Hobimizde çok mu evhamlıyız?


RabelahÇevrim Dışı

Kayıt: 31/03/2009
İl: Ankara
Mesaj: 130
RabelahÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 14:08
Hobiye ortaokulda başlamıştım, askere gidene kadar devam ettim. Döndükten sonra 2 sene daha uğraştım ve evlenmemle beraber 5 sene ara verdim. Şimdi tekrar akvaryumumu kurmuş bulunuyorum. Bu sefer akvaryum.com ile tanıştım ve balıklarıma daha bilinçli bakmaya başladım.

Önceleri, kurulumda 2 gün su dinlendirme ve 50 litre akvaryuma 1 fincan kaya tuzu, 5 damla metilen mavisi, rutinde ise standart olarak iki haftada bir filtre (iç) temizliği, 3 ayda bir dipten 10 cm su çekimi ve 3-4 damla metilen mavisi ile sorunsuz olarak hobimi sürdürüyordum. Akvaryum.com'la tanıştıktan sonra "ben ne yapmışım" demekten kendimi alamıyorum. Ya balıklar çok hassaslaştı, ya da biz hassaslaştırdık, bunu anlayamıyorum.

Bu durumu biraz da kırsal kesimde ve şehirde büyüyen çocuklara benzetiyorum. Hani kırsalda "saldım çayıra, mevlam kayıra" mantığı vardır ya... Çocuk tozun, pisin içerisinde, soğukta, müthiş bir bağışıklık sistemi sağlar; ama şehirde pamuklara sarılıp, sarmalanır ve alerjinin ve hastalığın pençesinden bir türlü kurtulamaz...

Elbette ki yaşam söz konusu olunca "olmazsa olmaz" koşullar vardır, ama balıklarımızı bu denli sevdiğimiz için mi bu kadar hassas davranıyor ve doğal seleksiyonu bozuyoruz?
Rabelah2009-04-30 01:22:10

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 14:19
Çocuğun dışarıda yaşaması ile balığın uygun olmayan su değerlerinde yaşaması bir değildir.Sizin dediğiniz durum insanda bağışıklık sisteminin sağlamlaşması ile meydana gelmektedir.Oysa ki pH-GH-tuzluluk vs gibi değerlere karşı bağışıklık kazanmak diye bir şey olamaz.Burda anlatılanlar en doğrusudur ve hobinin profesyonellik düzeyindeki uygulamalardır.Her şey gün geçtikçe geliştiği gibi bu hobidekiler de gün geçtikçe nasıl daha sağlıklı bakarım sorusuna daha iyi cevaplar bulabilmektedir.Eskiden bırakın nitrat-fosfat vs gibi maddeleri ayrı ayrı bilmeyi,yararını zararını,akvaryumculukta adı bile geçmiyordu belki.Ama şimdi her şeyin bilincindeyiz.
 
Saygılar...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

f-a-t-i-hÇevrim Dışı

Kayıt: 16/10/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 429
f-a-t-i-hÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 14:21
Gerçekten güzel bir konuya değinmişsiniz Serdar Bey, benim fikrim şu doğrultuda..Bence üreticiler akvaryum balıklarına olan ilginin arttığını görünce gün geçtikçe daha çok yavru almak ve kar sağlamak adına yavruları kusturma yoluna veya erken dış dünyayla tanıştırma yoluna giderek balık neslini dış tehlikeler konusunda hassaslaştırdılar.Bizde hobiciler olarak bu konuda gün geçtikçe gerek başımızdan geçen tecrübeler olsun gerek yaşadıklarımız, hassaslaştık ve bilinçlendik.Saygılar..

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

abestilÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 20/05/2007
İl: Ankara
Mesaj: 1300
abestilÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 14:56
Bu konuda eski habici abilerimiz daha doğrusu amcalarımızdan sık sık nerede o eski lepistesler lafını duyarız.Bazı türlerde sizin bahsettiğiniz gibi genlerinde bir bozulma söz konusu olmuş olabilir ama bu benimki sadece yorumdur bir bilgim yok. Birde ben günümüz hobiciliğinde sık rastladığım bir yanlışı dile getirmek istiyorum ; çok sık su değiştirmek. Ben ankarada öğrenci olduğumdan memleketimdeki akvaryumlarımın suyunu ayda bir ancak değiştirebiliyorum, su eve gittiğimde helede akvaryum kalabalıksa sapsarı olduğu oluyor ama balıklar turp gibi maşallah büyüme hızlarıda gayet iyi oluyor. Bazen düşünüyorum haftada bir suyu değiştirmek yarardan çok zarar mı sağlıyor diye? Ama bu konuda kesinlikle yeni başlayan arkadaşlara yanlış örnek olmak/yanlış bilgi vermek istemem. İmkanım olsa bende haftada bir su değiştiririm.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

yxxlÇevrim Dışı

Kayıt: 18/02/2009
İl: Sakarya
Mesaj: 256
yxxlÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 15:14

