kılıç balığımın rahatsızlığı nedir?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Ayrıca eleştiri yaparken karşınızdaki insanları aşağılayıcı bir şekilde eleştiri yapmanızı size yakıştıramadım."Bilgiçlik" kelimesi ağır olmuş.Bilmediğim konuda kimseye yorum yazmam.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Merhaba, Sedat Bey kavanoz içine aldığınız balığınız mutlaka iyileşecektir ama bazı gereksinimlerini siz sağlarsanız. Kavanoza hava vermeniz lazım. 2 gün de bir içerisindeki suyu tazeleyip yeniden mikofish ilave edip bol hava vererek içerisinde kalmalı. Bunu balıktaki kuyruk erimesi durana ve tekrar balık hareketli hale gelene kadar yapmanız gerekir. Yem yememesi, koyduğunuz kavanozda strese girmesindendir. Bırakın yemesin, çok çok acıkınca yiyecektir. Siz az az verin yine yem. Ancak, yem dibe düşmesin. 2 gün burada banyo yaptıktan sonra 1 gün ana tankta yaşasın. Eğer hale bir iyileşme yok ise tekrar tedaviye devam edersiniz. Sevgilerimle.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
[/QUOTE]
Ziya Bey,
Bakteryel iç hastalıklardan bahsediyorsanız haklılık payınız olabilir kaya tuzu hiçbir hastalığa önerilmez ifadenize itiraz etmek zorundayım zira bazı dış bakteryel enfeksyonlarda kaya tuzu kullanılmakta olduğu bilimsel araştırmalar ve yayınlarda mevcuttur. Bakınız bir örnek:
http://www.int-res.com/articles/dao/21/d021p171.pdf
Burda Flavobacterium columnare bakterisi ile benzer türde olan Edwardsiella ictaluri bakterisini kedibalıklarında tuz ile tedavi edildiği görülebilir. Kedibalıklarını işaretledim çünkü kedibalıklarının tuza karşı duyarlı olduklarından tuz tedavisi önerilmez pek çok internet sayfasında. Her iki bakteri gram negatif ve "rod" (çubuklar şeklinde olmalarından dolayı) bakterisidir.
Yurt dışında özellikle columnaris hastalığına karşı tuz banyosu (oğun oranda tuz ile) ilk tedavi aşamalarından biri olarak önerilmekle beraber sadece tuz ile tedavi uygulayanlar dahi vardır. Bunun sebebi basittir, tatlısu columnare bakteris tuzlu su da ozmozdan dolayı ölmektedir. Aynı şekilde tuzlu su columnare bakterisi (evet ne yazıkki deniz suyunda da bu hastalık oluyor) tatlı suda ölmektedir.
Ancak Columnaris hastalığı ile beraber gelen başka iç enfeksiyonlar olmaktadır, ilerleyen safhalarda etkili olmuyor sadece tuz ve antibiyotik kullanımı ile beraber uygulanıyor tuz banyosu. Nitekim makalede de gördüğünüz tuz ile tedavi mümkün.
Kuyruk erimesinde tuz uygulanmaz ama, soruyu soran arkadaş uygulamaya kalkmasın. Sadece hiç bir durumda kullanılamayacağı doğru değil.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Öncelikle belirtmek isterimki, örnek verdiğiniz makalenin yayınlanma yılı 1995, yani 20 yıl öncesi. Ayrıca, makalede bahsedilen deneyler, özellikle kedi balığı üzerinde yapılmış. Nedenide, tuza karşı hassas olmalarından. Tablo 3 ü incelerseniz, tuz oranı arttıkça ölümde artıyor. Bu makalede anlatmak istenen ve ortaya konulmak istenen, sıcaklık ile tuz oranlarının doğru orantısı yada ters orantısı.2015 yılındayız ve tuzun dışında kimyasal bir çok ilaç var ve hepside farklı hastalıklar için uzun süren araştırmalar sonucunda elde edilmişlerdir. Eğer tuz başlı başına tedavi eden bir madde olsa idi, bu ilaçların hiçbirine ihtiyaç olmayacaktı.
Aşağıda kısa kısa neden tatlı su özelliklede canlı doğuranlarda tuz kullanılmamasını anlatmaya çalışacağım.
Osmoregülasyon, balıkların vücut sıvıları içindeki tuz ve su miktarını kontrol etmekte kullandığı fizyolojik mekanizma için kullanılan teknik bir terimdir. Adından da anlaşılacağı üzere osmoz ile ilgilidir.
Temelde, bir tatlı su balığı özelliklede canlı doğuranlar, yaşadığı suya oranla daha tuzlu bir yapıya sahiptir ve derisi de yarı geçirgendir. Eğer balığın vücudundaki tuz oranı ile yaşadığı sudaki tuz oranı arasında büyük bir fark olursa, vücuttaki tuz dışarı sızar ve vücut su alır. Bu durumda balık iki şey yapmak durumunda kalır: Tuz almak ve sudan kurtulmak.
Osmoregülasyon mekanizması balık hastaysa veya stres altındaysa düzenli işlemez. Osmoregülasyon bozukluğu, balığın yeterli tuz almada zorlanması anlamındadır ve bu durumda fazla suyu atmada problemler yaşayabilir.
Tatlı su balığının vücuduna giren sudan kurtulması oldukça kolaydır. Sadece durmadan idrar çıkartır.
Bu kayıp suların yerine ilave tuz almak ise biraz daha çaba sarfetmesine neden olmaktadır.Tatlı su balıkları, kaybettikleri suların yerine vücutlarını tuzlu tutmak üzere, klorür gibi tuzları almak için solungaçlarındaki özel hücreleri kullanırlar. Balıklar stres altındayken suya tuz eklemek, vücut tuzlarını kritik ölçüde kaybetmeyecekleri anlamına gelir.
Bazı akvaryumcular ve tuz üreticileri, tuzun düzenli olarak kullanılmasını tavsiye eder. Ancak tuzun belli avantajları olsa da sürekli kullanmaya gerek yoktur. Birçok uzman bunu sadece acı su türleri için önerir.
Bir tatlı su balığını rahat ettiği ortamından alıp tuzlu suya koymanın ne gibi etkiler yapacağı konusunda az çok fikir sahibiyiz. Tatlı su balığını deniz suyuna koyduğumuzda onun er ya da geç öleceğini biliyoruz. Peki daha az tuzlu bir suda, balığın gözlerine, solungaçlarına vs. zarar gelip gelmeyeceğinden emin miyiz?
Doğal ortamında tuza ihtiyaç duymadan yaşayan bir tür için akvaryumda veya havuzda da tuz kullanılmamalıdır.
Tatlı su balıkları için tuz katkısı, insanlar için asprine benzer; her ikisinin de faydaları vardır ama ikisi de düzenli olarak kullanılmamalıdır.
Tuz sadece tuza dayanıklı türler için destekleyici bir unsur olarak eklenebilir.
Tatlı su balığı stres altındayken, vücudundaki tuzların suya bırakılmasına neden olan osmoregülasyon bozukluğu gerçekleşir. Stres, balığın tuz - su denge sisteminin doğru şekilde işlememesine yol açarak balığa zarar verir.Stres zamanlarında suya tuz eklemek balığın tuz kaybının en aza indirilmesinde yardımcı olabilir. Tuz ayrıca akvaryumdaki artıkların zehirliliğini azaltabilir ve bazı patojenleri öldürebilir. AMA KAÇ KİŞİ BU KADAR PROFOSYENELDİRKİ, STRESE GİRDİĞİNİ ANLAR VE MÜDAHALE EDER?
Tuz, parazitler gibi hastalığa neden olan etmenlerle mücadelede gerçekten yardımcı olabilir mi?
Evet. Tuz, on yıllardır başta Chilodonella, Trichodina ve Costia gibi protozoa enfeksiyonları olmak üzere birçok hastalığa karşı kullanılan ucuz ve işe yarar bir tedavi aracıdır. Ayrıca solungaç ve deri kurtları gibi diğer patojenlere karşı da etkilidir.
Tuz, diğer birçok ilacın aksine filtrasyon sistemine nadiren zarar verir ve tedavi hem uzun süreli düşük doz hem kısa süreli yüksek doz şeklinde uygulanabilir. BU DOZ NASIL AYARLANACAK VE UYGULANDIKTAN SONRA NELER YAPILACAK? ÇOK FAZLA BİLGİMİZ YOK BU KONUDA. SADECE KULAKTAN DOLMA BİLGİLER VAR VE UYGULAMA SONRASI , HASTAYDI KURTARAMADIK DİYORUZ. BELKİDE KULLANDIĞIMIZ TUZ ÖLÜM SÜRECİNİ ÇABUKLAŞTIRDI, BİLİNMİYOR...
Tuz, balık parazitler ve zehirlenme yüzünden zarar gördüğünde ortaya çıkan mukozayı solungaçlardan temizleyebilir mi? Evet. Balık düşük dozajda tuz, solungaçlardaki aşırı mukozayı temizleyebilir.
Ancak yüksek dozajda tuzun,fazla mukozanın değişmesine neden olacak şekilde mukoza üretiminin artmasına neden olur. Bu etki muhtemelen kısa süreli olacaktır (Balık strese girecek ve mukoza hücreleri ölecektir).Tedavilerde faydalar kadar dezavantajların da hesaba katılması gerekir.
Tetra şirketi,yaptıkları araştırmalarda,tuzun genellikle fazla amonyağın zararlarını ve sudaki nitrat konsantrasyonunu azaltmak yerine nitrat artışını önleme konularında işe yaradığını ortaya koymuşlardır.
Yumuşak su yani tropical su balıklarının çoğunlukla düşük tuz uyumluluğuna sahip olduğu bilinir.
Amonyak, suda iki biçimde bulunur: Amonyum ve serbest amonyak. Amonyum, balıklara karşı pek zehirli olmasa da serbest amonyak öyledir. Tehlikeli serbest amonyağın daha az zehirli amonyuma oranı pH, sıcaklık ve tuzluluk gibi şartlara bağlıdır. Tuzluluk azaldığında, serbest amonyak artar.
Üzerinde durulması gereken nokta, amonyak testlerinin serbest amonyak seviyesini ölçmemesidir. Bunun yerine, serbest amonyak ve amonyumun bir bileşimi olan Toplam Amonyak Azotunu (TAN) ölçer.
Tuz, nitritin tatlı su balıklarına karşı olan zehirliliğini azaltır. Tuz, sodyum ve klorür içeren (NaCl) bir bileşiktir. Araştırmalar klorürün nitrit zehirliliğini azalttığını göstermiştir, dolayısıyla balıklar üzerinde nitrite karşı belli bir koruma sağlayan klorür iyonlarını bulundurmak için tuz eklenebilir.
Önem verilmesi gereken nokta, bunu yapmak için gerekli klorür seviyesinin üzerine çıkılmamasıdır. Dolayısıyla nitrit kirliliğine karşı koruma amacıyla tuz eklemek, tuza dayanıksız türler için bile güvenli olmalıdır çünkü sadece çok küçük bir miktar gereklidir.
Yüksek nitritin etkilerini önlemek için, litre başına 100 mg. (0,1 gr.) tuz yeterlidir. Bu çok düşük tuz seviyesine, kedi balıkları da dâhil olmak üzere tüm tatlı su balıkları uyum sağlayabilir.
Normal tedavi edici doz oranı nedir?
Balıkta parazitler, açık yaralar veya osmoregülasyon problemleri mevcutsa, balığın özelliğine bağlı olarak 1 ila 5 ppt. doz uygundur.
Tuz, eklenmeden önce bir tas suyun içinde eritilmeli ve kalıcı bir banyo olarak ana tank suyuna bırakılmamalıdır. BU BANYO AYRI BİR TANKTA KARANTİNA TANKINDA YAPTIRILMALIDIR.
Tuz, herhangi bir dozda KALICI olarak ilk yardım tedavisi şeklinde veya diğer tedavi, yani BANYO, ANA TANKTA uygulanmamalıdır. Doğru tanı konulduğu müddetçe, temel ilkelere destek olması açısından düşük dozlarda kullanılmalıdır.
30 saniye ile 10 dakika arasında süren kısa süreli banyolar, fazla mukozanın temizlenmesi ve ikincil amaç olarak balığın üzerindeki herhangi bir patojenin azaltılması ve giderilmesi konularında az da olsa fayda sağlamaktadır. Yukarıda yazdıklarımı, bu konuyla ilgili okuduğum makalelerden alıntı yaparak derledim. Tamamen benim değildir.
Tuz ilave edilmesi, tuz ilave edilmiş suda banyo yaptırılması, belki düşükde olsa fayda getirebilir ama hiç bir zaman tedavi etmez.
Aslında, keşke bizim de Su Ürünleri Yüksekokullarımız bu tür araştırmalar yapsalar. Çok nadir de olsa akvaryum balıkları ile ilgili araştırmalar var. Bunların çoğalması dileğimle, tatlı su özelliklede canlı doğuranlarda TUZ kullanımının getireceği az bir faydadan ziyade meydana getireceği zararların olduğunu, bu yüzden de kullanılmaması gerektiğine inanıyorum.
Hep söylerim "HASTA BALIĞINIZA HARCAYACAĞINIZ ZAMANDAN ÇOK DAHA AZ ZAMAN HARCAYARAK, BALIĞIMIZA UYGUN ŞARTLARI SAĞLAYABİLİRİZ"
Sevgilerimle.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
[QUOTE=Ziya
Erkus]Abdullah Bey,
Öncelikle belirtmek isterimki, örnek verdiğiniz makalenin yayınlanma yılı 1995,
yani 20 yıl öncesi. [/QUOTE]
20 yıl önce yayınlandı diye bir makalenin geçerli olmadığı veya doğru olmadığı
anlamına gelmez. Aksni ispat eden bir makale veya çalışma olmadığı müddetçe,
doğru yapılan bir bilimsel deney geçerliliğini korur. Makaleye
bakıldığında istatiksel ve bilimsel olarak makul bir deney yapıldığını
görebiliyoruz.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Ayrıca, makalede bahsedilen deneyler, özellikle kedi balığı üzerinde yapılmış.
Nedenide, tuza karşı hassas olmalarından.
[/QUOTE]
Özellikle kedi balığında yapılmasının nedeni aslında tuzun kedi balıklarında
dahi E. ictaluri'ye karşı uygulanabilir bir tedavi olduğunu göstermektir (ısı
ile birlikte kullanılması taktirde). Gram negative rod bakterilerinin çoğu
antibiyotik'e karşıı dayanıklı olduğunu, columnaris hastalığı ile karşılaşan bu
forumdaki tüm hobiciler bilir ve Türkiyede akvaryuma uygun ilaç ne yazıkki pek
yok.
Şöyle düşünün anlatılmak istenilen şeyi: tuza karşı hassas bir canlıda dahi
etkin bir çözüm ise diğer canlılarda kullanmanızda bir sakınca yoktur...
[QUOTE=Ziya Erkus]Tablo 3 ü incelerseniz, tuz oranı arttıkça ölümde artıyor.
[/QUOTE]
Aslında Tablo 3'te anlatılan şey tam tersi... Tuz oranı arttıkça ölümler
azalıyor. "Mortality rate" ölüm oranıdır. Ölümleri % olarak
vermişler. Üst sütüna baktığımızda NaCl (sodyum klorur yani iyotsuz sofra tuzu)
yoğunluğu yazıyor ve soldan sağa doğru yoğunluk artıyor. Farklı oranlarda denemişler:
0 (yani hiç yok), 100 mg/L, 1000 mg/L, 2000 mg/L, 3000 mg/L. Her denedikleri
örneklemde 30 birey var. Tüm örnekleri 28 gün boyunca 25 derece Celsius da
tutmuşlar.
Tabloya bu gözle bakarsanız en çok ölüm (yani 100% mortality) 0
mg/L tuz kullanılan deneyde. Bunların 77%'i E. ictaluri den kaynaklanan
ölümler. Yine tabloya bakarsanız 100 mg/L kullanılan deneyde de aynı şekilde
yüksek ölüm oranı vardır (%96) ve bunların %93'ü söz konusu bakteriden
kaynaklanmaktadır. 1000 mg/L tuz oranına çıkıldığında görülüyor ki ölen balık
oranı %33'e düşmüş ve bu ölümlerin tamamı enfeksiyondan kaynaklanan
komplikasyonlardan dolayı ölüyor (yani aslında bu şunu da gösteriyor: tuz daha diğer örneklerde ölüm sebebi olan diğer patojenleri öldürmüş bu oranlarda kullanıldığında). En
yüksek tuz kullanımı olan 3000 mg/L yoğunluğuna geldiğimizde görüyoruz
ki sadece %17 oranında ölüm var
ve tamamı enfeksiyondan kaynaklanıyor (yani en düşük ölüm oranı).
Yazarlar aynı zamanda istatiksel olarak sonuçları değerlendirmiş ve 0 ve 100
mg/L yoğunluklarındaki ölümlerde anlamlı bir değişklik olmadığını ancak 100 ile
1000 mg/L yaşanan ölümlerde anlamlı bir değişiklik olduğunu ifade
etmektedirler. Yine 1000 mg/L ile 2000 mg/L yoğunluklarındaki ölümler arasında
anlamlı bir değişiklik yok iken 2000 mg/L ile 3000 mg/L yoğunluklarındaki
ölümlerde anlamlı değişikliker olduğu ifade ediliyor. Bunun anlamı 0-100 mg/L
tuz konulduğunda istatiksel olarak bir fark yok. Aynı şekilde 1000 veya 2000
mg/L koymanın bir farkı yok (istatiksel olarak). Ancak 3000 mg/L kullanmak
anlamlı bir fark gözlemlenmesini sağlıyor.
Makalenin metninde ayrıca 28 gün sonunda canlı bireylerin (yani hayatta kalanlarda) 3000mg/L (en yüksk kullanılan oran) da 0 bireyde söz konusu bakteriye rastlandığı ifade edilmektedir. Diğer oranlarda farklı yüzdelerde hasta bireyler rastalnmış. Makale metni için de ayrıca kullanılan tuz oranlarının bakteriyi tamamen öldüren orandan daha az olduğu (balıkların hassassiyeti gibi nedenlerden ötürü), bunun tuz'un balıklarda fizyolojik olarak fayda verdiği ve bağışıklıklarının arttığını gösterdiğini ifade edilmiştir. (Bana cevaben yazmış olduğunu bölümde bahsettiğiniz osmoregulation ile bağlantılı stres azalmasından dolayı bağışıklık sistemlerinin daha iyi fonksiyon edebilmesi ile bağlantılıdır.)
[QUOTE=Ziya Erkus]Bu makalede anlatmak istenen ve ortaya konulmak istenen, sıcaklık ile tuz oranlarının doğru orantısı yada ters orantısı.
[/QUOTE]
Ne yazıkki anlatılmak istenilen şeyin bu olmadığı makalenin başlığından
anlaşılıyor: "Genç Ictalurus punctatus kedi balıklarında Edwardsiella
ictaluri enfeksiyonlarına ısı ve tuz yoğunluğunun etkisi".
Yapılan deneyler ve makale değişen ısı ve tuz oranlarının balıklardaki
hastalığa olan pozitif veya negatif etkisi. Yani tedavi olarak kullanılıyor.
Makalede değişen sıcaklıklardaki tuz oranının doğru veya ters orantısı ele
alınmamaktadır.
[QUOTE=Ziya Erkus]
2015 yılındayız ve tuzun dışında kimyasal bir çok ilaç var ve hepside farklı
hastalıklar için uzun süren araştırmalar sonucunda elde edilmişlerdir. [/QUOTE]
Tuzun dışında bir çok ilaç olduğunu inkar etmedim, ancak dediğim gibi Türkiyede akvaryum ilaçları konusunda eksiklikler hissettiğimiz ayrı bir gerçek. Türkiyede yaygın bir şekilde var ve kolayca erişilebilinen kaç adet antibiyotik var? Daha kurtulması zor hastalıklara gelindiğinde, örneğin Columnaris, ilaç sayısı bir elin parmakları kadar.
[QUOTE=Ziya Erkus] Eğer tuz başlı başına tedavi eden bir madde olsa idi, bu
ilaçların hiçbirine ihtiyaç olmayacaktı.
[/QUOTE]
Tuzun her derde deva olduğunu iddia etmedim ancak ancak çoğu dış bakteryel ve
parazit enfeksiyonlarında etkili bir çözümdür; alternatif olarak ilaçların var
olması tuzun başlı başına tedavi eden bir madde olmadığı anlamına gelmez.
Ayrıca ilaçların yapılması sadece ihtiyaca bağlı bir durum değil aslında: tuzun etkili bir ilaç olarak kullanılabilineceği hastalıklarda dahi ilaçların üretilmesindeki sebep ilaç firmalarıdır; ürünlerini satabilmeliler ki kar edebilsinler. Tuzun etkili olmadığı hastalıklarda zaten ilaç kullanımı gerektiğinden tuz’un etkili olabileceği hastalıklara da ilaç üreterek firmalar 1) tuzun etkili olacağını ve bir çözüm olduğunu bilmeyenlere; 2) tuzun etkili olmayacağını, tedavi için mutlaka ilaç kullanılması gerektiğini düşünenlere; satış yapabilmektedir. Diğer ilaçlarını da zaten satmaktadır. İlaç firmaları biz hobicileri çok sevdikleri ve çare/çözüm bulamadığımız için ilaç üretmiyorlar.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Aşağıda kısa kısa neden tatlı su özelliklede canlı doğuranlarda tuz
kullanılmamasını anlatmaya çalışacağım.
Osmoregülasyon, balıkların vücut sıvıları içindeki tuz ve su miktarını kontrol
etmekte kullandığı fizyolojik mekanizma için kullanılan teknik bir terimdir.
Adından da anlaşılacağı üzere osmoz ile ilgilidir.
Temelde, bir tatlı su balığı özelliklede canlı doğuranlar, yaşadığı suya oranla
daha tuzlu bir yapıya sahiptir ve derisi de yarı geçirgendir. Eğer balığın
vücudundaki tuz oranı ile yaşadığı sudaki tuz oranı arasında büyük bir fark
olursa, vücuttaki tuz dışarı sızar ve vücut su alır. Bu durumda balık iki şey
yapmak durumunda kalır: Tuz almak ve sudan kurtulmak.
Osmoregülasyon mekanizması balık hastaysa veya stres altındaysa düzenli
işlemez. Osmoregülasyon bozukluğu, balığın yeterli tuz almada zorlanması
anlamındadır ve bu durumda fazla suyu atmada problemler yaşayabilir.
[/QUOTE]
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tatlı su balığının vücuduna giren sudan kurtulması oldukça kolaydır. Sadece
durmadan idrar çıkartır.
[/QUOTE]
Eğer idrardan kastınız vucuttan atılan sıvı ise evet ancak geleneksel anlamda üre içeren sıvıdan bahsediyorsanız, ne yazıkki bu dediğiniz çoğu akvatik canlı için, özellikle tatlı su canlıları için doğru değildir; vucutta proteinlerin parçalanması ile (karbohidratlara dönüştürülmek ve enerji sağlamak için) oluşan amino grupları kolaylıkla oksidize edilerek amonyağa dönüşür ve bu da zehirli olduğundan ve suda kolayca çözünür olduğundan suya doğrudan salınır; yani tatlı su canlıları üre çıkartmaz, amonyak çıkartır.
“İdrar” (üre içeren sıvı dışkı) bazı deniz canlıları ve bazı karada yaşayan canlılar tarafından atılan sıvının adıdır; bu canlıların etraflarında amonyağın kolayca çözüneceği miktarda taze su olmadığından vucutlarında amonyağı enerji sarfederek üre’ye çevirirler ve bu amonyaktan daha az toksik (zehirli) olduğundan vucutta birikmesine tahammül edilebilir ve bu tip canlılarda bu üreyi (ve diğer atıkları) daha sonra vucttan çıkarmaya yönelik organlar vardır (böbrek). Bu tip deniz canlıları üre seviyelerini kullanarak ozmotik dengelerini sağlamaya çalışırlar (örneğin köpek balıkları). Bir kademe daha var ondan bahsetmeyeceğim konumuz (akvatik canlıları) ile alakasız olduğu için.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Bu kayıp suların yerine ilave tuz almak ise biraz daha çaba sarfetmesine neden
olmaktadır.Tatlı su balıkları, kaybettikleri suların yerine vücutlarını tuzlu
tutmak üzere, klorür gibi tuzları almak için solungaçlarındaki özel hücreleri
kullanırlar. Balıklar stres altındayken suya tuz eklemek, vücut tuzlarını
kritik ölçüde kaybetmeyecekleri anlamına gelir.
[/QUOTE]
Çok güzel bir açıklama. Tuz’un neden strese karşı faydalı olduğunu açıklıyor. Konumuz hastalıktı ama olsun.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Bazı akvaryumcular ve tuz üreticileri, tuzun düzenli olarak kullanılmasını
tavsiye eder. Ancak tuzun belli avantajları olsa da sürekli kullanmaya gerek
yoktur. Birçok uzman bunu sadece acı su türleri için önerir.
[/QUOTE]
Tuzun sürekli kullanılmasını tavsiye etmemiştim...? Konu tedavi maksatlı kullanımı...
[QUOTE=Ziya Erkus]
Bir tatlı su balığını rahat ettiği ortamından alıp tuzlu suya koymanın ne gibi
etkiler yapacağı konusunda az çok fikir sahibiyiz. Tatlı su balığını deniz
suyuna koyduğumuzda onun er ya da geç öleceğini biliyoruz. Peki daha az tuzlu
bir suda, balığın gözlerine, solungaçlarına vs. zarar gelip gelmeyeceğinden
emin miyiz?
[/QUOTE]
Öncelikle burda söz konusu olanın tuzun tedavi maksatlı kullanımı olduğunu unutmamak lazım. Ayrıca “daha az tuzlu” bir bilimsel tabir olamaz. Farklı tuz yoğunlukları vardır ve deniz suyunda en yoğun tuz oranı vardır. (Deniz suyunda sadece NaCl olamdığını ek not olarak belirtmekte ayrıca fayda var.)
Gelelim tuzlu bir suda balığın .... zarar gelip gelmeyeceğine: tuz eğer su da çözünmüş halde ise ve ozmotik dengeye faydalı olacak seviyelerde kaldığı müddetçe balığa zarar vermesi nasıl söz konusu olabilir? Öncelikle ozmoregülasyonu bu kadar detaylı anlatabildiğinize göre ozmotik regülasyonun balığın vucudunun dışında geçirmez bir tabaka vardır. Bu balığın vucudundan önemli tuzların çıkmasını önler ve balık vucudundaki su düzenini çok az sayıda hücreye bırakır: bu hücreler izotonik, yani su ile aynı tuz oranında olan bir sıvı ile kaplanır. (Yanlış anlamaya yer vermemek adına tatlı su canlıların vucutlarının hipertonik, yani daha tuzlu olduğunu söyleyeyim, sizin yazmış olduğunuz gibi.) Zaten canlıda normal koşullarda solungaçlarından ve diğer ozmo regülasyon yapılan organlarda tuz geçişi oluyor, oranı biraz arttığında canlı neden zarar görsün? Ancak öyle yoğun tuzlu bir suda tutulursa uzun bir müddet bu canlı (vucudundan daha tuzlu) ozmo regülasyon sağlayamayacağından sıkıntı oluşur.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Doğal ortamında tuza ihtiyaç duymadan yaşayan bir tür için akvaryumda veya
havuzda da tuz kullanılmamalıdır.
[/QUOTE]
Az önce balıkların doğal ortamında tuza ozmoregülasyon açısından ihtiyaç duyduğunu siz söylemiştiniz?! Burdan her balığın doğal ortamında tuza ihtiyaç duyduğu anlamı çıkıyor. Bu nedenle gerektiğinde tuz kullanılabilir anlamı da beraberinde gelir.
Ayrıca “ Balıklar stres altındayken suya tuz eklemek, vücut tuzlarını kritik ölçüde kaybetmeyecekleri anlamına gelir” demiştiniz.
Bir kaç satır yukarıda söylediklerinizle neden şu an çeliştiğinizi anlamadım...
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tatlı su balıkları için tuz katkısı, insanlar için asprine benzer; her ikisinin
de faydaları vardır ama ikisi de düzenli olarak kullanılmamalıdır.
[/QUOTE]
Ben bunu iddia etmedim zaten... sürekli böyle yazmışsınız. Acaba ben kendimi doğru ifade mi edemedim? Öyle ise kusura bakmayın.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tuz sadece tuza dayanıklı türler için destekleyici bir unsur olarak
eklenebilir.
Tatlı su balığı stres altındayken, vücudundaki tuzların suya bırakılmasına
neden olan osmoregülasyon bozukluğu gerçekleşir. Stres, balığın tuz - su denge
sisteminin doğru şekilde işlememesine yol açarak balığa zarar verir.Stres
zamanlarında suya tuz eklemek balığın tuz kaybının en aza indirilmesinde
yardımcı olabilir.
[/QUOTE]
Yukarıda bahsetmiştiniz, burda daha detaylı anlatmışsınız. Herkesin faydalanabileceği bilgiler için teşekkürler.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tuz ayrıca akvaryumdaki artıkların zehirliliğini azaltabilir ve bazı
patojenleri öldürebilir. AMA KAÇ KİŞİ BU KADAR PROFOSYENELDİRKİ, STRESE
GİRDİĞİNİ ANLAR VE MÜDAHALE EDER?
[/QUOTE]
Strese giren balığı anlamak için biraz tecrübe gerektiği doğrudur ancak balığını sürekli takip eden bir hobici, balığının normal davranışı dışındaki davranışları çabuk fark edebilir. Türden türe değişmekle beraber, kuyruk kısma, diğer balıklardan uzak durma, sürekli saklanma, iştahsızlık, yem yememe, vs gibi (ve daha da) belirtileri vardır. Profesyonellik gerektirdiğini düşünmüyorum, yalnızca tecrübe. Tecrübe yanılabilir mi? Evet, elbette. Ama “profesyonel” kişiler de yanılabilir. Zira “profesyonel” kişi tecrübesine dayanarak hareket ediyor. İnsan bu sonuçta.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tuz, parazitler gibi hastalığa neden olan etmenlerle mücadelede gerçekten
yardımcı olabilir mi?
Evet. Tuz, on yıllardır başta Chilodonella, Trichodina ve Costia gibi protozoa
enfeksiyonları olmak üzere birçok hastalığa karşı kullanılan ucuz ve işe yarar
bir tedavi aracıdır. Ayrıca solungaç ve deri kurtları gibi diğer patojenlere
karşı da etkilidir.
Tuz, diğer birçok ilacın aksine filtrasyon sistemine nadiren zarar verir ve
tedavi hem uzun süreli düşük doz hem kısa süreli yüksek doz şeklinde
uygulanabilir.
[/QUOTE]
Evet şimdi burda daha önce yazmış olduğum esas konuya hitab etmektesiniz. Esas deme sebebim ben tuzun bir tedavi amaçla kullanılabileceğini cevaben ifade etmiştim sizin “Hatta kaya tuzu hiç bir hastalığa önerilmez” demenize karşılık olarak.
Siz yukarıda vermiş olduğunuz ek (faydalı) bilgilerden sonra tuzun tedavi amacı ile kullanımı hakkında yazmaktasınız. Ve daha önce söylemiş olduğunuz “Hatta kaya tuzu hiç bir hastalığa önerilmez” ifadenizi şu an kendi yazdıklarınız ile geçersiz kılmış bulunmaktasınız.
[QUOTE=Ziya Erkus]
BU DOZ NASIL AYARLANACAK VE UYGULANDIKTAN SONRA NELER YAPILACAK? ÇOK FAZLA
BİLGİMİZ YOK BU KONUDA. SADECE KULAKTAN DOLMA BİLGİLER VAR VE UYGULAMA SONRASI
, HASTAYDI KURTARAMADIK DİYORUZ. BELKİDE KULLANDIĞIMIZ TUZ ÖLÜM SÜRECİNİ
ÇABUKLAŞTIRDI, BİLİNMİYOR...
[/QUOTE]
Yukarıda tedavi için kullanıldığını siz kendiniz söylediniz. Eğer tedavi edilmişse başarılı bir şekilde bunun bilgisi (doz nasıl ayarlanacak, neler yapılacak, vs) vardır demektir. Ayrıca, kendi ifadenize on yıllardır kullanılıyorsa tuz çok fazla bilgimiz nasıl olamaz? Bilinçsizce rastgele yapılan bir işlem her zaman aynı sonucu vermeyeceğinden tedavi olarak adlandırılamaz. Ancak dozlar (her ne kadar ilk akvaristler tarafından deneme yanılma yöntemi ile belirlenmiş olsa dahi) günümüzde bellidir.
Denenmiş ve işe yaradığı görülmüş dozlara (ki bunların bilimsel denneylerle
yapılmış örnekleri dahi varken) nasıl kulaktan dolma dersiniz anlayamıyorum.
Son söylediğiniz hakkında şunu söyleyeceğim sadece: antibiyotik veya diğer ilaç
kullanırken nasıl balık öldüğünde ilaçtan mı yoksa hastalıktan mı öldü
bilemiyorsak, tuz da da aynı şey geçerlidir. Kullanılan ilaçların veya
antibiyotiklerin balığın bünyesine zarar vermediğinizi düşünmüyorsunuzdur
herhalde...
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tuz, balık parazitler ve zehirlenme yüzünden zarar gördüğünde ortaya çıkan
mukozayı solungaçlardan temizleyebilir mi? Evet. Balık düşük dozajda tuz,
solungaçlardaki aşırı mukozayı temizleyebilir.
Ancak yüksek dozajda tuzun,fazla mukozanın değişmesine neden olacak şekilde
mukoza üretiminin artmasına neden olur. Bu etki muhtemelen kısa süreli
olacaktır (Balık strese girecek ve mukoza hücreleri ölecektir).Tedavilerde
faydalar kadar dezavantajların da hesaba katılması gerekir.
[/QUOTE]
Tekrar ediyorum, her derde deva olan büyülü bir şey değildir tuz. Bilimsel bakmak ve buna göre yaklaşmak lazım. Her tedavide olduğu gibi dozaj önemlidir.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tetra şirketi,yaptıkları araştırmalarda,tuzun genellikle fazla amonyağın
zararlarını ve sudaki nitrat konsantrasyonunu azaltmak yerine nitrat artışını
önleme konularında işe yaradığını ortaya koymuşlardır.
[/QUOTE]
Nitrit zehirlenmesine karşı da etkili olduğu bilimsel araştırmalarca belirtilmektedir (ozmoregülasyon ile bağlantılı).
[QUOTE=Ziya Erkus]
Yumuşak su yani tropical su balıklarının çoğunlukla düşük tuz uyumluluğuna
sahip olduğu bilinir.
[/QUOTE]
Tüm tatlı su balıkları değişen tuza dayanıklılığına sahiptir. çoğunun demek doğru değildir pek çok türün değişen oranlarda dayanlıklılık gösterdiği bilinen bir gerçektir. kaldı ki tuza karşı dayanıklı olmadığı söylenen kedi balıklarında uygulanan tedavi ile ilgili makaleyi zaten bilgilerinize sundum.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Amonyak, suda iki biçimde bulunur: Amonyum ve serbest amonyak. Amonyum,
balıklara karşı pek zehirli olmasa da serbest amonyak öyledir. Tehlikeli
serbest amonyağın daha az zehirli amonyuma oranı pH, sıcaklık ve tuzluluk gibi
şartlara bağlıdır. Tuzluluk azaldığında, serbest amonyak artar.
Üzerinde durulması gereken nokta, amonyak testlerinin serbest amonyak
seviyesini ölçmemesidir. Bunun yerine, serbest amonyak ve amonyumun bir
bileşimi olan Toplam Amonyak Azotunu (TAN) ölçer.
Tuz, nitritin tatlı su balıklarına karşı olan zehirliliğini azaltır. Tuz,
sodyum ve klorür içeren (NaCl) bir bileşiktir. Araştırmalar klorürün nitrit
zehirliliğini azalttığını göstermiştir, dolayısıyla balıklar üzerinde nitrite
karşı belli bir koruma sağlayan klorür iyonlarını bulundurmak için tuz
eklenebilir.
Önem verilmesi gereken nokta, bunu yapmak için gerekli klorür seviyesinin
üzerine çıkılmamasıdır. Dolayısıyla nitrit kirliliğine karşı koruma amacıyla
tuz eklemek, tuza dayanıksız türler için bile güvenli olmalıdır çünkü sadece
çok küçük bir miktar gereklidir.
Yüksek nitritin etkilerini önlemek için, litre başına 100 mg. (0,1 gr.) tuz
yeterlidir. Bu çok düşük tuz seviyesine, kedi balıkları da dâhil olmak üzere
tüm tatlı su balıkları uyum sağlayabilir.
Normal tedavi edici doz oranı nedir?
Balıkta parazitler, açık yaralar veya osmoregülasyon problemleri mevcutsa,
balığın özelliğine bağlı olarak 1 ila 5 ppt. doz uygundur.
Tuz, eklenmeden önce bir tas suyun içinde eritilmeli ve kalıcı bir banyo olarak
ana tank suyuna bırakılmamalıdır. BU BANYO AYRI BİR TANKTA KARANTİNA TANKINDA
YAPTIRILMALIDIR.
[/QUOTE]
Banyo zaten ana tankta yapılmaz.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Tuz, herhangi bir dozda KALICI olarak ilk yardım tedavisi şeklinde veya diğer
tedavi, yani BANYO, ANA TANKTA uygulanmamalıdır. Doğru tanı konulduğu müddetçe,
temel ilkelere destek olması açısından düşük dozlarda kullanılmalıdır.
[/QUOTE]
Yukarıda tuzun "on yıllardır .... tedavisinde" kullanıldığını söylemiştiniz... şimdi " temel ilkelere destek olması açısından"...
[QUOTE=Ziya Erkus]
30 saniye ile 10 dakika arasında süren kısa süreli banyolar, fazla mukozanın
temizlenmesi ve ikincil amaç olarak balığın üzerindeki herhangi bir patojenin
azaltılması ve giderilmesi konularında az da olsa fayda sağlamaktadır. Yukarıda
yazdıklarımı, bu konuyla ilgili okuduğum makalelerden alıntı yaparak derledim.
Tamamen benim değildir.
Tuz ilave edilmesi, tuz ilave edilmiş suda banyo yaptırılması, belki düşükde
olsa fayda getirebilir ama hiç bir zaman tedavi etmez.
Aslında, keşke bizim de Su Ürünleri Yüksekokullarımız bu tür araştırmalar
yapsalar. Çok nadir de olsa akvaryum balıkları ile ilgili araştırmalar var.
Bunların çoğalması dileğimle, tatlı su özelliklede canlı doğuranlarda TUZ
kullanımının getireceği az bir faydadan ziyade meydana getireceği zararların
olduğunu, bu yüzden de kullanılmaması gerektiğine inanıyorum. [/QUOTE]
Tuz kullanımının stres, nitrit zehirlenmesi gibi durumlarda tedavi maksadı ile kullanımının faydalı olduğunu, "on yıllardır" parazit ve dış enfeksiyonlarda tedavi amacı ile kullanıldığını siz yukarıda paylaştınız. Tüm bunlar dikkate alındığında paylaştığınız bilgiler bu çıkarımınızı desteklemiyor. Bilakis aksini söylüyor.
[QUOTE=Ziya Erkus]
Hep söylerim "HASTA BALIĞINIZA HARCAYACAĞINIZ ZAMANDAN ÇOK DAHA AZ ZAMAN
HARCAYARAK, BALIĞIMIZA UYGUN ŞARTLARI SAĞLAYABİLİRİZ"
Sevgilerimle.
[/QUOTE]
Bu ifadenize tüm kalbimle katılıyorum. Baktığımız canlılara doğru şartları sağladığımız zaman hastalıkla karşılaşma olasılığımızı düşürmüş oluruz.
Yazınız için çok teşekkürler. Faydalı olan bilgiler içeriyordu. Ancak bu bilgileri paylaştığınız ilk ifadeniz olan tuzun "hiç bir hastalığa önerilmediği" nin aksini gösterdiğini fark etmişsinizdir sanırım?
Ayrıca, tüm bu tuzun kullanımı destekler nitelikte olan bilgileri paylaştıktan sonra sonucunuzu tuz "kullanımının getireceği az bir faydadan ziyade meydana getireceği zararların olduğunu, bu yüzden de kullanılmaması gerektiğine" inandığınızı söylemeniz beni şaşırttı. Paylaştığınız bilgiler tuzun kullanımını destekler nitelikte olup, ara ara ihtimal ve şartlı koşullu durumlarda tuzun zarar verebileceği ifade ettiniz. Bu kullanılan her ilaç ve tedavi metodunda geçerli olan konulardır (yukarda kullandığınız yerde zaten örneklerinize karşın yazmıştım); ilacı fazla kullandığınızda ilacına göre farklı semptomlar görürsünüz. Bu balığın ölümü ile dahi sonuçlanabilir.
Sonuç olarak tuz, konulan teşhise göre kullanılabilir ve etkin bir tedavi metodudur. Bunu paylaştığınız makalede siz de belirttiniz. Tuz tedavi amacı ile değişen dozlarda ve uygulamalarla yapılabilir. Daha yoğun dozlar genelde banyo şeklinde yapılır, uygun düşük dozda tuz ana tanka da atılabilir (tankta bulunan türlerin uyumu ve bitki olup olmayışı burada önemli bir etken tabi). Balığın hastalığına bağlı olarak ana tanktan alınıp hastane tankına konulması her zaman tavsiye edilen bir durumdur ve banyo yine ayrı bir tankta yapılır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir