ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
istanbul34
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
67
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
30 Mayıs 2012 13:42
Son Ziyaret:
24 Ağustos 2024 22:02
Toplam Mesaj:
27 [0.01 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
Atilla Boğaç YALÇIN
Doğum Tarihi:
01 Ocak 1976
Yaş:
48
İl:
Istanbul
Meslek:
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA

[img]https://www.akvaryum.com/Forum/imzalar/130095.jpg[/img] 70x50x55 Bitkili Akvaryum ve 27x17x20 Nano Akvaryum 4x Apistogramma Kakadu, 2x Kakadu Triple Red, 6x Albino Koi Lepistes, 1x L129, 4x Neon Tetra, 3x Cüce Gurami, 100+ Sakura ve Kiraz

SON 10 MESAJI

Filtrasyon Malzemelerimiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler
[QUOTE=Smhergler]Teşekkürler faydalı bir paylaşım olmuş. Özellikle aktif karbonun sürekli kullanmak gerekir diyenler var.[/QUOTE]

Farklı görüşler var elbette ama oturmuş akvaryumlarda ihtiyaç olmadıkça kullanmamak gerekiyor, daha çok bu tür görüşler ticari kaygılardan dolayı artmış bulunmakta bilinçli olan akvarist doğal ortamı örnek almamızı göz önünde bulundurursa kullanmamalı diye düşünüyorum.
Frontozalar Hakkında Bilmemiz Gerekenler
    Frontoza ile ilgilenen veya ilgilenmiş olan tüm akvaristlerin frontozaların genel karakteristikleri dışında da farklı davranışlarına tanık olan arkadaşlarımız olması gayet doğal bu her tür canlı da bu özellikleri gösterebilir, ilginize ve yorumlara teşekkürler, konu hakkında farklı deneyimleri olan arkadaşların yorumlarını da bekliyoruz.
Neden su değişimi yapılır, doğru zaman ve miktar ne olmalı ?
[QUOTE=faruk ömer]E bu aykırı bi davranış gibi geliyo bunun için nasıl bi doğal ortam oluşturulabilir akvaryumda? Sonuçta bir şekilde çözümü var bunun. [/QUOTE]

Doğada sürekli bir döngü var, su sürekli içindeki canlılar ve moleküllerle bir döngü içersinde, fakat akvaryum dediğimiz belli ölçülere sahip ve doğadaki döngüyü bir şekilde su değişimi, bakteri kültürü, biyolojik filtreleme, sump, ilave mineral vs. katkılarla bu ortamı sağlamamız lazım ki hem ortam zararlı maddelerden arınsın hem akvaryumumuzda yaşayan canlılarımız daha sağlıklı ortamda yaşar hale gelsin , bu şekilde düşünürsek elbette ki su değişimi ve diğer yapılan işlemlerin yapılması gerekli oluyor, daha doğrusu biz doğayı değil içinde yaşayan canlıların yaşam biçimlerini her alanda taklit ediyoruz ve etmemizde gerekli yaşamımızı daha iyi hale getirebilmemiz için bir örneğimiz olması gerekli o da doğa ve daha öğreneceğimiz çok şey var.


[QUOTE=s.e.n.]Ben sera aquatan kulanıyorum yararlı olduğunu düşünerek.Sizin görüşünüz nedir?[/QUOTE]

     Musluk suyu, akvaryum sakinleri için uygun bir yaşam kaynağı değildir. Biz insanların kullanımına uygun hale getirmek için musluk suyuna katılan maddeler, akvaryumdaki balık ve mikro organizmalar için zararlıdır. Tatlı ve tuzlu su akvaryumlarında musluk suyunu balıkların ihtiyaçlarına göre anında sağlıklı ve temiz su olarak düzenlemesi açısından kullanılmasında fayda var diye düşünüyorum.
Bilinçli Akvaryumculuk ve Bilinçli Akvaristlik
Evet söylediklerinize aynen katılıyorum ülkemizde öncelikle herkesin balık olsun veya başka bir canlı olsun bu canlılara verdiği değeri ödediği para miktarı kadar değil gerçekten o varlığın bir yaşam formu olduğu ve bizi yaratan cenabı ALLAH ın yarattığını unutmadan bakması gerektiği bilincinde olması gerekmekte ki iyi bir yerlere gelelim ama tüketim ve ticari amaçlar güden bir toplum zihniyetinden ne zaman kurtulabilirsek o zaman bu durumda olması gereken bir hal alır diye umut ediyorum...
Malawi Gölü ile Canlılarının Yaşam Biçimleri

    Bilim adamlarınca konulan teşhise göre Malawi Gölü’nün yaklaşık 20.000.000 yıl yaşı olduğu saptanmıştır. Ev ve işyerlerimizde kurduğumuz tanklarımızda beslediğimiz Malawi Cichlid balıklarının anavatanı olan gölün, coğrafi konumu ve istatistiksel bilgilerine gelince boyu 600 küsür kilometre, genişliğide 80 kilometreye kadar ulaşır. Derinliği bazı kesimlerde Myawa sahil şeridinden uzaklaştıkça 700 metreyi bulur. Dünya’nın yedinci büyük, dördüncü en derin gölüdür.

Günümüz itibariyle 850 ayrı Cichlid türünün halen Malawi Gölünde yaşamlarını sürdürdüğü saptanmıştır. Türleri henüz tanımlanmayan grup ve familyalarla beraber bu sayının 1000’in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Malawi Cichlid’leri tüm Dünya’ da insanların en çok beslediği popüler akvaryum canlıları olmuşlardır. Göz alıcı canlı renkleri yüzünden göle ‘’Darwin’ in Oyun Bahçesi’’ adı da verilmiştir.

   Malawi Cichlidleri, kendi aralarında sayısız gruplara ve familyalara ayrılmışlardır. Bu canlılar için gölün sınırsız uzunluğu halen günümüzde bir çok türün bir arada uyum içinde yaşamasını sağlamaktadır. Karakteristik özellikleriyle bir çok tatlı su canlısı içinde çok saygın bir yere sahiptirler. Erkeklerin çok eşli olması, dişilerin annelik içgüdüsüne sahip olması, 1960’lı yıllardan bu yana günümüze her daim gelişerek gelen akvaryum hobisinde onları efsanevi kılmıştır. En popülerleri Mbuna türleridir. Çoğunlukla kaya ve taşların arasında yaşıyor olsalarda, yaşamlarını sürdürdükleri alanlar çok geniştir. Mbuna dişileri, gündüzleri genellikle kayaların üstünde koloni halinde gezerler. Her grubun kendine ait sahiplendiği geniş bir alan vardır ve bu alanları erkek balıklar, diğer canlı türlerine ve başka grubun erkeklerine karşı çok agresif bir biçimde korurlar. Bir genelleme yaparsak; yaşam alanlarına göre türlere ayrılmış olan bütün Malawi Cichlidleri bu davranışları sergilerler. Akvaryumlarımıza konuk olan en popüler Mbuna türleri; Labidochromis Caerelus, Maylandia Lombardoi, Metriaclima Estheare ve Acei’lerdir.

   Malawi Gölü balıklarının göldeki beslenme şekilleri, tüm yaşayış stilleriyle aynı seyreder. Kayaların üzerinde oluşan algleri ve onların içindeki mikroorganizmaları yerler. Ne yazık ki her populasyonda olduğu gibi, büyük balık küçük balığı yer kanunu bu gölde de geçerlidir. Kayalara yakın kumluk alanlarda yaşayan Malawi Cichlidleri (Ör: Sciaenochromis Fryeri) çoğunlukla Mbuna yavrularını avlarlar. Bir diğer agresif türlerden Livingstoni (Yaşayan Kaya) bu konuda en usta olan cichlid türüdür. Göldeki en büyük Livingstoni’ler bile çok başarılı birer oyuncudurlar. Ölü taklidi yaparak zeminde ve kayalarda uzanırlar. Kendisini ölü sanarak yanına yaklaşan, tüm küçük tatlı su canlılarını ani hareketleriyle yakalayıp yerler.

   Malawi Cichlidlerinin neredeyse tamamı aynı üreme şeklini gösterirler ve hepsi kolay üreyen türlerdir. Mbuna’lar ve kayalık alanlarda yaşayan diğer türler; sahip oldukları geniş ve çok aydınlık olmayan kayalıklarda, kumluk alanda hayatlarını sürdüren balıklar ise ağızlarıyla kumu taşıyarak oluşturdukları kraterler üzerinde çiftleşirler. Çoğunlukla tespit edilmiş yerler buralardır ancak krater hariç kum ve yine kraterlerin üzerinde çiftleşen Mbuna’lar da görülmüştür. Bütün türleri ele alırsak; dişi Malawi Cichlidleri ağızlarına aldıkları yumurtaları 20-25 gün kuluçka yaparlar. Kuluçka süresinin sonunda yetişkin bir cichlid bir batında ortalama 20-30 yavru verir. Bu sayı Cyrtocara Moori başta olmak üzere birkaç türde yoğun olarak artış gösterebilir. Yavrular annelerinin ağzından ilk kez dışarı çıkışlarıyla birlikte en sağlıklı yüzebilecek düzeye ve anne ağzına yeniden giremeyecek boyuta geldikleri zamana kadar annelerinin ağzına girip çıkarak dış tehlikelerden korunurlar.

   Yazımın başında da söylediğim gibi, Malawi Gölü’nde henüz keşfedilmemiş türlerle beraber toplam 1000’in üzerinde balık türünün yaşamlarını sürdürdüğü tahmin edilmektedir. Bu türleri keşfeden bir çok bilim adamı, keşfettiği balığa Latince ismini verirken kendi adını da kullanmıştır. Örnek olarak İngiliz bilim adamı Stuart Grant, keşfettiği balık türüne kendi ismini vermiştir. Aulonacara Stuartgranti.

   Efsanevi Malawi Gölü ve rengarenk Malawi Cichlidleri, gölün kıyılarının bulunduğu Tanzanya, Mozambik ve Malawi ülkelerinde turizmin yapıtaşıdır.


Kaynak : http://www.izmirakvaryum.com

istanbul342012-08-27 17:04:01
Bilinçli Akvaryumculuk ve Bilinçli Akvaristlik

A. İnsanlar neden akvaryum hobisiyle uğraşırlar?

Binlerce insanın bir hobi olarak akvaryumlarla uğraşmasının altında kuşkusuz biribirinden çok farklı motivasyonlar yatıyor. Bu motivasyonların en yaygın olanlarını burada kısaca özetlemeye çalışacağım. Bir parça abartılı ve köşeli olmasına rağmen bence bu tür bir analiz, bilinçli akvaryumculuğun popüler akvaryumculuktan kesin çizgilerle ayrılabilmesi açısından önem taşıyor.

Dekoratörler:

Bazıları –tahminen büyük çoğunluk- oturma odası veya salonlarına renk katacak canlı bir dekorasyon istedikleri için akvaryum alırlar. Balıkların biyolojisiymiş davranışlarıymış onları fazla ilgilendirmez. Hatta birçoğu balıkların yemek ve üremek dışında bir davranışı olduğunu bilmez bile... Büyük masraflara yol açmadığı sürece arasıra kendini gösteren balık ölümlerine engel olmak için dahi okuyup biraz bilgilenmeye ayıracak ne zamanları, ne de ilgileri vardır. Tabi ki bir balık öldüğünde üzülürler, ancak daha fazla okuyacak kadar da değil. Onları ilgilendiren, ödedikleri paraya değecek güzel bir dekorasyona, canlı bir vitrine sahip olmaktır. Onlar için uyumlu türlerin anlamı, bir araya geldiklerinde istenen görsel kompozisyonu yaratacak renkte ve şekildeki balıklardır.

Balık koleksiyoncuları ve büyük ustalar:

Bazıları, genellikle kendilerini akvaryumculuğun ustası kabul eden yıllanmış hobiciler, gerçek ciddi akvaryumculuğun değerli türler beslemek ve üretmek anlamına geldiği yanılgısı içinde yaşamlarını sürdürürler. Onları ilgilendiren balıklar ender bulunan veya bakımı zor, pahalı türlerdir. Nesiller boyunca uygulanan suni seleksiyona dayalı üretimin ürünleri olan, doğallıklarından uzaklaşmış abartılı renk ve biçimlerdeki suni ırklar da bu büyük ustaların ilgi alanına girer. Buna karşılık, kolay veya ucuz balıklarla ya da çevrecilik (environmentalism) gibi para etmeyen duygusallıklarla kaybedecek zamanı yoktur büyük ustanın.

Büyük usta mağrur ve gururludur; öyle olur olmaz tartışmalara girmez, çünkü o artık birtakım şeyleri aşmış ve kimseden öğrenecek birşeyi kalmamıştır.

Balık koleksiyonculuğunu çok ileri noktalara götürmüş olan büyük usta, yıllanmış pul koleksiyoncularının akvatik eşdeğeri sayılabilir. Büyük usta pratik düşünür; balığa değer katacak renk ve desenler gibi elle tutulur üretim sonuçları getirmediği sürece doğal habitatlar ve doğal davranış biçimleri onu ilgilendirmez. Dolayısıyla renklendirici yem karışımları, suni üretim yöntemleri ve PVC boru bağlantıları gibi konularda gerçek bir uzman olmasına rağmen doğal ekolojiler konusunda şaşılacak kadar bilgisizdir.

Hiç kuşku duymayın, Pigeon Blood veya Marlboro Diskus, balongöz japon, tülkuyruklu altın Ramirezi gibi doğal güzelliklerinden uzaklaşmış hilkat garibesi suni ırklar büyük ustaların eserleridir.

Pet severler, petçe sevilenler:

Bazıları, Astronotlarının (iri bir cichlid türü) elden yem yemesinden fena halde hoşlanırlar. Onlara göre, sahibini gören Astronotun yem sevinciyle dans etmesi bu hobinin en mutluluk verici anlarından biridir. Hatta "beni şahsen tanıyor, başkaları için böyle dans etmiyor" diyerek balıklarıyla gurur duymaları bile mümkündür. Ancak doğal olarak zavallı Astronotun bütün dikkatini sahibine yöneltmesi için yanlız beslenmesi gerekir.

Bu tür petsever hobiciler, muhabbet kuşlarını konuşturmaya meraklı kuşseverlerin (!) akvatik eşdeğeri sayılabilir. Başarıyla konuşturulabilmeleri için erkek muhabbet kuşlarının daha çok küçükken dikkatlerini dağıtan hemcinslerinden ayrılıp tamamen yanlız yetiştirilmeleri gerekir. Kuşbesler petseverlere göre bu zalim muamele tamamen normaldir çünkü kuşlarının konuşmaktan zevk aldığını düşünürler. Sonuçta petin neden hoşlanacağına karar veren genellikle sahibidir. Bu nedenle bir pet-insan ilişkisinde kaybeden taraf çoğunlukla pet olur.

Doğurtgan üreticiler:

Bazı hobiciler tabir yerindeyse çiçek vazosunu bile doğurtmayı başarırlar. Onlara göre akvaryumculuğun gerçek mutluluğu üretimdir. İşe önce Lepistes gibi basit ve sonradan küçümsenecek bir balıkla başlanır. Lepistes üretimi başarıldıktan sonra sıra örneğin Betta gibi biraz daha zor bir balığa gelir. Böylece kolaydan zora doğru, bütün engeller sırayla aşılarak akvaryumculuk kariyerinin zorlu merdivenlerinde basamak basamak yükselinir ve sonunda Diskus veya Altum Melek gibi en zor türlerin üretimiyle uğraşan büyük ustalık mertebesine ulaşılır. Doğal habitatlar, davranış biçimleri, biyoloji vesaire üretime bir katkı sağlamadığı sürece ilgi alanına girmez.

Utanarak belirtmeliyim ki, bu doğurtgan üretici tipi bana biraz kendi gençlik yıllarımı (İlkokul, Ortaokul) anımsatıyor, ancak bir farkla: Ben doğal habitatlar ve biyoloji konularıyla kendimi bildim bileli ilgiliydim.

Terminatörler:

Bazıları, balıklarının sivri dişleriyle et koparmasından veya diğer balıkları parçalamasından inanılmaz bir haz duyarlar. Bu nedenle de, genel eğilim olarak Kırmızı Piranha veya Astronot gibi büyük etçil balıklar beslerler.

Bu tür hobiciler, köpeklerinin insanları korkutmasından veya diğer köpekleri hırpalamasından hoşlanan Pitt Bull sahiplerinin akvatik eşdeğeri sayılabilir. Her iki grup da, içlerindeki şiddet eğilimlerini petlerinin kişiliğinde tatmin etmeye çalışır.

Ve nihayet:

Bilinçli akvaristler:

Bilinçli akvaristler, akvaryum hobisiyle uğraşanlar arasında, neslinin tükenmemesi için acilen koruma altına alınması gereken acınası küçük bir azınlıktır. Bilinçli akvaristler, akvatik (sualtı) canlılarının doğal davranışlarını kendi doğal ortamlarında izlemekten hoşlanırlar. Onlar için akvaryumculuk veya daha genel anlamda akvaristik, bilimle sanatın bir karışımıdır; bir yandan canlıların doğal güzelliğini izlemekten estetik bir haz duyarken, bir yandan da canlılar arasındaki ilişkileri açıklayan biyolojik kuralları bilimsel anlamda merak ederler.

Bilyap olarak akvaristik kelimesine, İngilizce karşılığı olan aquaristic yani akvaryumculuk kelimesinden daha geniş bir anlam veriyoruz:

Aquaristic: Akvaryumculuk (the art and science of keeping aquarium)

Aquarist: Akvaryumculukla uğraşan kimse (one who keeps an aquarium)

Akvaristik: Sualtı canlılarını izleme ve biyolojik açıdan anlama bilim ve sanatı

Yukarıdaki akvaristik tanımımıza bağlı olarak akvarist de, sualtı canlılarına ilgi duyan, onları gözlemekten, onlar hakkında bilgi toplamaktan zevk alan kişi oluyor. Yani akvarist olmak için mutlaka bir akvaryum sahibi olmak gerekmiyor; örneğin canlıları gözlemek için denizlerde dalmayı seven bir kişi de bize göre bir akvarist, hatta olur olmaz deniz canlılarını sadece sahiplenme egosu uğruna akvaryuma hapseden bir hobiciden çok daha iyi bir akvarist...

Bizim akvaristik tanımımız, biyolojinin bir kolu olan limnoloji (limnology) bilim dalıyla iki açıdan ayrılıyor: Birincisi, akvaristiğin ilgi alanı limnolojide olduğu gibi tatlısuyla sınırlı değil, ikincisi akvaristikte sadece bilimsel meraklar değil, işin sanat yönü de (izlemedeki görsel zevkler) önemli bir rol oynuyor.

Bilinçli akvarist, canlıların doğal davranışlarını gözlemenin peşinde olduğu için genellikle biyotop akvaryumlarına ilgi duyar. Bu nedenle bolca okur; doğa tarihi, evrim, su biyokimyası gibi biyolojinin temel konuları hakkında genellikle geniş bir kültüre sahiptir. Bilinçli akvarist herşeyden önce çevrecidir ve bizzat akvaryumcuk hobisinin fauna saptırmasına (fauna bastardization), sorumsuz canlı avına, aşırı enerji tüketimine, ambalaj-yoğun ürünlerle çevre kirlenmesine yol açarak doğaya zarar vermesine kesinlikle karşıdır.

Özeleştiri yapmasını da bilir; şurası gerçektir ki, akvaryumculuk hobisi denizlerdeki mercan ekolojilerine bugüne kadar yarardan çok zarar vermiştir. Bilinçli akvarist tül kuyruk melek veya balongöz japon tipi suni ırklardan hoşlanmaz; tam tersine, balıkların doğal renk, biçim ve davranışlarını saptıran suni seleksiyona dayalı üretim yöntemlerine karşıdır. Bilinçli akvarist tek tek canlıları veya türleri değil, bütünü yani ekolojiyi düşünür; buna ekolojik yaklaşım da diyebiliriz.

Bilinçli akvariste göre değerli değersiz canlı ayrımı yoktur çünkü en basitinden en karmaşığına kadar her canlının ekolojide çok önemli bir nişi (ecological niche) doldurduğunu bilir. Ayrıca şunu da bilir: Bir su piresi bile, insan eliyle üretilebilen en karmaşık makinadan, örneğin bir uçak veya bir bilgisayardan, binlerce kat karmaşıktır.

Bilinçli akvariste göre balıklar, bitkiler ve bütün diğer sualtı canlıları, sadece doğal, ya da en azından doğala yakın ortamlarda yaşatılmalıdır. Örneğin doğada yüzlerce metre gezme alanı olan Astronot gibi avcı bir balık kesinlikle bir akvaryuma hapsedilmemelidir.

Bilinçli akvarist, herhangi bir türü almadan önce, türün sadece pH, GH, sıcaklık gibi fiziksel gereksinimlerini değil, davranış özelliklerine bağlı gereksinimlerini (sosyal, teritoryal, gölgesever, geniş yüzme alanı vs.) de göz önünde bulundurur. Balığın sadece yaşıyor ya da ürüyor olması bilinçli akvarist için bir ölçü değildir. Düşünülecek olursa, aslanlar ve hatta insanlar bile kafeslerde yaşatılıp üretilebiliyorlar. Bilinçli akvarist için ölçü, türün bütün doğal davranış repertuarını sergileyebiliyor olmasıdır; buna sadece kendi türleriyle değil, farklı türden canlılarla olan ilişkiler de dahildir.

Bilinçli akvarist, türlerin doğal davranışlarını sergilemelerine olanak vermeyen suni ortamlara hapsedilmelerine iki yönden karşıdır:

  1. Etik ve çevrecilik anlayışı yönünden
  2. Görsel estetik yönden; doğal davranışları izlemeye meraklı olduğu için sınırlı hapis ortamlarında gözlem bilinçli akvarist için zaten ilginç değildir.

Piyasada akvaryum balığı diye satılan türlerin çoğu, bilinçli akvariste göre aslında fiziksel ve davranışsal gereksinimleri göz önünde alındığında normal ev akvaryumlarına kesinlikle hapsedilmemesi gereken türlerdir. İnsanların türleri ve doğal yaşamı tanıması açısından belgesel filmlerin yanında, doğal habitatlar araştırılarak hazırlanmış büyük halk akvaryumları (biyotop havuzları) bir çözüm olabilir.


Kaynak : http://www.bilyap.com

istanbul342012-08-27 17:02:36
Frontozalar Hakkında Bilmemiz Gerekenler

    Tanganyika  gölünde bulunan ve  çok uzun süre yaşayabilen yaşı ilerledikçe büyüyen balık türünden olan C. Frontosa, tanganika gölünün 40 – 45 metrelik kayalık bölgelerinde yaşayan bir türdür. Tanganika türleri arasında akvaryumcularda çok pahalı fiyatlara satılan bir balıktır bu nedeni ise derinlerde yaşadığından dolayı yakalanması çok zor ve zahmetli olduğundan dolayı çok popüler ve çok pahalıdır.

Bir çok türü olan C.Frontoza’nın en beğenilen ve pahalı olan türleri sırasıyla şöyledir.

Blue Zaire Moba,piyasada her zaman bulunamayan ve pahalı bir türdür. Diğer türlerde şunlardır; Bunlar arasında en yaygını Burundi olmak üzere Kigoma, Zambia, Mpimbwe ve Karliani dir.

Frontozalar genelde yavaş hareketli,sakin ve ürkek balıklar olmakla birlikte çok aşırı ışığı sevmez,karanlık yerleden hoşlanırlar.Genellikle kumları kazmaz ve bitkilere bir zarar vermezler.Akvaryumda diğer sakin tanganika cichledleri ile bir arada beslenebilir.

Frontozaların yanına koyacağınız balıkların küçük olmamasına dikkat ediniz,çünkü frontozalar kendiden küçük olan balıkları yiyebilirler.Gece avlandıklarından dolayı kendinden küçük olan balıkları yutabilirler.

Etobur balıklarıdır.Genelde protein oranı yüksek pul veya granül yemler,su piresi,artemia,kan kurdu,küçük salyangozlarla besleyebilirsiniz.Haftada 2 gün yem değişimi yapmak balıkların bağırsak sağlıkları için ve büyümeleri için önemlidir. 

Frotozalar diğer cichled türleri gibi çok yem yiyen balıklar değilerdir.Az yemle idare eder ve fazla yem yemezler.Yemleme yaparken fazla yem atmamaya özen gösterin çünkü yemin hepsini tüketmeyeceği için akvaryumda yüzen bir sürü yem bırakabilirler.

Frontoza’ların dış görünüşü 6 mavi – beyaz üzerine dikey siyah bantları olan ancak kigoma’da türünde 7 dikey bant özelliğini görebilirsiniz.Bu 7 bant sadece kigoma’da has bir özelliktir.Vücutlarındaki beyaz olan kısımlarını mavinin tonlarınıda bulundururlar.2 yaşından sonra erkekte hörgüç daha belirginleşir ama her iki cinste de alın örgücü oluşmaktadır.Erkeklerin ki dişilere oranla daha belirgin ve büyüktür.Yetişkin frontozaların boyları 30 – 35 cm bulmaktadır.Frontozalarda görülen bir diğer göze çarpan özellik ise karın yüzgeçleridir.Arkaya doğru ince beyaz mavi uzantılar balığa ayrı bir görünüm kazandırmaktadır.

Frontozalar için akvaryum şartları çok önemlidir.Balıkların doğadaki yaşam koşullarını akvaryum koşullarında hazırladığınız zaman balığın bu güzel görselliğini ve davranış özelliklerini tadabilme olanağı sağlayabilirsiniz.Akvaryumu bu balıklar için ayarlarken dikkat etmeniz gerekenler ilk etapta frontozalar doğada kayalık bölgelerde ve kayalıkların oluşturduğu mağalar ve kovuklarda yaşadıklarından dolayı akvaryum içersine yapılacak kaya dekoru ve bunlardan oluşturulacak kovuk ve mağaralar balıkların daha rahat stressiz olmalarını sağlamakla beraber doğada yaşadığı ortama yakın bir zemin hazırlamış olacaksınız.Frontoza akvaryumlarına tabana koyu renk kum tercih sebebidir.Çünkü doğada yaşadıkları yerler koyudur.Su sertliğini düşürmemek için tank içersine mango kökü,lav taşı gibi su sertliğini azaltacak malzemeler koymayınız,bu tarz malzemeler akvaryum suyunu sertliğini azaltacaktır.

Frontozalar için iç filtreleme yeterli olmayabilir.Bunun için dış filtre kullanmanızda çok fazla yarar sağlayacaktır.Balıkların gelişimi için iyi bir filtrasyon ve su değişimi gelişimleri için çok daha iyi ve sağlıklı olacaktır.

Frontozalar için akvaryumunuzun en az 350 lt altın düşürülmemesi gereklidir.Bundan küçük akvaryumlarda balıkların büyüdükçe ve belli bir boya geldikten sonra  çok rahat hareket alanlarının olmaması akvaryumun hacminin küçüklüğü balıkların gelişimini etkileyeceği gibi stres gibi etkenler yaratacağı bir gerçektir.

Frontozalar ph oranı yüksek suları daha çok severler.Doğadaki ph akvaryumda tam olarak sağlayamasakta bu değerlere yakın ph şa ulaşmak için bir çok ürünü akvaryumculardan temin edebilirsiniz. pH 7,8-8.7,GH 12°-20°,24-28°C, üreme 25-28°C dir.

Frontozalar uygun akvaryum koşulları sağlandığında kolayca yumurta bırakırlar.2-2.5 yaşında cinsel olgunluğa erişir.Üstünkörü yapılan kısa bir kur döneminden sonra dişi yumurtalarını düz bir yüzeye sıralar.Bu sırada dişiyi takip eden erkek,yumurtaları döller.20 ile 70 arasında değişebilen sayıdaki döllenmiş yumurtayı dişi tek tek toplayarak 27°C sıcaklıkta 28 gün kadar süren bir kuluçka dönemi boyunca ağzında saklar. Tecrübesiz genç dişilerin ara sıra yumurtalarını yedikleri gözlenir. Dayanıklı yavrular, artemia larvaları, ince su piresi ve toz yemlerle kolayca yetiştirilebilirler. İyi beslenme ve sık su değişimleriyle çabuk büyüyüp 10-12 ayda, erkekler yaklaşık 16cm, dişiler ise 10 cm boyundayken cinsel olgunluğa ulaşırlar.

Kaynak : http://www.aquahobby.com/

istanbul342012-08-27 16:42:55
Tatlısu Kimyasalları Hakkında Bilmemiz Gerekenler

    Su koşullarınızı canlılarınızın doğal ortamlarına göre hazırlamanızın en sağlıklı yolu doğru kimyasalları kullanmaktan geçer. Canlılarınızın doğal ortamlarında yaşadıkları su şartlarını doğru şekilde araştırıp, onlara ihtiyaç duydukları bu koşulları sağlayarak daha sağlıklı ve mutlu canlılara sahip olabilirsiniz. Bu kimyasallardan önde gelenleri aşağıda tanıtılmaktadır.

Aqutan : Ağır metalleri uzaklaştırır, suyu temizler, çözülmüş tuz ve klorun etkilerini yok eder. İçerdiği B vitamini ile balıkların mukoza tabakasını korur.

Morena : İçerdiği turba özü ,eser elementler ve hümik asitler sayesinde tropikal tatlı su balıkları için ideal su hazırlama maddesidir. İstenmeyen bakteri ve alglerinde gelişmesini önler. (Not: Suyun rengini değiştiren bir maddedir. Özellikle görsel amaç taşımayan üretim akvaryumları için kullanılır.)

Nitrivec : Biyolojik dengeye büyük katkısı olan  bir maddedir. Bir kaç saat içinde kirliliğe neden olan yabancı maddeleri yok eden farklı temizleyici ve atık azaltıcı bakteri kültürü içerir.

pH-Minus : Suyun pH derecesini güvenli bir şekilde düşürmek için kullanılan su hazırlayıcıdır.

Floredepot : Kumun altına koyulan ,bitkiler için besin deposu olan, eser elementler içeren bir karışımdır.

Florena : Demir içeren sıvı gübredir.

Florenette : Tablet biçiminde üretilmiş bitki gübresidir.

Floreplus : Makro besinler içeren, tablet biçiminde, yosun önleyici gübredir.

Toxivec : Tatlısu akvaryumlarında amonyumu, nitratı, ağır metalleri, klor ve kloramini güvenli bir şekilde nötralize eden su hazırlayıcısıdır. (Aqutan yerine kullanılabilir.)

KH/pH Plus : Kh ve pH ı yükseltmek için kullanılan kimyasaldır.

Mineral Salt : Filtreleme sonucu oluşmuş saf suya mineral katkısı yapmak için kullanılır.

Phosvec : Fosfatı akvaryumdan uzaklaştırmak için kullanılan kimyasaldır.


(Kaynak : Sera rehber)

istanbul342012-08-24 10:26:47
Filtrasyon Malzemelerimiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler

    Akvaryum suyunu filtrelemek için kullanılan dış filtre ve sumplarda çeşitli bölmeler bulunmaktadır. Bu bölmeler, ihtiyaca yönelik malzemelerle doldurulup istenilen su değerlerine ulaşmak için kullanılır. Sumplara nazaran dış filtrelerde daha kısıtlı bölmeler mevcuttur. Piyasada hazır malzemeli veya boş dış filtreler bulunmaktadır. Hazır malzemeli olanlar genellikle standart ürünler içermektedir. Siz bu malzemeleri ihtiyacınıza göre yenileyebilir, değiştirebilir veya sıralarıyla oynayabilirsiniz. Aşağıda yer alan yazıda bu malzemeleri ucuz yolla temin etme yollarını ve malzemelerin kullanım nedenlerini bulacaksınız.

Elyaf :Bölmelerde genellikle suyla ilk temas eden malzemedir. Suyun ilk süzüm görevini üstlenmiştir. Fazlası suyun debisi düşürdüğünden yeterli miktarda konulmalı ve çok sık değiştirilmelidir. Yastık, yorgan, kumaş ürünleri satılan yerlerde , metreyle çok ucuz fiyata almanız mümkündür. Silikonsuz olanlardan almaya özen gösteriniz.

Biyolojik Sünger :Gözeneklerinde oluşan nitrifikasyon bakterileri sayesinde suyun temizlenmesinde büyük rol oynar. Bu süngerler iç filtrelerin içindeki süngerle aynıdır. Belirli aralıklarla temizlenmesi gerekir. Bu temizleme sırasında çeşme suyu kullanmanız bakterilerin ölümüne neden olabilir. Bu sebebten yine akvaryum suyu kullanarak temizlemelisiniz. Biyolojik süngerin yüksek fiyatlı olması nedeniyle sumplarda ufak parcalara ayrılmış orta sertlikte süngerlerde kullanılabilir.

Bioball :Suyun havalandırılmasında, tazelenmesinde görev alırlar. Büyük sumplarda bioball gözünün üstüne yağmurlama sistemi yapılması tam performans alınması için çok iyi olur.

Seramik Borular :Kaba kirlerin ayrıştırılmasında, suyun tazelenmesi ve filtre içi eş dağılmasında kullanılır. Boncukçularda satılan naturel cam boncuklarıda aynı görev için kullanabilirsiniz.

Substrat :Nitrit ve amonyağın biyolojik filtrasyonu için gerekli olan bakterilere kolonileşme alanı sağlar. Ucuza bulabileceğiniz lav kırığınıda kullanabilirsiniz.

Karbon :Yeni kurulmuş akvaryumlarda veya hastalık tanklarında ilaçları ve renk, koku yapıcı maddelerin filtrasyonunda kullanılır. Zamanla aktifliğini yitirir.Biyolojik dengesi oturmuş akvaryumlarda kullanımı gereksizdir.

Turba :Yumuşak su ihtiyacını karşılamak için özellikle tropical akvaryumlarda ph ve kh değerlerini düşürmek için kullanılır.

Mercan Kırığı :Sert su akvaryumları için kullanılır. Zamanla çözünen mercan kırıkları suyun sertleşmesinde görev alır.

Kaynak : http://www.izmirakvaryum.com

istanbul342012-08-27 17:07:21
Su Kimyası Hakkında Bilmemiz Gerekenler

   Akvaristler olarak hep su ile ilgili bazı problemlerimiz olmuştur. Akvaryumlarımızda beslediğimiz türlerin özelliğine göre asidik veya bazik ortam yaratmak için bazı ekipmanlara ihtiyaç duyarız. Buda yetmez suyun istikrarını sağlamak için dışarıdan müdahale etmemiz gerekir. Besladiğimiz canlılara doğal ortamlarındaki şartları sağlamak için elimizden geleni yaparız.

   Denizde yaşayan canlıların aksine tatlısu’da yaşayan canlıların ihtiyaç duyduğu su kimyası bir çok farklılık gösterir. Dağlardaki sular serin ve hızlı aktıkları için oksijence zengindir. Kayaların arasından süzülürken birtakım mineralleride beraberinde taşır. Bu tip sularda Dorios tipi balıklara rastlarız. Tropik ormanlardan geçip akan akarsular genellikle yumuşak ve asidik sulardır. Daha yavaş akan bu sular daha az oksijenlidir. Akvaryumlarımızda baktığımız balıkların büyük çoğunluğu bu sulardan gelir. CichlidRasboraCharacins. Bitki yapısının az olduğu Orta Amerika’daki sular ağır akar ve alkali yani sert özellik taşır. Bu sularda canlı doğuran dediğimiz türler yaşar.SwordtailMollyPlaty.

   Mevsim değişimlerinde göllerin ve küçük ırmakların bazılarının bölgesel olarak kuruduğu gözlemlenir. Muson yağmurlarının başlamasıyla canlanan bu sular çok değişken bir kimyaya sahiptir. Bazen yumuşak ve asidik bazende buharlaşmayla beraber sertleşir. Bu sularda hareket az olduğu için oksijen içeriğide azdır. Killfish denilen tür bu sularda yaşar. Döllenen yumurtalarını çamura gömer suların yükselmesiyle beraber üreme gerçekleşir.

  Afrikadaki göller su toplayan göllerdir. Buharlaşma dışında su kaçağı olmayan bu sular çok sert ve baziktir.Rüzgar ve dalgalanma ile oksijen içeriği zenginleşir. Bu tip sularda cichlid dediğimiz tür yaşar.

  Yukarıda bahsi geçen su çeşitliliği biz akvaristleri akvaryumlarımızda beslediğimiz canlıların türlerine gore akvaryum sularımızı simule etmemize yöneltmiştir. Şehir sularını birtakım işlemlerden geçirdikten sonar akvaryumlarımızda kullanırız.Klor etkisinin giderilmesi için suyu bekletmek, bakır, çinko gibi ağır metallerin etkisini azaltmak için bir takım kimyasallar kullanmak gibi.Suyun temiz ve dengeli sağlanıp devam ettirilmesi önemlidir. Şehir suyuyla akvaryumda başarı sağlamak için ayarlama yapılmasında bilgili olmak gerekir.Bunun için azda olsa suyun kimyasını bilmemiz gerekir.

  Genelde pH, kH, gH ve iletkenlik gibi bazı terimleri hepimiz duymuş veya okumuşuzdur.

pH [potentia hidrogenii]

  pH bir çözeltinin asitlik veya bazlık ölçüsüdür. pH özel durumların haricinde 0-14 değerleri arasında bir skala yardımıyla ölçülür. pH sudaki hidrojen iyonu konsantrasyonunu negative logaritma değeridir. Suyun pH değeri sudaki hidrojen iyonları [H+] konsantrasyonunun, hidroksit [OH-] konsantrasyonuna oranıyla belirlenir.

  Eğer H+ iyonları, OH- iyonlarından fazla ise su ASİDİK yani pH 7’den küçüktür.

  Eğer OH- iyonları, H+ iyonlarından fazla ise su BASİK yani pH 7’den büyüktür.

  İki iyon birbirlerine eşitse su NÖTR yani pH 7 dir.

  pH akvaryumumuzdaki en önemli ölçütlerden birisidir. Balıkların doğal ortamlarındali pH değerlerine yakın değerlerdeki akvaryumlarda bakılması son derece önemlidir. Akvaryumlarımızdaki balıkların pH aralığı genelde 6,0-9,0 arasındadır. Bu aralığın dışında canlıların çok büyük bir kısmının yaşaması mümkün değildir. Sudaki pH salınımları çok tehlikelidir. Çoğu zaman suyun mutlak pH değerinden çok pH’ı sabit tutmak daha önemlidir. Çünkü akvaryumdaki canlılar, bitkiler ve microorganizmalar pH salınımlarından olumsuz etkilenir veya hastalanırlar. pH’ı sabit tutmada en önemli rolü karbonat sertliği kH oynar. kH yükseldikçe pH daha kolay dengede tutulur. Bir akvaryumda pH değerini etkileyen en önemli madde karbondioksit’dir. Suda ne kadar CO2 varsa, pH o kadar düşüktür.

KARBONAT SERTLİĞİ [kH]

  kH sudaki bikarbonat ve karbonat iyonlarının ölçüsüdür.Karbonat sertliği sudaki pH salınımlarına karşı tanpon görevi üstlenir.Bir akvaryumda kH nekadar yüksekse sudaki pH salınımları o kadar düşüktür. Eğer sudaki kH değeri düşük ise akvaryumdaki biyolojik denge içindeki şartlardan yani artan ve eksilen karbondioksit değerleri, neticesinde pH salınımları yüksek olacak ve akvaryumunuzdaki canlılar olumsuz olarak etkilenecektir.Çok özel bazı türlerin dışında akvaryumunuzdaki kH değerleri 3o-10o  kH arasında olmalıdır.

GENEL SERTLİK [Gh]

  Sudaki kalsiyum (Ca++) iyonlarının ve magnesyum (Mg++) iyonlarının ölçümlerinden ibarettir. Bir takım başka iyonlarda gH değerlerinde etkilidir fakat etkileri önemsizdir. Genelde Gh pH’ı doğrudan etkilemez yani genel sertliğin az yada çok olması pH salınımlarında rol oynamaz. Genel sertlik akvaryumdaki biyolojik denge açısından oldukça önemlidir. Akvaryumunuzdaki canlıların yumuşak veya sert suyu tercih etmesinden bahsediliyorsa Gh’dan bahsediliyordur. Genel sertlik akvaryumunuzdaki canlılara verdiğimiz besinler ve artık maddelerin hücre mebranlarından geçişini sağlayacağından sudaki yanlış gH değerleri yumurta kanalları ve böbrek gibi iç organların çalışmasını ve büyümesini engeller. Canlılar  farklı gH’a adapte olabilirler fakat üreme engellenebilir. Genel olarak akvaryum balıkları için uygun sertlik derecesi 5o-15o gH arasındadır.

   Sudaki gh ölçüleri aşağıdaki gibi değerlendirilir;

0o-5o  Çok yumuşak

5o-10o Yumuşak

10o-15o Orta sert

15o-20o Sert

20o-+  Çok sert

Özet olarak su sertliği akvaristleri iki açıdan ilgilendirir,

1) Balıklar için en uygun ortamı yaratmak

2)Akvaryumunuzdaki pH değerlerini sabit hale getirmek.

İki çeşit su sertliği vardır;

ı) Genel sertlik (gH)

ıı) Karbonat sertliği (kH)

İLETKENLİK

 Suyun içerdiği çözünmüş iyonların miktarını belirler. Su saflaştıkça iletkenlik azalır. Birimi direnç biriminin tersi olup, µS/cm ‘dir. 

  Sonuç olarak yerel suyumuzu akvaryumda kullandığımızda suyun pH değerini yükseltmek için kaya, midye kırığı,vs. gibi yan ürünler kullanırız. Asıl sorun suyun pH değerini düşürmekte yaşanır. Bunun pek çok meşakatlı yöntemi vardır.Buharlaştırma yoğunlaştırma, reçine yastıkları kullanmak ve bence en doğrusu R/O sistemi.

  Suyun gH değeri düşükse, kalsiyum sülfat veya magnesyum sülfat kullanabiliriz. Fakat bunun dezavantajı suya sülfat eklemektir. Dolayısıyla çok tecrübeli akvaristlerin yapmasını öneririm. Kalsiyum karbonat ta kullanılabilir ancak bu suyun kH değerinide yükseltecektir. İstediğimiz sonuçları elde edene kadar çeşitli kombinasyonları kullanabiliriz.

  Suyun karbonat sertliğini kaynatarak azaltabiliriz.Bu küçük akvaryumlar dışında pratik bir çözüm değildir. Sodyum bikarbonat koyarak kolayca yükseltilebilinir. Kalsiyum karbonat kH ve gH değerlerini eşit olarak arttırır. Her 50 lt. su için bir çay kaşığı sodyum bikarbonat kH değerini 4o arttırarak genel sertliği arttırmayacaktır. Aynı miktarda suya 2 çay kaşığı kalsiyum karbonat eklemek kH ve gH değerini 4o arttıracaktır.


Kaynak : http://www.izmirakvaryum.com

istanbul342012-08-27 17:08:05

SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.