Benimde benzer bir hikayem var. Lise yıllarında benimde akvaryumum vardı yani 16 - 17 yıl önce. Arkadaşın dediği gibi suyu sadece eksileni tamamlardım dip çekimi filan hiç duymamıştım. En ufak bir sorunda hemen ilaç kullanırdık, olmazsa olmaz metilen mavisi devamlı eklerdik. Yok yararlı bakterilermiş filan öyle birşeyde yoktu. (daha doğrusu bilmiyorduk) Akvaryumu komple 6 - 8  ayda bir döker, siler, temizler yeniden kurardık. Üstelik camlardaki yosunu ve lekeleri çıkarmak için toz vim kullanırdım. İşin tuhaf tarafı balıklarım şimdikinden daha sağlıklıydılar. Şimdi bende yeniden başladım ve forumdan epey bilgi edindim. Daha önce yaptıklarımızla şimdi yapılanları karşılaştırınca bi tuhaflık olduğu hissine kapılıyorum bazen. Ama nerde!!

yxxl2009-04-29 15:15:47

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

egemen1903Çevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2006
İl: Ankara
Mesaj: 2740
egemen1903Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 15:30
Burda iki görüş var. İkisininde doğru yönleri var muhakkak. Uyguladığımız hassas bakım balıkları daha narin kılıyor olabilir. Daha az özenlede yaşayabilirler. Ayda bir su değişimide yapılabilir gün aşırıda. Her iki türlüde balıklar yaşıyor, ozaman neden bukadar özen gösteriyoruzki diye düşünmemek lazım bence. Amacımız yaşatmak değil neticede öyle değilmi?
Ayda bir su değişimi yaparsakda balıklar yaşar, haftada 2 kere yem versekde balıklar yaşar.
Bizim yaptığımız bakım; formları için, gelişimleri için, daha sağlıklı ve mutlu olmaları için.
Ben bu şekilde düşünüyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ilkaybasaranÇevrim Dışı

Kayıt: 05/03/2009
İl: Balikesir
Mesaj: 44
ilkaybasaranÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 17:00
Sanırım atalarımızın dediği gibi sakınılan göze çöp batıyor. Öyle akvaryumlar görüyorumki içerisi zor seçiliyor yosundan fakat balıklar bomba gibi. Ne dış filtre ne ısıtıcı vs. Bakımın b si yok. Gelgelelim bizim evdeki paşalar sapır sapır şehit olmakta. Hemde hertürlü imkanları varken. Doğanın işine çok mu karışıyoruz acaba?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

incisusÇevrim Dışı

Kayıt: 26/10/2006
İl: Bursa
Mesaj: 569
incisusÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 17:10
Su Kimyası - Eleştiri

Akvaryum hobisiyle yakından ilgili olmayan bir kişi gördüğü akvaryumu ilk olarak temizlik yönünden inceler. Pırıl pırıl dekorasyon malzemesi ve camlar elbette dikkat çekicidir ancak tüm bunlar akvaryumun geçer not alması için yeterli olmamalıdır.

                                

Akvaryum tertemiz olsa bile içerisindeki suyun kimyasal özellikleri balıklar için uygun olmayabilir.

 

Çiklitlerin akvaryum hobisinde yaygınlaşması sayesinde su kimyası hakkında bilgilerimiz arttı. Canlı doğuranların çok popüler olduğu geçmiş yıllarda pek fazla kişinin haberdar olmadığı amonyak, nitrit ve nitrat değerleri bir anda dilden dile dolanmaya başladı. Bu maddeleri ölçmek için satılan test kitleri, tampon solüsyonlar vb. ile hobicilerin evlerine mini laboratuvar kurduğunu söyleyebiliriz. Ancak konuyu sadece bu yönden ele almak yanlış sonuçlara da yol açabiliyor...

 

Sonuçta ilgilendiğimizin bir canlı olduğunu ve bu canlının vücudunda sayısız reaksiyonun gerçekleştiğini unutmamamız gerekiyor. İnsanoğlu her konuya kendi bildiği taraftan yaklaşma eğiliminde olsa bile gerçekte işleyiş bizim şu an için bilmediğimiz pek çok şeyden etkileniyor olabilir.

 

Hobide giderek artan sayıda "uzman" kişinin su kimyası hakkında formüller, reçeteler yarattığını gördükçe bunu vurgulama ihtiyacını hissediyorum.

 

Bir canlıyla uğraşırken izleyeceğimiz yol, bir motorla uğraşırken izleyeceğimiz yoldan farklı olmalıdır. Yani kullanacağımız yakıtın oktanı, motor yağının numarasına benzer bilgileri biraraya getirmek bu alanda net bir şekilde başarıya ulaşma anlamına gelmeyecektir.

 

Akvaryum dünyasında tanınan balıkların büyük çoğunluğu doğadan seneler önce kopmuştur ve uzunca bir süredir insan eliyle üretilmektedir. Bu balıklar adaptif mekanizmaları sayesinde yeni yaşam ortamları sayabileceğimiz akvaryum dünyasına, dolayısıyla ortalama su koşullarına uyum sağlamışlardır. Bu canlıları besleyen hobiciler doğal yaşam ortamlarına benzer akvaryum koşulları yaratmak uğruna bence bazen balıklara bilmeden de olsa kötülük etmektedirler. Sıradan su koşulları altında yaşatılabilecek hatta üretilebilecek pek çok balığın sürekli su koşullarıyla oynanan akvaryumlarda ne derece rahat ettiklerini kestirmek oldukça güç... 

 

Sonuç olarak; pH, GH, KH değerlerini, balık için uygun olduğunu düşündüğümüz değerlere getirmek için  gösterilen çabanın büyük kısmının gerekli olmadığını düşünüyorum.

 

Kurduğumuz akvaryumda beslediğimiz türlerde istenen görünüm ve davranışları gözlemliyemiyorsak su kimyasına dalıp, stres ve uygun beslenmeyi gözardı etmemeliyiz. Özellikle stres faktörü bence yeterince önemsenmiyor ya da yalnızca bozuk su şartlarının neden olduğu stres dikkate alınıyor.

Alıntı:Görkem Yararbaş

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2009 17:32
Evren Bey,eğer ki bunu afrika cichlidleri açısından değerlendirirsek,evet pHın çok düşük olmaması durumunda bakılabilir.Ancak malesef her tür öyle olmuyor.Öyle türler var ki pH 5 e kadar düşmezse üremiyor.İstediğinizi yapın,isterseniz ölene kadar besleyin ama gerekli değişimler olmadığı sürece eşeysel hormonlar aktif duruma geçmiyor ve cichlidlerde bu hormonlar daha üst düzeyde salınırken başka türlerde bu kadar yüksek seviyede olmuyor.Dediğiniz gibi olsa da keşke biz de uğraşmasak.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RabelahÇevrim Dışı

Kayıt: 31/03/2009
İl: Ankara
Mesaj: 130
RabelahÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 30 Nisan 2009 01:19
[QUOTE=unotim123]Çocuğun dışarıda yaşaması ile balığın uygun olmayan su değerlerinde yaşaması bir değildir.Sizin dediğiniz durum insanda bağışıklık sisteminin sağlamlaşması ile meydana gelmektedir.Oysa ki pH-GH-tuzluluk vs gibi değerlere karşı bağışıklık kazanmak diye bir şey olamaz.Burda anlatılanlar en doğrusudur ve hobinin profesyonellik düzeyindeki uygulamalardır.Her şey gün geçtikçe geliştiği gibi bu hobidekiler de gün geçtikçe nasıl daha sağlıklı bakarım sorusuna daha iyi cevaplar bulabilmektedir.Eskiden bırakın nitrat-fosfat vs gibi maddeleri ayrı ayrı bilmeyi,yararını zararını,akvaryumculukta adı bile geçmiyordu belki.Ama şimdi her şeyin bilincindeyiz.
 
Saygılar...
[/QUOTE]

Onur Bey,

Sizin şahsınızda yanlış anlaşıldığımı düşündüğüm bir noktaya değinmek istiyorum: Yazdığım yazının son bölümünde "olmazsa olmaz" koşullardan bahsediyorum ki bu bahsettiğiniz "bağışıklık sağlanması mümkün olmayan" koşullardır, ama bu noktada da uzun vadede seleksiyonun olabileceği düşüncesindeyim.

Elbette bir takım koşullar sağlanmadığı sürece gözümüz gibi baktığımız balıklarımıza uygun koşullar sağlayamayız. Nasıl ki yaşadığımız şehir ortamı bizlerin yaşam kalitesini düşürüyorsa, aynı şey balıklarımız için de geçerli. Elimizden geldiğince onların doğal koşullarını sağlamaya çalışmıyor muyuz?

Doğru, balıklarımız pek çok su değerinde yaşamlarını sürdürebiliyor, ama o kadar... Benim hobiye başladığım dönemde çöpçü balığı üretmek hobicilerin değil, profesyonellerin işiydi. Ama şu an pek çok hobici bu işi başarır düzeyde. Niçin; çünkü gerekli değerleri ve koşulları biliyor, ona göre ortam hazırlıyor.

Geçenlerde "lepisteslerin eskisi kadar dayanıklı olmadığı" konusunda okuduğum bir yazı üzerine geçmişte yaşadıklarımı gözden geçirdim ve kafamda bu şekilde bir kanı oluştu.

Saygılarımla...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 30 Nisan 2009 07:24

Serdar Bey,seleksiyon elbette vardır ancak bu gen havuzunun izin verdiği ölçüde gerçekleşir.Ben yavaş yavaş dayanma sınırlarını değiştiririm mantığıyla 5 pH ta yaşayan balığı zamanla 7 pHa uygun bir moda getiremezsiniz.Çünkü bu mantıkla bize yeterli süre verildiği takdirde 0-14 pH aralığında kademeli olarak düşürür veya yükseltiriz.Bunları sınırlayan ise genlerdir.Aynı şekilde suyun asitliği veya bazikliği birçok şeyi birden etkilemektedir.Sudan mineral alımı,yüzeydeki hücrelerin işleyişleri,hormon seviyeleri vs daha bir çok şey ile etkileşim halindedirler.Bu sadece pH ile de sınırlandırılamaz.Daha çıkarım yapamadığımız birçok şey bir anda çalışmaktadır ve sistemler çok kompleks işler.Lütfen beni yanlış anlamayın,ben sadece kolay balıklar için bunun geçerli olduğunu düşünüyorum.Aynı şeyi çok farklı koşullarda yaşayan balıklara uygulayamıyorlar malesef.

 


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

haagenÇevrim Dışı

Kayıt: 27/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 13
haagenÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 02 Mayıs 2009 13:09
     Serdar Demiray Beye bu konuda ben de katiliyorum. Bence akvaryuma surekli yapilan mudehaleler ve asiri hassas davranmak baliklarimiza daha fazla zarar veriyor. Tabi burda ince bir ayrim da var elimizi surmeyelim yetersiz kosullarda yasasinlar durumu degil bu. Ama titizlik hastasi insanlar gibi surekli su degerlerini kontrol etmek ve sabit tutmaya calismak, surekli derinlemesine temizlik, sik su degisimi, ufak hastaliklarda bile direkt ilac kullanimi vs. bunlari bence abartiyoruz. Saglikli kurulan bir tankin butun bunlara ihtiyaci var AMA SIK ARALIKLARLA DEGIL.
     Bence cok sakinmayin baliklarinizi optimal buyuklukte bir tankta, optimal bir filtreleme ile, optimal bir koloni ile cok az mudehale ederek saglikli ve mutlu yetistirmeniz mumkun olacaktir...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mustafakısacıkÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 16/11/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 2661
mustafakısacıkÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 02 Mayıs 2009 17:52
Her iki görüşede katılmamak mümkün degil.Sakınan göze çöp batar! misali yada bakarsan bag bakmazsan dağ mı? olur.Arkadaşlar şuan besledigim balıkları göz önüne alırsam.10 günde 1 dip çekimi,kaya tuzu ve çeşmeden ısısı el ile ayarlanmış (tank suyu ile hemen hemen yakın +1/1- derecesinde musluk suyu,2-3 haftada bir iç filtre temizliği ve geçenlerde yaptıgım dış filtre temizligi (6 ay olmuştu).Rutininde ilerleyen ve şükür ölümsüz büyüyen f1'ler.Yere düşmeyecek kadar günde 2 defa yemleme.Sakınıyormuyum yada bakıyormuyum kararı siz verin.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

H.Cem GÜNLÜÇevrim Dışı

Kayıt: 21/02/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 262
H.Cem GÜNLÜÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 02 Mayıs 2009 18:48
incisus demiş'ki ;
 
Hobide giderek artan sayıda "uzman" kişinin su kimyası hakkında formüller, reçeteler yarattığını gördükçe bunu vurgulama ihtiyacını hissediyorum.
 
 
Bende hep şunu merak ederim;Acaba hastalanan bir tür balığın tedavisine karar verebilecek bir AKADEMİK uzman ülkemizde veya diğer ülkelerde mevcutmudur?
Varsada bu insanların yerine, hobide giderek artan UZMAN :))) kişilere neden danışılıyor?
Şayet yoksada tatlısu kurnazlarını daha izleyeceğe benzer bir halimiz var gibi duruyor bence.
Tabii bu hobide ki bu boşluğu dolduracak kurnazın da, ziyade olduğunu çevrede görmek mümkün.
 
Düşüncelerinizin çok büyük bölümüne katılıyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir