun vadede denedim ama çok etkisi olmadı.
Suyu isterseniz 4500 gpd'den geçirin ph'ı aşşağılara çekmez, suyu saflaştırır. Ayrıca isterseniz 1 ton mixbed reçinede yatırın.. Etkisi 10-15 gündür.
Aktif toprak suyu uzun vadede stabil tutar. Ama verimli olması için manipülasyona açık su tercih edilmeli (yani iletkenliği düşük saf temiz su)
Bir diğer konu da aktif toprağın çeşididir ki aktif toprak vaar aktif toprak var. Aktif toprak suyun ph'ını peatden daha düzenli ve uzun vadeli dengeliyor.. İşin iyi yanı dengelediği ph'ı da oynatmıyor(siz istemediğiniz sürece) Fakat en iyi peat bile aktif toprağın 1/3 ömründe. Bu açıdan Ulvi beye katılmıyorum. Katılmadığım bir başka nokta da, en maliyetsiz stabil ph düşürme tekniği.. Fosforik asit ph'ı gün itibari ile değiştiriyor. Bu yüzden stabil diyemeyiz.. Etkilidir ama stabil değildir.
Ahmet malaya toprağıyla ph'ı düzenli ve uzun vadede aşşağı indirerek kullandı.Canlı örneği gözünün önündeydi, onun tankları kaç ph ?
Merak ettiğin şey filtrede, sumpta vs. aktif toprak kullanmaksa etkisi aynı olur. Bir yöntem 10 günde suyu düzenliyorsa diğer 3 günde düzenler ama geri kalan 450 gün aynı etki olur. Matematik böyle diyor. (diğer her girdiyi aynı farzedersek)[/QUOTE]
Su kimyasına göre işin püf noktası kh ı tamponlamak zaten. Bu iş için de nötr su (ro) kullanmak gerekiyor ki aktif toprak rahat iş görsün. Ahmet 5.5-6 civarlarında tutuyordu ph ı. 100 litrelik tank tabanında 5-8 litre kullanıyordu örnek olarak. Filtre içerisinde kullanılınca aynı ya da benzer etkiyi gösterirse maliyet açısından da uygun olacak ve tank tabanında nötr herhangi bir kumu da rahatlıkla kullanabilir olacağım. Deneyip göreceğim ; test kitleri edindim.
[QUOTE=Ulvi Özuğur]Torfun (peat) kullanım miktarı, kalitesi ve yine kullanıldığı su (osmos) önemli. O da humik asit içerir ama daha yoğundur. Ph'ı yavaşça düşürür.
Litreye, debiye ve istenen ph seviyesine göre kullanım miktarı değişir. Siz sonuç alamadıysanız bunlarla ilgili bir hata olmalı, yoksa peat uzun yıllardır akvaryumlarda bu amaç için kullanılıyor. Uzun vadede maliyetlidir, sıkı takip edilmesi gerekir ve yanlış kullanımda riskleri var ama madem doğallıktan yanasınız, yerinizde olsam suyun direncini fosforik asit ile biraz kırıp az miktarda peat ile renklendirirdim. Aktif toprağı da zeminde 1 cm kalınlığında görsel olarak değerlendirirdim.
Şu konuyu da okuyabilirsiniz, faydalı olabilir = [URL]https://www.akvaryum.com/Forum/sera_super_peat_torf_k733598.asp[/URL][/QUOTE]
Bu konuyu da okudum inanın 😊 epey karıştırmışım forumu. Litreye uygun şekilde filtre içerisine yerleştirdim; önceki biyotop tankımda da kullanmıştım onda da uzun vadede denedim ama çok etkisi olmadı.
Beğenenler: [T]133013,Ulvi Özuğur[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 05:39
[QUOTE=capo di capi]Aktif toprağın işi ile osmosun işi bambaşka.. Biri kh dengesi yaratıp, ph'ı etkiliyor diğeri ise suyun iletkenliğiyle alakalı bir mevzu. Suyun iletkenliği başka bir şey suyun asidik bazik olma durumu başka birşey. Ortak noktaları , alkali suyun iletkenliği yüksek olabilir ama 5,5 ph bir suyun iletkenliği düşük de olabilir yüksek de olabilir. [/QUOTE]Osmos sadece suyun iletkenliği ile alakalı bir mevzu değil, kh ile yani suyun bazik/asidik olması ile de alakalı, altta biraz açarsam belki daha iyi anlaşılır...[QUOTE=capo di capi]Suyu isterseniz 4500 gpd'den geçirin ph'ı aşşağılara çekmez, suyu saflaştırır.[/QUOTE]400 mikrosiemens, 7,6 ph civarı çeşme suyunu, 75 gpd membranlı osmos cihazından geçirerek = 7 ph (nötr), 40 ms civarı su alıyorum. Bu ph düşüsü nasıl oluyor peki?
Demek ki bu cihazdan geçen suyun kh'ı elendiğinden bazikliği azalıyor, yani kh ve gh'ı, doğal olarak ta iletkenliği düşüyor.
Aktif toprağın çeşme suyunda değil de osmosda işe yaramasının sebebi; osmos cihazında arıtılan suyun kh'ının düşmesidir zaten.
Bir suyun kh'ı da ne kadar düşükse ph'ı o nispetle değişimlere (düşürülebilir olmaya) açık hale gelir.
Böylece osmosdan çıkan 7 pH (kh 0-1) olan nötr su, en ufak bir asit görünce ph nötr'den düşerek asidik hale gelir.
Sonuç olarak burada ph değişimine zemin hazırlayarak düşmesini sağlayan, arıtılmış osmos suyudur. Osmos cihazı, sudan kh'ı (karbonat sertliği) elediği gibi gh'ı da (suyun genel sertliği) eler. Bu yüzden tekrar gh mineral katarak minerallendiriyoruz. Ama bu sefer sadece iletkenlik gh yönünde artıyor, kh eklemediğimiz için ph etkilenmiyor.
Umarım yazdıklarım şimdi daha iyi anlaşılmıştır.
[QUOTE=capo di capi]Ayrıca isterseniz 1 ton mixbed reçinede yatırın.. Etkisi 10-15 gündür.[/QUOTE]
Etkisi 10-15 gün derken? Bu sistem tam saf su istendiği için daha çok deniz akvaryumlarında kullanılıyor. Sadece anyonik ya da sadece katyonik değil, adı üstünde mixbed olduğu için sistem çökeltme/bağlama değil tutma yapıyor, etkisi 10-15 gün değil yani.
Nasıl osmosa 400 ms girip 40 ms çıkan su 15 gün sonra eski değerine gelmiyorsa, mixbedden 0 çıkan su da böyle. Etki geçici olsa denizciler yanmıştı...
[QUOTE=capo di capi]Aktif toprak suyu uzun vadede stabil tutar.[/QUOTE]İşte aslında o stabil tutan aktif topraktan ziyade yukarıda açıkladığım nedenlerle kh'ından arındırılmış doğru su kullanımıdır, yani osmos suyudur.
[QUOTE=capo di capi] Ama verimli olması için manipülasyona açık su tercih edilmeli (yani iletkenliği düşük saf temiz su) [/QUOTE]
Manipülasyona açık su = iletkenliği düşük, saf temiz su demek değildir. İletkenliği yüksek te olabilir düşük te. pH manipülasyonuna açık su ; Kh'ı düşük sudur. Karidesler için hazırladığımız kh'ı düşük, iletkenliği (+gh) yüksek ve "manipülasyona açık" osmos suyu gibi
"Suyun iletkenliği başka bir şey suyun asidik bazik olma durumu başka birşey" diyerek serzenişte bulunmuşsunuz ama burada ph'ı iletkenliğe bağlayan sadece sizsiniz sanki...
Netleşmesi için;
PH suyun asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçü birimidir.
Suda çözünmüş toplam tuzlar iletkenliği belirler. Bunlar gh (genel sertlik) ve kh'dır (karbonat sertliği).
İletkenliğin ph üzerine direkt etkisi yoktur fakat iletkenliği oluşturan değerlerden kh'ın vardır. Gh'ın yüksek veya düşük olmasının ise ph üzerine etkisi olmaz.
KH ph'ın tamponlayıcısıdır, devamlı olarak düşmesini engeller, azaldığı durumlarda da ph düşme eğilimine girer.
Asitler kabaca KH'ı tüketerek (bağlayarak/çökelterek) pH'ı düşürürler. Humik asit gibi zayıf asitler yüksek KH'da etkin bir düşürme gerçekleştiremez. Kuvvetli asitlerin çoğu akvaryumlarda kullanıma uygun değildir. Fosforik ve hidroklorik asit gibi asitler sadece osmos suda ya da düşük kh'lı sularda kullanıma uygundur. Hidroklorik asit akvaryum şartlarında değişime daha açık olduğundan F.asit kadar stabil ph sağlayamaz.[QUOTE=capo di capi] Bir diğer konu da aktif toprağın çeşididir ki aktif toprak vaar aktif toprak var. Aktif toprak suyun ph'ını peatden daha düzenli ve uzun vadeli dengeliyor.. İşin iyi yanı dengelediği ph'ı da oynatmıyor(siz istemediğiniz sürece) Fakat en iyi peat bile aktif toprağın 1/3 ömründe. Bu açıdan Ulvi beye katılmıyorum. Katılmadığım bir başka nokta da, en maliyetsiz stabil ph düşürme tekniği.. Fosforik asit ph'ı gün itibari ile değiştiriyor. Bu yüzden stabil diyemeyiz.. Etkilidir ama stabil değildir.[/QUOTE]
Siz denediniz de neyi yanlış yaparak stabilizasyonu sağlayamadınız bilmiyorum ama tecrübe etmediğim şeyi önermem, yıllardır bu şekilde karides besliyorum ve tanklarımda ph gayet stabil seyrediyor.
Fosforik asit uygulaması, yazdığım şartlar (osmos, tank, ölçüm vs) sağlandığı takdirde, ph ayarlaması yapabileceğiniz ve pek çok akvaristin kullandığı sorunsuz bir yöntemdir...
Kullanacağınız suyun değerleri, asit oranı, stabilizasyon noktası bellidir. Dinlendirme tankında suyunuzu ayarlar tam karışmasını beklersiniz, son kontrolden sonra kullanır geçersiniz. Çünkü değişkenler belli, onları da siz o an için belirleyebiliyorsunuzdur.
Diğer bütün yöntemler devamlı izlenmesi, dozaj, debi vb ayarlamalar yapılması, malzemenin yenilenmesi gereken yöntemlerdir. İsterseniz peat, isterseniz AT veya malaya kullanın. Hepsi devamlı salınım yapan, bir süre sonra tükenen/ömrü biten, yanlış kullanımlarda aşırı düşüş ihtimali olan malzemelerdir. Kısacası maliyetli ve zahmetli bulduğum yöntemler.
Fosforik asidin litresi 30 lira civarı, 2 damlası ile 300 lt su hazırlıyorum, AT, malaya, peat koyun, hayrını görün diyeyim, ne diyeyim :)
Demek ki bu cihazdan geçen suyun kh'ı elendiğinden bazikliği azalıyor, yani kh ve gh'ı, doğal olarak ta iletkenliği düşüyor.
Aktif toprağın çeşme suyunda değil de osmosda işe yaramasının sebebi; osmos cihazında arıtılan suyun kh'ının düşmesidir zaten.
Bir suyun kh'ı da ne kadar düşükse ph'ı o nispetle değişimlere (düşürülebilir olmaya) açık hale gelir.
Böylece osmosdan çıkan 7 pH (kh 0-1) olan nötr su, en ufak bir asit görünce ph nötr'den düşerek asidik hale gelir.
Sonuç olarak burada ph değişimine zemin hazırlayarak düşmesini sağlayan, arıtılmış osmos suyudur. Osmos cihazı, sudan kh'ı (karbonat sertliği) elediği gibi gh'ı da (suyun genel sertliği) eler. Bu yüzden tekrar gh mineral katarak minerallendiriyoruz. Ama bu sefer sadece iletkenlik gh yönünde artıyor, kh eklemediğimiz için ph etkilenmiyor.
Umarım yazdıklarım şimdi daha iyi anlaşılmıştır.
[QUOTE=capo di capi]Ayrıca isterseniz 1 ton mixbed reçinede yatırın.. Etkisi 10-15 gündür.[/QUOTE]
Etkisi 10-15 gün derken? Bu sistem tam saf su istendiği için daha çok deniz akvaryumlarında kullanılıyor. Sadece anyonik ya da sadece katyonik değil, adı üstünde mixbed olduğu için sistem çökeltme/bağlama değil tutma yapıyor, etkisi 10-15 gün değil yani.
Nasıl osmosa 400 ms girip 40 ms çıkan su 15 gün sonra eski değerine gelmiyorsa, mixbedden 0 çıkan su da böyle. Etki geçici olsa denizciler yanmıştı...
[QUOTE=capo di capi]Aktif toprak suyu uzun vadede stabil tutar.[/QUOTE]İşte aslında o stabil tutan aktif topraktan ziyade yukarıda açıkladığım nedenlerle kh'ından arındırılmış doğru su kullanımıdır, yani osmos suyudur.
[QUOTE=capo di capi] Ama verimli olması için manipülasyona açık su tercih edilmeli (yani iletkenliği düşük saf temiz su) [/QUOTE]
Manipülasyona açık su = iletkenliği düşük, saf temiz su demek değildir. İletkenliği yüksek te olabilir düşük te. pH manipülasyonuna açık su ; Kh'ı düşük sudur. Karidesler için hazırladığımız kh'ı düşük, iletkenliği (+gh) yüksek ve "manipülasyona açık" osmos suyu gibi
"Suyun iletkenliği başka bir şey suyun asidik bazik olma durumu başka birşey" diyerek serzenişte bulunmuşsunuz ama burada ph'ı iletkenliğe bağlayan sadece sizsiniz sanki...
Netleşmesi için;
PH suyun asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçü birimidir.
Suda çözünmüş toplam tuzlar iletkenliği belirler. Bunlar gh (genel sertlik) ve kh'dır (karbonat sertliği).
İletkenliğin ph üzerine direkt etkisi yoktur fakat iletkenliği oluşturan değerlerden kh'ın vardır. Gh'ın yüksek veya düşük olmasının ise ph üzerine etkisi olmaz.
KH ph'ın tamponlayıcısıdır, devamlı olarak düşmesini engeller, azaldığı durumlarda da ph düşme eğilimine girer.
Asitler kabaca KH'ı tüketerek (bağlayarak/çökelterek) pH'ı düşürürler. Humik asit gibi zayıf asitler yüksek KH'da etkin bir düşürme gerçekleştiremez. Kuvvetli asitlerin çoğu akvaryumlarda kullanıma uygun değildir. Fosforik ve hidroklorik asit gibi asitler sadece osmos suda ya da düşük kh'lı sularda kullanıma uygundur. Hidroklorik asit akvaryum şartlarında değişime daha açık olduğundan F.asit kadar stabil ph sağlayamaz.[QUOTE=capo di capi] Bir diğer konu da aktif toprağın çeşididir ki aktif toprak vaar aktif toprak var. Aktif toprak suyun ph'ını peatden daha düzenli ve uzun vadeli dengeliyor.. İşin iyi yanı dengelediği ph'ı da oynatmıyor(siz istemediğiniz sürece) Fakat en iyi peat bile aktif toprağın 1/3 ömründe. Bu açıdan Ulvi beye katılmıyorum. Katılmadığım bir başka nokta da, en maliyetsiz stabil ph düşürme tekniği.. Fosforik asit ph'ı gün itibari ile değiştiriyor. Bu yüzden stabil diyemeyiz.. Etkilidir ama stabil değildir.[/QUOTE]
Siz denediniz de neyi yanlış yaparak stabilizasyonu sağlayamadınız bilmiyorum ama tecrübe etmediğim şeyi önermem, yıllardır bu şekilde karides besliyorum ve tanklarımda ph gayet stabil seyrediyor.
Fosforik asit uygulaması, yazdığım şartlar (osmos, tank, ölçüm vs) sağlandığı takdirde, ph ayarlaması yapabileceğiniz ve pek çok akvaristin kullandığı sorunsuz bir yöntemdir...
Kullanacağınız suyun değerleri, asit oranı, stabilizasyon noktası bellidir. Dinlendirme tankında suyunuzu ayarlar tam karışmasını beklersiniz, son kontrolden sonra kullanır geçersiniz. Çünkü değişkenler belli, onları da siz o an için belirleyebiliyorsunuzdur.
Diğer bütün yöntemler devamlı izlenmesi, dozaj, debi vb ayarlamalar yapılması, malzemenin yenilenmesi gereken yöntemlerdir. İsterseniz peat, isterseniz AT veya malaya kullanın. Hepsi devamlı salınım yapan, bir süre sonra tükenen/ömrü biten, yanlış kullanımlarda aşırı düşüş ihtimali olan malzemelerdir. Kısacası maliyetli ve zahmetli bulduğum yöntemler.
Fosforik asidin litresi 30 lira civarı, 2 damlası ile 300 lt su hazırlıyorum, AT, malaya, peat koyun, hayrını görün diyeyim, ne diyeyim :)
Beğenenler: [T]205902,Arifhb[/T]
Teşekkür Edenler: [T]112546,capo di capi[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 08:35
Siz üstadlar daha iyi bilir tabi: en alt tabakaya saksı bitkileri için kullanılan hindistan cevizi torf kullanılması; bunu kullanmak riskli mi yoksa ph ı istediğimiz gibi aşağıya çekemiyor mu? Bir kaç sene önce bu şekilde en alta hindistan cevizi torfu üstüne reeflower siyah kum(bir çok canlı kaybettim hep suçu torfa atmıştım) Cahil cesur olurmuş böyle bişey denemiştim. Ph ve iletkenlik ölçerlerim o zaman olmadığı için sonuçlarını da paylaşamıyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 14:51
Genel tanımlarım zaten sizin dediğiniz açıklamaya çıkıyor. Manüpülasyona açık su derken de dolaylı olarak sizin dediğinizi kastettim zaten. Kaç kişinin osmosundan benim tarif ettiğim su çıkarken, Kh ' ı manüplasyona açık değil ? Sizin hazırladığınız su adı üstünde sizin hazırladığınız su, bizim saf su dediğimiz otomatik olarak KH'ı düşük çıkıyor zaten. Kaldı ki karides akvaryumları bambaşka dünya.Karides akvaryumunda farklı girdiler de var elbette. Ben konuyu Güney Amerika ve Afrikadaki düşük ph'lı nehirlerin canlıları açısından ele alıyorum.
Bir şeye stabil diyebilmek için hatrısayılır bir zaman zarfında düzen bahşetmeli. 100 litre suya dediğiniz ölçekte fosforik asidi koyun ve 3 gün hiç bir girdi olmadan ölçün. 3 günün değeri de farklı çıkacaktır.
Bir de 100 litreye aktif toprak koyun.. 3 ay ölçüm yapın..3 ay hiç bir girdi olmasın. 3 ay tutarlı değerler çıkacaktır. Bunu demek istedim..Aside stabil demek çok iddalı.. Asit stabil olmaz asidi kullanan stabil olmak zorunda.
Sadece fiyat/performansı tartışmıyoruz.. Öyle olsa tuz ruhu dökün 3 liraya 5 ton suyu hidroklorik aside çevirin dememiz gerekirdi...Ama 12 saatliğine. Günaşırı takiple eklenen şeyle stabilizasyon konuşulmaz bunu demek istedim. Ph konusunda en tutarlı materyal bence aktif topraktır. Onun ardından ph monitörlü co2 enjeksiyonu gelir. Asit, peat vs. sonra gelir. Bitkili akvaryumda yöntem değişebilir, karides akvaryumunda değişebilir, discus akvaryumunda değişebilir. Ama benim sıralamam bu.
Sen ne yapıyosun derseniz, ben de fosforik asit kullanıyordum. Ama [B][K]aktif bir[/K][/B] aktif toprağım olsa toprağı tercih ederim. Bazı aktif topraklar sadece ismen aktif toprak. O konu da ayrı bir konu. Ben hakiki aktif toprak baz alıp konuştum.. Malaya, amazonia, africana vs.
[EDIT]capo di capi,2019-10-22 18:44:37[/EDIT]
Bir şeye stabil diyebilmek için hatrısayılır bir zaman zarfında düzen bahşetmeli. 100 litre suya dediğiniz ölçekte fosforik asidi koyun ve 3 gün hiç bir girdi olmadan ölçün. 3 günün değeri de farklı çıkacaktır.
Bir de 100 litreye aktif toprak koyun.. 3 ay ölçüm yapın..3 ay hiç bir girdi olmasın. 3 ay tutarlı değerler çıkacaktır. Bunu demek istedim..Aside stabil demek çok iddalı.. Asit stabil olmaz asidi kullanan stabil olmak zorunda.
Sadece fiyat/performansı tartışmıyoruz.. Öyle olsa tuz ruhu dökün 3 liraya 5 ton suyu hidroklorik aside çevirin dememiz gerekirdi...Ama 12 saatliğine. Günaşırı takiple eklenen şeyle stabilizasyon konuşulmaz bunu demek istedim. Ph konusunda en tutarlı materyal bence aktif topraktır. Onun ardından ph monitörlü co2 enjeksiyonu gelir. Asit, peat vs. sonra gelir. Bitkili akvaryumda yöntem değişebilir, karides akvaryumunda değişebilir, discus akvaryumunda değişebilir. Ama benim sıralamam bu.
Sen ne yapıyosun derseniz, ben de fosforik asit kullanıyordum. Ama [B][K]aktif bir[/K][/B] aktif toprağım olsa toprağı tercih ederim. Bazı aktif topraklar sadece ismen aktif toprak. O konu da ayrı bir konu. Ben hakiki aktif toprak baz alıp konuştum.. Malaya, amazonia, africana vs.
[EDIT]capo di capi,2019-10-22 18:44:37[/EDIT]
Beğenenler: [T]217331,lazarusv20[/T][T]205902,Arifhb[/T][T]204774,Cem Altay[/T]
+1: [T]204774,Cem Altay[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 22:18
Ben de Muhammet gibi düşünüyorum. Suya asit karıştırıp sabit ph elde etmek biraz zor çünkü kh hidrojen+ iyonlarını bir şekilde baskılıyor ve tutuyor. Aktif toprak kh ın bu hareketini engelliyor ve uzun vadeli bir şekilde ph ı stabil tutuyor. Su değişimlerini de osmos su ile yapınca kh da aktif toprak olan bir akvaryumda stabil kalıyor ve ph yine aynı seyrinde ilerliyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 23:16
Bence ilginç bir fikir Arif Bey. Her ne kadar mesleki tercih olarak teorikçi olma yolunda olsam da, bu tür konularda teorik çıkarımlara da bir o kadar temkinli yaklaşma taraftarıyım. Çok güzel ve akıllıca yorumlar yapılmış, fakat oldukça kompleks bir sistem olduğu için gözden kaçabilecek ufak bir parametre her şeyi değiştirebilir. Bence denemek gerek (muhtemelen deneyen olduysa da başarısız olduğu için yayınlamamış olabilir).
Sorunuz eğer yanlış anlamadıysam şu şekilde: Tabanda duran aktif toprak ile filtrede duran aktif toprak arasında suya olan etkisi açısından bir fark olur mu?
Kesinlikle olur. Fakat ne şekilde olacağını kestirmek zor. Bu durum özellikle filtrenin akış hızına bağlı. Ion-exchange olayları bundan doğrudan etkileniyor. Konuyu özellikle reçinelerle arıtma tesisleri çalışanların araştırdığını biliyorum. Onlarda SFR (specific flow rate) diye bir kavram var bu nedenle. Burada işin içerisinde reactive zone dedikleri bir kavram giriyor. İstenilen parametrelerin sağlanması için akış hızını ayarlıyorlar, reçinenin buna verdiği tepkiler farklı oluyor çünkü. Aktif toprakta da sürecin benzer olacağını düşünüyorum. Çünkü mesele iyonların sahip olduğu kinetik enerjiyle alakalı, bu durumda sıcaklığın da bir etmen olduğunu açıkça görebiliyoruz. Belki bir göz atmak istersiniz, fikir verir diye aşağıya bağlantıyı ekliyorum. Fakat tekrar üstüne basıyorum, bence denemeden ne olacağını öngörmek pek mümkün değil.
Bağlantı: http://dardel.info/IX/capacity.html
Hatta bu süreci ne kadar hızlı bir şekilde çözebilecekleri üzerine şöyle bir başlık da var:
Bağlantı: https://wcponline.com/2011/02/21/how-fast-can-we-run-ion-exchange-reaction-zones/
Sorunuz eğer yanlış anlamadıysam şu şekilde: Tabanda duran aktif toprak ile filtrede duran aktif toprak arasında suya olan etkisi açısından bir fark olur mu?
Kesinlikle olur. Fakat ne şekilde olacağını kestirmek zor. Bu durum özellikle filtrenin akış hızına bağlı. Ion-exchange olayları bundan doğrudan etkileniyor. Konuyu özellikle reçinelerle arıtma tesisleri çalışanların araştırdığını biliyorum. Onlarda SFR (specific flow rate) diye bir kavram var bu nedenle. Burada işin içerisinde reactive zone dedikleri bir kavram giriyor. İstenilen parametrelerin sağlanması için akış hızını ayarlıyorlar, reçinenin buna verdiği tepkiler farklı oluyor çünkü. Aktif toprakta da sürecin benzer olacağını düşünüyorum. Çünkü mesele iyonların sahip olduğu kinetik enerjiyle alakalı, bu durumda sıcaklığın da bir etmen olduğunu açıkça görebiliyoruz. Belki bir göz atmak istersiniz, fikir verir diye aşağıya bağlantıyı ekliyorum. Fakat tekrar üstüne basıyorum, bence denemeden ne olacağını öngörmek pek mümkün değil.
Bağlantı: http://dardel.info/IX/capacity.html
Hatta bu süreci ne kadar hızlı bir şekilde çözebilecekleri üzerine şöyle bir başlık da var:
Bağlantı: https://wcponline.com/2011/02/21/how-fast-can-we-run-ion-exchange-reaction-zones/
Beğenenler: [T]217331,lazarusv20[/T][T]204774,Cem Altay[/T][T]205902,Arifhb[/T][T]197989,ceyh[/T]
Teşekkür Edenler: [T]217331,lazarusv20[/T]
+1: [T]205902,Arifhb[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Ekim 2019 23:37
[QUOTE=Flexa]Bence ilginç bir fikir Arif Bey. Her ne kadar mesleki tercih olarak teorikçi olma yolunda olsam da, bu tür konularda teorik çıkarımlara da bir o kadar temkinli yaklaşma taraftarıyım. Çok güzel ve akıllıca yorumlar yapılmış, fakat oldukça kompleks bir sistem olduğu için gözden kaçabilecek ufak bir parametre her şeyi değiştirebilir. Bence denemek gerek (muhtemelen deneyen olduysa da başarısız olduğu için yayınlamamış olabilir).
Sorunuz eğer yanlış anlamadıysam şu şekilde: Tabanda duran aktif toprak ile filtrede duran aktif toprak arasında suya olan etkisi açısından bir fark olur mu?
Kesinlikle olur. Fakat ne şekilde olacağını kestirmek zor. Bu durum özellikle filtrenin akış hızına bağlı. Ion-exchange olayları bundan doğrudan etkileniyor. Konuyu özellikle reçinelerle arıtma tesisleri çalışanların araştırdığını biliyorum. Onlarda SFR (specific flow rate) diye bir kavram var bu nedenle. Burada işin içerisinde reactive zone dedikleri bir kavram giriyor. İstenilen parametrelerin sağlanması için akış hızını ayarlıyorlar, reçinenin buna verdiği tepkiler farklı oluyor çünkü. Aktif toprakta da sürecin benzer olacağını düşünüyorum. Çünkü mesele iyonların sahip olduğu kinetik enerjiyle alakalı, bu durumda sıcaklığın da bir etmen olduğunu açıkça görebiliyoruz. Belki bir göz atmak istersiniz, fikir verir diye aşağıya bağlantıyı ekliyorum. Fakat tekrar üstüne basıyorum, bence denemeden ne olacağını öngörmek pek mümkün değil.
Bağlantı: http://dardel.info/IX/capacity.html
Hatta bu süreci ne kadar hızlı bir şekilde çözebilecekleri üzerine şöyle bir başlık da var:
Bağlantı: https://wcponline.com/2011/02/21/how-fast-can-we-run-ion-exchange-reaction-zones/[/QUOTE] 2. Kaynak çok güzelmiş, debi tahmin edilebilirdi de (flowrate) su ısısı bile etkenmiş anladığım kadarı ile. Dediğiniz gibi denemeden ve ölçmeden yorum yapılacak bir konu olmaktan çıktı bu iş.
Sorunuz eğer yanlış anlamadıysam şu şekilde: Tabanda duran aktif toprak ile filtrede duran aktif toprak arasında suya olan etkisi açısından bir fark olur mu?
Kesinlikle olur. Fakat ne şekilde olacağını kestirmek zor. Bu durum özellikle filtrenin akış hızına bağlı. Ion-exchange olayları bundan doğrudan etkileniyor. Konuyu özellikle reçinelerle arıtma tesisleri çalışanların araştırdığını biliyorum. Onlarda SFR (specific flow rate) diye bir kavram var bu nedenle. Burada işin içerisinde reactive zone dedikleri bir kavram giriyor. İstenilen parametrelerin sağlanması için akış hızını ayarlıyorlar, reçinenin buna verdiği tepkiler farklı oluyor çünkü. Aktif toprakta da sürecin benzer olacağını düşünüyorum. Çünkü mesele iyonların sahip olduğu kinetik enerjiyle alakalı, bu durumda sıcaklığın da bir etmen olduğunu açıkça görebiliyoruz. Belki bir göz atmak istersiniz, fikir verir diye aşağıya bağlantıyı ekliyorum. Fakat tekrar üstüne basıyorum, bence denemeden ne olacağını öngörmek pek mümkün değil.
Bağlantı: http://dardel.info/IX/capacity.html
Hatta bu süreci ne kadar hızlı bir şekilde çözebilecekleri üzerine şöyle bir başlık da var:
Bağlantı: https://wcponline.com/2011/02/21/how-fast-can-we-run-ion-exchange-reaction-zones/[/QUOTE] 2. Kaynak çok güzelmiş, debi tahmin edilebilirdi de (flowrate) su ısısı bile etkenmiş anladığım kadarı ile. Dediğiniz gibi denemeden ve ölçmeden yorum yapılacak bir konu olmaktan çıktı bu iş.
Beğenenler: [T]205902,Arifhb[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Ekim 2019 00:28
[QUOTE=Flexa]Bence ilginç bir fikir Arif Bey. Her ne kadar mesleki tercih olarak teorikçi olma yolunda olsam da, bu tür konularda teorik çıkarımlara da bir o kadar temkinli yaklaşma taraftarıyım. Çok güzel ve akıllıca yorumlar yapılmış, fakat oldukça kompleks bir sistem olduğu için gözden kaçabilecek ufak bir parametre her şeyi değiştirebilir. Bence denemek gerek (muhtemelen deneyen olduysa da başarısız olduğu için yayınlamamış olabilir).
Sorunuz eğer yanlış anlamadıysam şu şekilde: Tabanda duran aktif toprak ile filtrede duran aktif toprak arasında suya olan etkisi açısından bir fark olur mu?
Kesinlikle olur. Fakat ne şekilde olacağını kestirmek zor. Bu durum özellikle filtrenin akış hızına bağlı. Ion-exchange olayları bundan doğrudan etkileniyor. Konuyu özellikle reçinelerle arıtma tesisleri çalışanların araştırdığını biliyorum. Onlarda SFR (specific flow rate) diye bir kavram var bu nedenle. Burada işin içerisinde reactive zone dedikleri bir kavram giriyor. İstenilen parametrelerin sağlanması için akış hızını ayarlıyorlar, reçinenin buna verdiği tepkiler farklı oluyor çünkü. Aktif toprakta da sürecin benzer olacağını düşünüyorum. Çünkü mesele iyonların sahip olduğu kinetik enerjiyle alakalı, bu durumda sıcaklığın da bir etmen olduğunu açıkça görebiliyoruz. Belki bir göz atmak istersiniz, fikir verir diye aşağıya bağlantıyı ekliyorum. Fakat tekrar üstüne basıyorum, bence denemeden ne olacağını öngörmek pek mümkün değil.
Bağlantı: http://dardel.info/IX/capacity.html
Hatta bu süreci ne kadar hızlı bir şekilde çözebilecekleri üzerine şöyle bir başlık da var:
Bağlantı: https://wcponline.com/2011/02/21/how-fast-can-we-run-ion-exchange-reaction-zones/[/QUOTE]
Suyu yumuşatma derdim yok, su ro cihazdan geçiyor, örneğini verdiğiniz linktekiler de iyon transferinden (tds değerlerinden) bahsediyor. Bu görevi osmos cihazı hallediyor zaten. Çıkan değer 18 ppm. Oldukça yumuşak bir su. Aktif toprağın asıl işlevi suyu yumuşatmak değil, suyu asidik duruma getirmek zaten. Aksine aktif toprak saldığı minerallerle zaten suyu sertleştirecektir. Benim gözlemini yapacağım iş aktif toprağın filtrede de tabandaki gibi ph ı stabil bir şekilde düşürüp uzun vadede devamlılığını sağlayıp sağlayamayacağı.
Sorunuz eğer yanlış anlamadıysam şu şekilde: Tabanda duran aktif toprak ile filtrede duran aktif toprak arasında suya olan etkisi açısından bir fark olur mu?
Kesinlikle olur. Fakat ne şekilde olacağını kestirmek zor. Bu durum özellikle filtrenin akış hızına bağlı. Ion-exchange olayları bundan doğrudan etkileniyor. Konuyu özellikle reçinelerle arıtma tesisleri çalışanların araştırdığını biliyorum. Onlarda SFR (specific flow rate) diye bir kavram var bu nedenle. Burada işin içerisinde reactive zone dedikleri bir kavram giriyor. İstenilen parametrelerin sağlanması için akış hızını ayarlıyorlar, reçinenin buna verdiği tepkiler farklı oluyor çünkü. Aktif toprakta da sürecin benzer olacağını düşünüyorum. Çünkü mesele iyonların sahip olduğu kinetik enerjiyle alakalı, bu durumda sıcaklığın da bir etmen olduğunu açıkça görebiliyoruz. Belki bir göz atmak istersiniz, fikir verir diye aşağıya bağlantıyı ekliyorum. Fakat tekrar üstüne basıyorum, bence denemeden ne olacağını öngörmek pek mümkün değil.
Bağlantı: http://dardel.info/IX/capacity.html
Hatta bu süreci ne kadar hızlı bir şekilde çözebilecekleri üzerine şöyle bir başlık da var:
Bağlantı: https://wcponline.com/2011/02/21/how-fast-can-we-run-ion-exchange-reaction-zones/[/QUOTE]
Suyu yumuşatma derdim yok, su ro cihazdan geçiyor, örneğini verdiğiniz linktekiler de iyon transferinden (tds değerlerinden) bahsediyor. Bu görevi osmos cihazı hallediyor zaten. Çıkan değer 18 ppm. Oldukça yumuşak bir su. Aktif toprağın asıl işlevi suyu yumuşatmak değil, suyu asidik duruma getirmek zaten. Aksine aktif toprak saldığı minerallerle zaten suyu sertleştirecektir. Benim gözlemini yapacağım iş aktif toprağın filtrede de tabandaki gibi ph ı stabil bir şekilde düşürüp uzun vadede devamlılığını sağlayıp sağlayamayacağı.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Ekim 2019 00:52
[QUOTE=Arifhb]
Suyu yumuşatma derdim yok, su ro cihazdan geçiyor, örneğini verdiğiniz linktekiler de iyon transferinden (tds değerlerinden) bahsediyor. Bu görevi osmos cihazı hallediyor zaten. Çıkan değer 18 ppm. Oldukça yumuşak bir su. Aktif toprağın asıl işlevi suyu yumuşatmak değil, suyu asidik duruma getirmek zaten. Aksine aktif toprak saldığı minerallerle zaten suyu sertleştirecektir. Benim gözlemini yapacağım iş aktif toprağın filtrede de tabandaki gibi ph ı stabil bir şekilde düşürüp uzun vadede devamlılığını sağlayıp sağlayamayacağı. [/QUOTE]
Burada mesele yumuşatması veya sertleştirmesi değil, ikisi de iyon değişimi olayıdır. İkisinden hangisinin olduğu fark etmiyor, verdiğim örnektekine takılmayın. Sizin bahsettiğiniz spesifik olarak acidic ion exchange olarak geçiyor, yine aynı şekilde reçine için işlenen konulardan biri. Attığım bağlantılarda yer almıyor sadece.
Ben bu tür aktif toprakların, sabit durumdayken suyun pH değerini stabil halde tutacakları şekilde tasarlandıklarını düşünüyorum. O nedenle debi yüksek olduğunda beklenmedik sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır muhtemelen. Ama ben olsam yine de dener, ne olduğunu görmek isterdim.
Lakin şundan neredeyse eminim ki, tabanda dururken aktif toprağın ömrü daha uzun olacaktır. Çünkü filtrede daha fazla etkileşim içerisinde bulunacak birim süre başına.
Suyu yumuşatma derdim yok, su ro cihazdan geçiyor, örneğini verdiğiniz linktekiler de iyon transferinden (tds değerlerinden) bahsediyor. Bu görevi osmos cihazı hallediyor zaten. Çıkan değer 18 ppm. Oldukça yumuşak bir su. Aktif toprağın asıl işlevi suyu yumuşatmak değil, suyu asidik duruma getirmek zaten. Aksine aktif toprak saldığı minerallerle zaten suyu sertleştirecektir. Benim gözlemini yapacağım iş aktif toprağın filtrede de tabandaki gibi ph ı stabil bir şekilde düşürüp uzun vadede devamlılığını sağlayıp sağlayamayacağı. [/QUOTE]
Burada mesele yumuşatması veya sertleştirmesi değil, ikisi de iyon değişimi olayıdır. İkisinden hangisinin olduğu fark etmiyor, verdiğim örnektekine takılmayın. Sizin bahsettiğiniz spesifik olarak acidic ion exchange olarak geçiyor, yine aynı şekilde reçine için işlenen konulardan biri. Attığım bağlantılarda yer almıyor sadece.
Ben bu tür aktif toprakların, sabit durumdayken suyun pH değerini stabil halde tutacakları şekilde tasarlandıklarını düşünüyorum. O nedenle debi yüksek olduğunda beklenmedik sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır muhtemelen. Ama ben olsam yine de dener, ne olduğunu görmek isterdim.
Lakin şundan neredeyse eminim ki, tabanda dururken aktif toprağın ömrü daha uzun olacaktır. Çünkü filtrede daha fazla etkileşim içerisinde bulunacak birim süre başına.
Beğenenler: [T]205902,Arifhb[/T][T]197989,ceyh[/T]
+1: [T]205902,Arifhb[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Ekim 2019 01:07
Burada önemli konulardan birisi de kullanılacak aktif toprağın miktarı..Şöyle ki,geçen karides platformlarından birisinde eski bir hobici abimiz,kullanılacak aktif toprağın iki,üç cm.civarında olmasının yeterli olacağını ve çok fazla aktif kullanmanın ph ı daha stabile etmeyeceğini ölçümlerle iddia etmişti.
Ben ise aktif toprak miktarı ne kadar çok olursa ph tamponlama süresinin o kadar çabuk olacağını söylemiştim(yanılıyor olabilirim).
Burada kafamı kurcalayan konu,Arif kardeşimin filtre de kullanacağı toprak miktarı sınırlı.Başarılı olsa bile,yeni eklenen nötr suyun ph seviyesini düşürmede geçecek olan sürenin ne kadar olacağı ?
Su kimyasıyla alakalı bilimsel nitelikte bilgi sahibi değilim,fakat az miktarda toprağında ph düşürme konusunda zorlanacağı kanaatindeyim.
Ben ise aktif toprak miktarı ne kadar çok olursa ph tamponlama süresinin o kadar çabuk olacağını söylemiştim(yanılıyor olabilirim).
Burada kafamı kurcalayan konu,Arif kardeşimin filtre de kullanacağı toprak miktarı sınırlı.Başarılı olsa bile,yeni eklenen nötr suyun ph seviyesini düşürmede geçecek olan sürenin ne kadar olacağı ?
Su kimyasıyla alakalı bilimsel nitelikte bilgi sahibi değilim,fakat az miktarda toprağında ph düşürme konusunda zorlanacağı kanaatindeyim.
Beğenenler: [T]205902,Arifhb[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Ekim 2019 01:10
[QUOTE=Flexa]
Burada mesele yumuşatması veya sertleştirmesi değil, ikisi de iyon değişimi olayıdır. İkisinden hangisinin olduğu fark etmiyor, verdiğim örnektekine takılmayın. Sizin bahsettiğiniz spesifik olarak acidic ion exchange olarak geçiyor, yine aynı şekilde reçine için işlenen konulardan biri. Attığım bağlantılarda yer almıyor sadece.
Ben bu tür aktif toprakların, sabit durumdayken suyun pH değerini stabil halde tutacakları şekilde tasarlandıklarını düşünüyorum. O nedenle debi yüksek olduğunda beklenmedik sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır muhtemelen. Ama ben olsam yine de dener, ne olduğunu görmek isterdim.
Lakin şundan neredeyse eminim ki, tabanda dururken aktif toprağın ömrü daha uzun olacaktır. Çünkü filtrede daha fazla etkileşim içerisinde bulunacak birim süre başına.[/QUOTE]
Yağmur altında koşmak ve durmak gibi 😊 Evet yine iyon değişimi olacak suda. Aktif topraklar öncelikle bitkilere gerekli mineralleri sağlayacak ve bitkilerin sevdiği düşük ph ı yakalayacak şekilde tasarlandığından ( canlıların da minerallere ihtiyacı var muhakkak ve düşük ph seven canlıların asidik ortama ihtiyacı var) taban malzemesi olarak kullanılması birincil amaç. Filtrede olması tabanda olmasıyla aynı mı olacak yoksa farklı değerler mi sunacak denemeden teorik olarak kestiremiyoruz. Mantık olarak filtrede daha fazla su ile haşır-neşir olacak ama bir kaç kez devir daim yaptığında tüm akvaryumdaki suyla zaten temas etmiş olacak ve tabanda durduğu hale gelmiş olacak aşağı yukarı. Dönüyoruz yağmurda yürüyen mi koşan mı daha fazla ıslanır sorusuna 😂 İş su moleküllerine geldiğinde bazen fizik kurallarına aykırı hareket ediyorlar; donmuş bir su kütlesi fizik kurallarına göre teoride suya batması gerekirken suyun yüzey gerilimine takılıyor. Evet katı halde bulunan su kütlesi suya batmıyor ama fiziken formüle edilmiş bir açıklaması yok galiba? Yanlış da okumuş olabilirim.
Ayrıca mesleğiniz gereği konuya yaklaşımınız beni oldukça mutlu etti. Çok katkıda bulunacağınızo düşünüyorum. Öğrenecek çok şey var sizden.
Teşekkürler 😊
Not: yanlışlarım tarafınızdan düzeltilirse memnun olurum.
[QUOTE=Cem Altay]Burada önemli konulardan birisi de kullanılacak aktif toprağın miktarı..Şöyle ki,geçen karides platformlarından birisinde eski bir hobici abimiz,kullanılacak aktif toprağın iki,üç cm.civarında olmasının yeterli olacağını ve çok fazla aktif kullanmanın ph ı daha stabile etmeyeceğini ölçümlerle iddia etmişti.
Ben ise aktif toprak miktarı ne kadar çok olursa ph tamponlama süresinin o kadar çabuk olacağını söylemiştim(yanılıyor olabilirim).
Burada kafamı kurcalayan konu,Arif kardeşimin filtre de kullanacağı toprak miktarı sınırlı.Başarılı olsa bile,yeni eklenen nötr suyun ph seviyesini düşürmede geçecek olan sürenin ne kadar olacağı ?
Su kimyasıyla alakalı bilimsel nitelikte bilgi sahibi değilim,fakat az miktarda toprağında ph düşürme konusunda zorlanacağı kanaatindeyim.[/QUOTE]
Abim zaten nötr suda kullanılacağı için, kh ı bir şekilde tamponlayacak diye düşünüyorum. İçinden geçen su molekül oranı tabanda durduğunundan daha fazla olacak teorik olarak. Tabanda 5 litrelik bir toprak 40-50 litrelik bir suyu düşük ph da 1 yıl tutabiliyorsa, debiye maruz kalan toprak da 2-3 ay tutabilir. Denemek lazım.
Burada mesele yumuşatması veya sertleştirmesi değil, ikisi de iyon değişimi olayıdır. İkisinden hangisinin olduğu fark etmiyor, verdiğim örnektekine takılmayın. Sizin bahsettiğiniz spesifik olarak acidic ion exchange olarak geçiyor, yine aynı şekilde reçine için işlenen konulardan biri. Attığım bağlantılarda yer almıyor sadece.
Ben bu tür aktif toprakların, sabit durumdayken suyun pH değerini stabil halde tutacakları şekilde tasarlandıklarını düşünüyorum. O nedenle debi yüksek olduğunda beklenmedik sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır muhtemelen. Ama ben olsam yine de dener, ne olduğunu görmek isterdim.
Lakin şundan neredeyse eminim ki, tabanda dururken aktif toprağın ömrü daha uzun olacaktır. Çünkü filtrede daha fazla etkileşim içerisinde bulunacak birim süre başına.[/QUOTE]
Yağmur altında koşmak ve durmak gibi 😊 Evet yine iyon değişimi olacak suda. Aktif topraklar öncelikle bitkilere gerekli mineralleri sağlayacak ve bitkilerin sevdiği düşük ph ı yakalayacak şekilde tasarlandığından ( canlıların da minerallere ihtiyacı var muhakkak ve düşük ph seven canlıların asidik ortama ihtiyacı var) taban malzemesi olarak kullanılması birincil amaç. Filtrede olması tabanda olmasıyla aynı mı olacak yoksa farklı değerler mi sunacak denemeden teorik olarak kestiremiyoruz. Mantık olarak filtrede daha fazla su ile haşır-neşir olacak ama bir kaç kez devir daim yaptığında tüm akvaryumdaki suyla zaten temas etmiş olacak ve tabanda durduğu hale gelmiş olacak aşağı yukarı. Dönüyoruz yağmurda yürüyen mi koşan mı daha fazla ıslanır sorusuna 😂 İş su moleküllerine geldiğinde bazen fizik kurallarına aykırı hareket ediyorlar; donmuş bir su kütlesi fizik kurallarına göre teoride suya batması gerekirken suyun yüzey gerilimine takılıyor. Evet katı halde bulunan su kütlesi suya batmıyor ama fiziken formüle edilmiş bir açıklaması yok galiba? Yanlış da okumuş olabilirim.
Ayrıca mesleğiniz gereği konuya yaklaşımınız beni oldukça mutlu etti. Çok katkıda bulunacağınızo düşünüyorum. Öğrenecek çok şey var sizden.
Teşekkürler 😊
Not: yanlışlarım tarafınızdan düzeltilirse memnun olurum.
[QUOTE=Cem Altay]Burada önemli konulardan birisi de kullanılacak aktif toprağın miktarı..Şöyle ki,geçen karides platformlarından birisinde eski bir hobici abimiz,kullanılacak aktif toprağın iki,üç cm.civarında olmasının yeterli olacağını ve çok fazla aktif kullanmanın ph ı daha stabile etmeyeceğini ölçümlerle iddia etmişti.
Ben ise aktif toprak miktarı ne kadar çok olursa ph tamponlama süresinin o kadar çabuk olacağını söylemiştim(yanılıyor olabilirim).
Burada kafamı kurcalayan konu,Arif kardeşimin filtre de kullanacağı toprak miktarı sınırlı.Başarılı olsa bile,yeni eklenen nötr suyun ph seviyesini düşürmede geçecek olan sürenin ne kadar olacağı ?
Su kimyasıyla alakalı bilimsel nitelikte bilgi sahibi değilim,fakat az miktarda toprağında ph düşürme konusunda zorlanacağı kanaatindeyim.[/QUOTE]
Abim zaten nötr suda kullanılacağı için, kh ı bir şekilde tamponlayacak diye düşünüyorum. İçinden geçen su molekül oranı tabanda durduğunundan daha fazla olacak teorik olarak. Tabanda 5 litrelik bir toprak 40-50 litrelik bir suyu düşük ph da 1 yıl tutabiliyorsa, debiye maruz kalan toprak da 2-3 ay tutabilir. Denemek lazım.
Beğenenler: [T]204774,Cem Altay[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Ekim 2019 01:42
[QUOTE=Arifhb]
Yağmur altında koşmak ve durmak gibi 😊 Evet yine iyon değişimi olacak suda. Aktif topraklar öncelikle bitkilere gerekli mineralleri sağlayacak ve bitkilerin sevdiği düşük ph ı yakalayacak şekilde tasarlandığından ( canlıların da minerallere ihtiyacı var muhakkak ve düşük ph seven canlıların asidik ortama ihtiyacı var) taban malzemesi olarak kullanılması birincil amaç. Filtrede olması tabanda olmasıyla aynı mı olacak yoksa farklı değerler mi sunacak denemeden teorik olarak kestiremiyoruz. Mantık olarak filtrede daha fazla su ile haşır-neşir olacak ama bir kaç kez devir daim yaptığında tüm akvaryumdaki suyla zaten temas etmiş olacak ve tabanda durduğu hale gelmiş olacak aşağı yukarı. Dönüyoruz yağmurda yürüyen mi koşan mı daha fazla ıslanır sorusuna 😂 İş su moleküllerine geldiğinde bazen fizik kurallarına aykırı hareket ediyorlar; donmuş bir su kütlesi fizik kurallarına göre teoride suya batması gerekirken suyun yüzey gerilimine takılıyor. Evet katı halde bulunan su kütlesi suya batmıyor ama fiziken formüle edilmiş bir açıklaması yok galiba? Yanlış da okumuş olabilirim.
Ayrıca mesleğiniz gereği konuya yaklaşımınız beni oldukça mutlu etti. Çok katkıda bulunacağınızo düşünüyorum. Öğrenecek çok şey var sizden.
Teşekkürler 😊
Not: yanlışlarım tarafınızdan düzeltilirse memnun olurum.
Abim zaten nötr suda kullanılacağı için, kh ı bir şekilde tamponlayacak diye düşünüyorum. İçinden geçen su molekül oranı tabanda durduğunundan daha fazla olacak teorik olarak. Tabanda 5 litrelik bir toprak 40-50 litrelik bir suyu düşük ph da 1 yıl tutabiliyorsa, debiye maruz kalan toprak da 2-3 ay tutabilir. Denemek lazım.[/QUOTE]
Deneyelim,görelim bakalım [:)]
Yağmur altında koşmak ve durmak gibi 😊 Evet yine iyon değişimi olacak suda. Aktif topraklar öncelikle bitkilere gerekli mineralleri sağlayacak ve bitkilerin sevdiği düşük ph ı yakalayacak şekilde tasarlandığından ( canlıların da minerallere ihtiyacı var muhakkak ve düşük ph seven canlıların asidik ortama ihtiyacı var) taban malzemesi olarak kullanılması birincil amaç. Filtrede olması tabanda olmasıyla aynı mı olacak yoksa farklı değerler mi sunacak denemeden teorik olarak kestiremiyoruz. Mantık olarak filtrede daha fazla su ile haşır-neşir olacak ama bir kaç kez devir daim yaptığında tüm akvaryumdaki suyla zaten temas etmiş olacak ve tabanda durduğu hale gelmiş olacak aşağı yukarı. Dönüyoruz yağmurda yürüyen mi koşan mı daha fazla ıslanır sorusuna 😂 İş su moleküllerine geldiğinde bazen fizik kurallarına aykırı hareket ediyorlar; donmuş bir su kütlesi fizik kurallarına göre teoride suya batması gerekirken suyun yüzey gerilimine takılıyor. Evet katı halde bulunan su kütlesi suya batmıyor ama fiziken formüle edilmiş bir açıklaması yok galiba? Yanlış da okumuş olabilirim.
Ayrıca mesleğiniz gereği konuya yaklaşımınız beni oldukça mutlu etti. Çok katkıda bulunacağınızo düşünüyorum. Öğrenecek çok şey var sizden.
Teşekkürler 😊
Not: yanlışlarım tarafınızdan düzeltilirse memnun olurum.
Abim zaten nötr suda kullanılacağı için, kh ı bir şekilde tamponlayacak diye düşünüyorum. İçinden geçen su molekül oranı tabanda durduğunundan daha fazla olacak teorik olarak. Tabanda 5 litrelik bir toprak 40-50 litrelik bir suyu düşük ph da 1 yıl tutabiliyorsa, debiye maruz kalan toprak da 2-3 ay tutabilir. Denemek lazım.[/QUOTE]
Deneyelim,görelim bakalım [:)]
+1: [T]217331,lazarusv20[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Ekim 2019 11:55
[QUOTE=Arifhb]
Yağmur altında koşmak ve durmak gibi 😊 Evet yine iyon değişimi olacak suda. Aktif topraklar öncelikle bitkilere gerekli mineralleri sağlayacak ve bitkilerin sevdiği düşük ph ı yakalayacak şekilde tasarlandığından ( canlıların da minerallere ihtiyacı var muhakkak ve düşük ph seven canlıların asidik ortama ihtiyacı var) taban malzemesi olarak kullanılması birincil amaç. Filtrede olması tabanda olmasıyla aynı mı olacak yoksa farklı değerler mi sunacak denemeden teorik olarak kestiremiyoruz. Mantık olarak filtrede daha fazla su ile haşır-neşir olacak ama bir kaç kez devir daim yaptığında tüm akvaryumdaki suyla zaten temas etmiş olacak ve tabanda durduğu hale gelmiş olacak aşağı yukarı. Dönüyoruz yağmurda yürüyen mi koşan mı daha fazla ıslanır sorusuna 😂 İş su moleküllerine geldiğinde bazen fizik kurallarına aykırı hareket ediyorlar; donmuş bir su kütlesi fizik kurallarına göre teoride suya batması gerekirken suyun yüzey gerilimine takılıyor. Evet katı halde bulunan su kütlesi suya batmıyor ama fiziken formüle edilmiş bir açıklaması yok galiba? Yanlış da okumuş olabilirim.
Ayrıca mesleğiniz gereği konuya yaklaşımınız beni oldukça mutlu etti. Çok katkıda bulunacağınızo düşünüyorum. Öğrenecek çok şey var sizden.
Teşekkürler 😊
Not: yanlışlarım tarafınızdan düzeltilirse memnun olurum.[/QUOTE]
Estağfurullah, sizin yanlışınız kadar ben de yanlış yapıyor olabilirim. Bu biraz kimyanın alanına giriyor ama iki alan içli dışlı biliyorsunuz ki. Birkaç içgüdüsel fikirle tahmin yürütüp araştırdım sadece, karşıma da tahmin ettiğim gibi bunlar çıktı.
Aslında iyi bir noktaya değinmişsiniz. Bu konu genelde mühendislik ve temel bilimler öğrencilerinin kafalarını yakan diferansiyel denklemlerin bir konusu. Bir parametrenin genelde doğrudan etkilediği sistemlere aşinayız, fakat bir de o parametrenin değişiminin de işin içerisine gimesi söz konusu oluyor. Örneğin bir araba için durum böyle. Biliyoruz ki arabalar sonsuza kadar hızlanamazlar, bir yerde limit bir hızları vardır. Fakat başlangıçta bu durum hiç de belirgin değildir ve sürekli hızlanacak gibi görünür. Bunun sebebi hareketlerini belirleyen denklemde, ivmeyi "bir noktadan sonra" bir şeylerin kısıtlandırıyor oluşu, domine başka bir parametre ortaya çıkıyor yani. Bu denklemleri analitik olarak çözmek de çoğu zaman sıkıntılı olabiliyor zaten, o nedenle işin içinden bu şekilde çıkamamak normal [:)]
Genellikle çok hareketli, dinamik bir sistemde, sistemin bir noktadan sonra "dengeye gelmesi" beklendik bir durumdur. Bugün gördüğümüz her şey, "belirli bir süre zarfı için" denge halinde yer alıyor. Örneğin Güneş bir yıldız ama bir denge halinde, tamamen gazdan oluşmasına rağmen ne dağılıyor ne de çöküyor. Lakin bu sonsuza kadar böyle olmuyor, çünkü bu süreçte hala dinamik ve içerisinde bir şeyler değişiyor.
Demek istediğim, sisteminiz bence bir noktada dengeye gelecektir, ama hangi noktada kestirmek zor. Bu tür sistemleri modellemek mevcut bilim dünyası için de büyük bir problem. Bu nedenle deneyleri yapılıyor sürekli. Fakat bu dengenin çok uzun sürmeyeceğini tahmin ediyorum, en azından tabandaki senaryoya göre. Bu da yine yıldızlardaki durumla benzer, çok dinamik olan yıldızlar (büyük kütleliler), küçük olanlarına kıyasla çok daha çabuk yok olurlar :) Hızlı yaşa, hızlı öl...
Fizik kurallarına aykırı bir hareket diye bir durum söz konusu değil, bu genelde popüler bilim yazarlarının (her ne kadar onlardan biri olsam da bu tür şeylerde onları da en çok ben eleştiriyorum sanırım), ilgi çekmek için uydurduğu bir kalıp. Eğer bir şey mevcut fizik kurallarımız dahilinde hareket etmiyorsa iki durum söz konusu olabilir. Birincisi, mevcut teorimizde eksiklikler vardır ki bu pek ala normal bir durumdur. İkincisi, daha önce fark etmediğimiz yeni bir fizik yasası mevcut olabilir, böyle bir durumda yenisini bulmak pek uzun sürmüyor zaten. Fakat bahsettiğiniz olayda ikisi de söz konusu değil, dediğim gibi yazarların ilgi çekme olayından ibaret. Genelde bu durumu, mevcut algılara ters düşen durumları ima etmek için kullanıyorlar. Yoksa pekala fizik bunu rahatlıkla açıklayabiliyor. Zaten fiziğin tanımın bu, etrafımızdaki olayları adlandırmak için yaptığımız bir uğraş bu. Kendisiyle çelişik olabilir mi? [:)]
Genel kültür olsun diye ekleyeyim, bahsini ettiğim birinci durumla sık sık karşılaşabiliyoruz. Yani teorilerimiz harika, bir sürü deneyde doğru sonuç veriyor, yaptığımız gözlemlerde işliyor. Ama istisnai öyle bir durum oluyor ki teori "tam olarak" çalışmıyor. Bunu klasik Newton-Einstein olayıyla açıklıyoruz genelde. Newton'ın çekim kuramını hala kullanıyoruz, çünkü işe yarıyor. Ama belirli bir ölçekte! Tüm gezegenlerin hareketini açıklarken Merkür'ün hareketini açıklayamıyor örneğin. Newton'ın teorisine göre Merkür'ün hareketini açıklamak için orada ona etki eden başka bir cisim olması lazım ama yok (bu durum Güneş'e daha yakın olmasından kaynaklanıyor, çekimin etkisi arttıkça domine olan başka bir parametre var demek ki!). Nitekim Einstein çıkagelip Newton'daki birkaç eksikliği giderene kadar, olay açıklanamaz kalıyor (dikkat edin, yanlış olduğunu bulmuyor, eksikleri gideriyor). Einstein'ın çekim teorisi bugün Newton'ın açıklayamadığı şeyleri açıklıyor. Fakat onun da kendi içinde problemleri var gibi görünüyor. Zamanla belki de onun yerini de "daha iyi düzenlenmiş" başkaları alacak.
Lakin bu bilimin işleyişinde böyledir. Bilimin tanımını ünlü felsefeciler, "yanlışlanabilir" olarak da ifade eder. Yani bir noktada eksikliğini keşfedip düzeltebilmemiz gerekir. Fakat bu o zamana kadar yapılmış gözlemlerin hatalı olduğunu ifade etmez. O gözlemlerde gördüğümüz etki o kadar küçüktür ki, bir anlam ifade etmediği için sonuçlarımızda kendini belli etmez. O nedenle hala Newton'ın çekim teorisini kullanmakta sakınca görmüyoruz. Ama dediğim gibi, bir noktaya kadar! [:)][EDIT]Flexa,2019-10-23 11:58:48[/EDIT]
Yağmur altında koşmak ve durmak gibi 😊 Evet yine iyon değişimi olacak suda. Aktif topraklar öncelikle bitkilere gerekli mineralleri sağlayacak ve bitkilerin sevdiği düşük ph ı yakalayacak şekilde tasarlandığından ( canlıların da minerallere ihtiyacı var muhakkak ve düşük ph seven canlıların asidik ortama ihtiyacı var) taban malzemesi olarak kullanılması birincil amaç. Filtrede olması tabanda olmasıyla aynı mı olacak yoksa farklı değerler mi sunacak denemeden teorik olarak kestiremiyoruz. Mantık olarak filtrede daha fazla su ile haşır-neşir olacak ama bir kaç kez devir daim yaptığında tüm akvaryumdaki suyla zaten temas etmiş olacak ve tabanda durduğu hale gelmiş olacak aşağı yukarı. Dönüyoruz yağmurda yürüyen mi koşan mı daha fazla ıslanır sorusuna 😂 İş su moleküllerine geldiğinde bazen fizik kurallarına aykırı hareket ediyorlar; donmuş bir su kütlesi fizik kurallarına göre teoride suya batması gerekirken suyun yüzey gerilimine takılıyor. Evet katı halde bulunan su kütlesi suya batmıyor ama fiziken formüle edilmiş bir açıklaması yok galiba? Yanlış da okumuş olabilirim.
Ayrıca mesleğiniz gereği konuya yaklaşımınız beni oldukça mutlu etti. Çok katkıda bulunacağınızo düşünüyorum. Öğrenecek çok şey var sizden.
Teşekkürler 😊
Not: yanlışlarım tarafınızdan düzeltilirse memnun olurum.[/QUOTE]
Estağfurullah, sizin yanlışınız kadar ben de yanlış yapıyor olabilirim. Bu biraz kimyanın alanına giriyor ama iki alan içli dışlı biliyorsunuz ki. Birkaç içgüdüsel fikirle tahmin yürütüp araştırdım sadece, karşıma da tahmin ettiğim gibi bunlar çıktı.
Aslında iyi bir noktaya değinmişsiniz. Bu konu genelde mühendislik ve temel bilimler öğrencilerinin kafalarını yakan diferansiyel denklemlerin bir konusu. Bir parametrenin genelde doğrudan etkilediği sistemlere aşinayız, fakat bir de o parametrenin değişiminin de işin içerisine gimesi söz konusu oluyor. Örneğin bir araba için durum böyle. Biliyoruz ki arabalar sonsuza kadar hızlanamazlar, bir yerde limit bir hızları vardır. Fakat başlangıçta bu durum hiç de belirgin değildir ve sürekli hızlanacak gibi görünür. Bunun sebebi hareketlerini belirleyen denklemde, ivmeyi "bir noktadan sonra" bir şeylerin kısıtlandırıyor oluşu, domine başka bir parametre ortaya çıkıyor yani. Bu denklemleri analitik olarak çözmek de çoğu zaman sıkıntılı olabiliyor zaten, o nedenle işin içinden bu şekilde çıkamamak normal [:)]
Genellikle çok hareketli, dinamik bir sistemde, sistemin bir noktadan sonra "dengeye gelmesi" beklendik bir durumdur. Bugün gördüğümüz her şey, "belirli bir süre zarfı için" denge halinde yer alıyor. Örneğin Güneş bir yıldız ama bir denge halinde, tamamen gazdan oluşmasına rağmen ne dağılıyor ne de çöküyor. Lakin bu sonsuza kadar böyle olmuyor, çünkü bu süreçte hala dinamik ve içerisinde bir şeyler değişiyor.
Demek istediğim, sisteminiz bence bir noktada dengeye gelecektir, ama hangi noktada kestirmek zor. Bu tür sistemleri modellemek mevcut bilim dünyası için de büyük bir problem. Bu nedenle deneyleri yapılıyor sürekli. Fakat bu dengenin çok uzun sürmeyeceğini tahmin ediyorum, en azından tabandaki senaryoya göre. Bu da yine yıldızlardaki durumla benzer, çok dinamik olan yıldızlar (büyük kütleliler), küçük olanlarına kıyasla çok daha çabuk yok olurlar :) Hızlı yaşa, hızlı öl...
Fizik kurallarına aykırı bir hareket diye bir durum söz konusu değil, bu genelde popüler bilim yazarlarının (her ne kadar onlardan biri olsam da bu tür şeylerde onları da en çok ben eleştiriyorum sanırım), ilgi çekmek için uydurduğu bir kalıp. Eğer bir şey mevcut fizik kurallarımız dahilinde hareket etmiyorsa iki durum söz konusu olabilir. Birincisi, mevcut teorimizde eksiklikler vardır ki bu pek ala normal bir durumdur. İkincisi, daha önce fark etmediğimiz yeni bir fizik yasası mevcut olabilir, böyle bir durumda yenisini bulmak pek uzun sürmüyor zaten. Fakat bahsettiğiniz olayda ikisi de söz konusu değil, dediğim gibi yazarların ilgi çekme olayından ibaret. Genelde bu durumu, mevcut algılara ters düşen durumları ima etmek için kullanıyorlar. Yoksa pekala fizik bunu rahatlıkla açıklayabiliyor. Zaten fiziğin tanımın bu, etrafımızdaki olayları adlandırmak için yaptığımız bir uğraş bu. Kendisiyle çelişik olabilir mi? [:)]
Genel kültür olsun diye ekleyeyim, bahsini ettiğim birinci durumla sık sık karşılaşabiliyoruz. Yani teorilerimiz harika, bir sürü deneyde doğru sonuç veriyor, yaptığımız gözlemlerde işliyor. Ama istisnai öyle bir durum oluyor ki teori "tam olarak" çalışmıyor. Bunu klasik Newton-Einstein olayıyla açıklıyoruz genelde. Newton'ın çekim kuramını hala kullanıyoruz, çünkü işe yarıyor. Ama belirli bir ölçekte! Tüm gezegenlerin hareketini açıklarken Merkür'ün hareketini açıklayamıyor örneğin. Newton'ın teorisine göre Merkür'ün hareketini açıklamak için orada ona etki eden başka bir cisim olması lazım ama yok (bu durum Güneş'e daha yakın olmasından kaynaklanıyor, çekimin etkisi arttıkça domine olan başka bir parametre var demek ki!). Nitekim Einstein çıkagelip Newton'daki birkaç eksikliği giderene kadar, olay açıklanamaz kalıyor (dikkat edin, yanlış olduğunu bulmuyor, eksikleri gideriyor). Einstein'ın çekim teorisi bugün Newton'ın açıklayamadığı şeyleri açıklıyor. Fakat onun da kendi içinde problemleri var gibi görünüyor. Zamanla belki de onun yerini de "daha iyi düzenlenmiş" başkaları alacak.
Lakin bu bilimin işleyişinde böyledir. Bilimin tanımını ünlü felsefeciler, "yanlışlanabilir" olarak da ifade eder. Yani bir noktada eksikliğini keşfedip düzeltebilmemiz gerekir. Fakat bu o zamana kadar yapılmış gözlemlerin hatalı olduğunu ifade etmez. O gözlemlerde gördüğümüz etki o kadar küçüktür ki, bir anlam ifade etmediği için sonuçlarımızda kendini belli etmez. O nedenle hala Newton'ın çekim teorisini kullanmakta sakınca görmüyoruz. Ama dediğim gibi, bir noktaya kadar! [:)][EDIT]Flexa,2019-10-23 11:58:48[/EDIT]
Beğenenler: [T]217331,lazarusv20[/T][T]205902,Arifhb[/T][T]204774,Cem Altay[/T][T]197989,ceyh[/T]
Teşekkür Edenler: [T]204774,Cem Altay[/T]
+1: [T]205902,Arifhb[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir