Güneş Işığı
Gönderim Zamanı: 24 Kasım 2015 17:01
Aslında çok basit, perdeyi açıp kapayarak güneşi kolaylıkla ayarlayabilirsiniz... :)
+1: [T]176357,HarunP[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Kasım 2015 18:04
Abi benim akvaryum cama yakın çok fazla güneş almıyo ama yinede baya yosun oluyo. biraz zaman geçtikten sonra camın yosununu temizlesende 2 günde yosun tutuyo suyun renginide değiştiriyo ben haftada bir su değiştiriyorum yinede suyun rengi açılmıyodu mecburen akvaryumu komple boşaltmak zorunda kaldım . artık güneş görmesi ne kadar iyi sen söyle [:)]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Kasım 2015 18:28
[QUOTE=Tuğrul Coşkun]Aslında çok basit, perdeyi açıp kapayarak güneşi kolaylıkla ayarlayabilirsiniz... :)[/QUOTE]
Kaptirsak isik gelmez, yarim acarsak bu sefer yine ayni sey olacak dik gelen gun isigi yine dik gelecek.
Tam anlayamadim? Biraz daha aciklarsaniz sevinirim.
Kaptirsak isik gelmez, yarim acarsak bu sefer yine ayni sey olacak dik gelen gun isigi yine dik gelecek.
Tam anlayamadim? Biraz daha aciklarsaniz sevinirim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Kasım 2015 18:39
Peki peki, alatacağım; bir eve varayım etraflıca izah edeceğim. Azıcık sabır...
Merhaba arkadaşlar. Sonu gelmeyen trafik cehennemini bir şekilde atlatarak eve ulaştım, arkasından hanım ufak bir rahatsızlık geçirdi, üstesinden geldik, artık emrinize amadeyim... :)
Öncelikle sevgili Tunc Berk'in sorularına yanıt vereyim,
Tunc Berk arkadaşım, Japon tankınız olduğunu belirtmişsiniz ama maalesef sizden Japoncu sinyali alamıyorum. Tarzınız ve yaklaşımınız bir Japoncunun dostane, naif, hassas ve belki de biraz romantik havasını yansıtmıyor... :) Daha çok diğer balıklara sataşmayı seven, bölgeci, sert balıkları seviyor gibisiniz, büyük ihtimalle bir Piranhacı ya da Cichlidcisiniz siz... :) Ama cüce cichlid, Discus, Melek falan gibi değil, güçlü, baba, göz dolduran etobur cichlidleri ya da canavar Piranhaları seviyorsunuz... :) Hatta daha da ileriye giderek balıklarınıza yem olarak canlı Japon balığı attığınız varsayımında dahi bulunabilirim... :)
Şimdi anlatıyorum: Sabah erkenden kalkılarak (tercihen gün doğmadan önce) akvaryumun yakınına gidilir. Işık yakılmaz, perdeler açılmaz. Bu ulvi dakikalarda akvaryum yakınındaki bir koltuğa oturarak balıklarımızla fiziksel değil ama mental bir iletişime geçeriz. Filtrenin şırıltısını, hava motorunun mırıltısını dinleyerek huzur buluruz (uyumayız). Artık gün yavaş yavaş doğmaya, şafak sökmeye başlamıştır. Koltuğumuzdan yavaşça kalkar perdelerimizi usulca açarız. Bu sırada uyanmaya başlayan horozların ilk ötüşleri bize güzel bir günü müjdelemektedir...
Giderek artmaya yüz tutan gün ışığı odamızı loş bir aydınlıkla doldururken yavaşça akvaryumumuza yaklaşırız. Bu dakikalarda balıklarımız hareketlenmeye, sevimli davranışları ile dikkatimizi çekmeye çalışarak koşuşturmaya başlamışlardır. (Canavar Piranha ve cichlidler hariç; onlar hain planlarını yapmaya başlamış, bugün kimi yeriz, kimi bir köşede sıkıştırıp döveriz diye düşünmeye başlamışlardır :) ) Akvaryumumuzun ışığını yakmadan önce aydınlığı iyice özümsemelerine, uyku mahmurluğunu atmalarına izin verir, kahvaltıdan önce biraz daha acıkmalarına imkan tanırız...
Işığımızı yaktıktan sonra işler değişir. Önce akvaryumumuzu hızlıca gözden geçirir, balıklarımızı sayarız. Bir vukuat var mı, ölüm-kalım sakatlanma olmuş mu, hastalık belirtisi olabilecek emareler görülüyor mu, kontrol ederiz. Balıklarımızın yapay aydınlatmaya alışmaları için bir süre daha bekleriz. Bu sırada akvaryuma çok yaklaşmamaya dikkat ederiz, çünkü yem beklentisi içinde olan Japon balıklarımız akvaryuma yaklaştığımızı görünce yem atılacağını zannederek su yüzüne çıkar ve olmayan yemi yemeye başlarlar, bu sırada yuttukları bol miktarda hava daha sonra sindirim ve hava kesesi problemleri olarak bize döner. Işığı yaktıktan yaklaşık 10 dakika sonra sabah yemlememize başlarız. Yemleme sonrası kendi kahvaltımızı da ettikten sonra köpüklü bir Türk kahvesi eşliğinde akvaryumumuzun karşısına geçer, günün ilk haberlerini dinlerken bir yandan da balıklarımızı seyrederiz.
Saatler 09.30'a yaklaşırken artık güneş ışığı da yavaşça süzülerek odamızı doldurmaya başlamıştır... Akvaryumumuza ulaştığı an kalkar ve tülü açarak ışığın tam olarak akvaryumumuza nüfuz etmesini sağlarız . Balıklarımız başlangıçta ışığın net olarak üzerlerine düşmesinden rahatsız olacak ve akvaryumun gölge bölgelerine çekileceklerdir. Sonrasında ışıklı bölgeye girip çıkmaya başlayacak ve ilerleyen dakikalarda bu bölgede daha uzun vakit geçireceklerdir. Akvaryumumuzun odada durduğu yer ve büyüklüğüne göre güneş ışığı 30 dakika ile 1 saat arasında akvaryumumuzu direkt olarak aydınlatacak, sonrasında güneşin hareketi ile ışık huzmesi yer değiştirecek ve akvaryumumuzu terk edecektir. Güneş ışığını batıdan alan bir odada ise bu olay akşamüstü saatlerinde gerçekleşecek, akvaryumda biraz daha fazla ısınmaya yol açabilecektir. İşimiz bittikten sonra açtığımız tülü kapatarak düzeltir, annemizin ya da eşimizin laf söylemesine mahal vermeyiz... :)
Yukarıda yazdıklarım ideal durumu yansıtmaktadır, tam olarak güneyden ışık alan odalarda ise güneş ışığının öğle saatlerinde, özellikle de yaz aylarında akvaryumun üzerine düştüğü süreyi kısıtlamakta fayda vardır. Bu durumda ışığın akvaryuma direkt olarak vurduğu süre 10 - 15 dakikayı geçmemelidir. Perdeleriniz standart korniş sistemine monteli ise yana kaydırarak, makaralı sisteme sahipse aşağı indirerek kolayca kapatılabilir... Perde değil de panjur kullanıyorsanız onları da indirerek güneşi kesebilirsiniz... :)
Balıklarımıza güneş banyosu ile birlikte reklenmelerine katkıda bulunacak yemler de vermeliyiz. Bunların içinde en doğal ve etkili olanı salçası da yapılan etli kırmızı biberdir. Bir biberi boylamasına ortadan ikiye böler, yarısının kabuklarını ve liflerini ayıkladıktan sonra haşlayarak balıklarımıza verebiliriz. Kalan yarıyı da ziyan etmez, saka ya da kırmızı kanaryamızın kafesine asar, onların da kırmızı tüyleri için ihtiyaç duyduğu bu yararlı besini keyifle yediklerini görürüz... :)
Peki akvaryumumuz hiç güneş almayan bir odada ise ne yapalım dediğinizi duyar gibiyim, ama bence bunu benle değil, akvaryumunuzu ışık alan bir odaya koydurmayan ebeveyn ya da eşinizle konuşmalısınız.
Umarım cevabım sizi ve meraklar içinde kalan scorpinco arkadaşımızı da tatmin etmiştir.... :)
Sevgili ocubaba kardeşim, sana gelince, odan her şeyi iki günde yemyeşil yapacak kadar güneş alıyorsa akvaryumu bırakıp iguana falan beslemeni tavsiye ederim. Yok Japona devam edeceğim diyorsan öncelikle o iki Pangassius'u akvaryumundan çıkarıver... :)
Cümleten hayırlı hobiler, saygılar, sevgiler...
Tuğrul
Tuğrul[EDIT]Tuğrul Coşkun,2015-11-25 01:41:42[/EDIT]
Merhaba arkadaşlar. Sonu gelmeyen trafik cehennemini bir şekilde atlatarak eve ulaştım, arkasından hanım ufak bir rahatsızlık geçirdi, üstesinden geldik, artık emrinize amadeyim... :)
Öncelikle sevgili Tunc Berk'in sorularına yanıt vereyim,
Tunc Berk arkadaşım, Japon tankınız olduğunu belirtmişsiniz ama maalesef sizden Japoncu sinyali alamıyorum. Tarzınız ve yaklaşımınız bir Japoncunun dostane, naif, hassas ve belki de biraz romantik havasını yansıtmıyor... :) Daha çok diğer balıklara sataşmayı seven, bölgeci, sert balıkları seviyor gibisiniz, büyük ihtimalle bir Piranhacı ya da Cichlidcisiniz siz... :) Ama cüce cichlid, Discus, Melek falan gibi değil, güçlü, baba, göz dolduran etobur cichlidleri ya da canavar Piranhaları seviyorsunuz... :) Hatta daha da ileriye giderek balıklarınıza yem olarak canlı Japon balığı attığınız varsayımında dahi bulunabilirim... :)
Şimdi anlatıyorum: Sabah erkenden kalkılarak (tercihen gün doğmadan önce) akvaryumun yakınına gidilir. Işık yakılmaz, perdeler açılmaz. Bu ulvi dakikalarda akvaryum yakınındaki bir koltuğa oturarak balıklarımızla fiziksel değil ama mental bir iletişime geçeriz. Filtrenin şırıltısını, hava motorunun mırıltısını dinleyerek huzur buluruz (uyumayız). Artık gün yavaş yavaş doğmaya, şafak sökmeye başlamıştır. Koltuğumuzdan yavaşça kalkar perdelerimizi usulca açarız. Bu sırada uyanmaya başlayan horozların ilk ötüşleri bize güzel bir günü müjdelemektedir...
Giderek artmaya yüz tutan gün ışığı odamızı loş bir aydınlıkla doldururken yavaşça akvaryumumuza yaklaşırız. Bu dakikalarda balıklarımız hareketlenmeye, sevimli davranışları ile dikkatimizi çekmeye çalışarak koşuşturmaya başlamışlardır. (Canavar Piranha ve cichlidler hariç; onlar hain planlarını yapmaya başlamış, bugün kimi yeriz, kimi bir köşede sıkıştırıp döveriz diye düşünmeye başlamışlardır :) ) Akvaryumumuzun ışığını yakmadan önce aydınlığı iyice özümsemelerine, uyku mahmurluğunu atmalarına izin verir, kahvaltıdan önce biraz daha acıkmalarına imkan tanırız...
Işığımızı yaktıktan sonra işler değişir. Önce akvaryumumuzu hızlıca gözden geçirir, balıklarımızı sayarız. Bir vukuat var mı, ölüm-kalım sakatlanma olmuş mu, hastalık belirtisi olabilecek emareler görülüyor mu, kontrol ederiz. Balıklarımızın yapay aydınlatmaya alışmaları için bir süre daha bekleriz. Bu sırada akvaryuma çok yaklaşmamaya dikkat ederiz, çünkü yem beklentisi içinde olan Japon balıklarımız akvaryuma yaklaştığımızı görünce yem atılacağını zannederek su yüzüne çıkar ve olmayan yemi yemeye başlarlar, bu sırada yuttukları bol miktarda hava daha sonra sindirim ve hava kesesi problemleri olarak bize döner. Işığı yaktıktan yaklaşık 10 dakika sonra sabah yemlememize başlarız. Yemleme sonrası kendi kahvaltımızı da ettikten sonra köpüklü bir Türk kahvesi eşliğinde akvaryumumuzun karşısına geçer, günün ilk haberlerini dinlerken bir yandan da balıklarımızı seyrederiz.
Saatler 09.30'a yaklaşırken artık güneş ışığı da yavaşça süzülerek odamızı doldurmaya başlamıştır... Akvaryumumuza ulaştığı an kalkar ve tülü açarak ışığın tam olarak akvaryumumuza nüfuz etmesini sağlarız . Balıklarımız başlangıçta ışığın net olarak üzerlerine düşmesinden rahatsız olacak ve akvaryumun gölge bölgelerine çekileceklerdir. Sonrasında ışıklı bölgeye girip çıkmaya başlayacak ve ilerleyen dakikalarda bu bölgede daha uzun vakit geçireceklerdir. Akvaryumumuzun odada durduğu yer ve büyüklüğüne göre güneş ışığı 30 dakika ile 1 saat arasında akvaryumumuzu direkt olarak aydınlatacak, sonrasında güneşin hareketi ile ışık huzmesi yer değiştirecek ve akvaryumumuzu terk edecektir. Güneş ışığını batıdan alan bir odada ise bu olay akşamüstü saatlerinde gerçekleşecek, akvaryumda biraz daha fazla ısınmaya yol açabilecektir. İşimiz bittikten sonra açtığımız tülü kapatarak düzeltir, annemizin ya da eşimizin laf söylemesine mahal vermeyiz... :)
Yukarıda yazdıklarım ideal durumu yansıtmaktadır, tam olarak güneyden ışık alan odalarda ise güneş ışığının öğle saatlerinde, özellikle de yaz aylarında akvaryumun üzerine düştüğü süreyi kısıtlamakta fayda vardır. Bu durumda ışığın akvaryuma direkt olarak vurduğu süre 10 - 15 dakikayı geçmemelidir. Perdeleriniz standart korniş sistemine monteli ise yana kaydırarak, makaralı sisteme sahipse aşağı indirerek kolayca kapatılabilir... Perde değil de panjur kullanıyorsanız onları da indirerek güneşi kesebilirsiniz... :)
Balıklarımıza güneş banyosu ile birlikte reklenmelerine katkıda bulunacak yemler de vermeliyiz. Bunların içinde en doğal ve etkili olanı salçası da yapılan etli kırmızı biberdir. Bir biberi boylamasına ortadan ikiye böler, yarısının kabuklarını ve liflerini ayıkladıktan sonra haşlayarak balıklarımıza verebiliriz. Kalan yarıyı da ziyan etmez, saka ya da kırmızı kanaryamızın kafesine asar, onların da kırmızı tüyleri için ihtiyaç duyduğu bu yararlı besini keyifle yediklerini görürüz... :)
Peki akvaryumumuz hiç güneş almayan bir odada ise ne yapalım dediğinizi duyar gibiyim, ama bence bunu benle değil, akvaryumunuzu ışık alan bir odaya koydurmayan ebeveyn ya da eşinizle konuşmalısınız.
Umarım cevabım sizi ve meraklar içinde kalan scorpinco arkadaşımızı da tatmin etmiştir.... :)
Sevgili ocubaba kardeşim, sana gelince, odan her şeyi iki günde yemyeşil yapacak kadar güneş alıyorsa akvaryumu bırakıp iguana falan beslemeni tavsiye ederim. Yok Japona devam edeceğim diyorsan öncelikle o iki Pangassius'u akvaryumundan çıkarıver... :)
Cümleten hayırlı hobiler, saygılar, sevgiler...
Tuğrul
Tuğrul[EDIT]Tuğrul Coşkun,2015-11-25 01:41:42[/EDIT]
Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T][T]176357,HarunP[/T][T]179841,DarthVader67[/T]
Teşekkür Edenler: [T]176357,HarunP[/T][T]179841,DarthVader67[/T]
+1: [T]176357,HarunP[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2015 10:37
Benim ulaşmak istediğim perde açıp kapamak değildi zaten.[;)]
Sizin dediklerinizi yapmak için ya emekli yada patron olmak lazım.
Gün doğmadan uyanacağız, gün doğumunu bekleyeceğiz 09:30 güneş gelecek kahvaltı yapacağız üstüne bir de köpüklü kahve günün haberlerini izleyeceğiz.
Genelde insanlar gün doğmadan işe gitmeye çalıştıkları için ve gün battıktan sonra işten döndükleri için sizin söyledikleriniz pratik de kaç kişi uygulayabilir merak etmekteyim açıkçası?
Anlatımınızı beğendim ama.[;)]
Sizin dediklerinizi yapmak için ya emekli yada patron olmak lazım.
Gün doğmadan uyanacağız, gün doğumunu bekleyeceğiz 09:30 güneş gelecek kahvaltı yapacağız üstüne bir de köpüklü kahve günün haberlerini izleyeceğiz.
Genelde insanlar gün doğmadan işe gitmeye çalıştıkları için ve gün battıktan sonra işten döndükleri için sizin söyledikleriniz pratik de kaç kişi uygulayabilir merak etmekteyim açıkçası?
Anlatımınızı beğendim ama.[;)]
Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T][T]169409,Tuğrul Coşkun[/T][T]81103,Kınayu[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2015 12:11
Öncelikle geçmiş olsun..
Anlattıklarınızdan büyük keyif aldığımı belirtmek isterim. Sizin anlattığınız gibi geçireceğim günleri hayal ederken patronun çalan telefonuyla kendime geldim [:D]
Açıkcası bu yazdıklarınızı yapabilmek için maalesef bu memelekette ya emekli, ya işsiz, ya da kendi işini yapıyor olmak gerekiyor.
Zira sizin dediğiniz gibi saat 09.30 a yaklaşırke enevdeki tülü açmak neredeyse imkansız [:((] Bunu ancak bir çok insan sadece pazar günleri yapabilir, onuda iş günlerinde güneş doğmadan yola girişenlerde bari pazar günü biraz uyuyayım diyor. Maalesef onlarda uykularına yenik düşüyor [zzz]
Birde evler birbirine çok bitişik olduğu için neredeyse evlerine güneş girmeyen insanlar var [:(]
Keşke herkes bu söylediklerinizi yapabiliyor olsa ama söylediklerinizin uygulanabilirliği bu şartlarda tartışılır bir durum [:?]
Bu konuda bende Tunç Bey gibi aynı düşüncelere sahibim [:iyi:]
Keyifli hobiler [:iyi:][EDIT]scorpinco,2015-11-25 12:11:55[/EDIT]
Anlattıklarınızdan büyük keyif aldığımı belirtmek isterim. Sizin anlattığınız gibi geçireceğim günleri hayal ederken patronun çalan telefonuyla kendime geldim [:D]
Açıkcası bu yazdıklarınızı yapabilmek için maalesef bu memelekette ya emekli, ya işsiz, ya da kendi işini yapıyor olmak gerekiyor.
Zira sizin dediğiniz gibi saat 09.30 a yaklaşırke enevdeki tülü açmak neredeyse imkansız [:((] Bunu ancak bir çok insan sadece pazar günleri yapabilir, onuda iş günlerinde güneş doğmadan yola girişenlerde bari pazar günü biraz uyuyayım diyor. Maalesef onlarda uykularına yenik düşüyor [zzz]
Birde evler birbirine çok bitişik olduğu için neredeyse evlerine güneş girmeyen insanlar var [:(]
Keşke herkes bu söylediklerinizi yapabiliyor olsa ama söylediklerinizin uygulanabilirliği bu şartlarda tartışılır bir durum [:?]
Bu konuda bende Tunç Bey gibi aynı düşüncelere sahibim [:iyi:]
Keyifli hobiler [:iyi:][EDIT]scorpinco,2015-11-25 12:11:55[/EDIT]
Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T][T]169409,Tuğrul Coşkun[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2015 12:24
Ben, Pazar hariç her gün 05.30'da kalkar, sabah 10.00 gibi işe gider, akşam da 21.30 gibi eve dönmüş olurum. İşim de başka bir hobi dalı ile ilgili olduğu için belki de fazlaca keyfe keder ve lakayıt davranıyor olabilirim, bu yüzden de akvaryumuma ve kuşlarıma en azından sabahları bol vakit ayırabiliyorum. Hafta içinde de bir tam günü akvaryum ve kuşların bakımına ayırır, o gün kendime izin veririm. Ama beş yıl öncesine kadar ben de çoğunluk gibi maaşlı bir işte çalışıyor ve sabahın köründe evden çıkıp akşam geç dönüyordum, gene de akvaryum ve kuşların bakımını aksatmazdım. O zamanlar bekar olduğum için hafta sonu istediğim gün ve saatleri bu iş için ayırabilirdim ama şu an evin bir düzeni (!) olduğu için ekstra vakit yaratmak durumundayım. [;)]
Gene de bütün hobilerde olduğu gibi bunda da istek ve sebatın itici ve bağlayıcı güç olduğuna inanıyor, herkese güzel akvaryumlar diliyorum.
Tanıştığımıza çok memnun oldum. [;)]
Saygılar, sevgiler...
Tuğrul
[;)][;)]
Gene de bütün hobilerde olduğu gibi bunda da istek ve sebatın itici ve bağlayıcı güç olduğuna inanıyor, herkese güzel akvaryumlar diliyorum.
Tanıştığımıza çok memnun oldum. [;)]
Saygılar, sevgiler...
Tuğrul
[;)][;)]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2015 12:54
Peki öğrenci bi adam ne yapacak?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2015 13:13
Hangi hobi alanıyla iştigal ediyorsunuz ? Belki yollarımız kesişebilir [:)]
Bende kendi çabında diecast koleksiyoneriyim.
O memnuniyet bana ait [:)]
Bende kendi çabında diecast koleksiyoneriyim.
O memnuniyet bana ait [:)]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2015 18:54
[QUOTE=scorpinco]Hangi hobi alanıyla iştigal ediyorsunuz ? Belki yollarımız kesişebilir [:)]
Bende kendi çabında diecast koleksiyoneriyim.
O memnuniyet bana ait [:)][/QUOTE]
O zaman yüksek ihtimalle bir yerde karşılaşmışızdır. Ben Gergedan Hobby'nin iki kurucusundan biriyim. Yaklaşık 4 yıl diecast sektöründe çalıştıktan sonra ayrılarak kendi dükkanımı açtım. Başlangıçta diecast ağırlıklı gitmeme rağmen sonraları ürün skalasını demonte plastik makete çevirdim, şu anda da öyle devam ediyor...
Diecast piyasasındaki hemen herkesi tanırım, çoğunluğu ile de hala görüşüyorum. Model temininde tavsiye ve referans açısından elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
Şahsi koleksiyonum ağırlıklı olarak 1/24 ölçekli Amerikanlardan oluşuyor. Artık üretimi olmayan Danbury Mint ve Franklin Mint markalarından yaklaşık 10 yılda topladığım 100 civarında modelim var.
[QUOTE=DarthVader67]Peki öğrenci bi adam ne yapacak?[/QUOTE]
Öğrenci bir adam ne mi yapacak? Öğrenci adamlıktan güzel meslek mi var, keşke o günlere dönebilsem... [:D] Öğrenci adam önce tek sorumluluğu olan derslerine çalışacak, artan vaktinde de artık hobisiyle mi ilgilenir, gezip tozar mı, canı ne isterse onu yapacak. Vakti artmıyorsa canını sıkmayacak, üniversiteye girdikten sonra çok daha rahat olacağının bilincinde olacak. Sıkıştığı yerde ağabeylerinden yardım isteyecek, biz de elimizden geleni yapmaya çalışacağız... [;)]
Bende kendi çabında diecast koleksiyoneriyim.
O memnuniyet bana ait [:)][/QUOTE]
O zaman yüksek ihtimalle bir yerde karşılaşmışızdır. Ben Gergedan Hobby'nin iki kurucusundan biriyim. Yaklaşık 4 yıl diecast sektöründe çalıştıktan sonra ayrılarak kendi dükkanımı açtım. Başlangıçta diecast ağırlıklı gitmeme rağmen sonraları ürün skalasını demonte plastik makete çevirdim, şu anda da öyle devam ediyor...
Diecast piyasasındaki hemen herkesi tanırım, çoğunluğu ile de hala görüşüyorum. Model temininde tavsiye ve referans açısından elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
Şahsi koleksiyonum ağırlıklı olarak 1/24 ölçekli Amerikanlardan oluşuyor. Artık üretimi olmayan Danbury Mint ve Franklin Mint markalarından yaklaşık 10 yılda topladığım 100 civarında modelim var.
[QUOTE=DarthVader67]Peki öğrenci bi adam ne yapacak?[/QUOTE]
Öğrenci bir adam ne mi yapacak? Öğrenci adamlıktan güzel meslek mi var, keşke o günlere dönebilsem... [:D] Öğrenci adam önce tek sorumluluğu olan derslerine çalışacak, artan vaktinde de artık hobisiyle mi ilgilenir, gezip tozar mı, canı ne isterse onu yapacak. Vakti artmıyorsa canını sıkmayacak, üniversiteye girdikten sonra çok daha rahat olacağının bilincinde olacak. Sıkıştığı yerde ağabeylerinden yardım isteyecek, biz de elimizden geleni yapmaya çalışacağız... [;)]
Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T][T]179841,DarthVader67[/T]
Teşekkür Edenler: [T]179841,DarthVader67[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2015 09:19
Yaklaşık 2-3 sene evvel Gergedan Hobby'den model almıştım. Benim ölçek kısıtlamam yok fakat sıkı bir amerkancıyım, görüp beğendiğimi alırım [:D] Hemen hemen her üreticinin ve ölçeğin modeline sahibim. Genelde 1/18 toplamaya çalışıyorum. Tabi son zamanlardaki kurların ciddi model alımını baya bi ektiledi. Bu yüzden Matchbox 'ın yesteryear modellerini çerez niyetine alıyorum [:)))]
Sizinle tanışıp ortak paydamız olan İki hobimiz hakkında sohbet etmeyi çok isterim.
Sizinle tanışıp ortak paydamız olan İki hobimiz hakkında sohbet etmeyi çok isterim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2015 12:05
Teşekkürler Tuğrul abi üniversite sınavlarına çok çalışıyorum bana dua edin.Hedefim ilahiyat[EDIT]DarthVader67,2015-11-26 12:06:05[/EDIT]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2015 12:32
[QUOTE=scorpinco]Yaklaşık 2-3 sene evvel Gergedan Hobby'den model almıştım. Benim ölçek kısıtlamam yok fakat sıkı bir amerkancıyım, görüp beğendiğimi alırım [:D] Hemen hemen her üreticinin ve ölçeğin modeline sahibim. Genelde 1/18 toplamaya çalışıyorum. Tabi son zamanlardaki kurların ciddi model alımını baya bi ektiledi. Bu yüzden Matchbox 'ın yesteryear modellerini çerez niyetine alıyorum [:)))]
Sizinle tanışıp ortak paydamız olan İki hobimiz hakkında sohbet etmeyi çok isterim.
[/QUOTE]
Hay hay, en kısa zamanda... Ölçek olarak 1:43'ü de değerlendirebilirsiniz. Neo ve True Scale Miniatures gibi firmaların bu ölçekte ciddi detaylı ve güzel Amerikan modelleri mevcut... 1:18 Artık Amerikan modelleri için zor bir ölçek oldu.... Konuyu da iyice saptırdık, admin bizi ne zaman şutlayacak bakalım, haydi hayırlısı... [:D]
[QUOTE=DarthVader67]Teşekkürler Tuğrul abi üniversite sınavlarına çok çalışıyorum bana dua edin.Hedefim ilahiyat[/QUOTE]
O zaman dua iyi bir seçenek oluyor. [:)] Umarım gönlünden geçen bir yeri kazanırsın, başarılar dilerim... [:iyi:]
Sizinle tanışıp ortak paydamız olan İki hobimiz hakkında sohbet etmeyi çok isterim.
[/QUOTE]
Hay hay, en kısa zamanda... Ölçek olarak 1:43'ü de değerlendirebilirsiniz. Neo ve True Scale Miniatures gibi firmaların bu ölçekte ciddi detaylı ve güzel Amerikan modelleri mevcut... 1:18 Artık Amerikan modelleri için zor bir ölçek oldu.... Konuyu da iyice saptırdık, admin bizi ne zaman şutlayacak bakalım, haydi hayırlısı... [:D]
[QUOTE=DarthVader67]Teşekkürler Tuğrul abi üniversite sınavlarına çok çalışıyorum bana dua edin.Hedefim ilahiyat[/QUOTE]
O zaman dua iyi bir seçenek oluyor. [:)] Umarım gönlünden geçen bir yeri kazanırsın, başarılar dilerim... [:iyi:]
Beğenenler: [T]179841,DarthVader67[/T]
Teşekkür Edenler: [T]179841,DarthVader67[/T][T]178143,scorpinco[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2015 13:25
[QUOTE=Tunc Berk][QUOTE=Tuğrul Coşkun]Aslında çok basit, perdeyi açıp kapayarak güneşi kolaylıkla ayarlayabilirsiniz... :)[/QUOTE]
Kaptirsak isik gelmez, yarim acarsak bu sefer yine ayni sey olacak dik gelen gun isigi yine dik gelecek.
Tam anlayamadim? Biraz daha aciklarsaniz sevinirim.[/QUOTE]
İmza mesaj uyumsuzluğu.
Kaptirsak isik gelmez, yarim acarsak bu sefer yine ayni sey olacak dik gelen gun isigi yine dik gelecek.
Tam anlayamadim? Biraz daha aciklarsaniz sevinirim.[/QUOTE]
İmza mesaj uyumsuzluğu.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir