Nomaphila Sp'nin Akvaryumda Büyüme ve Gelişmesi (Bilimsel Makale)
Umarım bitkili akvaryum sahibi ve bu konuya ilgi duyan hobici dostlarımızı için iyi bir kaynak olacağı kanaatindeyim.
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
NOMAPHİLA SP'NİN AKVARYUMA BÜYÜME VE GELİŞMESİNE ETKİ EDEN BAZI FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA
Önsöz
Doğadan, onun temel düzenine uygun bir şekilde
ve optimum şekilde yararlanabilmek için, söz konusu düzenin
işleyişini bilmek gerekir. Bunun anahtarı ise, deney ve
gözlemlere dayalı bilgilerdir. Ülkemizdeki, akvatik organizmalardan, bu arada su bitkilerinden yararlanmayı düşünürken de, konuyu bu
mantık çerçevesinde ele almalıyız.
Bir
organizmadan yararlanmak için, öncelikle onun biyolojik özelliklerinin bilinmesi gerekir. Bunun yolu ise, doğal ortam koşullarına uygun deneylerin yapılması, sağlıklı
gözlemlere
dayalı
sonuçların elde edilmesidir. Akvaryumların, doğal ortam
özelliğini göstermesi için,
çoğunlukla hayvanların, bitkilerin ve akvaryum
iç dizaynının belli bir uyum içerisinde
olmalarıyla mümkündür. Özellikle bitkiler, akvaryumların biyolojik dengesinin sağlanmasında vazgeçilemeyecek unsurlardan
birisidir.
Ülkemizde,
akvaryum bitkilerinin, büyüme ve gelişmesi ile ilgili çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu nedenle,
çalışmamız bu konudaki boşluğun doldurulması ve konu ile
ilgili çalışmalara
bir adım
olması yönünden önemlidir.
Elde
ettiğimiz sonuçların, gerek akvaryum bitkisi yetiştiriciliği yönünden gerekse,
su bitkilerinin biyolojisi yönünden önemli
olduğu kanısındayız.
Araştırmamı yöneten ve
yönlendiren sayın hocam Yard.Doç.Dr. Ö.Osman ERTAN'a, araştırmam için gerekli olanakları
sağlayan
ve yardımcı olan Yüksekokul Müdürü sayın hocam
Prof.Dr.Metin Timur, istatistiksel analiz
çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen Öğr.Gör.Orihan DEMİR ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Öğretim Üyesi Yard.D0ç.Dr.Ragıp TIĞLI'ya
teşekkürlerimi arzederim.
Kaynak
gösterilmek suretiyle tezimden yararlanılabilir.
Eğirdir; Erol
KESİCİ Ocak, 1991
Özet
Bu
çalışmada, Nomaphila sp’'nin akvaryum koşullarında büyümesine etki eden bazı faktörler incelenmiştir.
Araştırmamızda, akvaryum bitkilerinin büyüme-gelişmesine etkili olan zemin toprağı, su sıcaklığı, ışıklandırma süresi, akvaryum ortamlarının havalandırılması, ortamın pH'sı, bitkinin üretim şekli ve çeliklerin köklü-köksüz oluşu büyüme-gelişme faktörleri olarak ele alınmıştır.
Büyümeye etki eden birçok faktörlerden bir tanesi değiştirilerek tek bir faktörün köklü-köksüz çeliklerde, gövde ve yaprak uzunluğuna etkisi belirlenmiştir. Etkili faktörlerden herbiri için optimum değerler bulunmuştur.
Çeşitli faktörlerin gövde ve yaprak boyuna etkisine ilişkin veriler “Varyans Analizi" ve "Duncan Testi" ile değerlendirilmiştir. Çeliklerin köklü-köksüz oluşunun, büyüme-gelişmeye etkisi "T Testi" ile analiz edilmiştir.
Nomaphila sp’nin akvaryumda. yetiştiriciliğinde, 1/3 Humus 2/3 Kumlu zemin toprağı en iyi sonucu vermiştir; Su, sıcaklığı yönünden, 26 °C optimum sıcaklık değeri olarak belirlenmiştir Bu sıcaklıktan uzaklaştıkça, büyüme-gelişme yavaşlamaktadır. Ek ışıklandırmanın, 12 saat/gün olması, havalandırmanın ise ikili elektrikli hava motoru ile yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Uygun pH aralığının, 7-8 olduğu tespit edilmiştir.
Kumlu ortamda, 0,50 g 'lık amonyum sülfat uygulamasının özellikle normal yaprak renginin oluşmasında önemli olduğu görülmüştür.
Akvaryumlar da, ticari gübre
uygulamalarının başarılı olabilmesi
için; çelik boyu, ışıklandırma süresi ve su sıcaklığının da önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Köklü çeliklerin, Nomaphila sp’nin üretilmesinde dahaiyi sonuç verdiği saptanmıştır.
GİRİŞ
Yaşamları boyunca insanlar, doğaya ve doğada meydana gelen olaylara ilgi duymuşlardır. İnsan ve hayvanların beslenmelerinde bitkilerin sahip olduğu çok önemli yer her çağda ve zamanımızda insanların bitki gelişmesi üzerindeki ilgilerinin devamlı olmasının başlıca nedenidir (24).
Beslenmeye ilişkin sorunların çözümü, bitkisel kaynakların yeterli olmasına bağlıdır. Bitkisel su ürünlerinin çok yönlü ekonomik yararları günümüzde tartışma götürmez birgerçek olarak kabul edilmektedir. Bu anlayışa paralel bir şekilde bitki besleme bilimi çağımızda önemli bir bilim dalı olarak insanlığa hizmetini sürdürmektedir (6, 23). Gezegenimizde var olan bitkilerin çok azından ekonomik ölçekte yararlanıldığı, bu sayının artmasının bitkilerin daha iyi tanınmasına bağlı olduğu belirtilmektedir (14).
Yirminci
yüzyılın son çeyreğinde, insanlığın ivedi ve kalıcı çözüm gerektiren en büyük sorunu çevre
kirliliğinin Hidrofitler (Su bitkileri)'in ağır metalleri absorpladıkları ve
ortamdan uzaklaştıkları rapor edilmiştir (31). Son on yıldan bu yana Missisipi, NASA'da (NSTC) teknik uzay araştırma laboratuvarlarındar
yapılan çalışmalar sonunda hidrofitlerin oluşturduğu
su filtreli havuz sistemleri biyolojik filtre
olarak kullanılmaktadır (3,4). Diğer yandan da
elde edilen bitkisel ürünün, hayvan yemi yapımında ve biyogaz üretiminde değerlendirildiği görülmektedir
(6,29).
Özellikle mineral ve vitamince zengin olan hidrofitler insan ve hayvanların besin kaynağı olmasının yanısıra organik ve inorganik gübre olarak değerlendirilir. Sularda kabuklu su hayvanlarının ve balıkların gıda zincirini, üreme ve barınma yerlerini teşkil ederler (6,8,10,19,23,33).
Hidrofitler yumurta bırakan, yavrulayan balıklar ve kabukluların yumurta ve larvaları için iyi bir barınak görevi yaparlar. Aynı zamanda diğer su canlıları için ideal bir üreme yeridirler (17,20).
Akvaryum bitkilerini dekor aracı olarak değerlendirmekte hatalıdır. Çünkü, akvaryum içinde bulunan tüm canlılar örneğin balık ve bitki birbirlerinin varlıklarını tamamlayan unsurlardır. Su altı dünyasının doğal düzeni yeryüzündeki karalardaki düzenden farklı değildir. Aynı ortamı paylaşan bitki ve balıklar sağlıklı bir yaşam için birbirlerine gereksinim duyarlar. Çünkü paylaştıkları ortam ancak her ikisinin birlikte var olmasıyla dengesini koruyabilmekte, yaşanabilir olma özelliği taşıyabilmektedir. Bu göl, deniz ve akarsularda böyle olduğu gibi akvaryumlarda da böyledir(1,2,20).
Akvaryum ortamlarında
üretilen hidrofitler; gıda, ilaç, kozmetik,
deri ve tekstil endüstrisinde ham madde olarak kullanılmaktadır (6).
Akvaryum ortamı su bitkilerinin büyümegelişmesinin araştırılması yönünden, uygun kontrollü bir kültür ortamı olduğundan bu amaca yönelik çalışmalar uzun yıllardır Hollanda ve Almanya gibi avrupa ülkelerinde bilimsel düzeyde yapılmaktadır (8).
Bu çalışmada Nomaphila sp.'nin seçilmesinin nedeni; akvaryum balıkları için iyi bir gelişme ve üreme ortamı olmasının yanı sıra dekoratif ve morfolojik özellikleri açısından, bizim çalışmamıza uygun bir su bitkisi olmasıdır. Yapılan literatür taramalarında bu bitkiye ait literatüre çok az rastlanmıştır. Ancak aynı familyaya dahil olan ve Nomaphila sp. ile karıştırılan tropikal bitkilerden Hygrophila türleri (1,8,19,27) ile ilgili çalışmalar-dan yararlanılmıştır.
Bu çalışmanın amacı, akvaryumlarda yaygın bir şekilde süs bitkisi olarak kullanılan Nomaphila sp.’nin akvaryum koşullarında büyüme-gelişmesini etkileyen bazı faktörlerin belirlenmesidir.
2. LİTERATÜR BİLGİSİ
2.1. Hidrofitlerin Genel Özellikleri
Organizmalar, suya gereksinimi yönünden sınıflandırıldığında; suda devamlı yaşayan formlara akvatik veya hidrofil organizmalar denilen ekoloji içerisinde yeralırlar. Bu gruptaki bitkilere hidrofit adı verilir (5,10,21,23).
Hidrofitlerin
tamamen su içinde yaşayan bölümüne Submers bitkiler denilir. Akvaryum bitkiler-inin büyük bir
kısmı submers su bitkileri grubuna girerler. Hidrofitler
bulundukları su ortamından kolaylıkla organik ve inorganik maddeleri temin etme
olanağına Sahiptirler (5,10,23,34,35). Suyun meydana getirdiği ortam çok homojen olduğundan
hidrofitler, kserlofitlere göre daha az özel
adaptasyon şekilleri gösterirler. Yaşadıkları çevreye uyumun bir sonucu olarak, örtü dokuda kutikula tabakası gelişmemiştir. Bu özelliklerinden
dolayı büyümeleri için gerekli olan tüm maddeleri doğrudan doğruya sudan tüm yüzeyleri ile alabilirler (1,2,10,23,34).
Hidrofitlerin su iletim elemanları iyi gelişmemiş olup, buna karşın havalandırma sistemleri iyi gelişmiştir. Bu özelliklerinden dolayı yaprakları genellikle ince yapılıdır. Hidrofitlerde yaprak kalınlığında olduğu gibi miktarında da azalma görülür. Yaprak kalınlığının birçok türde iki, üç sıra hücreden ibaret olması, yaprak yüzeyinin genişlemesine neden olmaktadır. Bu durum ise ışık alımı yönünden çok elverişli olup, fotosentez hızını artırmaktadır (8, 19, 34).
Hidrofitlerin yaşama ortamı olan suyun yoğunluğu, havanınkine oranla daha fazla olduğundan bu tür bitkilerde sert destek doku elemanları gelişmemiştir. Bu özellikler nedeni ile hidrofitlerin gövdeleri genellikle ince ve uzundur (5,10,25,34).
Hidrofitlerin birçok türünde
plastitler büyüktür ve epidermiste stomaları bulunmamaktadır. Özümleme
dokuları daha çok sünger manzarası
gösterir. Lakifner pararkisra sistemi daha fazla
gelişmiştir.Hücreler arasındaki bu geniş boşulklar, bitkinin yüzmesini
sağladığı gibi karbondioksit ve oksijenin gerektiğinde kullanımı için depo görevi yapar (5,25,34,35).
2.2. Hidrofitlerde Vejatatif Organlar
Hidrofitlerde
vejatatif (gelişme) organları; yüksek yapılı bitkilerde olduğu gibi kök, gövde ve yaprak olmak
üzere üç kısımda incelenir (5,25).
2.2.1.. Kök
Genellikle
bitkileri bulundukları ortama bağlayan kök, mineral madde alımında da rol oynar. Kökün dallanma,
gelişme, uzama durumu, gelişme periyodları ve farklılaşması
bitkinin mineral madde alımında çeşitli
şekillerde etkili olmaktadır (34).
Suyun alınmasında, kökün önemi bitkinin su içerisinde bulunan organlarının sayısına bağlı olarak azalır veya çoğalır. Eğer yapraklar ile gövde büyük ve su ile temasta olan kısımları fazla ise, kökün görevi azalmaktadır (23). Bu durum bitki üretiminde önem arz etmektedir. Hidrofitler bütün yüzeyleri ile su içerisindeki inorganik maddeleri alma özelliğine sahip olduklarından, kökleri iyi gelişmez. Kök madde alımından daha çok tutunma organı görevini yapar. Bu özelliklerinden dolayı hidrofitlerin büyük bir kısmında köklerde dallanma azdır. Kök tüyleri genellikle meydana gelmez.Ancak çamura tespit edilmiş olan hidrofitlerde kök tüylerine rastlanabilmektedir. Bu özellikler hidrofitlerin bulundukları su ortamından kolaylıkla besin maddelerini alabilmesine yönelik adaptasyon şekilleridir (5,25,34,35).
2.2.2.
Gövde
Gövdenin en önemli görevlerinden biri vejatatif üremeyi sağlamaktır. Gövde, büyüme bölgesi aracılığı ile gelişimini sürdürür. Bitkinin gövdesinde "düğüm" adı verilen yaprakların çıktığı bölgeler bulunur. Bu yaprakların koltuğundan da yan dallar çıkar (5,34).
Submers hidrofit bitkilerin bütün kısımları su içerisinde olduğundan, destek doku elemanlarının iyi gelişmediği, selüloz oranının az olduğu belirtilmektedir. Bu tip bitkilerde su hareketlerine karşı gerekli esnekliği sağlayacak ve yüzeyi genişletecek bir yapılanma görülmektedir Hygrophila polysperma'da gövde yapısı kolaylıkla zedelenebilecek özelliktedir (1,2,35,35).
2.2.3. Yaprak
Acantheaceae'lerde yaprak boyutları, diziliş özellikleri türlere göre değişmektedir. Hygrophila angustifoliawla büyük olup, sert bir sap çevresinde karşılıklı, bir sonraki düğüme göre çaprazvari bir şekilde dizilirler. Yapraklar 1 cm genişliğinde ve 15 cm uzunluğunda olabilir. Yaprak rengi lokal olarak değişim göstermekte, alt taraftakiler açık yeşil, üst taraflar ise canlı yeşil bir görünüm sergilemektedir (2, 19). "Hindistan su yıldızı" olarak bilinen Hygrophila polyspermamın yaprak yerleşiminin dekoratif olması ve kültür konusunda belirli bir birikimin sağlanması nedeniyle, yaygın bir akvaryum bitkisi olduğu bildirilmektedir 1,8,19,20). Hygrophila polysperma'da yapraklar, kısa bir sap ile gövdeye çaprazvari bir şekilde yerleşmekte, yaprak uzunluğu 2-8 cm arasında değişmektedir (2,27).
Elodea sp, Valisneria sp. ve Lemna sp. gibi akvaryum bitkilerinde su içi yapraklarının besleyici çeşitli mineral elementleri yaprak yüzeyi ile aldıkları bilinmektedir. Yaprak epidermisinde kutikul örtüsünün bulunmaması inorganik maddelerin yaprak tarafından alınmasını kolaylaştıran bir uyum şeklidir (5, 23,35,36). Bu durum hidrofitlerin yetiştiriciliğinde önemli bir kriterdir. Bazı hidrofitlerde su ile temas yüzeyini artırmak için yapraklar geniş veya çok parçalı morfolojik yapı kazanmıştır. Tüm yapılarında olduğu gibi yaprak parankima hücrelerinde de türe özgü farklılaşmalar görülmektedir (25,34,35).
2.3. Nomaphila spn'in
Sistematikteki Yeri
Araştırmamızda kullanılan Nomaphila sp. bitkiler aleminin kapalı Tohumlular grubuna (Angiospermae) dahil olup, anavatanı Güneydoğu Asya ülkelerinden Tayland'dır (2,19), Tropikal kökenli akvaryum bitkisi olan Nomaphila sp.'nin sistematikteki yeri aşağıda verilmiştir (7,13,18,19,27)
Regnum: Plantae
Subregnum: Embryophyta
Divisio: Phanerogamae
Classis: Angiospermae
Ordo: Dicotyledoneae
Familia: Acantheaceae
Genus: Nomaphila
Speçcies: Nomaphila sp.
2.4 Nomaphila sp.'nin Bazı Morfolojik Özellikleri
Nomaphila sp.'nin oval şekilde ve sivri uçlu olan yaprakları çaprazvari bir şekilde gövde üzerinde dallanma göstermektedir. Yaprakların 5 ile 10 mm uzunluğunda, üst kısımların parlak canlı yeşil renkte, alt yüzeylerin ise açık sarı renkte olduğu bildirilmektedir (19). Nomaphila sp.'nin ince bir gövde yapısı bulunmaktadır (1, 2, 19). Gövdenin büyümesi su seviyesine bağlıdır (19).
2.5. Hidrofitlerin Ekolojik Önemi
Hidrofitlerin
su ortamındaki ekolojik önemlerini şu şekilde sıralayabiliriz: doğal filtre oluşları, üreme ve
korunma yeri teşkil etmeleri,
karbondioksit-oksijen dengesini sağlamaları, mekanik etkileri ve besin maddesi
olarak kullanılabilmeleridir (1,2,8,17).
2.5.1. Doğal Filtre Özellikleri
Yeşil
bitkilerin dokularını oluşturmalarında mineral tuzlar ile karbondioksitten yararlandıkları bilinmektedir.
Mineral maddeleri. kullanma özelliklerinden dolayı hidrofitler doğal filtre görevi yaparlar. Kuzey Amerika'daki su donanımlarını
tıkayan asbest tozlarını Elodea 52. bitkisinin
bünyesinde tuttuğu ve bu özelliği ile ucuz bir
filtre görevi yaptığı bildirilmektedir (13).
Atık su ve çamurlu ortamlarda, eser miktarda rastlanan ağır metallerin kaynağını endüstriyel atıklarla, evsel atıkların oluşturduğu bilinmektedir. Hidrofitlerden, Eichornia. Crassipes ile yapılan deneylerde bu bitkinin kalsiyum ve çinko gibi ağır metalleri yüksek oranda absorpsiyon kapasitesine sahip olduğu tespit edilmiştir (3,4,11). Yapılan bir başka deneysel çalışmada, Alisma sp. Bitkisinin atıksuların arıtılmasında etkili olduğu belirlenmiştir. Ülkemiz doğal kaynaklarından yararlanılarak, su bitkilerinin meydana getireceği arıtma istasyonlarının uygulamaya konulmasıyla kurulacak tesislerin diğer arıtma tesislerine göre daha ekonomik olacağı belirtilmektedir (31).
2.5.2. Üreme ve Korunma Yeri Özellikleri
Balıkların
hayat tarzlarının gereği, içgüdüsel olarak saklanma ihtiyacını duydukları, birçok küçük balık ve
yavruların karnivor veya diğer büyük balıklara yem
olmamak için su bitkileri arasına
gizlendikleri bildirilmektedir (1,2,10).
Akvaryum balıklarının aralarına girip saklanabilecekleri bitkilerle kaplı ortamın olmaması durumunda, tedirginr ve korkak oldukları bu nedenle giderek sağlıklarının bozulduğu, gelişme ve döl veriminde aksamaların ortaya çıktığı tespit edilmiştir (1,2,20) Genellikle bütün balık türlerinin üretiminde, hidrofîtlerin önemli katkıları olduğu bilinmektedir. Akvaryum balıklarının
yetiştiriciliğinde;
Poecilidae familyasının yavrularının, Cabomba aquatica ve Valisneria spiralis gibi küçük yapraklı
bitkilerin arasına gizlenerek sağlıklı bir gelişme
gösterdikleri, Anabentidae familyasının
ekonomik öneme sahip balık türlerinin, Hygrophila polisperma, Limnophila sessilifora gibi hidrofitlerin
bulunduğu ortamlara çok sayıda yumurta bıraktıkları
tespit edilmiştir (1,2). Carassius auratus'ların Elodea canadensis, Valisneria gigantea vb. Characidae familyasına giren akvaryum
balıklarının Hygrophila difformis gibi
akvaryum bitkilerinde, yumurtalarını en iyi
şekilde saklayabildikleri görülmüştür (1,2,20).
2.5.3. Karbondioksit-Oksijen Dengesi Yönünden Önemleri
Hidrofitlerin
doğal sularda ve akvaryum ortamlarında karbondioksit-oksijen dengesini doğal
olarak sağladıkları bilinmektedir (5,19). İyi bir akvaryumda gerekli olan oksijen oranının
karbon dioksitin akvaryum ortamından uzaklaştırılması
ile mümkün olduğu, akvaryum bitkilerinin
fotosentez olayı için karbondioksit kullanıp, olay sonucunda oksijen üreterek gaz çevrimini
sağladıkları belirtilmektedir (20). Bitkilerin bulunmadığı ortamlarda
karbondioksitin oksijen gibi serbestçe
havadan suya veya sudan havaya geçemediği, suda çözünme oranının çok yavaş olduğu bu nedenle,
fazla sayıda hayvan bulunan ortamlarda
solunum sonucu artan karbondioksitin tehlike
sınırına ulaştığı, karbondioksit-oksijen dengesini sağlamak için su bitkilerinin yetiştirilmesi zorunlu bir durum
olarak görülmektedir (20),
2.5.4. Mekanik Etkileri
Hidrmofitler-in
akvatik ortamda yaşayan bazı su canlılarına, onların yumurtalarına ve birçok alg türüne destek oldukları, su hareketlerine karşı onları korudukları ve zemin toprağını tutarak
tabandaki metaryellerin sürüklenmesini önledikleri bildirilmektedir. (10,17,19,20,21)
2.5.5. Besin Olarak Kullanılmaları
Hidrofitler, herbivor su canlılarının başlıca besin maddelerini teşkil ederler. Bazı balık türlerinin mide analizlerinde %50 oranına kadar bitki metaryallerinin bulunduğu belirtilmektedir. Nitekim bazı balıkların Vejeteryan oldukları ve sadece sudaki bitkilerle beslendiği tespit edilmiştir (6,10,17,33). Hidrofitlerin kimyasal yapılarının %90'ını su teşkil eder. Kuru maddelerindeki ham protein oranı %5-20, ham sellüloz %18-30, ham kül oranı %9-22'dir. Akvaryum bitkilerinden olan Cabomba caroliniana'da kuru madde oranı %7, ham protein %9,6, ham kül %13,1, ham yağ %5,42 ve ham sellüloz %26,8 olarak bulunmuştur. Elodea densa'da ise kuru madde %9,8, ham protein %22,1, ham kül %20,5, ham yağ %3,27 ve ham selüloz %29,2'dir (6).
2.6. Üreme
Üreme
llebütün canlılar çevrelerinden temini ettikleri maddelerle büyüyüp gelişerek, kendilerine şekil ve
işlev bakımından benzeyen bireylerler meydana getirirler (7). Bitkiler, organlarının tamamlanmasını, gelişme
organları (Vejatatif organlar) ve üreme organları
(Generatif organlar) olmak üzere iki kısımda
gerçekleştirirler (25). Bu
organları vasıtasıyla bitkilerde eşeyli ve eşeysiz olmak
üzere iki tip üreme görülür (5,7,25).
2.6.1. Eşeyli (seksüel) Üreme
Hidrofitlerde
çiçek varsa üreme eşeyli olmaktadır. Doğal ortamlarda tüm Hygrophila türleri, Lutwiga natans,
Lysimachia nummularia çiçek ve tohumla eşeyli olarak üremektedir (19,27). Hidrofitlerin hayatlarını devam ettirmeleri için hızlı bir şekilde üremeleri gerekir. Eşeyli üremede;
çiçeklerin döllenmesi, tohum teşekkülü ve gelişimi uzun bir zaman
gerektirdiğinden hızlı üreme için uygun
değildir. Bu nedenle vejetatif üremenin daha
uygun üreme şekli olduğu belirtilmektedir (23).
2.6.2. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
Eşeysiz
üremede, eşeyli üremedeki gibi gametlerin rolü yoktur. Yeni oluşan bitkiler ya ana bitkinin meydana
getirdiği Sporların gelişmesiyle veya ana bitkiden
alınan uygun çeliğin gelişmesi yoluyla meydana
gelmektedir (5,12,25,34,35). Tohumlu hidrofitlerin vejatatif olarak üremesinde daha çok çelikleme yöntemi kullanılmaktadır (19). Çelik "bitkinin herhangi bir kısmından kesilerek elde edilen ve
üzerinde boğum bulunan parçasıdır"
diye tanımlanmaktadır (12,28). Çelikler, uygun
şartlar altında üst uçlarından sürgün, alt uçlarından da kök oluşturarak yeni
bitkiler meydana getirme özelliğine sahiptir. Çelik olarak; bir dal, bir kök parçası veya yaprak
kullanılmaktadır (12,19,28).
2.6.2.1. Hidrofitlerde Vejetatif Üreme Şekilleri
Hidrofitlerde
vejetatif üreme -genel olarak ik; ayrı şekilde olmaktadır (6,23).
2.6.2.1.1. Ana Eksen Parçasıyla Üreme
Akvaryumlarda
bitki üretiminde en çok uygulanan yöntemdir. Elodea eanadensis, Hygrophila polyspermae ve Nomaphila
stricta'nın gövdeden alınan ana eksenle başarılı bir
şekilde üredikleri belirtilmektedir (6,19,23).
2.6.2.1.2. Rizomla Üreme
Alisma sp., Elodea densa, Valisnera gigantea bitkilerinin rizomlarından yan sürgünler vererek iyi bir gelişme
gösterdikleri tespit edilmiştir (6,19).
2.6.2.1.3. Kış Tomurcukları İle Üreme
Hidrofitler
su sıcaklığının değişmesi durumunda, hayatlarını Sürdürebilmek için kış tomurcuklarını oluştururlarn Bu
yöntemle Myriophyllum, Cobomba, Hydrocharis
morsus-ranae gibi akvaryum bitkilerinin
kış tomurcukları ile üredikleri bilinmektedir (6,19,23).
2.6.2.2. Vejatatif Üremenin Hidrofitlere Sağladığı Yararlar
Akvaryum
ortamında yetiştirilen hidrofitlerin boylarının küçük olması nedeniyle hızlı çoğalmaya ihtiyaçları
vardır. Halbuki eşeysel çoğalma bitkiye
hızlı çoğalma. olanağını vermemektedir. Bu
nedenle vejetatif çoğalmanın daha hızlı üremenin en uygun şekli olduğu açıkca görülmektedir (23). Vejatatif üreme bir taraftan Elodea sp. gibi dioik bitkilerin üreme zorluğunu ortadan kaldırırken (20,23) diğer
taraftan genetik olarak ana bitkinin
karekterlerinin korunmasını sağlamaktadır (12).
2.7. Gelişmeye Etki Eden Faktörler
Canlılar, kendilerine özgü. morfolojik: ve anatomik özellikleri kazanmak için büyürler. Bitki büyümesinde farklı ölçütler baz alınabilmektedir; Gövde, kök ve yaprak büyümesinin belirlenmesi de,bitki büyümesini anlatan temel ölçütler arasına girmektedir (35). Akvaryumlarda herhangi bir bitkinin başarılı bir şekilde yetiştirilmesi, o bitkinin ekolojisinin iyi bilinmesine bağlıdır(1). Ancak, doğadaki bütün koşulları akvaryum ortamına taşımak mümkün olamıyacağından, akvaryum bitkileriyle, doğal ortamdaki yaşayanlar arasında bazı farklılıklar gözlenebilir (8,19). Doğadan akvaryumlara adapte edilmeye çalışılan çeşitli bitki türlerinin gelişimindeki başarısızlığın temel nedeni, çeşitli ekolojik faktörlerin iyi bilinmemesinden kaynaklanmaktadır (1,8,20). Bitkilerin büyüme-gelişmesindeki etkenler; dış ortam faktörleri ve bitkiye özgü faktörler olarak ikiye ayrılmaktadır (1,5,35).
2.7.1. Işık
Işık;
fotosentezin hızını etkilediğinden, bitkilerin büyüme ve gelişmeleri için zorunlu olan bir faktördür
(1,14,20,25,32,35). Işığın bitkinin mineral
madde alımında dolaylı etkisi vardır. Mineral
madde alımı sırasında kullanılan enerjiyi bitkilerin fotosentez yolu ile sağladığı bilinmektedir (34). Akvaryum bitkilerinin ışık gereksinimleri baz olarak
alındığında, bu bitkiler üç grup
altında toplanmaktadırlar (1,2,8,19,20,33).
2.7.1.1. Kuvvetli Işığa Gereksinim Duyanlar
Tropikal kökenli bitkiler, akvaryumlarda yetiştirildiklerinde kuvvetli ışığa gereksinim duyarlar. Bu türlere örnek olarak; Elodea canadensis, Hygrophila polysperma ve Nomaphila stricta verilebilir (2,19,20).
2.7.1ı2. Normal Işığa Gereksinim Duyanlar
Tropikal
akvaryum bitkilerinin dışında kalan soğuk: sularda yaşayan bir kısım türler, normal ışığa gereksinim
duyarlar. Örneğin; Limnophila indica, Riccia
fulitans, Valisneria gigantea (2,19).
2.7.1.3. HafifIşığa Gereksinim Duyanlar
Bu grupta
yeralan bitkiler, fazla ışığa gereksinim duymazlar. Örneğin; Enhinodorus major, Sagittaria filiformis,
Aponogeton scrispus (19,23).
Bitki yetiştirmek için uygun ışıklandırma sağlanması; türlerin ışık gereksinimlerine göre yapılmalıdır; Işıklandırmada; bitkinin türü, ışığın kalitesi, ışıklandırma süresi, mevsimler, yetiştirildiği akvaryumun hacmi ve içerisindeki su, miktarı gibi etkenlerin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmektedir (1,8,39).
Güneş ışığı, elektrik ışığına göre büyük avantajlara sahiptir. Tropikal bitkiler, güneş ışığında iyi bir gelişme göstermektedirler. Ancak akvaryumların sürekli güneş ışığında bulunması, yoğun alg üremesine neden olmaktadır (8, 19, 20). Güneş ışığından yararlanılmak isteniyorsa üretim akvaryumlarının binanın güneye bakan pencere kısımlarına konulması önerilmektedir (18,20).
Akvaryum bitkilerinin önemli bir bölümünü, tropikal bölge kökenli bitkiler oluşturduğundan, bu türlerin diğer iklim kuşaklarında yetiştiriciliği sırasında ve özellikle havanın kapalı olduğu mevsimlerde ek ışıklandırma gereklidir (8,19,38).
Yapay ışıklandırmanın en etkili ve ekonomik olanı; floresan tüpleridir. Akvaryum bitkilerinin yetiştiriciliğinde genelde, 60 cm uzunluğunda ve 30 cm genişliğindeki akvaryumlarda; iki adet 40 wattlık tungusten, iki adet 20 wattlık floresan lambaya ihtiyaç olduğu ve tropikal akvaryum bitkilerinin günde en az on saat ek ışığa gereksinim duyduğu bilinmektedir (1,2,8,19).
2.7.2. Sıcaklık
Tropikal kökenli akvaryum bitkilerinin soğuk sularda gelişme göstermedikleri, gelişmeleri için; bîtkide fotosentez hızının solunum hızından fazla olması gerekmektedir. Fotosentez hızının sıcaklık artışı ile hızlandığı bilinmektedir (34,35). Sıcaklık, karbondioksit ve ışık faktörleri fotosentezin hızını etkileyen temel ögelerdirn Mineral madde alınımının, genel olarak bitkilerin bulunduğu ortamda 40 °C ‘ye kadar sıcaklık artışı ile orantılı olarak hızlandığı ve 40 °C den sonra sıcaklık artışının, mineral madde alımında engelleyici bir faktör olduğu belirtilmektedir (5,5,34,35).
Fotosentez için 20~35 °C arası enzimlerin aktivitesinin arttığı optimum sıcaklık dereceleri olarak kabul edilir. Optimum sıcaklık derecelerinin dışında, bitki enzimlerinin protein yapıları bozulmakta, bunun sonucu olarak organik madde yapımı engellendiğinden, bitkilerde büyüme-gelişme meydana gelmemektedir (24,34,35).
Akvaryum bitkilerinde büyüme gelişme için istenilen su sıcaklığı 15-30 °C arasında değişmektedir (1,8,19,20). Bu bitkilerin bazı türlerinin ılık sularda, diğer bazı türlerinin ise soğuk sularda gelişme gösterdikleri belirtilmektedir (1,2,8,19,20). Ilık sularda gelişen. Hygrophila polysperma, Valisneria gigentea ve Nomaphila stricta gibi türlerin büyüme gelişmeleri için en uygun su sıcaklığı 20-30 °C arasında değişmektedir. Soğuk sularda gelişme gösteren Elodea densa, Fontinalis antipyretica ve Myriophyuım türleri 15-20 °C su sıcakliklarını tercih etmektedirler (19). Bazı türler ise, çok geniş bir sıcaklık aralığında gelişebilmekte dirler. Örneğin; Lemna gibba 5 °C' den 30 °C'ye kadar değişik su sıcaklıklarında gelişebilmektedir (29).
2.7.3. Su Kalitesi
Akvaryum
bitkilerinin büyüme-gelişmelerinde su kalitesi, her türe özgü olarak değişiklik arzeder (1,8).
2.7.3.1. Suyun pH'sı
Akvaryum
bitkilerinin 6,8-7,4 pH sınırlarında, iyi gelişme gösterdiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte pH ile
bitki gelişimi arasındaki ilişki türlere göre değişmektedir. Örneğin; Ceratophyllum
sp.
ile Egeria densa, pH 8 değerindeki, Potamogeton ve Elodea
türleri ise 7,7-8,8 pH değerindeki, bazik sularda
optimum düzeyde gelişebilmektedir (8,21). Asitli sularda, bitkilerin
gelişme göstermediği (20),
pH değerinin 7'nin altına düşmesi, bitkinin
mineral madde alımını azaltıcı etki
yaptığı bildir (34). Optimum pH'dan uzaklaşılması
durumunda, enzimlerin etkinliklerini kaybettikleri,
bu olayın tersinmez olduğu, bunun sonucu olarak solunum ve fotosentez olaylarının gerçekleşmediği
belirtilmektedir (25,34).
Suda çözünmüş halde bulunan karbondioksit, karbonik asiti meydana getirdiği, ortamda bitki bulunmadığı veya akvaryumdaki su havalandırılmadığında ortamın asiditesinin arttığı görülmüştür (20,32)u Çok alkali olan suların kömür tozundan geçirilerek, çok asitli suların da toz haline getirilmiş kireç ilavesi ile alkalilik ve asitlilik derecelerinin ayaralanabileceği belirtilmektedir (8,32).
2.7.3.2. Suyun Sertliği
Akvaryum
bitkilerinin gelişmesi ile suyun sertliği arasındaki ilişki türlere göre değişmektedir. Örneğin; yumuşak
sularda (0-3 Alman
Sertliğinde) Limnophila indica optimum gelişme göstermektedir. Buna karşılık bazı bitkiler ise, su sertliğine karşı
aşırı duyarlı değildir. Hygrophila polysperma, Nomaphila stricta, Elodea
canadensis gibi türlerin değişik: sertlik derecelerindeki. sularda gelişme gösterdikleri belirtilmektedir (2,19,20).
2.7.4. Havalandırma
Havalandırma
yöntemi ile bitki verimi artmaktadır. Havalandırmanın akvaryumlarda, suyun
sirkülasyonuna ve gaz değişimine olanak
sağladığı bildirilmektedir. (8,20). Hygrophila türleri doğal ortamlarda hızlı akan sularda iyi bir gelişme
gösterdiğinden bu türlerin akvaryumlarda
üretilmesinde havalandırmanın güçlü olması
gerektiği vurgulanmaktadır (19,27,37).
2.7.5. Zemin Toprağı
Tabana bağlı olan hidrofitler, beslenme ilişkilerine göre değişik zemin özelliklerine ihtiyaç duyarlar. Bu tür bitkilerin akvaryumda iyi bir gelişme göstermesi için, 5-6 cm kalınlığında bir zeminin sağlanması gerekmektedir. Zemin toprağı; bitkinin tutunmasını, kökün gelişmesini ve bitkinin inorganik madde ihtiyacını sağlar. Hidrofitlerin gelişmelerinde üç çeşit zemin toprağına ihtiyaç duydukları belirtilmektediri. Bunlar; kumlu, kumlu-humuslu ve humuslu,(ağır zemin) topraklarıdır (1,2,19,20). Akvaryum bitkilerinden Elodea densa ve Riccia fluitans'ın kumlu, Hygrophila polysperma ve Nomaphila stricta'nin hem kumlu, hemde kumlu-humuslu zemin topraklarında optimal gelişme gösterdikleri bilinmektedir (1,2,19). Ağır zeminli (tamamen humuslu) akvaryum ortamlarında bu tür bitkilerin gelişme göstermediği gör-ülmüştüri (19).
2.7.6. Kimyasal Maddeler
Bitkilerin
yapı maddelerini oluşturan kimyasal maddeler, bitkinin büyüme-gelişmesinde önem arzeder. Bitkilerin;
büyüyüp gelişebilmek ve hayatlarını sürdürebilmek için
bulundukları ortamdan sürekli, olarak mineral elementleri almaları gerektiği
bildirilmektedir (24,323).
Elodea, Lemna ve Valisneria türleri ile yapılan deneylerde besleyici çeşitli mineral maddelerin ortama verilmesiyle bitkilerin bunları bünyelerine aldıkları belirtilmektedir (34,35). Bir başka deney sonuçları, suların kirlenmelerine neden olan potasyum (K), azot (N) ve fosfor (P) içeren bileşiklerin bulunduğu ortamlarda, bazı hidrofitlerin büyüme-gelişme gösterdiği rapor edilmektedir (3,4,33).
Bitkiler kimyasal maddeleri zemin toprağından veya gübreleme yöntemi ile organik ve inorganik maddelerden temin ederler (24,28). Toprak içerisinde en büyük azot kaynağı, toprak organik maddesidir. Bu organik maddelerin ortamda yavaş yavaş parçalanarak amonyum (NH+4) ve nitrat (NO-3) meydana getirdiği ve bunların her ikisinin de bitkiler tarafından tamamen alındığı belirtilmektedir (28,30).
Akvaryumlarda balık ve benzeri su canlıları var ise; bitkiler büyüme-gelişmeleri için gerekli olan, bu maddelerin büyük bir kısmını onların gaitalarından temin ederler (1,20). Çevre koşullarına, bitkinin tür ve yaşına bağlı olarak bazı bitkilerin, nitrata nazaran amonyumu daha fazla absorbe ettikleri bildirilmektedir (26,28).
3. MATERYAL VE METOD
3.1. Materyal
3.1.1. Uygulama Yeri
Akdeniz
Üniversitesi Eğirdir Su ürünleri Yüksekokulu Plankton Laboratuvarıdır.
3.1.2. Uygulama Akvaryumları
Bu
çalışmada, 60 x 30 x 30 cm boyutlarında 4 adet, 50 x
20x 20 cm boyutlarında 2 adet olmak üzere, 6 adet
akvaryımı kullanılmıştır. Akvaryumların her birinde farklı toprak, ışık,
sıcaklık, havalandırma ve kimyasal maddeler denenmiştir.
3.1.3. Uygulamada Kullanılan Su
Deneme
akvaryumlarında, Eğirdir ilçesi su
şebekesinden sağlanan, üç gün
bekletilerek kloru giderilen çeşme suyu ve yağmur suyu kullanılmıştır.
3.1.4. Uygulamada Kullanılan Işık
Ek
ışıklandır-mada, 40 watt’lık floresan lambalar ile 80 watt' lık normal ampuller kullanılmıştır
3.1.5. Uygulamada Kullanılan Isıtıcılar
Uygulamamızda, 50-75 watt'lık ısıtıcı, 220V-50hz termostat ve 220V-100 watt'lık ısıtıcılı termostatlar kullanılmıştır.
3.1.6. Uygulamada Kullanılan Elektrikli Hava Motorları
Çalışmamızda, 220V-50hz gücünde elektrikli hava motorları kullanıldı.
3.1.7. Uygulamada Kullanılan Bitkilerin Temini
Bu çalışmada kullanılan Nomaphila sp. bitkisi; Antalya, Ankara, Isparta ve
İstanbul'daki akvaryumculardan 5 cm, 10 cm, 16 cm ve 20 cm uzunluklarında temin edilmiştir.
3.1.8. Uygulamada Kullanılan Ticari Gübreler
Bu çalışmalarda kullanilan üre
(C0(NH2)2), amonyum sülfat ((NH4)2S04) ve amonyum nitrat ((NH4)2N03) Antalya saksı
bitkileri üretim
çiftliklerinden getirilmiştir.
3.1.9. Uygulamada Kullanılan Toprak ve Kum
Akvaryum zemininde kullanılan, analizi
yapılmış humuslu toprak Antalya saksı bitkileri üretim
çiftliklerinden, kum ise Eğirdir gölünden alınmıştır.
3.2. Metod
3.2.1. Zemin Toprağının Hazırlanması
Zemin toprağında bulunabileceği ve
gelişmeyi olumsuz yönden etkileyeceği düşünülen nematot, mantarı ve benzeri organizmalara karşı, kullanılan toprak %15 lik formaldehit ile dezenfeksiyona tabi tutulmuştur
(28).
Deneylerimizde kullanılan kumun, amaca uygunluğu sitrikasit uygulaması ile tespit edilmiştir (8). Bu işlemde gaz çıkışı olmadığından, kullanılacak kumun. amacımıza uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Birinci akvaryuma; sadece kum, ikinci akvaryuma 1/4 oranında humuslu toprak +2/4 oranında kum, üçüncü akvaryuma; 1/2 oranında humuslu toprak +1/2 oranında kum ve dördüncü akvaryuma sadece humuslu toprak 5-6 cm yüksekliğinde önden arkaya eğim verilerek yerleştirilmiştir. Faktörlerin denenmesinde, çok sayıda zemin ortamına ihtiyaç duyulduğundan akvaryum sayısını aza indirgemek için, akvaryum ortamlarında özel saksılar kullanılmıştır (2,20).
3.2.2. Işıklandırma Düzeni
Işığın geliş yönü ve uzaklığı bitki
büyüme-gelişmesinde önemli bir etken olduğundan ve tropikal
kökenli akvaryum bitkileri ek ışıklandırmaya ihtiyaç duyduklarından (1,8,19) çalışmalarımızda akvaryumlara ek
ışıklandırma uygulanmıştır. Işıklandırma akvaryum daki su seviyesinden 15 cm yüksekliğe, ışık kaynağı
yerleştirilerek yapılmıştır (8,19).
Gelişmeye etki eden diğer faktörler sabit tutularak, ışığın büyüme-gelişmeye etkisini belirlemek için günde; 8,12,18 ve 24 saat/gün sürelerle ek ışıklandırma uygulanmıştır. Ek ışıklandırmada 80 watt'lık normal ampuller ve 40 watt'lık floresan lambalar kullanılmıştır (8,20,39)
3.2.3. Sıcaklık Düzeni
Sıcaklığın büyüme-gelişmeye etkisini
belirlemek için 15,18,20,22,24,26,28 ve 30 “C lik su sıcaklıklarında yapılan
deneylerde ısıtıcı olarak
termostatlı ısıtıcılar kullanılmıştır (1.2.20)
3.2.4. Havalandırma
Havalandırmanın etkisini araştırmak
için akvaryumlardan bir tanesinde 220V/50hz gücünde bir adet
elektrikli hava motoru diğerinde aynı güçte iki adet elektrikli hava motoru
kullanılmıştır. Kontrol denemede
havalandırma yapılmamıştır (1,2,10)
3.2.5. Su
Çalışmalarımızda akvaryum suyu olarak
dinlendirilmiş çeşme suyu ve yağmur suyu karışımı kullanılmıştır. Bu karışım,
uygulama akvaryumlarına üst
kısımna 5 cm msafe
kalıncaya kadar doldurulmuştur. Deneme süresince eksilen su, aynı kalitedeki su ilavesiyle sağlanmıştır (20). Farklı pH ortamlarının
ayarlanması için kullanılan su kömür tozundan geçirilmiş ve uygun oranlarda kireç tozu ilavesi yapılmıştır (8,32).
pH değerleri, Eğirdir Su Ürünleri Yüksekokulu Gıda Laboratuvarındaki dijitalli pH
metre ile ölçülerek tespit edilmiştir.
3.2.6. Gübre Uygulaması
Uygulama ortamlarına gübre ilavesinde,
çeliklerin gövde boyu önem
arzettiğinden (28), 9,12 ve 15 cm boyundaki köklü-köksüz çelikler kullanılmıştır. Çelik dikim
ortamında düşük sıcaklık ve kısa süreli aydınlatma gerektiğinden (8,28), 22 °C su
sıcaklığında, günde 6 saat/gün süre ile ek ışıklandırma yapılan ve kumlu zemin içeren deneme
akvaryumlarına,Eğirdir Su Ürünleri Yüksekokulu Gıda Laboratuvarındaki dijitalli terazi
ile tartılan. 0.50, 1.00, 1.50 g amonyum
sülfat; 0.15, 0.30, 0.50 g üre ve 0.50, 1.00, 1.50 g amonyum nitrat saksılama yöntemi ile
dikilen herbir çeliğe ayrı ayrı tatbik edilmiştir.
3.2.7. Bitki Dikim Yöntemi
Uygulama akvaryumlarına Nomaphila sp. çeliklerinin dikiminden önce, çeliklerin
elde edildiği bitkilerin, bozulmuş ve parçalanmış olan kısımları makasla. kesilmiştir.
Nomaphila sp'nin kök, gövde ve yaprağında yaygın
bir şekilde bulunan su salyangozu (1,2,8) ve yumurtaları sifonla alınmış, diğer zararlılara karşı bitkiler dezenfekte edilmiştir (8,19).
Dezenfeksiyon uygulamasında %0 5 oranında potasyum permanganat kullanılmıştır (1,2,8). Bu çözeltide, çelikler 2 saat süre ile bekletilmiş, daha sonra geniş bir kap içerisinde birkaç defa yıkanmıştır (2,8). Dezenfeksiyondan sonra, her faktör için 3 cm boyunda köklü-köksüz çelikler içerisinde su bulunmayan akvaryumlardaki farklı zeminlere elle dikim yöntemi ile dikilmiştir (1,2,20). Bazı çalışmalarda akvaryum sayısını azaltmak için özel saksılar kullanılmıştır .
Çeliklerin dikiminden sonra zeminin bozulmaması ve çeliklerin sökülmemesi için uygulama akvaryumlarına su sifonlama yöntemi ile doldurulmuştur (1,2,8.20).
3.2.8. Akvaryumların Bakımı
Humuslu zemin ortamlarında, yüksek
sıcaklık, uzun süreli ışık ve gübre uygulaması sırasında akvaryum ortamında özellikle akvaryumların
camlarında yeşil algler üremektedir. Bu algleri temizmlemek için, uç kısmına jilet takılmış çubuklarla
akvaryumların iç yüzeyleri kazınmış ve sifonlama yöntemi ile kirlenen su boşaltılmıştır
(2,20).
Nomaphila sp. çelikleri dezenfekte edilmesine rağmen 24-26 °C su sıcaklığındaki akvaryum ortamlarında üreyen su salyangozları ortamdan sifonlama yöntemi ve akvaryum kepçeleri ile uzaklaştırılmıştır.
3.2.9. Verilerin Elde Edilmesi ve Değerlendirilmesi
Büyüme-gelişme üzerinde etkili olduğu
düşünülen her faktör için deneyler üç tekrarlı olarak yapılmıştır. Nomaphila sp.'nin gelişmesi üzerinde etkili olan çeşitli
faktörlere ilişkin deneysel veriler, 5 haftalık süre sonunda elde edilmiştir. Araştırmalarımızda
diğer faktörler sabit tutularak, değişken tek faktörün köklü-köksüz çeliklerde gövde ve yaprak uzunluğu ile sayısına etkisi
belirlenmiştir. Elde edilen verilerden ikiden fazla grup oluşturanlar "Varyans
Analizi" ve "Duncan Testi” ile, ikili gruplar ise "T Testi" ile değerlendirilmiştir
(15,16,39). Yapılan deneysel
çalışmalar sırasında, belirtilen pH değerleri ile Nomaphila sp.'nin gelişmesi arasında
bir paralellik kurulamamıştır. Bu nedenle pH değerleri ile ilgili
çalışmalardan elde edilen
verilere, istatistiksel analiz uygulanmamıştir. Ticari gübre uygulamasına ilişkin
deneylerimizde üre ve amonym nitratın denenen tüm dozları Nomaphila sp. Çeliklerinin gelişmesini engellediğinden yalnız amonyum sülfat kullanılan ortamlardan elde
edilen veriler istatistiki analize tabi tutulmuştur.
4. BULGULAR
4.1. Zemin Faktörü İle İlgili Bulgular
4.1.1. Gövde Boyu
Elde edilen deneysel sonuçlara göre, hazirlanan farklı zemin ortamının Nomaphila sp.’nin gövde boyunun büyüme-gelişmesini farklı oranlarda etkilediği belirlenmiştir. En iyi sonucun, 3 kum+1 humuslu akvaryum ortamında elde edildiği, bunu tamamen kumlu ortamın izlediği görülmektedir. Çeliğin köklü olmasının her üç zemin ortamı için daha iyi sonuç verdiği tespit edilmiştir. Ortam ve çelik değişkenlerinin yarattığı farklılıklar istatistiksel anlamda önemlidir. Tamamen humuslu ortamda, çeliklerin çürüdüğü gözlemlendirildiğinden değerlendirmeye alınmamıştır.
4.1.2. Yaprak Boyu
Elde edilen araştırma sonuçları,
hazırlanan farklı zemin ortamında Nomaphila sp.'nin yaprak boyunun gelişmesini farklı oranlarda etkilediği belirlenmiştir.
Yaprak gelişmesinde en uygun ortam 3 kum + 1 humuslu zemin olup, bunu tamamen kumlu ortamın izlediği saptanmıştır. Ortam ve
çelik değişkenlerinin yarattığı farklılık istatistiksel anlamda önemli değildir.
4.2. Işık Faktörü İle İlgili Bulgular
4.2.1. Gövde Boyu
Deney sonuçlarımıza göre, farklı
ışıklandırma ortamları Nomaphila şp.'nin gövde boyunun büyümesinde farklı oranlarda etkili olmaktadır.
Işık uygulamasında 12 saat/günlük süre en uygun sonucu vermiştir. Bunu 6 saat/günlük ışıklandırma süresinin izlediği görülmektedir (Resim
9 İstatistiksel analiz sonuçlarına göre 6 saat/günlük ışıklandırmada köklü-köksüz
çeliklerle elde edilen değerler birbirinden farklıdır. Diğer ışık uygulamalarında
köklü-köksüz çeliklerle aynı sonuçlar elde edilmiştir. Köklü-köksüz çeliklerde 24 saat/günlük
ışık uygulamasında gelişme görülmemiştir.
4.2.2. Yaprak Boyu
Araştırmamızda elde edilen, sonuçlara
göre, farklı ışıklan dırma süreleri yaprak boyunun gelişmesinde çeşitli oranlarda etkili olmaktadır.
Yaprak gelişimi için 12 saat/günlük süre nin en uygun.olduğu, bunu 6 saat/günlük ortamın izlediği
saptanmıştır. İstatistiksel analizlere göre 18 saat/günlük ortamda köklü. çeliklerin yapraklarının
daha iyi geliştiği, diğer ışık uygulamalarında köklü ve köksüz oluşun önem arzetmediği tespit edilmiştir. Işık uygulamasının 24 saat/günlük süresi, köklüeköksüz
çeliklerde büyümeyi engellediği görülmüştür.
4.3. Sıcaklık Faktörü İle İlgili Bulgular
4.3.1. Gövde Boyu
Elde edilen deney sonuçlarına göre, su
sıcaklığının Nomaphila sp.'nin gövde boyunun
gelişmesini farklı oranlarda etkilediği belirlenmiştir. Deney yapılan tüm sıcaklık değerleri ile elde edilen sonuçlar
arasındaki farklılıklar istatistiksel anlamda önemli bulunmuştur. Köklü çeliklerin gövde
boyunun gelişmesi için en uygun su
sıcaklığı 26 °C dir. Bunu 24 ve 28 °C lik ortamlar
izlemektedir. Köksüz çeliklerin gelişmesi için de en. uygun su sıcaklığı 26 °C olarak belirlenmiştir. Bunu 24 ve 28 °C lik su
sıcaklıkları izlemektedir. Su sıcaklıklarının 24 ile 28, 22 ile 28, 18 ile 20 ve 15
ile 30 °C lik koşullarında elde edilen sonuçlar birbirine göre, istatistiksel olarak önemli değildir. Aynı
sıcaklıklarda, çeliklerin köklü veya köksüz olması önemli bir düzeyde farklılık
yaratmamaktadır
4.3.2.Yaprak Boyu
Farklı su sıcaklığı, yaprak boyunun
gelişmesinde farklı oranlarda etkili olmaktadır. Köklü çeliklerde yaprak boyunun gelişmesi için
optimum su sıcaklığı 25 °C'dir Bunu 24 °C'lik su sıcaklığı izlemektedir. Bu sıcaklığın 24,22 ve 28 °C olduğu
ortamlarda yaprak boyu yönünden aynı sonuçlar alınmıştır. Benzeri durum, 15,18
ve 20 °C lik sıcaklık koşullarında da görülmektedir (Resim 12)" Yaprak gelişimininr en yavaş olduğu ortam 30 °C'li su sıcaklığıdır. Sonuçlara bakıldığında 15-18 ve 20 °C'lik su
sıcaklığının 30 °C'ye oranla etkili olmadığı anlaşılacaktır.
Köksüz çeliklerin yaprak boyunun gelişmesinde en uygun su sıcaklığı 26 °C'dir. Bunu, 24 °C'lik su sıcaklığı izlemektedir. Deneme ortamındaki, 18,20,22 ve 28 °C'lik sıcaklık koşullarında aynı sonuçlar elde edilmiştir. Yaprak boyunun gelişmesinde, 30 ve 15 °C'lik ortamlar uygun değildir. Ayrıca, bu değerlerle 18,20 °C'lik sıcaklık koşullarında elde edilen sonuçlar birbirine göre istatistiksel anlamda önemli değildir. Aynı sıcaklık koşullarında, çelik değişkenliğinin önemli bir fark yaratmadığı tespit edilmiştir
4.5. Gübre Faktörü İle İlgili Bulgular
Araştırmamızda, 0,50 g amonyum sülfat'ın, 12,15 cm boyundaki Nomaphila sp.'nin köklü-köksüz
çeliklerinde farklı oranlarda etkili olduğu saptanmıştır. Çelik boyu, 9 cm ve daha küçük olanlarında gelişme
görülmemiştir. Amonyum sülfat'ın 1,00g ve 1,50g oranları çeliklerin gelişmelerini engellemiştir.
Nomaphila sp'nin, köklü
çelikleri köksüzlere oranla daha iyi gelişme göstermektedir
Kumlu zemin içeren akvaryum ortamlarındaki çeliklere, 0,50 g amonyum sülfat verildiğinde yaprakların canlı yeşil renk aldığı gözlenmiştir. Denememızde, akvaryum ortamlarına tatbık edilen üre ve amonyum nitrat'ın farklı dozlarında çeliklerin çürüdüğü tespit edilmiştır
4.6. pH Faktörü Ile Ilgili Bulgular
Elde edılen deney sonuçlarına göre, pH
7-8 aralığı Nomaphila sp. çeliklerinin gövde ve yaprak
boylarının gelişmesi içi en uygun ortamdır.
Asitli ve fazla alkalı (pH 10+) ortamlarda Nomaphila sp. çeliklerinin gelişme
göstermediği gözlenmiştir
5. TARTIŞMA VE SONUÇ
Akvaryum bitkileri, beslenme
özelliklerine göre farklı zeminlere ihtiyaç duyarlar. Hygrophila polysperma'nın akvaryum ortamında
yetiştiriciliğinde kumlu zeminin yeterli olduğu, fakat kum ve humus karışımı zemin
ortamlarında bu bitkinin yapraklarının daha iyi geliştiği belirtilmektedir (1,19).
Araştırmamızda kullanılan Nomaphila sp.'nin kumlu zemin ortamında, yaprak boyunun küçük ve sarı-yeşil bir görünüm aldığı bizim deneylerimizde de gözlenmiştir. Nomaphila
Sp. çeliklerinin 3 kum + 1 humuslu ortamda yetiştirilmesi durumunda bu olumsuzluk
ortadan kalkmıştır. Zemin yapısının bitkinin büyüme gelişmesi ile yaprak
sayısı üzerine etkisi inorganik madde/organik madde dengesine bağlı olabilir. Bu dengenin,
bitkinin gelişmesinde önemli
olduğu, tamamen humuslu ortamda bitkilerin gelişmediği, Frey (1983) tarafından
belirtilmektedir (19,35) Benzeri olay, Nomaphila sp.
çelikleriyle yapılan deneylerimizde de görülmüştür. Çeliklerin köklü veya köksüz oluşunun bitki gelişmesinde, önemli
olduğu, çeliklerde suyla temas eden gövde yaprak kısımlarının az
olması durumunda, köklü çeliklerin daha iyi gelişme gösterdiği, yaprak gelişiminden sonra, köklerin daha çok tutunma
görevini yerine getirdiği, bitkinin gelişen yaprakları vasıtasıyla su içerisindeki
mineral maddelerden yararlanabildiği, bazı kaynaklarda belirtilmektedir (23.35). Araştırmamızda, gövde
gelişmesinde köklür çeliklerin, köksüz çeliklere oranla daha iyi gelişme gösterdiği, yaprak
boyunun büyüme-gelişmede önemli olmadığı tespit edilmiştir.
Tropikal kökenli akvaryum bitkilerinin uzun süreli gün ışığına. gereksinhn duydukları ve ışık süresinin fotosentez hızını etkilemesi nedeni ile bitki büyüme-gelişmesi için, optimum ışığın zorunlu olduğu ve bu nedenle iklim kuşaklarına göre, tropikal akvaryum bitkileri için ek ışıklandırmanın yapılması gerektiği vurgulanmaktadır (8,19,38). Hygrophila polysperma, Nomaphila stricta'nınu büyüme-gelişmeleri için uzun süreli ışığa gereksinim duydukları Geldiay (1985) ve Frey (1983) tarafından belirtilmektedir. Araştırmamızda Nomaphila şp.'nin gövde-yaprak boyunun gelişmesinde günde 12 saat/gün süre ile ek ışıklandırma, optimum durum olarak belirlenmiştir. Genelde, ışıklandırma ile ilgili sonuçlarımızda çeliklerin köklü-köksüz oluşu önemli bir farklılık yaratmamaktadır. Ancak 8 saat/gün ışık uygulamasında, gövde boyunun gelişmesi açısından, 18 saat/gün ışık uygulaması yaprak boyunun gelişmesi açısından, çeliklerin
köklü-köksüz oluşlarının yarattığı
farklılık önemli bulunmuştur. Bu farklılık ortamda kontrol edilemeyen bazı faktörlerin etkisiyle ortaya
çıkmış olabilir. 24 saat/gün'lük ışık uygulamasında ise, köklü-köksüz çeliklerin çürüdüğü
saptanmıştır. Büyüme-gelişmenin
yavaşladığı ve çeliklerin çürüdüğü ışıklandırma sürelerinde, zemin yapısının da etkisiyle
bitkilerin üzerinde alglerin
yoğun bir şekilde ürediği gözlenmiştir. Uzun süreli ışığın, fotosentezi etkilediği ve ortamda yoğun alg üremesinin bitkinin gelişmesini
engellediği belirtilmektedir (19,20). Bu çalışmada
söz konusu olan alg üremesi gözlenmiştir.
Hygrophila polysperma'nın, doğal ortamlarda hızlı akan sularda daha iyi gelişme gösterdiği, havalandırma yapılmayan akvaryum ortamlarında suyun pH dengesinin değiştiği, bu durumun da bitkilerde büyüme-gelişmeyi engellediği bilinmektedir (20). Araştırmamızda, Nomaphila sp. çeliklerinin gövde boyunun büyüme-gelişmesinde, ikili elektrik motoruyla yapılan havalandırmanın daha uygun olduğu saptanmıştır. Yaprak boyunun gelişmesinde, birli ve ikili elektrik motoru ile yapılan havalandırmanın, istatistiksel analizlere göre önemli olmadığı belirlenmiştir.
Havalandırmanın yapılmadığı akvaryum ortamlarında, gaz değişimi sağlanamadığından, Nomaphila sp.'nin köklü-köksüz çeliklerinde büyüme-gelişmenin olmadığı, havalandırma ile köklü çeliklerin daha iyi gelişme gösterdiği tespit edilmiştir.
Bizim çalışmalarımızda da havalandırmasız akvaryum ortamlarında bulunan Nomaphila sp.'nin köklü-köksüz çeliklerin iki hafta sonra çürüdüğü, havalandırma uygulanan akvaryum ortamlarındaki köklü çelikleri, köksüz çeliklere göre daha, iyi gelişme gösterdiği saptanmıştır.
Hygrophila polysperma'nın 20-26 °C deki, Nomaphila stricta'nın 26 °C'deki su sıcaklığında, optimum gelişme gösterdiği belirtilmektedir (19,27).
Konu ile ilgili çalışmalarımızda, Nomaphila. sp.'nin köklü çeliklerinde gövde boyunun gelişmesinin 26 °C deki su sıcaklığında, optimum bir durum gösterdiği tespit edilmiştir” Optimum su sıcaklığı olarak: belirttiğimiz, 26 °C'nin dışıdaki su sıcaklıklarında gelişme yavaşlamaktadır
Köksüz çelikler için de en iyi sonuç 26 °C'lik su sıcaklığında elde edilmiştir.
Yaprak boyunun gelişmesinde köklü-köksüz çelikler için 26 °C deki akvaryum suyu sıcaklığının uygun olduğu, bu ortamda çeliğin köklü veya köksüz olmasının önemli bir farklılık yaratmadığı saptanmıştır. Bitkilerin, bodur gelişme göstermeleri, yaprakların sarı-yeşil renkte olması ve büyüme-gelişmesinin gerilemesinde ortamdaki organik-inorganik maddelerin etkili olduğu, böyle ortamlara ticari gübre uygulandığında verimin arttığı bilinmektedir (28,30). Nomaphila sp.; ile elde edilen sonuçlarda benzeri durum gözlenmiş, kumlu zemin ortamında gelişen bitkilerin yapraklarında sarımsı yeşil bir renklenmenin olduğu tespit edilmiştir.
3 Gübre uygulamasının bitki gelişimi üzerindeki olumlu etkisi bizim çalışmalarımızda da görülmüştür. Amonyum sülfat'ın 0,50 g dozda uygulanması durumunda, Nomaphila sp.'de gövde boyu önemli düzeyde artmıştır. Aynı zamanda yaprak renginin de, canlı yeşil bir görünüm sergilediği gözlenmiştir.
Çevre koşulları, çelik boyu ve gübre miktarının büyüme-gelişme için önemli olduğu bilinmektedir (26,28) Uygulamamızda, 15 cm boyundaki çeliklerin, 12 cm boyundaki çeliklere göre daha iyi gelişme gösterdiği aynı ortamdaki 9 cm boyundaki çeliklerde çürüme görüldüğü tespit edilmiştir. Araştırmamızda, amonyum sülfat'ın. 1.00 ve 1.50 g ürenin 0.15, 0,80, 0,50 g amonyumnitrat'ın 0.50, 1.00 ve 1.50 g dozlarının bitkilerin büyüme-gelişmesini engellediği saptanmıştır. Amonyum nitrat'ın (azot içeriği 34) asit etkili, amonyum sülfatın (azot içeriği 21) nötr etkili olduğu ve bazı bitkilerin nitrata nazaran amonyumu daha fazla absorbe ettiği belirtilmektedir (26,28).
Akvaryum bitkiler-inin, 6,8-7,4 pH sınırlarında iyi gelişme gösterdiği, optimum pH’dan uzaklaşılması durumuda, bitkilerin mineral madde alımının durduğu ve fotosentez hızının etkilendiği (32,34) taban yapısı, bitkinin gelişme durumu ve havalandırmarnın suyun pH değerini değiştirdiği Geldiay (20) Frey (19) tarafından ileri sürülmektedir Araştırmamızda, Nomaphila sp.'nin büyüme-gelişmesi için, pH 7-8 aralığının en uygun pH değeri olduğu, pH 8-9 aralığında bitkinin gelişme gösterdiği fakat yapraklarının küçüldüğü, pH 6 ve 10'da ise çeliklerde gelişmenin görülmediği belirlenmiştir. Ortamda yaprak sayısı arttıkça suyun pH değerinin değiştiği gözlenmiştir.
Sonuç olarak; Nomaphila sp.’nin, akvaryum koşullarında yetiştiriliciliğinde 3 kum + 1 humus zemin yapısı, 26 °C su sıcaklığı, 16-12 saat/gün ek ışıklandırma, '7-8 pH aralığı ve ikili elektrik motoru ile havalandırma, optimum büyüme-gelişme koşulları olarak belirlenmiştir. Köklü çeliklerle, üretimin daha iyi olduğu sonuçuna varılmıştır.
KAYNAKLAR
1. ALPBAZ, A., 1984, Akvaryum Tekniği ve Balıklar. Acargil Matbaası İzmir, 403 sn
2. ALTINKÖPRÜ, T., 1983, Tüm Yönleriyle Akvaryum. Nur Ofset, İstanbul, 176 s.
3. AKÇIN, G., GÜLDEDE, N., AFŞAR, H., 1989, Sulardan Ağır Metallerin Uzaklaştırılması Üzerine Bir Araştırma. Çevre 89, Beşinci Bilimsel ve Teknik Çevre Kongresi Adana, 125-129 s.
4. AKÇIN G., GÜLDEDE, N, AFŞAB, H., BAKOĞLU, M., 1989, Su Sümbülü (Eichhornia crassipes) Bitkisinin Besin Maddesi Alımı Çevre 1989, Beşinci Bilimsel ve Teknik Çevre Kongresi, Adana; 130-133 Su
5. AKMAN, D., 1985, Botanik, Ankara Üniv; Fen Fak. Sistematik Botanik Kürsüsü Ankara, 276 su
8. ATAY, D., 1984, Bitkisel Su Ürünleri ve Üretim Tekniği. Ankara Üniv. Ziraat Fak. Su Ürünleri Bölümü Ankara, 203 s.
7. BAYDAR, S., 1979, Tohumsuz Bitkilerin Sistematiği1 Atatürk Üniv. Fen Fakn, Erzurum,261 s.
8. CARRINGTON, N., 1985, Maintaining A Healthy Aquarium" Salamander Books Ltd" London, 115 pp.
9. CASSANİ, J.R0, 1981, Feeding Behaviour of Underyearling Female Hybrids of The Grass Carp, Ctenopharyngodon Idella Female and The Bilhead, Hypophthalmicthys Nobilis, Mole on Selected of Aquatic Plants. J"Fish Biol., 18(2), 127-133 p.
10. CLEGG, 1967, The Obsuvers Book of Pond Life, Fiwarne Co Lüi.hJxbnn
11. CONCARCESCO, A.F., 1982, Biological Control Technology Development Biological Control Activitites in Texas and California. 18. Annual Meeting, Aquatic Plant Control Research Program Raleigh, NC(USA) 14-17.
12. ÇELİK S., VARIŞ S., 1985, Bahçe Bitkileri" Trakya Üniv. Tekirdağ Ziraat Fak. Yayınları No 17, Ders Notu 14, Tekirdağ, 309 s.
13. DEMPSTER, D., 1980, Aquarium Plants Could be Cheap Magnets to Trap Asbestos. Water
Pollut Control. Vol. 8, No 6, 31 pp,
14. DUYGU, E., AYKULU, G., KARAKAYA,
A., 1982, Botanik II. Bitki Biyolojisi (Ders Notları) Utku Yayınevi, Ankara.
15. DÜZGÜNEŞ, 0., KESİCİ, T., GÜRBÜZ, F., 1983, İstatistik
Metodları Ankara Üniv. Ziraat Fak. Yayınları 861, Ders
Kitabı 229, Ankara, 218 s.
16. DÜZGÜNEŞ, 0., KESİCİ, T",
KAVUNCU, 0", GÜRBÜZ, F., 1987, Araştırma ve Deneme Metodları (İstatistik Metodları II) Ankara Üniv. Ziraat
Fak"Yayınları 1021, Ders Kitabı 295, Ankara 381 s.
17. EKİNGEN, G., 1983, Su Ürünleri ve Balıkçılıkn
Fırat Üniv. Vet. Fak. Yayın 32, Ders
Kitabı 14, Ankara Üniv. Basımevi Ankara 162 S.
18. FASSETT, NUCU, 1966, A Manual of
Aquatic Plants, The Univ. of Wisconsin Press
Madisonu Milwaukee" London 404 pp.
19. FREY, H., 1983, Das Grobe lexikon der Aquaristik, Sübwasser und Meerwasseri
Verlag J. Neumann-Neudamm
Melsungen. Berlin- Bassel-Wien 859 pp.
20. GELDİAY R., 1985, Akvaryum Ege
Üniv. Fen Fak.Bornova İzmir, 180 s.
21. GELDİAY, R., KOCATAŞ, A., 1983,
Genel Ekoloji. Ege Üniv. FenFak. Kitapları Serisi, No 65, Ege Üniv. Fen Fak.
Baskı İşleri Bornova
İzmir, 313 s.
22. GÜNER, H., 1969, Karagöl'ün Marko ve Mikro Vejetasyonu Hakkında Ön Çalışmalara Ege
Üniv. Fen Fakn İlmi Raporlar Serisi No 65, Bornova İzmir, 33 s.
23. GÜNER, H,, 1985, Hidrobotanik. Ege
Üniv. Fen Fak. Kitaplar 1 Serisi, No 91, Bornova İzmir, 117 Su
24. KAÇAR, B., 1994, Bitki Besleme. Ankara Üniv, Ziraat Fak. Yayın 89, Ders
Kitabı 250, Ankara, 317 s.
25. KARAMANOĞLU, Ku, 1973, Genel
Botanik. Ankara Üniv. Eczacılık Fak. Farmasatik Botanik
Kürsüsü, Çağlayan Kitabevi Beyoğlu İstanbul,367 s.
26. KOÇ, M., GENÇ, İ., 1990, Üç
Ekmeklik Buğday Genotipinde Azot Alımı ve Hasat İndeksi Üzerine Araştırmalar. Doğa, Tr.J. of Agriculture and Forestry
14_280-293, TÜBİTAK,
27. LES, DHHI, WULDERLIN, R.P., 1981, Hygrophila polysperma (Acan-thaceae)
in Florida, Florida Sci. 44(3), 189-192 pp.
28. Oğuz, G”, 1988, Bitki
Yetiştirme Yöntemleri, Ege Üniv. Fen Fak" Kitapları Serisi No 105, Ege Üniv. Basımevi Bornova İzmir, 70 s.
29. ÜRÜN, Gm' PÜRATH, D., WİLDSCHUT, L,R., 1986, Wasternater
Treatment and Ranovation by
Different, Duckweed Species Environ,122.2, 247~253 ppi
30. ÖZBEK, N., 1970, Gübrelerin Etkili
Bir Şekilde Kullanılmaları. Ankara Üniv. Ziraat Fak. Yayınları 420, Ders Kitabi 147, Ankara, 28-188 s.
31. SAYGIDEĞER, S.,_1990, Alisma gg.
Bitkisinin Atık Suların Arıtılmasında Kullanılması Üzerine Bir- Araştırma. X.Ulusal Biyoloji Kongresi
Erzurum. 18-20 Temmuz 199O Genel Biyoloji Bildirileri, 15-21 s.
32. SCHİÖTZ, A., 1951, Aquarienfische
BLV Bestimmmungbusch, 4. Aufl (Ubersetz. D. Vogt) BLU Verlagsgeselltschaft München Wien Zürich
186,187,200,203 p.
33, TİMUR, G., 1985, Ekoloji. Akdeniz
Üniv. Isparta Müh. Fak. Eğirdir Su Ürünl.Yüksek0kulu Ders Kitabı Yayın No 7, Isparta, 86 S.
34. VARDAR, Y., 1975, Bitki Fizyolojisi
Dersleri I. (Bitkilerin Metabolik Olayları) Ege Üniv. Fen Fak. Kitapları Serisi No 37, İzmir, 332 s.
35. VARDAR, Y., 1975, Bitki Fizyolojisi
Dersleri II (Bitkilerin Büyüme ve Gelişme Olayları). Ege Üniv. Fen Pak. Kitapları Serisi No 69,
Bornova-İzmir, 221 s.
36. VARDAR, Y., 1972, Bitki Fizyolojisi
İçin Laboratuvar Klavuzu. Ege Üniv. Fen Fak. Kitapları Serisi No 12, İzmir, 60 S.
37. VAN DICK, G.M., THAYER, D.D.,
HALLER, W.T., 1986, Growth of Hygrophila and Hydrilla in Flowing Water. J.Aquat. Plant Manage, Vol 24,
85-87 pp.
38. YURTSEVER, N., 1984, Deneysel
İstatistik Metodları. T.C. T.O.K.B. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yayınları No 121, Teknik Yayin 56,
Ankara, 623 s.
ÖZGEÇMİŞİ
1952 yılında Isparta ili, Eğirdir
ilçesinde doğdum. Eğirdir Zafer İlkokulu ve Eğirdir Ortaokulundan sonra 1972 yılında
Isparta Şehit Ali İhsan
Kalmaz Lisesinden mezun oldum.. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji-Botanik bölümünde 1977-1978 öğretim yılında lisans eğitimimi tamamladım. Isparta
Eğitim Enstitüsü, Kilis Kiz Öğretmen Lisesinde ve Eğirdir Lisesinde Biyoloji
öğretmenliği yaptım. Askerlik
görevimi 1983 yılında tamamladım. 1985 yılında yapılan sınavı kazanarak, Akdeniz
Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Yüksek okulunda Botanik Uzmanı olarak göreve başladım. Eylül,1990 yılında yine aynı okula Öğretim Görevlisi
olarak atandım. 1989 yılında açılan sınavla Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsünde Yüksek lisans
programına kaydoldum. Evli ve iki çocuk babasıyım. Halen Eğirdir Su Ürünleri
Yüksek okulunda Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktayım.
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Biyolog Erol KESİCİ
Tez Özgün Kaynak
Beğenenler: [T]206496,firstourlove[/T][T]168086,brigantes[/T]
Teşekkür Edenler: [T]168086,brigantes[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir