Corydoras Adolfoi
Gönderim Zamanı: 15 Şubat 2012 01:24
Öncelikle Corydoras ailesinin çoğumuzun yanlış bildiği bir söylentiyi
sizlere anlatmak ile başlamak isterim. Türkiye'deki genel ismi ÇÖPÇÜ
olan bu balıklar esasında akvaryumlarımızda baktığımız tüm balıklar gibi
yemlenmeye ihtiyaç duyar. Akvaryumdaki artık yem ve tortular ile
beslenen Corydoras ailesi sanıldığı gibi balık pislikleri yemez.
Corydoras adolfoi nasıl keşfedildi? Adını nerden ve nasıl aldı? Safkan bir tür mü, yoksa çaprazlama ile ortaya çıkan bir tür mü?
Bu soruların cevabını kısaca vermek gerekirse:
2003 yılı içerisinde Brezilya Rio Nehri'nin kuzeyindeki bölgelerden toplanmıştır. İlk olarak bu türün keşfi sırasında yanında yakalanan ve desen ve renk olarak birbirine çok benziyen C.burgessi ve C.davidsandsi ile karıştırılmıştır. Daha sonrasında ithalatçe ve araştırmacı Adolfo Schwartz tarafından yeni tür olarak ilan edilmiş ve araştırmacısının ismi ile etiketlenmiştir.
Corydoras adolfoi'i diğer Corydoraslardan ayırt edici iki işaret verdır. Bunlardan 1.si altın renkli eti başının hemen arkasında bulunur. Diğer ayır edici işareti kendisine benziyen C.burgessi ve C.davidsandsi'den farklı olarak göğüs yüzgeçleri normal Corydoraslar gibi spiral yapıdadır.
Tüm Corydoras türlerinde olduğu gibi minimum 6-8 adet bakılması tavsiye edilir. Normalde ürkek olan Corydoraslar sayıları arttıkça akvaryum ve dekora daha kolay alışarak streslerini atacaklardır. Normal Corydoras türleri gibi kolay bakım gerektiren türlerden değildirler. Biraz daha fazla gereksinimleri vardır. Bunlar yazının devamında anlatılacaktır.
Akvaryumun hazırlanmasında kullanılması gerek taban malzemeleri ince taneli kum, dinleneceği karanlık veya loş alanlar ve geniş yüzme alanları isterler. Yağmur dönemlerinde doğada Rio Nehri'nin serin ve akıntının yoğun olduğu alanlarına doğru büyük sürüler halinde çıkan adolfoiler minik şelale ve akıntıların oldukça yoğun olduğu alanlara yumurta bırakırlar. Yumurtaları genellkle düz taş veya tabandaki kumların üzerine bırakırlar. Bu nedenle akvaryumumuzda bir veya iki adet orta boyda düz taş bulundurmamız yumurtlama döneminde yumurtaları gözlemlememiz açısından oldukça yeterli bir dekorasyon olacaktır.
Yemleme konusuna gelince yukarıda da belirttiğim gibi diğer Corydoraslar kadar yem konusunda fedakar değillerdir. Bu konuda oldukça seçici davranırlar, ancak alıştırıldıklarında normal yemlerle beslenmeye devam edeceklerdir. Doğada genelde minik kurtçuklar ve balık yumurtaları ile beslenen adolfoiler akvaryum ortamında kan kurdu gibi beyaz kurt, grindal kurt, su piresi ve yağ içeriği yüksek tablet yemler ile beslenmelidir. Protein bakımından zengin besinlerle beslenen bu türün bu denli proteine aç olmasının nedenini, başının arkasındaki altın renkli etinin rengini kaybetmemesi ve doğal ortamında avcılarının çokluğundan dolayı yumuta sayısını arttırmak amacı ile bu şekilde beslendiği düşünülmekte.
Akvaryumdaki su değerleri pH 7 civarında gh 12-14 ppm, yumurtlama dönemlerinde iletkenlik 130-140ms arasında olması balığımızın sağlığı açısından önemlidir. 8+phta adolfonin hızla zayıfladığı ve gh'ın 20+ olduğu zamanda ani ölümlerin olduğu araştırmacıların raporlarında mevcut olan bilgilerdir. Aynı şekilde ph 5 ve altında da adolfoilerde yağlanma gözlemlenmiştir. Bu istenmeyen bir durum olduğu ve balıklarımızında en kısa sürede hareketsizliği artarak vücutlarındaki mukoza seviyesi hızla artacağı ve bu da Corydorasların istemediği bir durum olduğu için sonucu üzücü olacaktır.
Gerek renkleri gerekse de davranışları bakımından Corydoras ailesi içerisindeki bana göre en güzel türler arasında bulunan Corydoras adolfoi ülkemizde oldukça az rastlanan türlerdendir. İtalatçılar tarafından nadiren getirildikleri ve fiyatları da astronomik olduğu için biz akvaristler tarafından fazla rağbet görmemektedir. Ancak benim bakmış olduğum C.adolfoi, C.arcuatus, C.melini, C.rabauti, C.sterbai ve C.sarareensis F0 olarak bulgaristan üzerinden aldığım türlerdi ve bu türler gerek renk gerek davranış olarak akvaryumda üretilmiş akrabaları gibi değillerdi. Daha geniş alanlarda yüzmek, doğal ortamdaki su şartlarına yakın değerde su değerleri ve davranışlarındaki vahşilikler... Bunlar göz önünde bulundurulduğu zaman oldukça güzel, ancak bir o kadarda masraflı oldukları aşikar. Ancak bu tür safkan türlerin yanında bakılabilecek birçok üretilmiş ve akvaryum ortamına alışmış akrabaları henüz ülkemizde bulunmasada yakın zamanlarda bulunacağını umarak bakılmasını tavsiye edeceğim türler arasındadırlar.
saygılarımla...
Yazının tamamı şahsıma ait olup kendi gözlemlerim sonucunda yazılmıştır. Alıntı değildir.
Corydoras adolfoi nasıl keşfedildi? Adını nerden ve nasıl aldı? Safkan bir tür mü, yoksa çaprazlama ile ortaya çıkan bir tür mü?
Bu soruların cevabını kısaca vermek gerekirse:
2003 yılı içerisinde Brezilya Rio Nehri'nin kuzeyindeki bölgelerden toplanmıştır. İlk olarak bu türün keşfi sırasında yanında yakalanan ve desen ve renk olarak birbirine çok benziyen C.burgessi ve C.davidsandsi ile karıştırılmıştır. Daha sonrasında ithalatçe ve araştırmacı Adolfo Schwartz tarafından yeni tür olarak ilan edilmiş ve araştırmacısının ismi ile etiketlenmiştir.
Corydoras adolfoi'i diğer Corydoraslardan ayırt edici iki işaret verdır. Bunlardan 1.si altın renkli eti başının hemen arkasında bulunur. Diğer ayır edici işareti kendisine benziyen C.burgessi ve C.davidsandsi'den farklı olarak göğüs yüzgeçleri normal Corydoraslar gibi spiral yapıdadır.
Tüm Corydoras türlerinde olduğu gibi minimum 6-8 adet bakılması tavsiye edilir. Normalde ürkek olan Corydoraslar sayıları arttıkça akvaryum ve dekora daha kolay alışarak streslerini atacaklardır. Normal Corydoras türleri gibi kolay bakım gerektiren türlerden değildirler. Biraz daha fazla gereksinimleri vardır. Bunlar yazının devamında anlatılacaktır.
Akvaryumun hazırlanmasında kullanılması gerek taban malzemeleri ince taneli kum, dinleneceği karanlık veya loş alanlar ve geniş yüzme alanları isterler. Yağmur dönemlerinde doğada Rio Nehri'nin serin ve akıntının yoğun olduğu alanlarına doğru büyük sürüler halinde çıkan adolfoiler minik şelale ve akıntıların oldukça yoğun olduğu alanlara yumurta bırakırlar. Yumurtaları genellkle düz taş veya tabandaki kumların üzerine bırakırlar. Bu nedenle akvaryumumuzda bir veya iki adet orta boyda düz taş bulundurmamız yumurtlama döneminde yumurtaları gözlemlememiz açısından oldukça yeterli bir dekorasyon olacaktır.
Yemleme konusuna gelince yukarıda da belirttiğim gibi diğer Corydoraslar kadar yem konusunda fedakar değillerdir. Bu konuda oldukça seçici davranırlar, ancak alıştırıldıklarında normal yemlerle beslenmeye devam edeceklerdir. Doğada genelde minik kurtçuklar ve balık yumurtaları ile beslenen adolfoiler akvaryum ortamında kan kurdu gibi beyaz kurt, grindal kurt, su piresi ve yağ içeriği yüksek tablet yemler ile beslenmelidir. Protein bakımından zengin besinlerle beslenen bu türün bu denli proteine aç olmasının nedenini, başının arkasındaki altın renkli etinin rengini kaybetmemesi ve doğal ortamında avcılarının çokluğundan dolayı yumuta sayısını arttırmak amacı ile bu şekilde beslendiği düşünülmekte.
Akvaryumdaki su değerleri pH 7 civarında gh 12-14 ppm, yumurtlama dönemlerinde iletkenlik 130-140ms arasında olması balığımızın sağlığı açısından önemlidir. 8+phta adolfonin hızla zayıfladığı ve gh'ın 20+ olduğu zamanda ani ölümlerin olduğu araştırmacıların raporlarında mevcut olan bilgilerdir. Aynı şekilde ph 5 ve altında da adolfoilerde yağlanma gözlemlenmiştir. Bu istenmeyen bir durum olduğu ve balıklarımızında en kısa sürede hareketsizliği artarak vücutlarındaki mukoza seviyesi hızla artacağı ve bu da Corydorasların istemediği bir durum olduğu için sonucu üzücü olacaktır.
Gerek renkleri gerekse de davranışları bakımından Corydoras ailesi içerisindeki bana göre en güzel türler arasında bulunan Corydoras adolfoi ülkemizde oldukça az rastlanan türlerdendir. İtalatçılar tarafından nadiren getirildikleri ve fiyatları da astronomik olduğu için biz akvaristler tarafından fazla rağbet görmemektedir. Ancak benim bakmış olduğum C.adolfoi, C.arcuatus, C.melini, C.rabauti, C.sterbai ve C.sarareensis F0 olarak bulgaristan üzerinden aldığım türlerdi ve bu türler gerek renk gerek davranış olarak akvaryumda üretilmiş akrabaları gibi değillerdi. Daha geniş alanlarda yüzmek, doğal ortamdaki su şartlarına yakın değerde su değerleri ve davranışlarındaki vahşilikler... Bunlar göz önünde bulundurulduğu zaman oldukça güzel, ancak bir o kadarda masraflı oldukları aşikar. Ancak bu tür safkan türlerin yanında bakılabilecek birçok üretilmiş ve akvaryum ortamına alışmış akrabaları henüz ülkemizde bulunmasada yakın zamanlarda bulunacağını umarak bakılmasını tavsiye edeceğim türler arasındadırlar.
saygılarımla...
Yazının tamamı şahsıma ait olup kendi gözlemlerim sonucunda yazılmıştır. Alıntı değildir.
Beğenenler: [T]216182,Tülek[/T]
Teşekkür Edenler: [T]41029,orkut_k[/T][T]216182,Tülek[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir