BİTKİ AKVARYUMLARINDA ALGEA KONTROLÜ
Güzel bir bitki tankı herzaman istediğimiz birşeydir. Bu güzelliği bozan ve sıkıntı yaratan en başta gelen sorun ise algealerdir. Ne kadar doğanın önemli bir parçası olsalarda algealer akvaryumlarda pek istenmezler. Berrak ve sağlıklı bir tank görüntüsünü ciddi anlamda bozabilirler. Ustalaşmış hobicilerin tank resimlerine bakıp algeasiz berrak görüntülerine hayran kalmamak elde değildir. Algeasiz bir tanka nasıl kavuşabiliriz sorusunun birçok cevabı olabilir. Algealer havadan , sudan, bitkilerden, bizim aracılığımız ile, malzelerden vs. yüzlerce yoldan akvaryumlarımıza girebilirler. Algealerin akvaryumlarımıza girmesini engellemek pek mümkün değildir tek yapabileceğimiz şey gelişmelerini engellemektir. İyi ve sağlıklı bitki gelişimini sağlamak en büyük algea kontrol yöntemidir. Hatta uzun vadeli tek yöntemdir diyebiliriz. Algea oluşumunu etkileyen birçok etken bulunmaktadır.
a) Gübreleme
b) Aydınlatma
c) Sıcaklık
d) Filtrasyon
e) Su değişimi
f) Taban malzemeleri
g) Ekipmanlar (CO2 kontrol sistemleri vs..)
h) Balık türleri ve yükü
i) Bitki türleri
j) Su değerleri
k) Gözlem
l) Dekorayon melzemeleri
m) Güneş ışığı
Bu konuların birçoğu hakkında daha önceki yazılarımda ayrıntılı olarak bahsetmiştim ve doğru olan yöntemlerinde üzerinden geçmiştim. Daha önce üzerinde durmadığımız bazı konuları bu bölümde ele alabiliriz.
1 – Sıcaklık : Su sıcaklığı bitkilerin metobolizmalarını direk etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Düşük ve yüksek su sıcaklıklarında bitki gelişimi yavaşlar ve ortamdaki besin maddelerini yeterinde tüketemez duruma gelirler. Ortamda biriken bu besin maddeleride algealerin gelişimi büyük oranda destekler. Yazın algea problemlerin yaşanmasının en büyük sebebi sıcaklığın kontrol edilememesidir. Uygun sıcaklık değerleri 24-25 derece olarak kabul edebiliriz. Bitkiler 23 , 26 – 27 derece sıcaklıkları da tolore edebilir. Daha düşük veya yüksek sıcaklık dilimlerinde bitkiler gelişme sorunları göstermeye başlar.
2 – Balık Türleri ve Yükü : Bazı türdeki balıkların ihtiyaçları bitkilerden çok farklıdır. Fakat bitki tanklarında güzel görünmeleri nedeniyle tercih edilirler. Bunun en büyük örneği discus balıklaklarıdır. Bu balıklar 28-32 derece gibi bitkilerin sorun yaşayacağı su sıcaklıkları isterler. Daha düşük ısılarda sağlık problemleri yaşarlar. Fazla yemleme gerektirdiklerinden de büyük olmayan tanklara büyük organik yük getirirler.
Bitki tanklarında beslenebilecek uygun türdeki balıklarında sayıları çok önemlidir. Balıklar tankın büyüklüğüne göre uygun sayıda beslenmelidirler. Bu hem balıkların sağlığı için hemde akvaryumun sağlığı için çok önemlidir. Yüksek sayıdaki balık akvaryumdaki organik yükü oldukça artırır. Bitkiler ve bakteriler bu yükü kaldıramazlar. Bunun neticesinde ortamda fazlaca biriken maddeler algealerin çoğalmasına neden olur.
3 – Bitki Türleri : Bitkilerin besin ihtiyaçları türlerine göre oldukça değişkenlik gösterir. Büyüme hızlarıda ihtiyaçları ile doğru orantılıdır. Bitkilerin türlerine uygun aydınlatma ve gübreleme sağlamak çok önemlidir . Yeni başlayan kişiler genellikle hızlı büyüyen bitkiler tercih ederler bunun en önemli nedeni ortamdaki besinleri hızlı tüketmeleri, bakımlarının kolay olması ve ihtiyaçlarının daha kolay anlaşılabilmesidir. Yavaş büyüyen bitkiler için dengeyi kurmak daha zor olabilir. Bu tabiiki bir genelleme olamaz sadece bir örnek olabilir, bunun nedeni hızlı büyümesine karşın bakımı çok zor olan bitkilerinde olmasıdır. Akvaryumunuzun teknik özellikleri ve tecrübenizin düzeyi doğrultusunda bitki şeçmek çok önemlidir. Yanlış bitki seçimi bitkilerinizin ortama uyum sağlayamayıp ölmesine ve buna bağlı olarak algealerin gelişmesine neden olabilir.
4 – Gözlem : Akvaryumu gözlemlemek ve anlayabilmek çok önemlidir. Bitkiler, balıklar, suyun görüntüsü vb..gibi bir çok nokta bize akvaryumdaki durum hakkında çok önemli bilgiler verebilir. Bitkilerin şekilleri, renkleri, boyları ve büyüme hızılarının gözlemlenmesi bize bitkilerin neye ihtiyaç duyduğuna veya birşeylerin ters gittiğine dair oldukça somut bilgiler verir. Gözlemlemek kolay birşey değildir. İ lk başlarda sadece bakarsınız. Fakat bakmak ile görmek arasından büyük fark vardır. Akvaryuma baktığınızda bu işaretleri görmeniz içinde tecrübeli olmanız gerekir. Akvaryumunuza baktıkça zaman içerisinde bu işaretleri görmeye başlar, daha ileri zamanlarda da doğru yorumlamayı öğrenirsiniz. İşte bu noktaya gelince gözlemlemeye başlarsınız. Bitkiler her zaman doğruyu söyler.
5 – Dekorasyon Malzemeleri :Bitki tanklarında kullanmaya uygun olmayan malzemeler çeşitli sorunlara yol açabilir. Özellikle salınım yapan malzemeler su kimyasını etkiliyerek bitki gelişimini bozabilir veya algea oluşumunu tetikliyebilir. Bitki tanklarında kullanılacak malzemelerin özel olarak şeçilmesi çok önemlidir.
6 - Güneş Işığı : Güneş algea oluşumunu ciddi şekilde tetikleyen bir unsurdur. Güneş ışınları çok güçlü olduğu gibi kontorolümüzde değildir. Direk güneş alan bir tankın algeasiz olması oldukça zordur. Güneş ışınlarının gücü tespit edilemeyeceğinden buna uygun gübreleme ve diğer unsurları ayarlamak imkansız gibidir. Güneş her çeşit specktrumda ışın saçtığından tankımızı uygun olmayan spectrumda ışınlara maruz bırakmış oluruz.
7 – Gübreleme : Algea kontrolünde en önemli nokta gübrelemedir. Aydınlatma , sıcaklık vs. diğer unsurların doğru olduğunu varsayalım. Bu durumda nasıl bir gübreleme doğru olur veya uygun dozda gübrelemeyi nasıl tespit edebiliriz. Bu işin en zor kısmıdır. Tüm hobicilerin sıkıntı çektiği ve hata yaptığı nokta gübrelemedir. %100 somut veriler yoktur. Tanklar arasında en büyük farklılık gösteren noktadır. Doğru aydınlatma , uygun sıcaklık, iyi bir taban bunların hepsi kolayca halledilebilir ve oluşacak küçük hatalarda kolay tolere edilebilir. Fakat hatalı gübreleme çok hızlı şekilde algea olarak geri dönebilir. Doğru gübreleme ince bir aralıkta seyreder. Bu aralığın altında veya üstünde gübreleme bitki gelişimin bozulması veya algea patlaması olarak bize geri yansır. Gözlem ile doğru gübreleme dozunu ayarlamak çok zor olduğu gibi çok tecrübe ister. Tamamen gözlem ile net olarak gübreleme oranlarını tutturmak pek mümkün değildir. Ancak tankınızı çok iyi tanıdığınız taktirde tutturma şansınız olabilir.
Doğru gübreleme yapabilmek için bazı testlere ve cihazlara ihtiyaç vardır. Öncelikle en temel besin maddelerinden başlanır. Bunlar CO2, K, kalsiyum(Ca), magnezyum(Mg) dur. Öncelikle uygun dozda CO2 (30-40 ppm) takviyesi yapılmalıdır. Su sertlik testi (GH) yapılarak su sertliği ölçülür eğer su çok yumuşak ise(5 den düşük) Ca ve Mg ilavesi uygun oranlarda yapılır. Su yeterince sert ise Ca ve Mg ilavesine gerek yoktur. Potasyum(K) sularda yeterli miktarda bulunmaz bitkilerin hitiyacı oldukça yüksektir. Güvenle kullanılabilecek bir maddedir. Potasyum seviyeside uygun düzeye getirilmelidir(20 -30ppm). Bu maddeler yüksek miktarda kullanılırlar ve çok az veya aşırı fazla olmadıkları sürece ciddi sorun yaratmazlar geniş bir aralıkta kullanılabilen maddelerdir.
Diğer besin maddeleri NP, demir(Fe) ve Micro elementleridir . Bu maddeleri özellikle ayrı olarak incelemek daha doğru olacaktır. Bu maddeler bahsetiğimiz ince bir sınırda ayarlanması gereken maddelerdir. Dengesizlikleri algea oluşumunu ciddi anlamda tetikler. Bu maddelerden azot(N) nitrat olarak akvaryumlara katılır. Nitrat biyolojik filtrasyon sonucuda akvaryumda belli miktarda oluşan bir maddedir. Test edilerek miktarı tespit edilir ve bu test sonucu doğrultusunda yeterli düzeyde değil ise ilavesi periyodik olarak yapılır. Fosfor(P) fosfat şeklinde akvaryumlarımıza katılır. Yemlerden ve balık dışkılarındanda ortama karışır. Test ederek bitkilerin kullandığı miktarlarda tanka katılmalıdır. Demir (Fe) bitkilerin en çok kullandığı micro elementtir. Test edilerek bitki ihtiyacı doğrultusunda suya ilave edilir. Micro elementler karışım halinde satılırlar. Test edilemezler bu nedenle gözlem doğrultusunda ve üzerlerindeki dozları başlangıç dozu alarak ayarlanmaları gerekir. Fazla veya az olması algea gelişimine ciddi şekilde etki eder. Doğru doz ince bir aralıktadır, bu nedenle doğru dozu bulmak zaman alabilir.
Testler yaparak bu maddeleri eklememiz ve gözlem ile doğru dozu ayarlamaktan bahsettik. Bunu nasıl yapacağız. Test edebildiğimiz maddeleri ayarlamak oldukça kolaydır. En uygun gördüğüm gübreleme yöntemi 2 günlük gübrelemelerdir. Bu gübrelemelerde uygun dozu şu şekilde ayarlamak mümkündür.
Öncelikle tankın nitrat, fosfat ve demir değerleri tespit edilir. Bu değerler yüksek çıkar ise yüksek oranda ve sık şekilde su değişimi yapılarak bu değerler en aza indirilir. Oturmuş bir tankın nitrat değeri su değişimlerine rağmen genel olarak 2- 3 ppm arasında çıkar. Fosfat değeri genellikle 0,1 çıkabilir bu oldukça normaldir. Demir 0 çıkacaktır dışardan eklenmediği sürece suda bulunmaz. Eğer yeterince su değişimi yapılamıyor ise düşük çıkan maddeleri ekliyerek, yüksek olan maddenin kullanılmasını sağlamak gerekir. Gerekli işlemlerin yapılıp su değerlerinin düşürüldüğünü farz ederek gübre ayarlaması yapalım. Besin maddeleri düşük dozda verilmeye başlanmalıdır. Bitkilerin bu besinleri alımı ve uyum sağlaması 2 hafta alabilir.
- Örnek başlangıç su değerlerimiz şu şekilde olsun;
Fosfat : 0,1
Nitrat : 3
Demir : 0
- Bu değerler doğrultusunda ilk gübrelememiz şu şekilde olmalıdır. Gübreleme sabah ışıklar yanmadan önce yapılır.
Pazartesi
Fosfat : 0,3 ppm düzeyine çıkarılır.(0,2 ppm eklenir)
Nitrat: 5 ppm düzeyine çıkarılır.(2 ppm eklenir)
Demir : 0,1 ppm düzeyine çıkarılır. (0,1 ppm eklenir)
Gübre: Üzerinde yazan dozda eklenir.
Salı
Bu günün sonunda akvaryum ışıkları sönünce 2. gün bitmiş olur. Nitrat, fosfat ve demir testleri yapılır. Eğer sonuçlar aşağıdaki gibi çıkıyor ise eklediğimiz gübreler kullanılmış demektir. Bu dozlama 1-2 hafta boyunca sürdürülür. Nitrat düşüş göstermiyor ise sadece su değişimlerinden sonra ilave edilebilir. Nitrat biyolojik olarak akvaryumda üretildiğinden hep aynı aralıkta kalabilir. Azalıyor ise sürekli 5ppm düzeyine çıkarmak gerekir.
Fosfat: 0,1
Nitrat : 3-5
Demir: 0
- İki hafta sonunda bitkiler nitrat başta olmak üzere diğer besinlerin kullanımına alışırlar. Bu dönemde yosunlanma meydana gelebilir bunun nedeni henüz gerçek ayarlamayı yapmamış olmamızdır. Ayarlamanın ikinci ve asıl evresi şu şekilde olmalıdır;
Pazartesi
Fosfat : 0,4 ppm düzeyine çıkarılır. (0,3 ppm eklenir)
Nitrat: 5-7 ppm düzeyine getirilir.( 2-4 ppm eklenir)
Demir: 0,2 ppm düzeyine getirilir. (0,2 ppm eklenir)
Gübre: Ambalaj üzerinde yazan dozda eklenir.
Salı
Bu günün bitiminde tekrar değerler ölçülür. Çıkan sonuç aşağıdaki gibi ise gübreler kullanılmıştır ve bir basamak daha üste çıkılabilir. Eğer bu değerler daha yüksek çıkar ise bir önceki uygulamadaki doza geri dönmek gerekir. Bunun nedeni artırdığımız doz bitkilere fazla gelmiştir. Her besin aynı şekilde düşük çıkmaya bilir. Eğer bu besinlerden sadece birtanesi yüksek çıkar ise ( demir 0,1 çıkması gibi) o besin maddesi daha önceki gübrelemdeki dozda eklenmelidir.
Fosfat: 0,1 ppm
Nitrat: 3 -7 ppm
Demir: 0 ppm
Çarşamba
Fosfat: 0,5 ppm düzeyine çıkarılır.(0,4 ppm eklenir)
Nitrat: 7-8 ppm düzeyinde olmalıdır.(1-5 ppm eklenir)
Demir: 0,3 ppm düzeyine çıkarılmalıdır. ( 0,3 ppm eklenmelidir.)
Perşembe
Bu günün sonunda testler tekrarlanır. Çıkan sonuç doğrultusunda bir sonraki adım için gerekli miktarlar belirlenir. Nitratta düşme veya sabit kalma yerine yükselme tespit ediyorsanız tanktaki balık yükünüz fazla veya çok fazla yemleme yapıyorsunuz demektir. Bunu kontrol altına almak gerekebilir. D eğerlere baktığımızda fosfat tükenmiş, nitrat uygun aralıktadır. Fakat demir yüksek çıkmıştır, bitkiler tarafından tümü kullanılamamıştır. Bu durumda demirin ilavesi bir önceki yaptığımız gübrelemedeki dozda olacaktır(0,2 ppm).
Fosfat : 0,1 ppm
Nitrat : 5-8 ppm
Demir: 0,1
Cuma
Nitrat yeterli düzeyde olamasına rağmen artış yapmamızın nedeni fosfat ile dengesini korumak içindir. Daha önce yazımızda belirttiğimiz fosfat- nitrat dengesi büyük önem taşır.
Fosfat : 0,6 ppm düzeyine getirilir.(0,5 ppm eklenir)
Nitrat : 8- 10 ppm düzeyine getirilir(0-2 ppm eklenir)
Demir: 0,2 ppm düzeyine getirilir. (0,1 eklenir. Daha sonraki gübrelemelerde 0,2 eklenir)
Gübre : Aynı dozda ilave edilir.
Cumartesi
Bu günün sonunda çıkan sonuçlar bir sonraki gübreleme dozlarını belirler. Demir 0 çıkmıştır bu durum doğru dozu artık bulduğumuz anlamına gelir. Fosfat fazla çıkmıştır bu durumda bir önceki gübreleme dozu doğru dozumuzdur(0,5 ppm). Nitrat fosfat ile orantılı olarak ayarlanmalıdır.
Fosfat : 0,2 ppm
Nitrat: 6-10 ppm
Demir: 0 ppm
Pazar
Haftanın son günü gübreleme yapmaya gerek yoktur. Bitkiler yeterli besini depo edebildiklerinden bir problem meydana gelmez. Bu günün sonunda veya öğleden sonra % 50 su değişimi yapılarak belirlediğimiz değerlerde gübrelemeye devam edilir. Su değişiminden sonra uygun oranda (10-15ppm) potasyum ilavesi gerekli olacaktır. Eğer su sertliği ve Kh düşük ise her su değişimi sonrası gerekli ilavelerin yapılması gerekir.
Micro Element Gübresinin Dozunun Ayarlanması
Micro elementler çok düşük dozlarda kullanıldığından ölçerek ayarlamak mümkün değildir. Fakat diğer maddelerin kullanımı ve değerleri bize ipuçları verebilir. Ayrıca bitkilerin göstereceği belirtilerde bu dozu ayarlamakta çok önemlidir.
Öncelikle kullanıma tarif edilen dozda başlanmalıdır. Bu dozda bitkilerde besin eksikliği belirtileri meydana geliyor ise, bu belirtilerin hangi madde eksikliklerini işaret ettiğini tespit etmeliyiz. Eğer micro elementlerin eksikliğinden kaynaklanıyor ise gübreleme az miktarda arttırılmalıdır. 1-2 hafta sonunda halen aynı belirtiler ortaya çıkıyor ise gübreleme yine arttırılmalıdır. Doz artışının etkisi ancak 1-2 haftada anlaşılabilir bu nedenle her 2 haftada bir problem devam ediyorsa dozu arttırmak daha uygun olacakıtr. Eğer problem ortadan kalkmıyor ise en baştan micro element gübresi dışındaki maddelerin durumu kontrol edilmelidir. Eğer belirtiler ortadan kalkmış ise aynı dozda gübrelemeye devam etmek yeterlidir. Micro gübrelemenin artması daha önce bahsettiğimiz fosfat, nitrat ve demirin kullanımını arttırabilir. Bu nedenle bu maddelerin dozlarının arttırılarak tekrar ayarlama yapılması gerekebilir. Herhangi problem yok ise ayarlamanın tekrarlanmasına gerek yoktur.
Şimdi durumun başka bir yönünden bakalım. Bitkilerde besin eksikliği belirtisi olmamasına karşın yeterli büyüme sağlanamıyor ve algea oluşumu meydana geliyor ise micro element gübresi dozunu nasıl ayarlıyacağız ? Bu sorunun cevabını birkaç yöntemle saptamaya çalışabiliriz. Öncelikle diğer tüm besin maddelerinin NPK, demir, CO2, kalsiyum ve magnezyum gibi ana besinlerin ortamda yeterli olduğundan emin olmamız gerekmektedir. Çoğu zaman bu ana maddeler ortamda uygun aralıklarda bulunmazlar. Bu durum bitkilerde ciddi bir eksiklik belirtisine yol açmasada büyümede yavaşlamaya neden olur.
Ana maddelerin yeterli düzeyde olduğunu varsayarak öncelikle micro element gübresi dozunu arttırmaya başlarız her hafta düşük dozda artırırız ve bitki büyümesini ve algea oluşumunu gözlemleriz. Öncelikle doz artışı yapma nedenimiz doz fazla olsa dahi bitkiler büyük oranda bunu tolere edebilirler. Fakat dozun az olmasını kolay kolay tolere edemezler ve problemler hızlı şekilde kendini gösterir. Aynı şekilde büyümenin yavaşlaması düşük doza bağlı bir durumdur. Bitkilerin büyümelerinin hızlanması durumunda gübreleme bu dozda sabitlenebilir. Bitkilerin iyi gelişmeye başlaması sonucu algealerde bitkilerle yeterli besin rekabeti yapamayacaklarından gelişimleri durur.
Bitki büyümesinin iyi tüm besin maddelerinin ortamda yeterince var olmasına karşın algea oluşumu ile karşılaşıldığında nasıl dozlama yapılabilir? Öncelikle akvaryum test edilir ve değerlerin normal olup olmadığına bakılır. Eğer değerler normal ise öncelikle az oranda micro element gübresi arttırılır. Bunun sebebi bitki gelişimi iyi görünmesine karşın bazı micro elementlerin yetersiz gelmesidir. Yavaş yavaş bitkilerin bu maddelere karşı açlık çekmelerine neden olabilir. Bu durum algealerin çoğalmasına ve bitkilerle rakabet edebilmelerine neden olur. Eğer gübreleme arttırılmasına rağmen yosunlanma sürüyor ise bu defa gübreleme dozu azaltılmaya başlanır. 2 hafta gözlemlendikten sonra algea oluşumu sürüyor ise doz biraz daha azaltılır. Algea oluşumu duruncaya dek işlem devam ettirilir. Bitki büyümesini etkilemeyecek dozlara kadar düşülmelidir. Bitkilerin gelişimi yakından takip edilmelidir. Algea oluşumunun durmasına rağmen bitki gelişiminde bir problem gözlenmiyor ise doğru doz bulunmuş demektir.
Eğer micro element gübresinin dozunu azaltırken diğer maddelerin test sonuçları (fosfat,nitrat,demir) yüksek çıkmaya başlıyor ise doz düşürülmemeli ve biraz yükseltip bu dozda kullanılmaya devam etmelidir. Bunun nedeni micro element gübresinin yetersiz gelmesi durumunda diğer tüm maddelerinde kullanımının azalmasıdır. Sürekli olarak eklediğimiz bu maddeler tüketilemediğinde birikmeye başlar. Aynı zamanda bu maddelerin az olması micro element gübresinin tüketimini azaltır. Bu nedenle micro element gübresi dozu ayarlanırken diğer maddelerin sürekli kontrol edilerek gerektiği yerde arttırılması önemlidir.
Bitkilerin çoğalması ve büyümesi doğrultusunda tankın ihtiyaçları artar. Zaman içerisinde gübrelemenin arttırılması gerekebilir. Oturmuş bir tankın her ihtimale karşı haftada bir defa su değişiminden hemen önce test edilmesi oldukça iyi olacaktır.
Bu yöntemler ile sonuca ulaşılamıyor ise mutlaka başka problemler mevcutttur. Bu problemlerin başında şunlar gelebilir.
a) Uygun olmayan su sıcaklığı
b) Fazla organik yük
c) Fazla balık yükü
d) Yetersiz filtrasyon ve sirkülasyon
e) Yetersiz filtrasyona bağlı amonyak artışı
f) Kalitesiz micro element gübreleri.
g) Yanlış ölçüm yapan test kitleri
h) Ömrü dolmuş lambalar
Algea Kontrolünde Geçici Yöntemler
Algealer ile mücadele etmenin veya yok etmenin birçok geçici çözümü mevcuttur. Bu çözümler kısa vadeli işe yararlar. Akvaryumda meydana gelen ve sürmekte olan problemler ortadan kalkmadığı sürece algealer yeniden oluşmaya devam ederler. Bu yöntemlerden sadece bazıları belirli algealerin kalıcı olarak yok edilmesini sağlıyabilir.
a) Yosun Yok Edici İlaçlar : Birçok ticari markalar altında algealerin yok edilmesi için çeşitli kimyasallar satımaktadır. Bu kimyasal ilaçlar algealeri kısa süreli olarak yok ederler. Devamlı olarak kullanılmazlar. Sürekli kullanımları bitkilere ve canlılara oldukça zararlıdır. Bu durum akvaryumun daha kötü bir hale sürüklenmesine neden olur. Genelikle sadece algealere yapılacak ilk müdahaleler için kullanılırlar. Bu maddeler toksittirler birçok hassas canlıyı veya balıklarıda öldürebilirler. Kullanımları çok önerilen ürünler değildir. Oldukça pahalıdırlar.
b) Antibiyotik : Eritromisin türevindeki antibiyotikler. Mavi-yeşil algealer (cyanobacter) üzerinde oldukça etkilidir. Canlılara ve biyolojik döngüye ciddi bir zararı görülmemiştir. Birkaç gün içinde mavi-yeşil algealeri tamamen yok eder. Kullanılabilecek etkili bir yöntemdir. Fakat diğer yöntemler gibi bu yöntemde akvaryum şartları düzelmediği sürece geçici bir çözüm olmakla kalır. Eritromisin eczanelerden çok ucuza alınabilir.
Eritromisin 5mg/l ile 2.5mg/l arasındaki bir dozda uygulanabilir. Normal doz 3.2mg/l’dir. Buna göre uygun doz 50 litreye suya 160 mg. dır.
1.gün : Uygun miktarda eritromisin tabletini bir kap içerisinde su ile karıştırın.Bir süre dağılmalarını bekleyin. Sonra iyice eriyinceye kadar karıştırın . Filitre motorlarını bir an durdurun. İlacı yayarak tankın her tarafına dökün. İlaç parçacıklarının çökmesini bekleyin. Motorları yeniden çalıştırın.
2.gün; Uygun miktarda eritromisin tabletini birinci gündeki gibi uygulayın.
3. gün; %30 su değişikliği yapın. Varsa ek iç filtre takarak filitrasyonu arttırın.
4.gün; %50 su deşikliği yapın. Bundan sonra yine uygun miktarda eritromisini, birinci gündeki gibi uygulayın.
5. gün; Mavi - yeşil algealerin artık kaybolmaya başlaması gerekir.
6. gün; İlaçlamayı kesin ve %50’den az olmamak üzere (dahada fazla olabilir) yeniden su değişikliği yapın. Uygulamalar sırasında havalandırmayı ve sirkilasyonu arttırın. Tankınızda biyolojik durumu gözlemlemek için devamlı olarak amonyak ve nitrit ölçümleri yapın. Mavi-yeşil algealer tekrar ortaya çıkarsa ( büyük ihtimalle çıkacaktır), yukarıdaki uygulamayı daha kısa süreli (3-4 günlük olarak ) yapabilirsiniz.
c) Hidrojen Peroksit (H202) : Heryerden rahatlıkla bulabileceğimiz bir maddedir. Oksijenli su olarak bilinir. Eczanelerden veya kimyacılardan çok ucuza alınabilir. Bu madde algealerin ani olarak yok edilmesi için kullanılır. Oldukça etkilidir. Bir gün içerisinde algealeri yok edebilir. Kullanımı problemlere neden olabilir. Algealerden arınma sağlasada bitkilerede büyük hasar verir. Ayrıca dayanıksız balıkların ölmesine neden olur. Biyolojik aktiviteyede hasar verir. Birçok hobici tarafından son çare olarak kullanılan bir yöntemdir.
1 litreye 1 ml. olacak şekilde akvaryum suyuna eklenir. Aradan 24 saat geçtikten sonra büyük ölçüde su değişimi yapılır (en az %50). Suya ilave edildikten sonra ısıklar kapatılmalıdır ve balıklar 4-5 saat boyunca gözlenmelidir. Bu süre içerisinde balıklarda bir değişiklik fark edilir ise hemen su değişimi yapılmalıdır.
d) Ozonlama : Ozon üreten cihazların algea gelişimini durdurduğu veya zorlaştırdığı birçok kaynakta tartışılmaktadır. Ozon suyun steril edilmesinde kullanılır. Suyun steril edilmesi algealerin yok olmasına neden olabilir. Kullanımına rastlamadığım sadece yazılı olarak bilgim olan bir yöntemdir. Genel olarak tuzlu su tanklarında kullanılır ve etkili olduğu söylenmektedir. Tankta hastalıkların oluşmasını önlemek içinde tasarlanmış bir sistemdir. Şehir sularının dezenfektasyonunda da kullanılır.
e) Uv Sterilizatörleri : UV-C Işınları yayabilen bir lambanın etrafından suyun geçirilmesi ile çalışan bir sistemdir. Bu ışınlar tüm canlı organizmaları parçalarlar. Suyun içindeki algealerde bu filtreden geçerken parçalanır. Özelikle akvaryumların hastalıklara karşı korunmasında kullanılırlar. Yeşil su oluşumuna neden olan algealerin yok edilmesinde en başta gelen çözümdür. Kullanıldığı sürece yeşil su oluşumu meydana gelmez. Ayrıca diğer algealerin oluşumunuda yavaşlatabilir. Yararlı bakterilere ve canlılara bir zararı yoktur.
f) Fosfat, Nitrat, Amonyak Tutucular : Ticari markalar tarafından oldukça fazla satılan ürünlerdir. Fosfat, nitrat , amonyak gibi maddeleri tutarak algeler tarafından kullanımını engellerler. Fakat bu durum aynı zamanda bitkilerinde gelişimi durdurur. Algealer, bu maddeler çok düşük düzeyde dahi olsa gelişimlerini sürdürebilirler sadece gelişimleri daha yavaş olur. Buna karşın bitkiler erimeye ve ölmeye başlar bu durum sistemin çökmesine ve yavaş yavaşta olsa algealerin ortama hakim olmasına neden olur. Bu tutucuların sadece akvaryum kurulumlarında ilk 3-4 haftada kullanımları oldukça yaralıdır. Kurulum dışında kullanılmamalıdırlar.
ALGEA TÜRLERİ
a) Mavi – Yeşil Algea (Cyanobacter): Dünyadaki en eski micro organizmalardan biridir. Atmosferin oluşumunda büyük rol oynamıştır. Halen dünyada büyük öeneme sahip bir organizmadır. Yeşil saydam bir tabaka şeklinde oluşur. Genellikle akvaryumlarımızda nitrat- fosfat dengesinin bozulması sonucu meydana gelirler. Nitrat ve fosfatın dengesiz artışı oluşumunu tetikleyen bir unsurdur. Suyun güçlü havalandırılmasıda oluşumlarını destekleyen bir unsurdur. Eritromisin ile yok edilebilir.
b) Yeşil Su : Suyun yeşil ve bulanık görünmesine neden olur.Yüksek nitrat ve fosfat artışı, direk güneş ışığı, yüksek organik madde oluşumu sonucu meydana gelebilir. Yetersiz sirkülasyon oluşumunu destekleyen bir unsurdur. Tek hücreli yüzen bir algea türüdür. Uv kullanımı ile yok edilebilir. Ayrıca su sirkülasyonunun artırılması ve biyolojik aktivasyonun güçlendirilmesi yine işe yarayabilir.
c) İpliksi Yeşil Algea : Yeşil iplikler şeklinde tüm yüzeylerde ve bitkilerde oluşabilir. Yetersiz besin rekabeti sonucu meydana gelirler. Organik yük oluşumlarını destekler. Bitkilerin büyümesinin yavaşlaması sonucu olurşurlar. Su değerlerinin kontrol edilerek dengelenmesi oluşumlarını durduracaktır. Mekanik olarak kolayca temizlenebilirler.
d) Kahverengi Algea : Bu algea özellikle silikat artışına bağlı olarak oluşabilir. Silikat içeren malzemeler üzerinde oluşabilir. Aydınlatmanın yetersiz olması durumunda kolaylıkla gelişirler. Ayrıca suyun sert olması oluşumlarını destekleyen bir unsurdur. Aydınlatmanın arttırılması sonucu oluşumları engellenebilir. Mekanik olarak kolay temizlenebilen bir algea dir. Su değişimlerinin filtrelenmiş su ile yapılması oluşumlarını engelliyebilir.
e) Yeşil Kürklü Algea : Kullanım süresi dolmuş florasanlar, yetersiz sayıda hızlı büyüyen bitki olması, bunun sonucunda yetersiz besin rekabeti neticesi ile oluşurlar. Ayrıca yetersiz sirkülasyon nedeniyle tabanda amonyak birikmesi bu yosunların oluşumunu destekler. Florasanların yenilenmesi, hızlı büyüyen bitki ilavesi ve sirkülasyonun arttırılması oluşumlarını engelliyebilir.
f) Yeşil Fırçamsı Algea : Nitrat –fosfat dengesizliği ve yetersiz gübreleme bu algealerin oluşumuna neden olabilir. Gübrelemenin dengelenmesi oluşumlarını engelliyebilir.
g) Siyah Fırçamsı Algea : Yetersiz su değişimi, nitrat ve fosfat artışı, güçlü su havalandırması, uygun olmayan aydınlatma oluşumuna neden olabilir. Su değişiminin arttırılması, uygun aydınlatmanın sağlanması ve besin dengesinin düzenlenmesi oluşumunu engelliyebilir.
h) Kırmızı Algea : Kırmızı sakal yosunuda denir. Tel tel bir yapıya sahiptir. Güçlü bir algea türüdür. Yetersiz su değişimi, yetersiz ve dengesiz gübreleme, eski florasanlar bu algea nin oluşumuna neden olabilir. Besin dengesinin kurulması, eski florasanların değiştirilmesi oluşumunu durdurabilir. Öncelikle bitkilerin ve malzemelerin dezenfekte edilmesi daha iyi olacaktır.
i) Yeşil Nokta Algea : Yeşil noktalar halinde oluşan bir algeadir. Temzilenmesi çok zordur. Genel olarak yetersiz fosfat nedeniyle oluşur. Fosfat düzeyinin arttırılması yok olmasını sağlıyabilir. Fosfat – nitrat tutucuların kullanılması sonucu hemen oluşabilir.
ÖNEMLİ NOTLAR
1 - Besin dengisinin kurulması ve iyi bitki gelişiminin sağlanması en başta gelen çözümdür.
2 - Algea oluşumuna odaklanmak veya algealere göre uygulama yapmak yerine, bitkilerin gelişimine ve bitkilere odaklanmak çok daha önemlidir.
3 - Bir problem ile karşılaşıldığında öncelikle temel nedenlere bakmak daha sonra detaylarla uğraşmak daha doğru olacaktır.
4 – Algealer ile mücadele ile ilgili yazdıklarımın tümü, makalenin en başından beri bahsettiğim tüm noktaların dikkate alındığını varsayarak hazırlamış bulunmaktayım. Daha önce bahsettiğimiz noktalarda ne kadar eksiklik olur ise problemler ile karşılaşma olasılığı okadar artacaktır.
5 - Tankınızı gözlemlemek ve gözlemlemeyi öğrenmek en başta gelen amaçlarınızdan olmalı ve sabırlı olmalısınız.
BİTKİ AKVARYUMLARINDA TEMİZLİK
Akvaryumların temizlenmesi görsel yönden ve akvaryumun sağlığı açısından oldukça önemlidir. Temizlik ve su değişimi zararlı artıkların, algealerin, organik maddelerin, birikmiş element ve çeşitli maddelerin ortamdan uzaklaştırılmasını sağlar. Özellikle mekanik temizlik camlarda, ekipmanlarda ve bitkilerde oluşan algealerin ve tortuların ortamdan uzaklaştırılması için önemlidir. Temizlik ile birlikte yapılan su değişimi ayrılmaz bir ikilidir. Her temizlikten sonra su değişimi yapmak şart değildir bu yaptığınız temizliğe bağlıdır. Temizliği günlük, haftalık, aylık olarak değerlendirebiliriz.
Günlük Temizlik : Genellikle görsel nitelikli bir temizliktir. Su değişimi yapılmaz. Görselliği bozan algea gibi oluşumların camlardan temizlenmesidir. Bu temizlik için mıknatıslı cam temizliyicileri veya çeşitli sünger ve aparatlar kullanılabilir. Eğer sorun yaratacak başka kirlilikler oluşuyor ise pilli dip süpürgeleride kullanılabilir. Ayrıca kopmuş veya çürümüş büyük bitki parçaları toplanabilir.
Haftalık Temizlik : Haftalık su değişimini yapmadan hemen önce yapılan temizliktir. Temizlikten sonra dipteki atıkları temizlemek için gerekli ise dip çekimi yapılabilir. Bu işlemler bitince su değişimi yapılır ve artıklar ortamdan büyük ölçüde uzaklaştırılmış olur. Haftalık temizliğe başlarken su değişimi bitinceye dek filtrelerin durdurulması iyi olacaktır. Artıkları filtrenin çekmesinden çok su değişimi ile dışarı atılması gerekmektedir. Yapacağımız işlemleri sıralarsak ;
a) Filtreler durdurulur. Sirkülasyon motorları var ise bunlarda durdurulmalıdır.
b) Cam temizleme aparatları ile tüm cam yüzeylerin tortu ve algealerden temizlenmeli.
c) Çürümüş veya kopmuş bitki parçalarının toplanması veya dip çekimi ile dışarı atılmalı.
d) Bitkilerde veya ekipmanlarda tortu veya algea var ise bunların temizlenmeli.
e) Temizlenemiyecek kadar algea kaplanmış yaprakların veya çürümeye başlamış yaprakların kesilerek çıkarılmalı.
f) Eğer tabanda fazla artık madde varsa dip çekimi ile bunlarında ortamdan atılmalı.
Aylık Temizlik : Detaylı veya genel temizlik olarak adlandırabiliriz. 1-2 ayda bir veya akvaryumun durumuna göre 3 ayda bir defa bu temizlik yapılabilir. Akvaryumun ve tüm ekipmanlarının temizliği ve bakımı yapılır. Haftalık temizlik su değişimi ile aynı anda yapılmamalıdır. Haftalık su değişiminden yaklaşık üç gün sonra yapılması daha uygundur.
Aylık temizlik işlmeleri şu şekilde olabilir;
a) Filtreler, filtre boruları ve parçaları, reaktörler, dekorda kullanılan malzemeler, florasan kapakları ve ekipmaları vb... gibi tüm ekipmanların temizlenmesi.
b) Kullanılan elektronik kontrol cihazlarının kalibrasyonu ve bakımının yapılması.
Filtrelerin Temizlenmesi : Filtrelerin temizlik aşaması oldukça önemlidir. Filtreler akvaryumlarımız için hayati önem taşıyan bakterilere ev sahipliği yaparlar. Filtrelerin temizliği 1 saatlik bir süre içerisinde yapılmalıdır. Filtrelerdeki elyaflar yenisi ile değiştirilir. Kalın tortuları tutan malzemeler direk çeşme suyu ile iyice yıkanır. Biyolojik malzeme dinlenmiş klorsuz ve soğuk olmayan bir suda veya akvaryumdan alınacak bir miktar suyun içinde çok fazla sert davramadan çalkalayarak temizlenebilir. Biyolojik süngerler ise suyun içinde sıkılıp bırakılarak tortulardan arındırılır. Filtre malzemeleri yerleştirilir ve hemen akvaryuma takılarak çalıştırılır. Bu temizlikten sonra tanka uygun ölçüde bakteri kültürü ilave etmek iyi olacaktır.
ÖNEMLİ NOTLAR
a) Günlük temizliklerde su değişimi yapılmayacağı için artıkları havalandırmak vealgealerin ön cam dışındaki yüzeylerden temizlenmesi iyi değildir. Su değişimi yapılmadığı için filtrenin bu atıklarla kirlenmesine neden oluruz.
b) Camları kaliteli bir manyetik temizliyici ile veya kredi kartı gibi plastiklerle temizlemek uygun olacaktır, kalitesiz ve sert malzemeler camları çizecektir.
c) Dip çekimi yapılırken kum kaldırılmamalıdır. Nazik şekilde işlem yapılmalıdır. Taban bitkisi var ise dip çekimi yine bitkilerin üzerinden güvenli şekilde yapılabilir.
d) İç filtrelerin temizliği sık yapılmalıdır, kolay kirlenirler.
e) Kullanılan kontrol sistemlerinin kalibrasyonu ve bakımı aksatılmamalıdır.
f) Elektrikli cihazları temizlerken elektrik ile bağlantısını kesmeye özellikle dikkat edilmelidir.
TUNÇ SÖNMEZOĞLU