İşte Amerikan Rüyası


SalemÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 13/12/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1217
SalemÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Mart 2013 22:48
Hayatımda herhalde en zor yakaladığın balık ne diye sorsalar dovii derim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

beykentrikaÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 31/03/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 542
beykentrikaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Mart 2013 22:56
O levele atlamadım daha
Bize de nasip olur birgün dövii yakalamak kısmetse. 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

sinorÇevrim Dışı

Özel Üye
[C]2,3,48207[/C]
Kayıt: 01/05/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 3481
sinorÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Mart 2013 23:40
İyisiyle kötüsüyle 5 senede gelinen bu nokta... Dile kolay 1500. SAYFA herkese hayırlı uğurlu olsun, emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Bu konu açıldığında ağzımıza bile alamadığımız türleri şuanda üretiyoruz, hayranlıkla takip edip iç çektiğimiz bir çok türe burun kıvırıyoruz artık. Gelinen nokta gerçekten harika.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mekrögÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 05/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 2513
mekrögÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 00:32
[QUOTE=kabaltah]

 Burak lymp viral bir hastalık balığın bağşıklık sistemi kuvvetliyse kendiliğinden iyileşebiliyor yoksa ilaçla tedavisi yok gibi birşey. Solungaç yada ağız içinde olmadıkça balığa bir zararı yok ama aşırı stres ve kötü su şartlarında öldürücü olabilecek kadar büyük tümörler oluşturabilir. En büyük risk fiziksel temasla diğer balıklara bulaşması eğer başka bir balık bu tümörü didiklerse yara tümör parçalanıp içindeki sıvı akvaryuma karışırsa diğer balıklara da bulaşabiliyor.

 Bunu tedavi ettiğini iddia eden tek ürün seachem paraguard, bir balığımın yüzgeç kökünde büyük bir tümör oluşması sonucu seachemle yazışıp bu ürünü kullanmaya başladım, sözde 14 günde etkili olacaktı 20 gün oldu, bir şişe ilaç bitti tümör hala duruyor. Gerçi bayağa küçüldü ama balığmı koyduğum karantina tankının şartlarında ilaçsız da küçülürdü diye tahmin ediyorum.

[/QUOTE]

Aynı şey Turco'dan önce beslediğim gene Cenk abinin hediyesi Carpinte'de oldu sağ solungacının altında tümor çıktı,ölmeden öncede 6 aya yakın o tümerle yaşadı, hiç bir iyileşme görünmedi o süre boyunca, ne azaldı ne arttı. 

Cenk, dediklerine sonuna kadar katılıyorum sadece burun kıvırma durumuna katılmıyorum. Bu rüya balıkların hiç birine burun kıvıran birisi olmaz heralde rüya grubundan.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kabaltahÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]2399,3[/B]
Kayıt: 05/02/2007
İl: Edirne
Mesaj: 1369
kabaltahÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 01:02

 Bendeki durum ilk eklediğim resmin aynıydı oldukça küçüldü ama kaybolmadı. Gördüğüm en kötü ötneklerden biri de ikinci eklediğim resim, o balık ölmüş. 

 Senin bahsettiğin balıktaki durum da ilk resimdeki gibi miydi Görkem?


kabaltah2013-03-27 01:02:55

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Enez Çevrim Dışı

Kayıt: 28/11/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 156
Enez Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 02:22
Ilk oncelikle cok gecmis olsun ayni sorun ,benim carpintede vardi.Ayni ilk resimdeki gibi ,bundan alti ay oncesinde.Ozamanlar ben kaya tuzu kullanmiyordum fakat o siralar kaya tuzu kullanmaya basladim ve 10 gunde bir 5 tablet kaya tuzu atiyorum ondanmidir bilmiyorum baligim su anda gayet saglikli, belki sizlere faydasi olabilir diye soylemek istedim saygilarimla. 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Umut KatipoğluÇevrim Dışı

Kurumsal Üye
Kayıt: 16/08/2008
İl: Izmir
Mesaj: 3335
Umut KatipoğluÇevrim Dışı
Kurumsal Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 10:12
Sanırım bu illet, bildiğim kadarıyla %100 tedavisi olmayan hastalıklardan birisi...
Hem orta merikan hemde güney amerikanlarda rastladığım için genel bir rahatsızlık olduğunu düşnüyorum.
Her bölgede ve her uzuvda çıkabiliyor. Kist zamanla büyüyebiliyor. Çoğu kanser türü gibi yavaş bir ölüm şekli.
Bende bir Carpintenin gözünün içinen çıktığını görmüştüm, birkaç küçük aparat ile çıkarmayı ve akıtmayı başardım.
Aldığım bölgeye tedavi olarak pek bir işe yaracağını düşünmediğim kaya tuzu ve sarımsak yağı ile kompres yaptım.
Yakalanan 6-7 canlımdan 2 tanesini başlangıç safhasın kurtardım ve bir daha nüksetmedi.
Ancak haraket halindeki yüzgeç ve solungaça yakın olanlar çok daha hızlı ilerlediğini farkettim.
Muhtemelen kan akışının hızlı olduğu bölgelerde daha hızlı gelişebilen bir tür oluşum.


Bu arada 1500. sayfa hayırlı olsun, daha nica 1500 lere diyelim...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koksal GurkanÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6973
Koksal GurkanÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 10:23
İlaçsız enteresan bir tedavi yöntemi var. Ancak muhtemelen bunu uygulayabilecek kişi sayısı oldukça sınırlıdır. pH değeri balığın dayanabildiği oranda, kademeli olarak düşürülür. Hatta mümkünse bu değer ağır ağır 4.5-5 seviyesine kadar indirilebilir. Bir süre bu seviyede balık normal şekilde bakılır. Düşük pH seviyesinde çok fazla bakteriyel enfeksiyon olmayacağından varolan da düzelecektir.
pH nasıl düşürülecek konusu ise su değişimi yapmadan, bolca mangrow kökü eklereyek, oksijeni azaltarak, su dalgalanmasını ortadan kaldırarak ve pH yükseltici ne varsa sistemden çıkarılarak yapılabilir.
Riskli bir süreçtir. Balıkların dayanamaması durumu olabilir. Fazla hızlı değişim olursa şoklanması da kaçınılmazdır. Özellikle orta amerikan grubunda düşük pH seviyesine alışkın olmamaları kontrolsüz oynamalarda ciddi sıkıntı yaratabilir. O yüzden sınırlı deneyime sahip kişilerin hasta balığı klasik tedavilerle kurtarmaya çalışması ve bu yöntemi denememesi çok daha iyidir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mekrögÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 05/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 2513
mekrögÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 12:25
Köksal abi bu dediğin yöntem varsayım mıdır, yani düşük ph'da bakteri yaşamıyor o yüzden bu hastalıkta kendiliğinden gider mi diye düşünüyorsun yoksa bunu uygulayıp tecrübe ettin mi? yanlış anlama sakın merak ediyorum. bu illete bir balığımı kaybettim, uygulanabilirliği, tedavi oluyorsa ne ala, sıkıntı çeken herkese çare olur.
 
Bu arada bende amma balık kaybetmişim tedavisi olmayan hastalıklara...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kabaltahÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]2399,3[/B]
Kayıt: 05/02/2007
İl: Edirne
Mesaj: 1369
kabaltahÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 12:32

 Köksal abi hastalık bakteriyel değil yalnız. Bu virüsün tam olarak yaptığı şey enfekte olan bölgedeki hücrelerin içine yerleşip, hücreyi virüs üretim fabrikasına dönüştürüyor. Enfekte olan hücreler hacim olarak 300 kat büyüyorlar ve vücudun dışına taşıyorlar. Sonuç olarak resimlerdeki görünüşte tümörler oluşuyor.

 Virüslere ilaçlar etki etmediği için ilaçla tefavisi yok. Eğer balık çok iyi şartlarda bakılırsa vücudun kendi bağışıklık sistemi enfeksiyonla savaşıp tedavi ediyor. 

 Başka bir durum da şişen hücrelerin bir süre sonra patlaması. Kendi kendine yada diğer balıkların müdahalesiyle patlayan hücrelerden suya milyonlarca virüs karışıyor, vücuttaki açık yaraları enfekte ederek diğer balıklara da bulaşıyorlar. 

 Bahsettiğim ilaç zaten balıktaki enfeeksiyona fayda etmiyor, patlayan hücrelerden çıkan virüsleri öldürüp hem balığın diğer bölgelerine hem de diğer balıklara bulaşmasını engelliyor.

 Senin dediğin düşük ph ortamı yaratmak yada Enezin fediği gibi suya bol tuz atmak gibi suya karışan virüsü öldürebilecek su şartları yaratmak iyileşmeyi hızlandırabilir.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

MYAKISÇevrim Dışı

Kayıt: 21/08/2011
İl: Izmir
Mesaj: 202
MYAKISÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 12:58
Merhaba
Düşük pH derecelerinde genel olarak daha az bakteri olduğu doğrudur. Sadece bu avantaj nedeniyle 4-4,5 pH da discus yetiştirenler var. Ama tedavi aşamasında durum biraz daha farklı. Genel olarak günlük 0.25 lik pH değişimlerini balıkların tolere edebileceği kabul edilir. Yani 4 günde 1Ph. Şu anki pH ın 7,5 olduğu ve 5,5 a düşürmek istendiğini kabul edersek 8 günde düşürebiliyoruz.
Buda hasta bir balık için azımsanmayacak kadar uzun ve sadece usta ellerde denenebilecek çok hassas bir süre.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

iskender türkÇevrim Dışı

Özel Üye
[C]7,1,30232[/C] [C]2,2,30232[/C] [C]4,3,30232[/C]
Kayıt: 16/07/2007
İl: Usak
Mesaj: 1348
iskender türkÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 13:21
Birkaç balığımı da ben kaybettim bu illetten maalesef. Alın bölgesi bayağı bir şişiyor içinden sıvı akıyor. Birkaç tedavi yöntemi yapmama rağmen geçmiyor,bir nevi kanser gibi bir şey,hatta bir balığım 3 ay yaşadı yem yemedi o süreçte en sonunda verdim gitti ama ne oldu bilmiyorum.Birde rastladığım diğer bir problem dudakları ağızdan ayrılacakmış gibi şişiyor ve dolayısı ile yem yiyemiyor ölüyor.Amerikanlar da sanırım en çok rastlanan iki hastalık budur.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

rastlantısalÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 25/04/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 4979
rastlantısalÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 13:24
Merhabalar.
Daha önce bununla karşılaştığımda hiçbir şey yapmayıp suyu stabil hale getirerek ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirip metabolizmasını hızlandırarak; yani çay demi dökerek canlının kendi kendine tedavi olmasını sağladım. Bir tek genç bir RT'yi kurtaramadım. Görkemde belirdiğinde kesinlikle dokunma diye altını çize çize söylemiştim. Çünkü ilaçla tedavisi mümkün değil.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koksal GurkanÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6973
Koksal GurkanÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Mart 2013 13:28
[QUOTE=mekrög] Köksal abi bu dediğin yöntem varsayım mıdır, yani düşük ph'da bakteri yaşamıyor o yüzden bu hastalıkta kendiliğinden gider mi diye düşünüyorsun yoksa bunu uygulayıp tecrübe ettin mi? yanlış anlama sakın merak ediyorum. bu illete bir balığımı kaybettim, uygulanabilirliği, tedavi oluyorsa ne ala, sıkıntı çeken herkese çare olur.
 
Bu arada bende amma balık kaybetmişim tedavisi olmayan hastalıklara...
[/QUOTE]
Bu durumu şans eseri öğrenmiştim. İki farklı sette duran balıklardan bir grubu patır patır dökülürken diğer grupta hiçbir şey yoktu. Nedir niyedir diye bakarken pH ölçme fikri çıktı. Bir de baktık ki pH 4.5 olmuş. O zaman karşılaştırmalı etkilerini değerlendirmeye başladım. Bakteri desem de sonuçta hastalığın kaynağı diye bakmak lazım. Hastalığa kaynak oluşturacak ortam oluşamadığından balık hastalanmıyor. Hasta olandakiler de muhtemelen o aşamada ortadan kalkacağı için balık tekrar normale dönüyor. Yine de kalıntıları olabilir ve pH yükseltilince tekrar ortaya çıkabilir. Bunun önlemi de pH yükseltme sürecinden itibaren çok daha etkili önlem tedavisi uygulamaktır.


[QUOTE=MYAKIS]Merhaba
Düşük pH derecelerinde genel olarak daha az bakteri olduğu doğrudur. Sadece bu avantaj nedeniyle 4-4,5 pH da discus yetiştirenler var. Ama tedavi aşamasında durum biraz daha farklı. Genel olarak günlük 0.25 lik pH değişimlerini balıkların tolere edebileceği kabul edilir. Yani 4 günde 1Ph. Şu anki pH ın 7,5 olduğu ve 5,5 a düşürmek istendiğini kabul edersek 8 günde düşürebiliyoruz.
Buda hasta bir balık için azımsanmayacak kadar uzun ve sadece usta ellerde denenebilecek çok hassas bir süre.
[/QUOTE]
Aslında ithalattan gelen balıklarda pH geçişi çok daha kısa sürede oluyor. Hatta akvaryumcudan alıp getirdiğimiz hassas balıkların evde adaptasyonu için bile maksimum 1 saat harcıyoruz. Üstelik pH farkı belki 1.5-2 bile olabiliyor. Çünkü akvaryumcuda 8 olabilirken evde 6-6.5 olabiliyor.
Ustalı veya deneyim derken aynı şeylerden bahsediyoruz. Kontrolsüz hareketler zaten direk kayba yol açar.
Balığın uzun süreçte kaybedilmesi riskine gelince, zaten bu arada normal tedavi ile kayıp söz konusu olabilir. Hiç olmazsa bir şans yaratmak için denenebilecek bir süreçtir. Kurtulma olasılığını arttırır. O bile kurtarmıyorsa çoktan balık ölmüştür de bizim haberimiz yoktur.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir