BALIKLARIN ANATOMİSİ
Gönderim Zamanı: 20 Mayıs 2011 11:51
İnsanların sürekli aklında olan ve bazen cevabını bulamadıkları konulara deyineceğiz.
Balıklarında duyuları var mı ?
Balığın midesi,bağırsakları,kalbi, sinir sistemi vardır. Acı duyar. Dokunma duyusunda
şaşırtıcı bir duyarlılık olduğunu söyleyebiliriz. Tat alma ve hissetme duyularını derisiyle
yerine getirir. Ayrıca koku alma organları, iç kulakları bulunmaktadır.
Balıklarda görme ;
Pek çok balığın gözü tek yönlü görür, her iki göz aynı maddeye bakmaz, aynı maddeyi görmez. Başın üzerinde bulunan gözlerin ikisiyle görme oluşabilirde; Bunlar iki gözü aynı noktaya yöneltirler üç boyutlu görüş elde edebilirler. "lateral line sistem" denilen kenar duyuları ile çok uzaklardan olayları farkederler. Balıkların renk görme hassaslıklarıda vardır, farklı ışıktan ve parlak ışıktan tedirgin olurlar.
Balıkların göz kapakları yoktur çünkü su ortamında nemden sakınmaları gerekmez.
İnsanlar suyun içersinde bulanık görürler. Balıklarda dışarıyı seçemez.
Bu duruma Dört Gözlü Anablepler dahil değildir.
Tat alma organı ;
Balıklarda tat alma cisimcikleri dudaklarda, farinkste, burun epitelinde, baş derisinde, bıyıkların uçlarında yerleşmiş olduğu gibi bazılarında da ağız içinde yerleşmiştir. Balıklarda dil yoktur. Olanlarında da gelişmemiştir. Sazanların ağzı içinde çok kalın kastan yapılmış yastık şeklinde bir yapı bulunur. Bu organ tat almaya yarar. Balıklar bazı maddeleri memelilerden daha iyi ayırt edebilirler. Dokunma duyusunda bıyıkların rolü büyüktür. Bıyıklar tat almada etkili olduğu gibi, besin bulma ve dokunma organı olarak da görev yaparlar.
Duyu Organı ;
Balıkların baş, gövde ve yüzgeç derileri üstünde tomurcuk veya çukurcuklar halinde küçük duyu organları mevcuttur. İçlerinde sinir uçları dallanmış haldedir. Görevleri; yaklaşan düşmanı, sıcaklık değişimini, besin ve tuzluluğu hissetmektir. Duyuda yan organın da etkisi önemlidir. Bazı derin deniz balıklarının yüzgeç ışınlarında uzamış olan bazı kısımlarında duygu organları yer almıştır.
İşitme ve yan organ (Yanal çizgi) ;
Balıklarda dış ve orta kulak yoktur. İşitme organı bir kapsül içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses titreşimlerini idrak eder. Bu işitme organına “labirent” denir. İşitmede etkili olduğu gibi, dengenin sağlanmasında, ağırlık ve yerçekimi tespitinde de önemli rol oynar. İçlerinde kalsiyum karbonattan yapılmış “otolit” adı verilen cisimcikler de bulunur. Bazı balıklarda hava kesesinin ön kısmının her iki yanında iç kulakla ilişkili dörder adet kemikcik bulunur. “Weber cihazı” adını alan bu sistem ses dalgalarını ve basınç değişimini iç kulağa ileterek daha iyi işitmeğe yardım eder. Küçük frekanslı titreşimler, yanal çizgi sistemiyle idrak edilir. Bu, vücudun yanlarında derinin altında uzanan içi mukus dolu bir çift kanaldır. Belirli aralıklarla bu kanalı pulların arasından veya ortasından dışarı bağlayan yollar, bu yolların ucunda içinde sıvı ve sinir hücreleri bulunan bir torba vardır. Sudaki titreşimler bu sıvıya geçerek sinir hücreleri tarafından idrak edilir. Mesaj daha sonra sinirler vasıtasıyla beyne iletilir.
Bir başka balığın hareketinin doğurduğu titreşimleri, yanındaki balık bu yolla duyar. Yan organ çok alçak frekanslı titreşimleri idrak edip işitmeye yardımcı olduğu gibi, su akıntısının yönünü, sıcaklık ve soğukluk farklarını da tesbit eder. Yan organ işitmede de yardımcı olur. Ses ve basınç dalgalarını tesbit edebilir. Kemikli balıklarda, vücudun her iki yanında solungaçlardan kuyruk yüzgecine kadar uzanır.
Koku duyusu ;
Balıklarda burun (nostril), solunum için değil, suda çözünmüş kimyasal maddeleri koklamaya yarayan bir duyu organıdır. Koku alma kapsülleri üst çene üzerinde bulunan bir çift (veya bir adet) burun çukuruna yerleşmiştir. Koku maddelerini taşıyan su burun deliklerine girip çıkarken, koklama kapsüllerini yalayarak sinirleri uyarır. Bu duyu köpek balıkları gibi bazı balıklarda çok kuvvetlidir. Köpek balıkları kan kokusunu yüzlerce metre uzaktan alabilirler.
Yüzme kesesi ;
Balıkların suda batmadan durmasını sağladığı için önemlidir. Sindirim kanalının bir uzantısı olup, sırt tarafta torba şeklindedir. İçi CO2, O2 ve NO2 gazları ile doludur. Balığın yoğunluğunu, suyun yoğunluğuna göre ayarlar. Balık suda batmadan durmak için, içindeki gazı artırarak keseyi şişirir. Yüzerken havasını azaltır. Bazı balıklarda yüzme kesesi ikiye ayrılmıştır. Yüzme kesesi solunum, hidrostatik görev, ses meydana getirme ve bazı uyartıları hissetmede de etkilidir. Bütün balıklarda hava kesesi bulunmaz. Böyle balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri batmalarına mani olur. Dip balıklarında yüzme kesesinin dışarıyla herhangi bir bağlantısı yoktur. Gaz özel bir sistemle hava kesesine doldurulur ve boşaltılır. Bu durumda karşımıza beş tip balık çıkmakta; Fizostom balıklar ve Fizoklist balıklar. Fizostom balıklarda hava kesesi yutakla bağlantılı olduğu için gaz girişi çıkışı sorun olmamaktadır ama Fizoklist balıklarda herhangi bir yutak bağlantısı olmadığından gaz giriş çıkışını "Rete Mirable" dediğimiz kılcal damar ağı yardımıyla olduğu bulunmuştur. Rete mirable mekanizmasında; gaz bezinden toplardamarlara laktik asit verilir.Laktik asit oksijen bağlanma yeteneğini düşürerek atardamarlarda yüksek kısmi oksijen basıncı oluşmasını sağlar.Bu olay tekrarlanarak tepe noktasındaki oksijen basıncının iyice yükselmesi sağlanır ve yüzme kesesinin içine diffüzyonla hava girşişi olur. Kan damarlarındaki bu ters akımdan dolayı oksijen keseden dışarı çıkamaz.
Balık boyu: Ağız kapalı iken balık başının ön ucu ile kuyruk yüzgecinin en uzun ışınının bitim noktası arasındaki izdüşüm uzunluğudur.
Üreme ;
Yumurtlama zamanlarında dişi balık, türüne bağlı olarak yumurta bırakır. Erkek, yumurtalar üzerine sperm ihtiva eden sıvısını püskürterek yumurtaları döller. Böyle döllenmeye vücut dışında cereyan ettiğinden “dış döllenme” denir. Yumurtadan çıkan yavrular, etraftaki “plankton” denen küçük organizmaları yiyerek gelişirler. Köpek balığı gibi bazı balıklarda döllenme, dişinin vücudunda olur. Yumurtalar vücud içinde açıldığından doğuruyormuş hissini verir. Böyle doğurucu balıklara “ovovivipar” denir. Zaman zaman bazı balıklar hermofrodit (erkek ve dişi organa sahip) olurlar. Uskumru, sazan ve alabalıklarda bu duruma rastlanır.
Bilindiği gibi, balıklar solungaçlarıyla solurlar. Ağızdan alınan su devamlı
olarak bunlardan geçer. Fakat suyun dışında az da olsa belirli bir süre kalabilen
balıklar mevcuttur.
Anatomisi farklı Olan Türler ;
Uçan balık, zamanının çoğunu su dışında geçirmemesine rağmen ilginç bir örnektir.
Suda hızla yüzer ve kuyruğunu sert, şiddetli hareketlerle oynatır.
Sonra bedeninin yan tarafındaki kanatçıkları açılırcasına yayılır,
hızı artar ve sudan dışarı sıçrar.
Bu durumun daha ilginç bir örneği "tüneyen balık" tır. Bunlar Uzak Doğu'da bulunur.
Uzunlukları 8 santimle 30 santim arasında değişir. Gerçek anlamıyla karaya çıkıp,
"galsama" da denilen solungaçlarının dış yüzeyindeki,
hareket yeteneği olan dikenimsi kılçıkları kürek yerine kullanırlar.
Böylelikle toprak üzerinde hareketlerini sağlarlar.
Kuyruklarının hareketi ve yüzgeçlerinin yardımıyla düpedüz yürürler.
Güvenilir bilimsel kaynaklara göre, bu balıklar ağaçlara da tırmanabilmektedir.
Nitekim yerden birbuçuk metre yükseklikte, ağaç gövdesine tırmanmış bu tür balıklar
görülmüştür. Başka türlü söylemek gerekirse, "balığın kavağa tırmanma"
imkansızlığı bu tür balıklar için geçerli değildir.
Bu balıkların solungaçları da su dışında, havada belirli bir süre soluyabilmelerini
sağlayacak şekilde gelişmiştir.
Çamur balığı diye tanımlanan başka tür bir balık,biraz da su kaplumbağasını andırır.
Ön yüzgeçlerini karaya çıkmak, hatta ağaca tırmanmak için kullandığı bilinmektedir.
Afrika'nın belirli sularında bulunan ciğerbalığı, gerçek anlamda gelişmiş ciğer yapısına
sahiptir. Böylelikle su dışında yaşayabilir. Yaşadığı suyun kuruması halinde,
bu yüzden zorluk çekmez .Bütün yaz mevsimini suyun dışında uyuyarak geçirebilir.
Yüzgeç, balığın su içeresindeki hareketine yardımcı olan organlardır. Balıklarda yüzgeçler kara hayvanlarındaki kol ve bacaklara eşdeğerdir. Balığın su içerisindeki yüzme işlemi büyük ölçüde kaslarla sağlanır. Bu harekete farklı yüzgeçli değişik görevler için yardımcı olurlar.
Yüzgeçler
1- Tek yüzgeçler
2- Çift yüzgeçler
3- Diffuserk tip
4- Homoserk tip
5- Heteroserk tip
6- Görevleri
Tek yüzgeçler ;
Sırt yüzgeci (Dorsal yüzgeç)
Kuyruk yüzgeci (Kaudal yüzgeç)
Anal yüzgeçler
Adipoz (yağ) yüzgeçler
Yağ yüzgeci,
Bazı kemikli balıklarda bulunan bir yüzgeç türü. İçinde yüzgeç-iskeleti ya da destek aldığı her hangi kemik parcaları bulunmaz. Bilimsel adı "Adipose" yağ yüzgeci anlamına gelir ama bu yüzgeç aslında yağdan oluşmaz, aslında ettendir.
Yağ yüzgeçleri kemikli balıkların sekiz takımında bulunur:
Percopsiformes
Myctophiformes
Aulopiformes
Stomiatiformes
Salmoniformes
Osmeriformes
Characiformes
Siluriformes
Yağ yüzgecinin ölçüsünde büyük farklar vardır. Genelde diğer yüzgeçlerden ufaktır, ama bazı türlerde asıl sırt yüzgecinin büyüklüğünü bile aşabilir. Bu yüzgecin görevi hakkında bilim adamları henüz ortak bir görüşe sahib değillerdir. Salmonidae familyasının yağ yüzgeci üzerine, hidrodinamik ve akıntının yönünü tespit etme fonksiyonları üzere araştırmalar sürmektedir.
Çift yüzgeçler ;
Göğüs yüzgeci (Pektoral yüzgeç)
Karın yüzgeci (Ventral yüzgeç) 3'e ayrılır:
Abdominal tipte : Pektoral yüzgeçler önde,ventral yüzgeçler arkadadır. Çoğu balık bu tipte ventral yüzgeç taşır. (hamsi,kefal,alabalık)
Torasik tipte : Pektoral yüzgeç ve ventral yüzgeçlerin herikisi de aynı hizadadır.(çipura,dülger,iskorpit)
Jugular tipte : Ventral yüzgeçler önde, pektoral yüzgeçler arkadadır.(fener balığı, dil balığı, pisi balığı)
Yüzgeçler, iki katlı bir deri kıvrımıyla onu destekleyen elemanlardan oluşmuştur. Destek elemanları segmentsiz, tek parçalı, sert ve sivri uçlu dikey ışınlar ile segmentli ve çoğunlukla uçları çatallanmış yumuşak ışınlardır. Bazı balık türlerinde, özellikle alabalıklarda, sırt yüzgeci ile kuyruk yüzgeci arasında bir yağ yüzgeci (adipöz yüzgeç) bulunmaktadır. Bu yüzgeç diğer yüzgeçlerde bulunan yüzgeç ışınlarını ihtiva etmez.
Kuyruk sapının ucuna bağlanan ve kuyruk kısmını çevreleyen yüzgece kuyruk yüzgeci (kaudal) denir. Bu yüzgeç balık türleri arasında değişik şekillerde gösterilir.
Diffuserk tip ;
Omurganın ucu düz olarak, hiçbir kıvrım yapmadan kuyruk ucuna kadar uzanır, kuyruğu iki eşit parçaya ayırır. Dolayısıyla kuyruk yüzgeci tek parça ve sonu sivri olan bir görünümü arz eder. (örn : Agnatha, Dipnoi)
Homoserk tip ;
Çatallı kuyruklu balıklarda kuyruktaki iki lob birbirine eşit olmasına homoserk tip kuyruk yüzgeci denir. (örn : Hamsi, İstavrit, Levrek)
Heteroserk tip ;
Kuyruk yüzgecinin iki lobu birbirinden farklı büyüklükte olmakta ve son kuyruk omurları üst loba doğru yönelmiş bulunmaktadır. (örn : Squaliformes (köpekbalıkları), Mersinbalıkları)
Bazı balıkların erkeklerinin anal yüzgeci değişikliğe uğrayarak uzanmış bir cinsiyet (kopulasyon) organı oluşmuştur. Bazı balıklarda gerek sırt yüzgeci ile kuyruk yüzgeci arasında gerekse anal yüzgeçle kuyruk yüzgeci arasında çok sayıda küçük kolayca sağa sola dönebilen yüzgeçler bulunur. Bunlara yalancı yüzgeç adı verilir.
Görevleri ;
Yüzgeçler balığın su içindeki hareketine yardımcı olan organlardır. Kuyruk yüzgeci sağa sola hareketle balığın ileriye doğru hareketini sağlar. Sırt ve anal yüzgeçler vücudun yön almasını sağlarlar. Ani ve hızlı dönüşlerde yön değiştirir.
Kaynak :
Vikipedi, Google Web (fish anatomy)
Balıklarında duyuları var mı ?
Balığın midesi,bağırsakları,kalbi, sinir sistemi vardır. Acı duyar. Dokunma duyusunda
şaşırtıcı bir duyarlılık olduğunu söyleyebiliriz. Tat alma ve hissetme duyularını derisiyle
yerine getirir. Ayrıca koku alma organları, iç kulakları bulunmaktadır.
Balıklarda görme ;
Pek çok balığın gözü tek yönlü görür, her iki göz aynı maddeye bakmaz, aynı maddeyi görmez. Başın üzerinde bulunan gözlerin ikisiyle görme oluşabilirde; Bunlar iki gözü aynı noktaya yöneltirler üç boyutlu görüş elde edebilirler. "lateral line sistem" denilen kenar duyuları ile çok uzaklardan olayları farkederler. Balıkların renk görme hassaslıklarıda vardır, farklı ışıktan ve parlak ışıktan tedirgin olurlar.
Balıkların göz kapakları yoktur çünkü su ortamında nemden sakınmaları gerekmez.
İnsanlar suyun içersinde bulanık görürler. Balıklarda dışarıyı seçemez.
Bu duruma Dört Gözlü Anablepler dahil değildir.
Tat alma organı ;
Balıklarda tat alma cisimcikleri dudaklarda, farinkste, burun epitelinde, baş derisinde, bıyıkların uçlarında yerleşmiş olduğu gibi bazılarında da ağız içinde yerleşmiştir. Balıklarda dil yoktur. Olanlarında da gelişmemiştir. Sazanların ağzı içinde çok kalın kastan yapılmış yastık şeklinde bir yapı bulunur. Bu organ tat almaya yarar. Balıklar bazı maddeleri memelilerden daha iyi ayırt edebilirler. Dokunma duyusunda bıyıkların rolü büyüktür. Bıyıklar tat almada etkili olduğu gibi, besin bulma ve dokunma organı olarak da görev yaparlar.
Duyu Organı ;
Balıkların baş, gövde ve yüzgeç derileri üstünde tomurcuk veya çukurcuklar halinde küçük duyu organları mevcuttur. İçlerinde sinir uçları dallanmış haldedir. Görevleri; yaklaşan düşmanı, sıcaklık değişimini, besin ve tuzluluğu hissetmektir. Duyuda yan organın da etkisi önemlidir. Bazı derin deniz balıklarının yüzgeç ışınlarında uzamış olan bazı kısımlarında duygu organları yer almıştır.
İşitme ve yan organ (Yanal çizgi) ;
Balıklarda dış ve orta kulak yoktur. İşitme organı bir kapsül içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses titreşimlerini idrak eder. Bu işitme organına “labirent” denir. İşitmede etkili olduğu gibi, dengenin sağlanmasında, ağırlık ve yerçekimi tespitinde de önemli rol oynar. İçlerinde kalsiyum karbonattan yapılmış “otolit” adı verilen cisimcikler de bulunur. Bazı balıklarda hava kesesinin ön kısmının her iki yanında iç kulakla ilişkili dörder adet kemikcik bulunur. “Weber cihazı” adını alan bu sistem ses dalgalarını ve basınç değişimini iç kulağa ileterek daha iyi işitmeğe yardım eder. Küçük frekanslı titreşimler, yanal çizgi sistemiyle idrak edilir. Bu, vücudun yanlarında derinin altında uzanan içi mukus dolu bir çift kanaldır. Belirli aralıklarla bu kanalı pulların arasından veya ortasından dışarı bağlayan yollar, bu yolların ucunda içinde sıvı ve sinir hücreleri bulunan bir torba vardır. Sudaki titreşimler bu sıvıya geçerek sinir hücreleri tarafından idrak edilir. Mesaj daha sonra sinirler vasıtasıyla beyne iletilir.
Bir başka balığın hareketinin doğurduğu titreşimleri, yanındaki balık bu yolla duyar. Yan organ çok alçak frekanslı titreşimleri idrak edip işitmeye yardımcı olduğu gibi, su akıntısının yönünü, sıcaklık ve soğukluk farklarını da tesbit eder. Yan organ işitmede de yardımcı olur. Ses ve basınç dalgalarını tesbit edebilir. Kemikli balıklarda, vücudun her iki yanında solungaçlardan kuyruk yüzgecine kadar uzanır.
Koku duyusu ;
Balıklarda burun (nostril), solunum için değil, suda çözünmüş kimyasal maddeleri koklamaya yarayan bir duyu organıdır. Koku alma kapsülleri üst çene üzerinde bulunan bir çift (veya bir adet) burun çukuruna yerleşmiştir. Koku maddelerini taşıyan su burun deliklerine girip çıkarken, koklama kapsüllerini yalayarak sinirleri uyarır. Bu duyu köpek balıkları gibi bazı balıklarda çok kuvvetlidir. Köpek balıkları kan kokusunu yüzlerce metre uzaktan alabilirler.
Yüzme kesesi ;
Balıkların suda batmadan durmasını sağladığı için önemlidir. Sindirim kanalının bir uzantısı olup, sırt tarafta torba şeklindedir. İçi CO2, O2 ve NO2 gazları ile doludur. Balığın yoğunluğunu, suyun yoğunluğuna göre ayarlar. Balık suda batmadan durmak için, içindeki gazı artırarak keseyi şişirir. Yüzerken havasını azaltır. Bazı balıklarda yüzme kesesi ikiye ayrılmıştır. Yüzme kesesi solunum, hidrostatik görev, ses meydana getirme ve bazı uyartıları hissetmede de etkilidir. Bütün balıklarda hava kesesi bulunmaz. Böyle balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri batmalarına mani olur. Dip balıklarında yüzme kesesinin dışarıyla herhangi bir bağlantısı yoktur. Gaz özel bir sistemle hava kesesine doldurulur ve boşaltılır. Bu durumda karşımıza beş tip balık çıkmakta; Fizostom balıklar ve Fizoklist balıklar. Fizostom balıklarda hava kesesi yutakla bağlantılı olduğu için gaz girişi çıkışı sorun olmamaktadır ama Fizoklist balıklarda herhangi bir yutak bağlantısı olmadığından gaz giriş çıkışını "Rete Mirable" dediğimiz kılcal damar ağı yardımıyla olduğu bulunmuştur. Rete mirable mekanizmasında; gaz bezinden toplardamarlara laktik asit verilir.Laktik asit oksijen bağlanma yeteneğini düşürerek atardamarlarda yüksek kısmi oksijen basıncı oluşmasını sağlar.Bu olay tekrarlanarak tepe noktasındaki oksijen basıncının iyice yükselmesi sağlanır ve yüzme kesesinin içine diffüzyonla hava girşişi olur. Kan damarlarındaki bu ters akımdan dolayı oksijen keseden dışarı çıkamaz.
Balık boyu: Ağız kapalı iken balık başının ön ucu ile kuyruk yüzgecinin en uzun ışınının bitim noktası arasındaki izdüşüm uzunluğudur.
Üreme ;
Yumurtlama zamanlarında dişi balık, türüne bağlı olarak yumurta bırakır. Erkek, yumurtalar üzerine sperm ihtiva eden sıvısını püskürterek yumurtaları döller. Böyle döllenmeye vücut dışında cereyan ettiğinden “dış döllenme” denir. Yumurtadan çıkan yavrular, etraftaki “plankton” denen küçük organizmaları yiyerek gelişirler. Köpek balığı gibi bazı balıklarda döllenme, dişinin vücudunda olur. Yumurtalar vücud içinde açıldığından doğuruyormuş hissini verir. Böyle doğurucu balıklara “ovovivipar” denir. Zaman zaman bazı balıklar hermofrodit (erkek ve dişi organa sahip) olurlar. Uskumru, sazan ve alabalıklarda bu duruma rastlanır.
Bilindiği gibi, balıklar solungaçlarıyla solurlar. Ağızdan alınan su devamlı
olarak bunlardan geçer. Fakat suyun dışında az da olsa belirli bir süre kalabilen
balıklar mevcuttur.
Anatomisi farklı Olan Türler ;
Uçan balık, zamanının çoğunu su dışında geçirmemesine rağmen ilginç bir örnektir.
Suda hızla yüzer ve kuyruğunu sert, şiddetli hareketlerle oynatır.
Sonra bedeninin yan tarafındaki kanatçıkları açılırcasına yayılır,
hızı artar ve sudan dışarı sıçrar.
Bu durumun daha ilginç bir örneği "tüneyen balık" tır. Bunlar Uzak Doğu'da bulunur.
Uzunlukları 8 santimle 30 santim arasında değişir. Gerçek anlamıyla karaya çıkıp,
"galsama" da denilen solungaçlarının dış yüzeyindeki,
hareket yeteneği olan dikenimsi kılçıkları kürek yerine kullanırlar.
Böylelikle toprak üzerinde hareketlerini sağlarlar.
Kuyruklarının hareketi ve yüzgeçlerinin yardımıyla düpedüz yürürler.
Güvenilir bilimsel kaynaklara göre, bu balıklar ağaçlara da tırmanabilmektedir.
Nitekim yerden birbuçuk metre yükseklikte, ağaç gövdesine tırmanmış bu tür balıklar
görülmüştür. Başka türlü söylemek gerekirse, "balığın kavağa tırmanma"
imkansızlığı bu tür balıklar için geçerli değildir.
Bu balıkların solungaçları da su dışında, havada belirli bir süre soluyabilmelerini
sağlayacak şekilde gelişmiştir.
Çamur balığı diye tanımlanan başka tür bir balık,biraz da su kaplumbağasını andırır.
Ön yüzgeçlerini karaya çıkmak, hatta ağaca tırmanmak için kullandığı bilinmektedir.
Afrika'nın belirli sularında bulunan ciğerbalığı, gerçek anlamda gelişmiş ciğer yapısına
sahiptir. Böylelikle su dışında yaşayabilir. Yaşadığı suyun kuruması halinde,
bu yüzden zorluk çekmez .Bütün yaz mevsimini suyun dışında uyuyarak geçirebilir.
Yüzgeç, balığın su içeresindeki hareketine yardımcı olan organlardır. Balıklarda yüzgeçler kara hayvanlarındaki kol ve bacaklara eşdeğerdir. Balığın su içerisindeki yüzme işlemi büyük ölçüde kaslarla sağlanır. Bu harekete farklı yüzgeçli değişik görevler için yardımcı olurlar.
Yüzgeçler
1- Tek yüzgeçler
2- Çift yüzgeçler
3- Diffuserk tip
4- Homoserk tip
5- Heteroserk tip
6- Görevleri
Tek yüzgeçler ;
Sırt yüzgeci (Dorsal yüzgeç)
Kuyruk yüzgeci (Kaudal yüzgeç)
Anal yüzgeçler
Adipoz (yağ) yüzgeçler
Yağ yüzgeci,
Bazı kemikli balıklarda bulunan bir yüzgeç türü. İçinde yüzgeç-iskeleti ya da destek aldığı her hangi kemik parcaları bulunmaz. Bilimsel adı "Adipose" yağ yüzgeci anlamına gelir ama bu yüzgeç aslında yağdan oluşmaz, aslında ettendir.
Yağ yüzgeçleri kemikli balıkların sekiz takımında bulunur:
Percopsiformes
Myctophiformes
Aulopiformes
Stomiatiformes
Salmoniformes
Osmeriformes
Characiformes
Siluriformes
Yağ yüzgecinin ölçüsünde büyük farklar vardır. Genelde diğer yüzgeçlerden ufaktır, ama bazı türlerde asıl sırt yüzgecinin büyüklüğünü bile aşabilir. Bu yüzgecin görevi hakkında bilim adamları henüz ortak bir görüşe sahib değillerdir. Salmonidae familyasının yağ yüzgeci üzerine, hidrodinamik ve akıntının yönünü tespit etme fonksiyonları üzere araştırmalar sürmektedir.
Çift yüzgeçler ;
Göğüs yüzgeci (Pektoral yüzgeç)
Karın yüzgeci (Ventral yüzgeç) 3'e ayrılır:
Abdominal tipte : Pektoral yüzgeçler önde,ventral yüzgeçler arkadadır. Çoğu balık bu tipte ventral yüzgeç taşır. (hamsi,kefal,alabalık)
Torasik tipte : Pektoral yüzgeç ve ventral yüzgeçlerin herikisi de aynı hizadadır.(çipura,dülger,iskorpit)
Jugular tipte : Ventral yüzgeçler önde, pektoral yüzgeçler arkadadır.(fener balığı, dil balığı, pisi balığı)
Yüzgeçler, iki katlı bir deri kıvrımıyla onu destekleyen elemanlardan oluşmuştur. Destek elemanları segmentsiz, tek parçalı, sert ve sivri uçlu dikey ışınlar ile segmentli ve çoğunlukla uçları çatallanmış yumuşak ışınlardır. Bazı balık türlerinde, özellikle alabalıklarda, sırt yüzgeci ile kuyruk yüzgeci arasında bir yağ yüzgeci (adipöz yüzgeç) bulunmaktadır. Bu yüzgeç diğer yüzgeçlerde bulunan yüzgeç ışınlarını ihtiva etmez.
Kuyruk sapının ucuna bağlanan ve kuyruk kısmını çevreleyen yüzgece kuyruk yüzgeci (kaudal) denir. Bu yüzgeç balık türleri arasında değişik şekillerde gösterilir.
Diffuserk tip ;
Omurganın ucu düz olarak, hiçbir kıvrım yapmadan kuyruk ucuna kadar uzanır, kuyruğu iki eşit parçaya ayırır. Dolayısıyla kuyruk yüzgeci tek parça ve sonu sivri olan bir görünümü arz eder. (örn : Agnatha, Dipnoi)
Homoserk tip ;
Çatallı kuyruklu balıklarda kuyruktaki iki lob birbirine eşit olmasına homoserk tip kuyruk yüzgeci denir. (örn : Hamsi, İstavrit, Levrek)
Heteroserk tip ;
Kuyruk yüzgecinin iki lobu birbirinden farklı büyüklükte olmakta ve son kuyruk omurları üst loba doğru yönelmiş bulunmaktadır. (örn : Squaliformes (köpekbalıkları), Mersinbalıkları)
Bazı balıkların erkeklerinin anal yüzgeci değişikliğe uğrayarak uzanmış bir cinsiyet (kopulasyon) organı oluşmuştur. Bazı balıklarda gerek sırt yüzgeci ile kuyruk yüzgeci arasında gerekse anal yüzgeçle kuyruk yüzgeci arasında çok sayıda küçük kolayca sağa sola dönebilen yüzgeçler bulunur. Bunlara yalancı yüzgeç adı verilir.
Görevleri ;
Yüzgeçler balığın su içindeki hareketine yardımcı olan organlardır. Kuyruk yüzgeci sağa sola hareketle balığın ileriye doğru hareketini sağlar. Sırt ve anal yüzgeçler vücudun yön almasını sağlarlar. Ani ve hızlı dönüşlerde yön değiştirir.
Kaynak :
Vikipedi, Google Web (fish anatomy)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Mayıs 2011 12:20
Merak uyandırıcı ilginç ve güzel bir konu paylaşmışsınız emek harcamışsınız. Hobiye gönül veren birçok kişi için faydalı olacaktır.
Teşekkürler
Teşekkürler
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir