Dip Çekimi


TorikÇevrim Dışı

Kayıt: 26/11/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 682
TorikÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 13:51
Dediğim gibi atmosforde azot oksit için şu tepkimeden eminim:
 
N2O+ışık=>N2+O veya NO+N  
 
Ayrıca şundan da eminim
 
Nitrat+ışık=>Nitrit
 
Bu durum da nitrit+ışık=NO+O ya da N+O2 oluyor.  N+O2 ise sorun yok ama azot nası tek takılıyor onu anlamadım. NO+O yapıp ordan oksidatif stres yaparım yok kimseye bulaşmayayım dersem oksijene ya da ozona bağlardım.
 
Azot ve ozonla ilgili şunu buldum ama tam bakamadım raporu yazıyorum:
 
İki sağlıkçıdan bu kadar formül çıkıyor işte. Olaya kimyager arkadaşın müdahil olması lazım iyice karıştırdık ortalığı.
 
Allah'ım kudretin sual olunmaz.
Torik2009-06-04 13:58:05

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

YunusÇevrim Dışı

Kayıt: 18/10/2008
İl: Afyon
Mesaj: 237
YunusÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 13:54
[QUOTE=crock]UV en fazla yosunlanmayı önleyebilir ve zararlı bakterileri öldürebilir bu bağlamda nitratında düşüş yaşanması kaçınılmazdır ama çok fazla nitrit nitratlarda uv nin ani düşüşler göstermesi beklenemez. Daha az yemleme ve su değişikliği ile sorununu çözebilirsin . Bu akvaryumcuların para hırsını hala anlamış değilim arkadaşlar.[/QUOTE]
 
Bildiğim kadarıyla yosun oluşumu sudaki yüksek fosfat ve nitrattan kaynaklanan problem.
Bu doğrultuda düşünürsek uv nitrat'ta düşüş sağlıyor ve yosun oluşumu duruyor  diyebilirmiyiz?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 14:00
Hayır Yunus Bey,yosunu azaltmasının sebebi yosun sporlarını öldürmesidir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kimyagerimÇevrim Dışı

Kayıt: 30/04/2009
İl: Bursa
Mesaj: 29
kimyagerimÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 21:14
[QUOTE=Torik]
Işığın böyle bir özelliği var. Hatta şişe sular üzerinde küçücük yazılarla GÜNEŞ IŞIĞINA MARUZ BIRAKMAYIN! yazar. Organizmaya direk zararı nitrat ışık altında geri tekrar nitrite döner. Aradan uzun yıllar geçti ama yamulmuyorsam yol ozon tabakasında dönen azot oksitteki gibiydi:
 
NO3+U.V.=>NO2+O
NO2+U.V.=>NO+O
 
Burdaki serbest oksijen diğer oksijenle bağ yaptı yaptı. Yapmadı oksidatif stres yapar. Yanarsın : ))
 
Kullanıp memnun olanlar var biliyorum ama U.V.'yi hiçbir şartta tavsiye etmem.
[/QUOTE]
Güneş ışınları dünya için iyi bir radyasyon kaynağıdır.Güneş ışınlarını,görülebilen ışınlar,UV ışınları,infrared ışınları ve radyo dalgaları oluşturur.Özellikle ısınmayı da infrared ışınları sağlar.Görülebilen ışınların,dünyadaki yaşam için öenemi çok fazladır.Fotosentetik organizmalar ışık enerjisinden yararlanırlar.Güneş ışınlarının %60 ını infrared ışınları teşkil eder.
Dünya üzerine düşen UV ışınlarından 290-300nm dalga boyunun altında olanları çok azdır.UV ışınlarının 287 nm ' nin alrında dalga boyuna sahip olanlar atmosferdeki oksijen tarafından absorbe edilir.Bu işlerm dünyadan 35-55km yukarda bulunan ozon (O3) tabakası yapar.ozon tabakası , daha uzun dalga boyundakileri de absorbe ederek tekrar oksijen oluşturur.
Güneş ışınları(UV ışınları ) mikroorganizmalar üzerinde hem mutasyon oluşturarak hem de sıcaaklığı ile etkiler...

Ozon Tabakasının Delinmesi

            1974 de Molina ve Roland [4], buzdolaplarında, klimalarda ve diğer soğutma sistemlerinde, spray'lerde, ve endüstriyel proseslerde kullanılan florokarbonların stratosfer tabakasında UV radyasyonu sonucunda parçalanarak klor atomu verdiklerini, ve bunun da  ozon ile reaksiyona girerek ozon tabakasının incelmesine neden  olabileceğini ortaya koydular. 1979'da USNAS (United States National Academy of Sciences) tarafından yayınlanan raporda [5], bu reaksiyonlar neticesinde ozon tabakasında net olarak % 5 - % 10 arasında bir azalma meydana getirebileceği açıklandı. NAS raporu aynı zamanda ozon tabakasının azalması neticesinde deri kanseri vakalarında bir artışın meydana gelebileceği vurgulandı
 
Nitrat döngüsüne gelirsek serbest amonyak,nitrojen içeren maddeler(özellikle yenmeyen yemler) ile amonyağa dönüşen maddeler nitrifikasyon bakterileri vasıtasıyla önce nitrite dönüşür daha sonra da tekrar bir nitrifikasyonla nitrat yani (NO3) e dönüşür.
 

Azot Oksitler

Azot yedi çeşit oksit meydana getirmekle birlikte, bunlardan hava kirleticisi olarak en önemli iki tanesi azot monoksit (NO) ve azot dioksit (NO2) dir. Bunlar NOx olarak belirtilirler. Her iki gaz da yüksek konsantrasyonlarda (>50 ppm) toksik ve öldürücü etki gösterirler, ancak atmosferdeki konsantrasyonları bu seviyenin çok altında olduğundan, esas olarak akciğer ve solunum sistemi üzerinde olumsuz etkileri vardır (Bak Tablo 2.4).

              Atmosferde bulunan konsantrasyon seviyelerinde azot dioksitin kronok pulmoner fibrosise yol açtığı belilenmiştir [18]. 0.01 ppm altındaki konsantrasyonlarda, 2-3  yaş arasındaki çocuklarda bronşit vakalarında artış gözlenmiştir. NO2'nin hava kalitesi kriterleri ile insan sağlığı üzerindeki etkileri Tablo 2.4'de gösterilmiştir.

 

              Tablo 2.4. Azot Dioksidin Hava Kalitesi Kriterleri ve  İnsan Sağlığı                                                                           

                                 Üzerinde Yaptığı Olumsuz Etkiler[17] .

___________________________________________________________

              NO2 (ppm)                      Süre                                  Etkiler

___________________________________________________________

              0.05                                Yıllık ortalama                   Hava Kalitesi Standardı

 

              0.12                                      -                                  Koku algılama sınırı

 

              1.0                                  15 dakika                          Bronşitde solunum yollarında

                                                                                              direncin artması.

 

              2.5                                  2 saat                                Sağlıklı kişilerde solunum yol-                                                       

                                                                                              larında  direncin artması.

 

              5                                     15 dakika                          Akciğerlerde gaz alışverişinin                                                        

                                                                                              engellenmesi.

              10                                        -                                               Koku algılanmasının                                       

                                                                                              engellenmesi.

 

              50                                        -                                               Geridönöşümlü bronşiyolitis.

 

              150                                      -                                  2-3 hafta içinde, bronşiyolitis                                                        

                                                                                              fibrosa obliterans sonunda ölüm.

___________________________________________________________

              [18] American Association for the Advancement of Science. Air                                                      

              Conservation. Washington, D.C., 1965.


 

Azot dioksidin yukarıda bahsedilen direkt etkilerinden başka, solar radyasyon ile fotoreaksiyona girmesi, ve yanmamış hidrokarbonlarla birlikte zincirleme reaksiyonlar neticesinde fotokimyasal smog ve bununla birlikte fotokimyasal oksidantlar (Ozon ve PAN) oluşturması açısından sekonder etkileri de vardır. NO2'nin bu özelliği, solar radyasyonu, bilhassa 350-400 nm dalgaboyu arasındaki UV bölgesinde absorbe etmesi (Bak Şekil 2.4), ve bunu neticesinde molekülün parçalanarak son derece reaktif olan atomik oksijen vermesinden kaynaklanmaktadır.

                           Şekil 2.5.  NO2 Absorpsiyon Spektrumu.

 

              Fotokimyasal Oksidantlar

              Fotokimyasal oksidantlar, ozon (O3), peroksiasetil nitrat (PAN), peroksi - benzol nitrat (PBN) gibi potasyum iyodür'ün iyodür iyonunu yükseltebilen oksitleyicilerdir.Fotokimyasal smogun en zararlı etkileri, oksidantlar arasında en yüksek konsantrasyonlarda olan ozon ve PAN tarafından meydana gelmektedir. Bu oksidantların yanında, smog'u oluşturan reaksiyonlar neticesinde teşekkül eden aeresoller de görüş mesafesini azaltır ve atmosferde kahverengi bir renk meydana getirir. Oksidantlar, bilhassa PAN

 

ve PBN, gözlerde tahriş meydana getirirler, ve ozon ile birlikte burun ve boğazlarda tahriş, göğüs daralması, ve yüksek konsantrasyonlarda (> 3900 µg/m3 ) şiddetli öksürüğe neden olurlar. Ozon ve fotokimyasal oksidantların insan sağlığı üzerindeki etkileri Tablo 2.5'de özetlenmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

              Tablo 2.5. Ozon ve Fotokimyasal Oksidantların  İnsan Sağlığı                                                                                  

                                 Üzerinde Yaptığı Olumsuz Etkiler[18,19,20] .

              Ozon (ppm)                     Süre                                  Etkiler

___________________________________________________________                                       

              0.10                                1 saat                                Solunum yollarında direncin                                                          

                                                                                              artması

 

              0.12                                1 saat                                Hava Kalitesi Standardı.

 

              0.30                                ≈ 8 saat                             Burun ve boğazlarda tahriş,                                                           

                                                                                              başağrısı, göğüs rahatsızlıkları;                                                       

                                                                                              egzersiz yapanlarda akciğer                                                          

                                                                                              performansında azalma.

 

              0.5                                                                           Göğüs daralması, CO diffüzyon                                                    

                                                                                              kapasitesinde azalma, akciğer                                                       

                                                                                              performansında azalma.

 

 

              1.0                                                                           Öksürme, aşırı yorgunluk,                                

                                                                                              solunum yollarında direncin                                         

                                                                                              artması.

 

              2.0                                  2 saat                                Şiddetli öksürük.

 

                           Fotokimyasal Oksidantlar

              ppm                                 Süre                                  Etkiler

___________________________________________________________________________       

              0.03                                1 saat                                Atletlerde performans düşüşü.

             

              0.08                                1 saatlik                            Hava Kalitesi Standardı.

                                                     maksimum

 

              0.10                                                                         Gözlerde tehriş.

 

              0.13                                1 günlük                            Solunum yolları hastalıklarında

                                                     maksimum                         artış.

                                                     değer

 

 

 

 

 

 

 

___________________________________________________________________________

 

[18] NAPCA, Air Quality Criteria for Photochemical Oxidants,AP-63 Washington, D.C.:                

        HEW, 1970.

[19] Air Quality Criteria for Photochemical Oxidants, EPA

         600/8-78-004,  Research Triangle Park, N.C., April 1978.

[20] Revisions to National Ambient Air Quality Standards for

            Photochemical Oxidants, Fed.Reg. Part V, Feb.8, 1979.
 
Azot döngüsü ve UV için diğer bilgiye aşşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...
 
Daha detaylı bilgi vermek isterdim fakat biyolojik olaylara daha ağır basan bir konu.Kısıtlı cevaplardan ötürü özür dilerim...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ozmetÇevrim Dışı

[B]3909,3[/B]
Kayıt: 25/02/2009
İl: Konya
Mesaj: 507
ozmetÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 21:45
[QUOTE=Torik],
 
 
Dip çekimi ile ilgili konular ve dip çekimi yapılmadan da nasıl akvaryum suyunun taze tutulabileceği ile ilgili ayrıntılar verdiğim linklerde, bilimsel deneylerle kanıtlanmış tekniklerle birlikte tartışıldı. Burada aynı şeyleri tekrar tekrar dile getirmek sanırım zaman kaybı olacak.
 
 
[/QUOTE]
 
Sinan Bey dip çekimi yapılmadan akvaryum suyunun nasıl taze tutulacağı ile ilgili bilimsel deneyleri merak ettim. Konuyu baştan sona okudum ama bu bilimsel deneylerden hiç bahsetmemişsiniz, ama  bazı arkadaşlarda "bilimsel olarak kanıtlanmış daha ne dip çekiyorsunuz havası" var. 
Acaba bu bilimsel makalelerden bahsedermisiniz?
Saygılar 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

VOLKANAYAZÇevrim Dışı

Kayıt: 09/03/2007
Mesaj: 2049
VOLKANAYAZÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:03
[QUOTE=Torik]
Işığın böyle bir özelliği var. Hatta şişe sular üzerinde küçücük yazılarla GÜNEŞ IŞIĞINA MARUZ BIRAKMAYIN! yazar. Organizmaya direk zararı nitrat ışık altında geri tekrar nitrite döner. Aradan uzun yıllar geçti ama yamulmuyorsam yol ozon tabakasında dönen azot oksitteki gibiydi:
 
NO3+U.V.=>NO2+O
NO2+U.V.=>NO+O
 
Burdaki serbest oksijen diğer oksijenle bağ yaptı yaptı. Yapmadı oksidatif stres yapar. Yanarsın : ))
 
Kullanıp memnun olanlar var biliyorum ama U.V.'yi hiçbir şartta tavsiye etmem.
[/QUOTE]
 
Burda bir yanlış var. Güneş ışığına maaruz kalan su pozitif yönde bir değişime uğrar, eğer pet şişelerden bahsediyorsanız, şişenin yüksek ısıda salınım yapacak olmasından kaynaklanan bir uyarıdır.
 
Saygılar,
VOLKANAYAZ2009-06-04 22:03:36

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

TorikÇevrim Dışı

Kayıt: 26/11/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 682
TorikÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:03
Mehmet Bey,
 
Sanırım konu içinde gözden kaçırdınız.  Dip çekimine konu edilen nitrat ve fosfat değerlerinin su değiştirilmeden de düşürülebileceğine ait paylaşımın özeti aşağıdadır. Referanslar da aşağıda dipnotla belirtilmiştir.
 
Saygılarımla:)
[QUOTE=Torik]Çok haklısınız Uğur Bey,
 
Dip çekimin zararları isimli başlıkta bu bilimsel verileri paylaşmaya çalışıyordum lakin konu yapılan çalışmalardan ziyade kuru kuru dip çekimi şarttır ısrarcılığına geldi hatta imzama filan takıldı arkadaşlar anlamsız bir biçimde sonra konu kapatıldığı için tartışılamadı ama bakın orada paylatığım araştırma sonuçlarını özetleyecek olursam yeniden burada, sanıyorum birçok arkadaşın işine yarayacaktır ki zaten merak eden arkadaşlarla bunları paylaşmaktayız da...
 
Midyeler üzerine ülkemizde yeterli araştırma yapılmamış olsa da yurtdışında yapılan çalışmalar göstermiştir ki midyeler sudaki askıda katı maddeyi %48, fitoplankton oranını %33 oranında azaltmakta, saydamlığı %78 oranında artırmaktadır.
 
Büyüklüğüne bağlı olarak 7-8 santimlik bir midye saatte 10-15 litre filtrasyon yapabilmektedir. Bu filtrasyon sırasında 2-100µm arasındaki partikülleri absorbe eder.
 
Yine boyuta ve ortam şartlarına bağlı olarak 0.08-0.2 mg.L-1 nitrat, 0.02-0.04 mg.L-1 fosfat absorbsiyonu yapabilmektedir. 
 
Bunu kullanılabilir bilgi haline getirecek olursak:
Ortalama 0.14 mg/l nitrat desek. 5 tane midye 1 saatte  0.7 mg/L yani 0.7 ppm nitrat absorbe edecektir?
 
Ayrıca sepiyolitlerle yapılan deneyde sonuçlar oldukça başarılı çıkmıştır.
 
pH=7'de 8 gr sepiyolit, 50 ppm konsantrasyondaki 150 ml nitrat çözeltisi 2 saatin sonunda ölçümü 1,8 ppm olarak saptanmıştır. Uzaklaştırılan nitrat oranı 48,2 ppm dir.
 
Yani sırf 10-15 tane midye 100 litre akvaryumun suyunu ortalama 2 kez çevirecektir.
Eğer gerçekten tartışılmaya başlanacaksa gerçekten eminim ki türler hakkında arkadaşlar yardımcı olacaktır. Mesela malawi türleri normal biyotoplarında ne kadar hacime ihtiyaç duyarlar.
 
Eminim malawiler konusunda sizin gibi tecrübeli bir insanın bu konuda arkadaşlara büyük faydası dokunacaktır diye düşünüyorum.
 
 
 
____________________________________________________
*Higgins T, et al. Aquatic Invasions (2008) Volume 3, Issue 1:14-20
*Gholamhosseini L, 2006Study of Capability of Zebra Mussel (Dreissena polymerpha) in Nitrate and Phosphate Indirect Removal from Urban Wastewater and Phosphate Indirect Removal from Urban Wastewater
*Akkurt f, et al. Gazi Ünv. Mim. Muh. Fak. Der. 2002; Cilt 17 No:4 83-91
 
[/QUOTE] Torik2009-06-04 22:06:51

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ozmetÇevrim Dışı

[B]3909,3[/B]
Kayıt: 25/02/2009
İl: Konya
Mesaj: 507
ozmetÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:12
Sinan Bey
Bu yazınızı ve altındaki makaleleri gözden geçirdim, ama
 
bunların hiç birinde dip çekimi, akvaryum kimyası ile ilgili bilgiler yok,
 
Bu makalelere bakılarak dip çekimi yapmayalım diyemeyiz, daha açık bir ifade ile söylenecek olursa dip çekiminin gerekmediğini gösteren bilimsel kanıtlar değildirler.
 
Konunun birde şu tarafı var
Dip çekimi niye yapılıyor, Amaç görüntü kirliliği mi, yoksa sudaki oluşabilecek zararlı maddelerin uzaklaştırılması mı
 
Hadi biz ikinci şıkkı ele alalım, sizin söylediğiniz tam olarak şu mu?
" Sudaki zararlı maddelerin bertaraf edilmesinde dipte biriken maddelerin olumlu katkısı vardır"
eğer bu ise bu söylem ile ilgili bilmsel kanıt bulmanız gerekecektir, verilen makaleler bu söylemi desteklemez
Saygılar

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

VOLKANAYAZÇevrim Dışı

Kayıt: 09/03/2007
Mesaj: 2049
VOLKANAYAZÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:13
Bu linkden detaylı bilgileri ve Uv hakkında düşünceleri görebilirisiniz...
 
 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:17

Mehmet Bey,bu konuda üniversite tarzı kurumların yürüttüğü çalışmalar malesef ki yok.Onun yerine kendim yurt dışı uzmanlarla bağlantı kurup yöntemleri beraber tartışıp değerlendiriyoruz.Onlardan biri de bu tortunun anti mantar özelliğinde olduğu.Bunu bir kez de kendi akvaryumumda çekmiş olduğum bir fotoğrafla ispatladım.

Mesajlarımın birisine fotoğraf koydum ve altına açıklamalar yazdım.
 
 
Zamanı gelince de inşallah yumurtaların katkı kullanılmadan nasıl yüksek oranda açıldığını fotoğraflayacağım.
unotim1232009-06-04 22:18:07

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ozmetÇevrim Dışı

[B]3909,3[/B]
Kayıt: 25/02/2009
İl: Konya
Mesaj: 507
ozmetÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:24
Onur Bey
Dip çekimi yapmadan dipte tortu bırakarak balıklarınız için uygun bir ortam yaratmış olabilirsiniz, balıklarınız bu ortama adapte olmuş olabilirler, sağlık hallerini sürdürürler, yavru verirler, ürerler
Bu "dip çekimi yapılmasına gerek yoktur" anlamına gelmez
 
Tortunun akvaryum kimyasına nasıl bir katkısı vardır? Bahsettiğiniz bilimsel kanıtlar bu yöndemidir? Bunlarla ilgili çalışmalar varsa lütfen bu çalışmalarıda getirin konu açığa kavuşsun.
 
Ancak "doğal bir kil maddesi sepiyolitle" laboratuar ortamında yapılan çalışmanın akvaryum dünyasına katkısı ne olabilir. Bu makaleden şunumu anlayalım, dip çekimi yapmayalım sepiyolit kullanalım.
 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

TorikÇevrim Dışı

Kayıt: 26/11/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 682
TorikÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:25
[QUOTE=ozmet]
Sinan Bey dip çekimi yapılmadan akvaryum suyunun nasıl taze tutulacağı ile ilgili bilimsel deneyleri merak ettim. Konuyu baştan sona okudum ama bu bilimsel deneylerden hiç bahsetmemişsiniz, ama  bazı arkadaşlarda "bilimsel olarak kanıtlanmış daha ne dip çekiyorsunuz havası" var. 
Acaba bu bilimsel makalelerden bahsedermisiniz?
Saygılar 
[/QUOTE]
 
Melih Bey konuyu açıkladı ben de ifayi kaldırdım zaten ki bir kimyagere ihtiyaç duyulduğunu paylaştım. ilginiz ve uyarınız için teşekkür ederim. Kimyadan okulu uzatmış biri olarak iddialı değilim zaten :)
 
Tekrar teşekkürler.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:29
Sepiyolitle ilgili bir deneyimim yok.O yönde bir beyanım da yok.Onu dile getiren de ben değilim.
 
Üniversite çalışması olsa direk koyucam Mehmet Bey ama yok.Bu şekilde sağlıklı yapan sadece ben değilim zaten.Yurt dışında da birçok uzman bundan bahsediyor.Ben Neden cama cam konusunda açıkladım,hangi türlerde ne oranlarda ne yapmamız gerektiğini.
 
Ayrıca orda da belirttiğim üzere tortuyu bölüm hocamıza bizzat incelettim.İçinde çok sayıda bakteri buldu ve bunların yararlı bakteriler olduğu tespit edildi.Bunu her ne kadar belgeleyemesem de bu belgeleme işlemini en azından açıklama ve akvaryumun fotoğraflarını koyma yöntemiyle yapıyorum.
 
Hali vaktiyle yapmış olduğum pH testini paylaşayım en azından.Çeşme suyu 7.4.  Yaklaşık 4.ayını doldurmuş olan (o zaman)akvaryumun pHı 6.7
 
He kimseyi zorlayacak halimiz de yok.Kim ne isterse onu yapsın.Biz sadece zamanımızı ayırıp bir şeyleri anlatıyoruz o kadar.Tebessüm
 
 
unotim1232009-06-04 22:31:12

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

bjkalleyÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 01/02/2003
İl: Yurtdisi
Mesaj: 9513
bjkalleyÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Haziran 2009 22:34
Mesajımda dip çekimi yerine su değiştirmeyi kullanacağım. Zira önemli olanın bu olduğunu düşünüyorum.

Su değiştirmenin temel amacı nitratı akvaryumdan uzaklaştırmak. Eğer akvaryumunuzda nitrat azsa bunu en azından nitrat için yapmanıza zaten gerek yok, ancak beslediğimiz tankların çoğu yüksek popülasyonlu tanklar. Balık kütlesi/Su kütlesi oranı ne kadar azsa o kadar su değiştirmeye gerek kalmaz. Balıklara yem olarak verdiğiniz azot miktarını sudan bitki budaması veya gaz çıkışı ile geri alamıyorsanız su değişimi kaçınılmaz. Bu tarz dengelerin olduğu konuda yeni başlayan hobicileri de düşünürek dip çekimine hayır dememek lazım diye düşünüyorum.

O zaman ben de ısıtıcıya hayır diyorum. Ben gambusyayı ısıtıcısız beslerim, ısıtıcıya gerek yok.

Diyceksiniz ki biz uygun şartlar için söylüyoruz, haklısınız ancak dünyadaki akvaryumların %99'dan fazlası sizin uygun dediğiniz bu şartlara sahip değilken, dip çekimine hayır demek bence yeni başlayanları yanıltıcı, orta seviyedekilerin de kafasını karıştırıcı bir yaklaşım. Bunun yerine su değişimi yapmamak için bu şartları kurup, sudan nitrat alan canlılara yatırım (para, akvaryumda yer, uygun şartlar hazırlama) yapmalısınız demeniz daha yönlendirici olur.

Benzer şekilde deniz akvaryumu işinde de bu tarz söylemler var. Protein skimmersız akvaryum olurmuş. Olur, ama canlı yükü çok olunca sistem kaldırmaz. Sump olmazsa olurmuş, o da olur. Bir tuzlu akvaryumu için 3 şey şarttır, akvaryum, tuz ve su. Tatlı su daha şanslı, 2 şey yetiyor Diğer şeyler için kısa cümlelerle (ör: filtre lazım) net konuşamayız, onun yerine eğer oda sıcaklığın 20'ye düşüyorsa ve discus besliyorsan, suyu ısıtman lazım gibi şartlara bağlı konuşabiliriz. O yüzden bu gibi konular açıldığında şartlara bağlı olunduğunun ve özellikle bu konudaki gibiyse çok az sayıdaki akvaryumda bu şartlara sahip olunduğunu altı çizilmeli.

Saygılar,
bjkalley2009-06-04 22:38:44

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir