Fotosentez neden hemen başlamaz?


Akgün CemÇevrim Dışı

Kurumsal Üye
Kayıt: 02/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 446
Akgün CemÇevrim Dışı
Kurumsal Üye
Gönderim Zamanı: 13 Mart 2013 17:03
Arkadaşlar merhaba,
 
Bol bitkil tankımda fotosentez ilk 3-4 saat içinde hemen hemen hiç olmuyor, daha sonrasında yavaş yavaş başlayıp 8-10 saatler arasında had safhaya ulaşıyor.
 
Bunun nedeni neler olabilir?
 
Tankım 100*40*50 ölçülerinde, brüt 200 litre, net 170 litre su var.
4*39 watt ışıklandırma mevcut. 2 daylight ve 2 Grolüx şeklinde. (Flolar daha 1 aylık)
Hergün düzenli sıvı gübreleme (makro ve mikro) yapıyorum.
7*24 co2 veriyorum.
Taban da fondo vivo ve hagen kum 8 cm yükseklikte mevcut.
Işıklandırma: eskiden 4 saat açık 2 saat kapalı 4 saat açık şeklindeydi. Şimdi ise: ilk 4 saat de pek fotosentez olmadığı için aralıksız 8 saat açık tutuyorum.
 
 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

YoKuSaÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/01/2011
İl: Aydin
Mesaj: 929
YoKuSaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 13 Mart 2013 19:23

Bu akvaryumun için normal de kabarcık manyağı olması gerekiyor. Ancak co2 24 saat açık diyorsun ph ve co2 ölçümleri yap. Co2 eksik kalacağından eminim. Çünkü 24 saat açıksa içinde canlı varsa öldürür ve pH ı yükseltir. Saniye 3 4 kabarcık veriyorsan 5 6 kabarcığa çıkar. Olmadı biraz daha artır.


Teşekkür Edenler: [T]204607,Megline[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Akgün CemÇevrim Dışı

Kurumsal Üye
Kayıt: 02/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 446
Akgün CemÇevrim Dışı
Kurumsal Üye
Gönderim Zamanı: 13 Mart 2013 22:06
[QUOTE=yokusa]

Bu akvaryumun için normal de kabarcık manyağı olması gerekiyor. Ancak co2 24 saat açık diyorsun ph ve co2 ölçümleri yap. Co2 eksik kalacağından eminim. Çünkü 24 saat açıksa içinde canlı varsa öldürür ve pH ı yükseltir. Saniye 3 4 kabarcık veriyorsan 5 6 kabarcığa çıkar. Olmadı biraz daha artır.

[/QUOTE]
 
Ali bey co2 ph yükselmesi değil ph düşmesine neden olur diye biliyorum... yanılıyor muyum?
Saniyede 2 kabarcık veriyorum zaten... Bence bunun üstüne de çıkılmasının doğru olduğunu sanmıyorum.
Lakin sabahları kalktığımda co2 kabarcıklarının azaldığını görüyorum yani 2 saniye 1 kabarcığa felan düşüyor... Belki bunun etkisi olabilir diye arttırıyorum.
 
Söylemeyi unuttuğum bir şey var: Ben co2 yi %100 çözüyorum, dıy vortex kullanıyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

YoKuSaÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/01/2011
İl: Aydin
Mesaj: 929
YoKuSaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 13 Mart 2013 23:28
2 saniyede 1 kabarcık az istediğini yap fotosentez göremezsin. Işıkla birlikte ver. Hatta ışıktan 1 saat önce 3 4 kabarcık\sn ver sonra ışıkları aç kısa sürede fotosentezi görürsün. Benden demesi. Ben böyle yapıyorum. Gayet güzel fotosentez oluyor.

Beğenenler: [T]213029,Ozcandemirr[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mustafaerdogarÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
mustafaerdogarÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 14 Mart 2013 07:24
Akgün Bey merhaba,

Fotosentezin gözle görülebilir olması suyun oksijene doymasına bağlı. Oksijen, balık ve bakterilerin (hatta gece bitkilerin) kullanımı ve varsa çeşitli nedenlerle (su yüzeyi hareketi vb.) suda azalırken diğer taraftan suya fotosentez sonucu üretilen oksijen girişi oluyor. Giriş hızı çıkıştan fazla hale geldiğinde suda oksijen miktarı artmaya başlıyor ve belli bir süre sonra doygunluk derecesine ulaşıyor. Doygunluk durumunda artık daha fazla çözünemeyerek gaz halinde (kabarcık olarak) yukarı çıkıyor. Böylece fotosentezi gözlemlemiş oluyorsunuz. İşte yukarıdaki cümlede altı çizili olarak geçen "belli bir süre" şuan sizin tankınızda bahsettiğiniz ilk 3-4 saate tekabül ediyor. Bu süreyi kısaltmanın yolu öncelikli olarak optimum CO2 sağlamaktan geçiyor. Bunu da ancak testlerle yapabilirsiniz ki CO2 kullananlar için bence her halukarda (fotosentez görmek için olmasa bile)yapılması gereken budur. pH ve KH testi edinerek pH-KH-CO2 tablosu ile CO2 miktarınızı 30-50 ppm arası olacak şekilde ayarlamanız uygun olur. İkinci olarak geceleri havalandırma yapmanızda faydalı olur. Böylece sabaha kadar sudaki oksijen miktarının fazla düşmesinin önüne geçmiş olursunuz. Ayrıca bu uygulama daha sağlıklı bir sisteminiz olmasına katkıda bulunuyor.

Kolay gelsin,
mustafaerdogar2013-03-14 07:52:02

Beğenenler: [T]213029,Ozcandemirr[/T][T]191362,CaptainJava[/T][T]205230,muhsin79[/T][T]72358,Akgün Cem[/T][T]203318,Furkan tarık[/T]
Teşekkür Edenler: [T]197772,adnan3577[/T][T]205230,muhsin79[/T][T]72358,Akgün Cem[/T][T]203318,Furkan tarık[/T]
+1: [T]111484,Shateiel[/T][T]132126,evilways[/T][T]205230,muhsin79[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Akgün CemÇevrim Dışı

Kurumsal Üye
Kayıt: 02/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 446
Akgün CemÇevrim Dışı
Kurumsal Üye
Gönderim Zamanı: 14 Mart 2013 12:51
[QUOTE=yokusa]2 saniyede 1 kabarcık az istediğini yap fotosentez göremezsin. Işıkla birlikte ver. Hatta ışıktan 1 saat önce 3 4 kabarcık\sn ver sonra ışıkları aç kısa sürede fotosentezi görürsün. Benden demesi. Ben böyle yapıyorum. Gayet güzel fotosentez oluyor. [/QUOTE]
 
Elbette bunuda çok denedim... ama olmuyor... olmuyor...


[QUOTE=mustafaerdogar] Akgün Bey merhaba,

Fotosentezin gözle görülebilir olması suyun oksijene doymasına bağlı. Oksijen, balık ve bakterilerin (hatta gece bitkilerin) kullanımı ve varsa çeşitli nedenlerle (su yüzeyi hareketi vb.) suda azalırken diğer taraftan suya fotosentez sonucu üretilen oksijen girişi oluyor. Giriş hızı çıkıştan fazla hale geldiğinde suda oksijen miktarı artmaya başlıyor ve belli bir süre sonra doygunluk derecesine ulaşıyor. Doygunluk durumunda artık daha fazla çözünemeyerek gaz halinde (kabarcık olarak) yukarı çıkıyor. Böylece fotosentezi gözlemlemiş oluyorsunuz. İşte yukarıdaki cümlede altı çizili olarak geçen "belli bir süre" şuan sizin tankınızda bahsettiğiniz ilk 3-4 saate tekabül ediyor. Bu süreyi kısaltmanın yolu öncelikli olarak optimum CO2 sağlamaktan geçiyor. Bunu da ancak testlerle yapabilirsiniz ki CO2 kullananlar için bence her halukarda (fotosentez görmek için olmasa bile)yapılması gereken budur. pH ve KH testi edinerek pH-KH-CO2 tablosu ile CO2 miktarınızı 30-50 ppm arası olacak şekilde ayarlamanız uygun olur. İkinci olarak geceleri havalandırma yapmanızda faydalı olur. Böylece sabaha kadar sudaki oksijen miktarının fazla düşmesinin önüne geçmiş olursunuz. Ayrıca bu uygulama daha sağlıklı bir sisteminiz olmasına katkıda bulunuyor.

 
Kolay gelsin,
[/QUOTE]
 
İşte beklediğim cevap geldi... Mustafa bey teşekkür ederim ilginize...
O zaman şunu düşünebilir miyiz: Sudaki oksijen seviyesinin doymasına dek olan zaman içinde de fotosentez gizlide olsa bitkiler tarafından yapılıyor... Oksijene doyduğunda da kabarcık olarak çıkıyor... Doğru mu düşünüyorum?
Uzun zamandır ph ı ölçmüyordum dün akşam ölçüm yaptım 7,5 çıktı bu fazla elbette... 6,6-6,7 arası ideal aslında... Kh da 6 çıktı. Gh testim bitmiş onu ölçemedim...
Akgün Cem2013-03-14 13:05:21

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mustafaerdogarÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
mustafaerdogarÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 14 Mart 2013 13:13
[QUOTE=Akgün Cem]
İşte beklediğim cevap geldi... Mustafa bey teşekkür ederim ilginize...
O zaman şunu düşünebilir miyiz: Sudaki oksijen seviyesinin doymasına dek olan zaman içinde de fotosentez gizlide olsa bitkiler tarafından yapılıyor... Oksijene doyduğunda da kabarcık olarak çıkıyor... Doğru mu düşünüyorum?
Uzun zamandır ph ı ölçmüyordum dün akşam ölçüm yaptım 7,5 çıktı bu fazla elbette... 6,6-6,7 arası ideal aslında... Kh da 6 çıktı. Gh testim bitmiş onu ölçemedim...
[/QUOTE]

Rica ederim. Evet, aynen düşündüğünüz gibi. 

KH değeriniz 6 olduğuna göre gerekli CO2 iyi sağlamanız için pH ınız aynen dediğiniz gibi 6,6 - 6,7 civarına düşene kadar CO2 yi arttırmanız uygun olur.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kdenizÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 12/04/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 505
kdenizÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 14 Mart 2013 13:23
Nette fotosentez hakkında gayet güzel bir yazı buldum.
Bu yazıdan çıkarımlarımla ve daha önce okuduğun yazılara dayanarak şöyle bir yorum getirebilirim sanırım.
Bitkilerin fotosentez sonucu ürettikleri oksijeni dışarı verebilmeleri için üretilen basıncın suyun bitkiye uyguladığı basınçtan fazla olması gerekir. Bitki ilk ışıklar ile fotosenteze başladığında ürettiği oksijen miktarının basıncı suyun basıncına erişinceye ve/veya geçinceye kadar dışarı verilmemektedir. Bu basınca erişildiğinde ve/veya geçildiğinde oksijen dışarı verilir ve tarafımızdan görünür. Suyun basıncının yüksekliğine veya ağırlığına ise bizlerin suya kattığımız maddeler, yemler vs. neden olduğunu düşünüyorum. Daha önce bu yönde yazılarda okumuştum. Hepimiz görüyoruz ki, su değişimlerinde bitkiler derhal oksijen vermeye başlar, bunun sebebi de eklenen suyun basıncı veya ağırlının mevcut sudan çok daha düşük veya hafif olduğudur şeklinde fikir sunmak isterim. 
 
 
Fotosentez nedir?

Yeşil bitkilerin, ışık enerjisi yardımıyla, karbondioksit (CO2) ve suyu (H2O) birleştirerek organik besin yapması olayı. "Karbon özümlemesi" de denir. Bu olay bitkilerin kloroplastça zengin olan yeşil kısımlarında olur. Fotosentez, basit ve yüksek yapılı bütün klorofilli kara ve su bitkileriyle az bir bakteri türünde cereyan eder. En çok yapraklarda olur. Mantarlar fotosentez yapmaz. Fotosentez sonucu, glikoz, su ve oksijen meydana gelir. Glikoz, meydana gelen diğer elementlerle birleşerek kimyasal yapısını değiştirerek, diğer karbonhidratlar, yağlar ve aminoasitlere dönüşür. Güneş enerjisi fotosentez aracılığıyla kimyasal bağ enerjisine dönüşerek meydana gelen besinlerde depolanır. Sindirim sonucu besinlerin yakılmasıyla açığa çıkan bu enerji, hayati enerji olarak kullanılır. Güneş, hayat için en önemli enerji kaynağıdır. Güneşsiz hayat düşünülemez. Karanlık deniz diplerinde yaşayan canlılar da üst tabakalardan diplere çöken besinlere muhtaçtır

 

Fotosentezin genel formülü şöyledir:

 

nCO2 + 2nH2O + Işık enerjisi › (CH2O)n + nO2 + nH2O

 

Fotosentez olayı, formülde ifade edildiği gibi basit bir olay değildir. Birçok ara reaksiyonlardan sonra gerçekleşir. Bu ara reaksiyonlardan birçoğu bugün bile bilinmemektedir. Reaksiyonları iki devrede incelenir: Işık devresi, karanlık devre.

 

Işık devresi

Kloroplastların grana bölgesinde gerçekleşir. Granalar klorofilce zengin yeşil taneciklerdir. Bu devre maddeler halinde özetlenirse:

 

a) Klorofil molekülleri, ışık enerjisini emerek hareketlenir ve elektron kaybederek elektron alıcı durumuna geçerler. Işık enerjisi böylece kimyasal enerjiye dönüşmüş olur. Klorofil, emdiği enerjiyi bir molekülden diğerine aktarmasıyla fotosentez reaksiyonlarında katalizör görevi yapar.

 

b) Kimyasal enerji ile su parçalanır.

 

c) Serbest kalan O2 açığa çıkar. Açığa çıkan O2 , suyun ayrışmasından meydana gelmiştir.

 

d) Suyun parçalanmasından açığa çıkan hidrojen iyonları suya dönüşmemek ve kaçmamak için NADP tarafından tutulur. NADP (nikotinamid adenin dinükleotit fosfat) hidrojen taşıyıcı bir koenzimdir. TPN (trifosforidin nükleotit) de denir.

 

e) Hidrojen tutarak NADPH2 moleküllerine dönüşür.

 

f) Klorofilden ayrılan elektronlar elektron taşıma sistemine geçerken açığa çıkan enerji ile ATP molekülleri de sentezlenir. Dikkat edilirse, kimyasal enerjiye dönüşen ışık enerjisinin NADPH2 ve ATP moleküllerinde depolandığı görülür.

 

g) Kloroplastlarda ışık karşısında ATP sentezlenmesine "devirli fotofosforilasyon" denir. Bu devrede sadece ATP sentezlenir.

 

h) Karanlık devre reaksiyonları için gerekli olan ATP ve NADPH 2 ’nin sentezlenmesine "devirli olmayan fotofosforilasyon" denir.

 

Karanlık devre

Kloroplastların stroma bölgesinde gerçekleşir. Stromalar protein tabiatındadır. Bu devrede ışığa ihtiyaç yoktur. Aydınlıkta da karanlıkta da olabilir. CO2 ’nin devreye girmesiyle başlar. Hidrojen ile CO2 reaksiyonlar sonucu birleşerek karbonhidratları (organik besinleri) meydana getirirler.

 

a) CO2 beş karbonlu bir şeker olan ribulas difosfat tarafından tutulur.

 

b) Altı karbonlu kararsız ara madde ve üçer karbonlu iki fosfogliserik asit (PGA) meydana gelir.

 

c) PGA, NADPH2 tarafından sağlanan (H) atomu ile birleşir. PGAL (fosfogliser aldehid) meydana gelir. PGAL triozfosfattır.

 

d) Triozfosfat molekülleri ikişer ikişer birleşerek heksoz difosfatları, difosfatların atılmasıyla da altı karbonlu şeker olan heksozlar sentezlenir. Reaksiyonlar sonucu glikoz sentezlenir. (Karbon devri için gerekli enerji, ışık devresinde sentezlenen ATP ve NADPH2 ’den sağlanır.)

 

e) CO2 ’nin ve H2 ’nin glikoza katılışına kadar 12 çeşit enzim görev yapar. Glikoz molekülleri bir enzim yönetiminde nişastaya çevrilirken su açığa çıkar.

 

f) Bir molekül CO2 ’nin karbon devrine sokulması için 3 ATP ve 2 NADPH2 moleküllerine ihtiyaç vardır. 6 mol CO2 ’den, 1 mol glikoz meydana gelmesi için 18 ATP ve 12 NADPH2 moleküllerine ihtiyaç vardır. Gerekli ek ATP molekülleri, devirli fotofosforilasyondan elde edilir.

 

Bakterial fotosentez

Işık enerjisini kullanarak organik bileşikler yapan bakterilere fotosentetik bakteriler, fotosentez işlemlerine de bakterial fotosentez denir. Bu organizmalardaki fotosentetik pigment, klorofil -a’ya benzer olup, bakterioklorofil adını alır. Bu pigment ışık enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürür. Bu enerji de karbon bağlarında kullanılır.

 

Bakteri ve bitki fotosentezinde bir diğer önemli fark; bakterilerde, karanlık devre reaksiyonları için suyun hidrojen kaynağı olarak kullanılmamasıdır. Onun yerine hidrojen sülfür (H2S), hidrojen gazı (H2) veya çeşitli organik bileşikler kullanılır. Fotosentetik bakteriler anaeroptur. Serbest oksijene ihtiyaç duymazlar. İnorganik maddelerden organik madde yapılırken, su parçalanmaz ve serbest oksijen açığa çıkarmazlar. Mesela; mor ve yeşil sülfür bakterilerinde hidrojen kaynağı H2S’tir. Bu bileşik parçalandığında, hidrojen atomları, elektronlar ve serbest sülfür açığa çıkar. Bakterial fotosentez sonucunda bakteriler, sülfür kristallerini sitoplazmalarında biriktirir veya hüclerinden dışarı atarlar.

 

Fotosentez hızını etkileyen faktörler

1. Işık: Işık şiddetinin belli bir noktaya kadar artışı, fotosentez hızını artırdığı halde, belli bir noktadan sonraki artışlar, fotosentezin hızını etkilemez.

 

2. CO2 yoğunluğu: CO2 yoğunluğunun artışı, belli bir noktaya kadar fotosentez hızını arttırdığı halde, belli bir noktadan sonraki yoğunluk artışı fotosentezi etkilemez.

 

3. Sıcaklık: 30°C’ye kadar sıcaklık artışları, fotosentez hızını artırdığı halde, sonraki artışlar fotosentez hızını düşürür. 30°C’den sonraki sıcaklıklarda protein yapısında olan enzimler bozulmaya başlar. 60°C’de çökelir.

 

4. Yaprak ve stomaların (gözenek); yapı, sayı ve şekli de fotosentezi etkiler. Geniş yaprak ve bol stomalı bölgelerde fotosentez artar.

 

Sözlükte "fotosentez" ne demek?

1. Yeşil bitkilerin ışıkta basit bileşiklerinden karmaşık yapılı organik moleküller yapması.


Beğenenler: [T]30817,zcemix[/T][T]72358,Akgün Cem[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

YFYİĞİTÇevrim Dışı

Kayıt: 12/03/2010
İl: Ankara
Mesaj: 460
YFYİĞİTÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 14 Mart 2013 13:42
[QUOTE=mustafaerdogar] Akgün Bey merhaba,

Fotosentezin gözle görülebilir olması suyun oksijene doymasına bağlı. Oksijen, balık ve bakterilerin (hatta gece bitkilerin) kullanımı ve varsa çeşitli nedenlerle (su yüzeyi hareketi vb.) suda azalırken diğer taraftan suya fotosentez sonucu üretilen oksijen girişi oluyor. Giriş hızı çıkıştan fazla hale geldiğinde suda oksijen miktarı artmaya başlıyor ve belli bir süre sonra doygunluk derecesine ulaşıyor. Doygunluk durumunda artık daha fazla çözünemeyerek gaz halinde (kabarcık olarak) yukarı çıkıyor. Böylece fotosentezi gözlemlemiş oluyorsunuz. İşte yukarıdaki cümlede altı çizili olarak geçen "belli bir süre" şuan sizin tankınızda bahsettiğiniz ilk 3-4 saate tekabül ediyor. Bu süreyi kısaltmanın yolu öncelikli olarak optimum CO2 sağlamaktan geçiyor. Bunu da ancak testlerle yapabilirsiniz ki CO2 kullananlar için bence her halukarda (fotosentez görmek için olmasa bile)yapılması gereken budur. pH ve KH testi edinerek pH-KH-CO2 tablosu ile CO2 miktarınızı 30-50 ppm arası olacak şekilde ayarlamanız uygun olur. İkinci olarak geceleri havalandırma yapmanızda faydalı olur. Böylece sabaha kadar sudaki oksijen miktarının fazla düşmesinin önüne geçmiş olursunuz. Ayrıca bu uygulama daha sağlıklı bir sisteminiz olmasına katkıda bulunuyor.

Kolay gelsin,
[/QUOTE]

bi dk bi dk mustafa bey kafam karıştı  fotosentezin gözle görülebilmesi için suyun oksijene doyması gerekir dediniz fotosentez CO2 ile olmuyor muydu suyu niye oksijene doygun hale getiriyoruz.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Akgün CemÇevrim Dışı

Kurumsal Üye
Kayıt: 02/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 446
Akgün CemÇevrim Dışı
Kurumsal Üye
Gönderim Zamanı: 14 Mart 2013 14:19
[QUOTE=kdeniz]
Nette fotosentez hakkında gayet güzel bir yazı buldum.
Bu yazıdan çıkarımlarımla ve daha önce okuduğun yazılara dayanarak şöyle bir yorum getirebilirim sanırım.
Bitkilerin fotosentez sonucu ürettikleri oksijeni dışarı verebilmeleri için üretilen basıncın suyun bitkiye uyguladığı basınçtan fazla olması gerekir. Bitki ilk ışıklar ile fotosenteze başladığında ürettiği oksijen miktarının basıncı suyun basıncına erişinceye ve/veya geçinceye kadar dışarı verilmemektedir. Bu basınca erişildiğinde ve/veya geçildiğinde oksijen dışarı verilir ve tarafımızdan görünür. Suyun basıncının yüksekliğine veya ağırlığına ise bizlerin suya kattığımız maddeler, yemler vs. neden olduğunu düşünüyorum. Daha önce bu yönde yazılarda okumuştum. Hepimiz görüyoruz ki, su değişimlerinde bitkiler derhal oksijen vermeye başlar, bunun sebebi de eklenen suyun basıncı veya ağırlının mevcut sudan çok daha düşük veya hafif olduğudur şeklinde fikir sunmak isterim. 
 
 
Fotosentez nedir?

Yeşil bitkilerin, ışık enerjisi yardımıyla, karbondioksit (CO2) ve suyu (H2O) birleştirerek organik besin yapması olayı. "Karbon özümlemesi" de denir. Bu olay bitkilerin kloroplastça zengin olan yeşil kısımlarında olur. Fotosentez, basit ve yüksek yapılı bütün klorofilli kara ve su bitkileriyle az bir bakteri türünde cereyan eder. En çok yapraklarda olur. Mantarlar fotosentez yapmaz. Fotosentez sonucu, glikoz, su ve oksijen meydana gelir. Glikoz, meydana gelen diğer elementlerle birleşerek kimyasal yapısını değiştirerek, diğer karbonhidratlar, yağlar ve aminoasitlere dönüşür. Güneş enerjisi fotosentez aracılığıyla kimyasal bağ enerjisine dönüşerek meydana gelen besinlerde depolanır. Sindirim sonucu besinlerin yakılmasıyla açığa çıkan bu enerji, hayati enerji olarak kullanılır. Güneş, hayat için en önemli enerji kaynağıdır. Güneşsiz hayat düşünülemez. Karanlık deniz diplerinde yaşayan canlılar da üst tabakalardan diplere çöken besinlere muhtaçtır

 

Fotosentezin genel formülü şöyledir:

 

nCO2 + 2nH2O + Işık enerjisi › (CH2O)n + nO2 + nH2O

 

Fotosentez olayı, formülde ifade edildiği gibi basit bir olay değildir. Birçok ara reaksiyonlardan sonra gerçekleşir. Bu ara reaksiyonlardan birçoğu bugün bile bilinmemektedir. Reaksiyonları iki devrede incelenir: Işık devresi, karanlık devre.

 

Işık devresi

Kloroplastların grana bölgesinde gerçekleşir. Granalar klorofilce zengin yeşil taneciklerdir. Bu devre maddeler halinde özetlenirse:

 

a) Klorofil molekülleri, ışık enerjisini emerek hareketlenir ve elektron kaybederek elektron alıcı durumuna geçerler. Işık enerjisi böylece kimyasal enerjiye dönüşmüş olur. Klorofil, emdiği enerjiyi bir molekülden diğerine aktarmasıyla fotosentez reaksiyonlarında katalizör görevi yapar.

 

b) Kimyasal enerji ile su parçalanır.

 

c) Serbest kalan O2 açığa çıkar. Açığa çıkan O2 , suyun ayrışmasından meydana gelmiştir.

 

d) Suyun parçalanmasından açığa çıkan hidrojen iyonları suya dönüşmemek ve kaçmamak için NADP tarafından tutulur. NADP (nikotinamid adenin dinükleotit fosfat) hidrojen taşıyıcı bir koenzimdir. TPN (trifosforidin nükleotit) de denir.

 

e) Hidrojen tutarak NADPH2 moleküllerine dönüşür.

 

f) Klorofilden ayrılan elektronlar elektron taşıma sistemine geçerken açığa çıkan enerji ile ATP molekülleri de sentezlenir. Dikkat edilirse, kimyasal enerjiye dönüşen ışık enerjisinin NADPH2 ve ATP moleküllerinde depolandığı görülür.

 

g) Kloroplastlarda ışık karşısında ATP sentezlenmesine "devirli fotofosforilasyon" denir. Bu devrede sadece ATP sentezlenir.

 

h) Karanlık devre reaksiyonları için gerekli olan ATP ve NADPH 2 ’nin sentezlenmesine "devirli olmayan fotofosforilasyon" denir.

 

Karanlık devre

Kloroplastların stroma bölgesinde gerçekleşir. Stromalar protein tabiatındadır. Bu devrede ışığa ihtiyaç yoktur. Aydınlıkta da karanlıkta da olabilir. CO2 ’nin devreye girmesiyle başlar. Hidrojen ile CO2 reaksiyonlar sonucu birleşerek karbonhidratları (organik besinleri) meydana getirirler.

 

a) CO2 beş karbonlu bir şeker olan ribulas difosfat tarafından tutulur.

 

b) Altı karbonlu kararsız ara madde ve üçer karbonlu iki fosfogliserik asit (PGA) meydana gelir.

 

c) PGA, NADPH2 tarafından sağlanan (H) atomu ile birleşir. PGAL (fosfogliser aldehid) meydana gelir. PGAL triozfosfattır.

 

d) Triozfosfat molekülleri ikişer ikişer birleşerek heksoz difosfatları, difosfatların atılmasıyla da altı karbonlu şeker olan heksozlar sentezlenir. Reaksiyonlar sonucu glikoz sentezlenir. (Karbon devri için gerekli enerji, ışık devresinde sentezlenen ATP ve NADPH2 ’den sağlanır.)

 

e) CO2 ’nin ve H2 ’nin glikoza katılışına kadar 12 çeşit enzim görev yapar. Glikoz molekülleri bir enzim yönetiminde nişastaya çevrilirken su açığa çıkar.

 

f) Bir molekül CO2 ’nin karbon devrine sokulması için 3 ATP ve 2 NADPH2 moleküllerine ihtiyaç vardır. 6 mol CO2 ’den, 1 mol glikoz meydana gelmesi için 18 ATP ve 12 NADPH2 moleküllerine ihtiyaç vardır. Gerekli ek ATP molekülleri, devirli fotofosforilasyondan elde edilir.

 

Bakterial fotosentez

Işık enerjisini kullanarak organik bileşikler yapan bakterilere fotosentetik bakteriler, fotosentez işlemlerine de bakterial fotosentez denir. Bu organizmalardaki fotosentetik pigment, klorofil -a’ya benzer olup, bakterioklorofil adını alır. Bu pigment ışık enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürür. Bu enerji de karbon bağlarında kullanılır.

 

Bakteri ve bitki fotosentezinde bir diğer önemli fark; bakterilerde, karanlık devre reaksiyonları için suyun hidrojen kaynağı olarak kullanılmamasıdır. Onun yerine hidrojen sülfür (H2S), hidrojen gazı (H2) veya çeşitli organik bileşikler kullanılır. Fotosentetik bakteriler anaeroptur. Serbest oksijene ihtiyaç duymazlar. İnorganik maddelerden organik madde yapılırken, su parçalanmaz ve serbest oksijen açığa çıkarmazlar. Mesela; mor ve yeşil sülfür bakterilerinde hidrojen kaynağı H2S’tir. Bu bileşik parçalandığında, hidrojen atomları, elektronlar ve serbest sülfür açığa çıkar. Bakterial fotosentez sonucunda bakteriler, sülfür kristallerini sitoplazmalarında biriktirir veya hüclerinden dışarı atarlar.

 

Fotosentez hızını etkileyen faktörler

1. Işık: Işık şiddetinin belli bir noktaya kadar artışı, fotosentez hızını artırdığı halde, belli bir noktadan sonraki artışlar, fotosentezin hızını etkilemez.

 

2. CO2 yoğunluğu: CO2 yoğunluğunun artışı, belli bir noktaya kadar fotosentez hızını arttırdığı halde, belli bir noktadan sonraki yoğunluk artışı fotosentezi etkilemez.

 

3. Sıcaklık: 30°C’ye kadar sıcaklık artışları, fotosentez hızını artırdığı halde, sonraki artışlar fotosentez hızını düşürür. 30°C’den sonraki sıcaklıklarda protein yapısında olan enzimler bozulmaya başlar. 60°C’de çökelir.

 

4. Yaprak ve stomaların (gözenek); yapı, sayı ve şekli de fotosentezi etkiler. Geniş yaprak ve bol stomalı bölgelerde fotosentez artar.

 

Sözlükte "fotosentez" ne demek?

1. Yeşil bitkilerin ışıkta basit bileşiklerinden karmaşık yapılı organik moleküller yapması.

[/QUOTE]
 
Geniş anlatımlı makale için teşekkürler... Çok fazla detay ve bilmediğim kavramlar olsada genel hatları ile fotosentezin ne olduğunu anlayabiliyoruz...
Bilim adamlarının bile tamamen aydınlatamadığı kısımları olduğuna göre, bizim bu işi tamamen çözmemiz biraz zor gibi :)
Ama yapılması gerekenler ve yapılmaması gerekenler kısmı gayet net olmuş, katılımınız için teşekkürler Rahman bey.
 
 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mustafaerdogarÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
mustafaerdogarÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 14 Mart 2013 17:52
[QUOTE=HaYKo04] [QUOTE=mustafaerdogar] Akgün Bey merhaba,

Fotosentezin gözle görülebilir olması suyun oksijene doymasına bağlı. Oksijen, balık ve bakterilerin (hatta gece bitkilerin) kullanımı ve varsa çeşitli nedenlerle (su yüzeyi hareketi vb.) suda azalırken diğer taraftan suya fotosentez sonucu üretilen oksijen girişi oluyor. Giriş hızı çıkıştan fazla hale geldiğinde suda oksijen miktarı artmaya başlıyor ve belli bir süre sonra doygunluk derecesine ulaşıyor. Doygunluk durumunda artık daha fazla çözünemeyerek gaz halinde (kabarcık olarak) yukarı çıkıyor. Böylece fotosentezi gözlemlemiş oluyorsunuz. İşte yukarıdaki cümlede altı çizili olarak geçen "belli bir süre" şuan sizin tankınızda bahsettiğiniz ilk 3-4 saate tekabül ediyor. Bu süreyi kısaltmanın yolu öncelikli olarak optimum CO2 sağlamaktan geçiyor. Bunu da ancak testlerle yapabilirsiniz ki CO2 kullananlar için bence her halukarda (fotosentez görmek için olmasa bile)yapılması gereken budur. pH ve KH testi edinerek pH-KH-CO2 tablosu ile CO2 miktarınızı 30-50 ppm arası olacak şekilde ayarlamanız uygun olur. İkinci olarak geceleri havalandırma yapmanızda faydalı olur. Böylece sabaha kadar sudaki oksijen miktarının fazla düşmesinin önüne geçmiş olursunuz. Ayrıca bu uygulama daha sağlıklı bir sisteminiz olmasına katkıda bulunuyor.

Kolay gelsin,
[/QUOTE]

bi dk bi dk mustafa bey kafam karıştı  fotosentezin gözle görülebilmesi için suyun oksijene doyması gerekir dediniz fotosentez CO2 ile olmuyor muydu suyu niye oksijene doygun hale getiriyoruz.
[/QUOTE]

Fotosentezde bitkilerin dışarı bıraktığı ve bizim gördüğümüz kabarcıklar oksijen kabarcıkları. Dolayısıyla kabarcıkları görme konusu oksijenle ilgili.


[QUOTE=kdeniz]
Nette fotosentez hakkında gayet güzel bir yazı buldum.
Bu yazıdan çıkarımlarımla ve daha önce okuduğun yazılara dayanarak şöyle bir yorum getirebilirim sanırım.
Bitkilerin fotosentez sonucu ürettikleri oksijeni dışarı verebilmeleri için üretilen basıncın suyun bitkiye uyguladığı basınçtan fazla olması gerekir. Bitki ilk ışıklar ile fotosenteze başladığında ürettiği oksijen miktarının basıncı suyun basıncına erişinceye ve/veya geçinceye kadar dışarı verilmemektedir. Bu basınca erişildiğinde ve/veya geçildiğinde oksijen dışarı verilir ve tarafımızdan görünür. Suyun basıncının yüksekliğine veya ağırlığına ise bizlerin suya kattığımız maddeler, yemler vs. neden olduğunu düşünüyorum. Daha önce bu yönde yazılarda okumuştum. Hepimiz görüyoruz ki, su değişimlerinde bitkiler derhal oksijen vermeye başlar, bunun sebebi de eklenen suyun basıncı veya ağırlının mevcut sudan çok daha düşük veya hafif olduğudur şeklinde fikir sunmak isterim. 
[/QUOTE]

Abi benim bildiğim kadarıyla bu paragrafta anlatılan; fotosentez sonucu üretilen oksijenin bitki tarafından dışarı atılması noktasında ortam basınçlarının rolü. Ancak basınç konusunu doğrudan fotosentez kabarcıklarına bağlayamayız diye düşünüyorum zira öyle olsaydı fotosentezin gerçekleştiği her durumda kabarcık görmemiz gerekirdi. Fakat kabarcık gözlemlenmeyen ve bitkilerin oldukça sağlıklı geliştiği bir çok tank örneği var. Burada bana mantıklı gelen yorum, bitkinin belirtilen ortam basıncı farklılıklarına uygun olarak oksijeni dışarı verdiği fakat yine oksijenin sudaki doygunluğuna bağlı olarak ya biz göremeden çok hızlı bir şekilde çözündüğü ya da gaz olarak ortaya çıktığı. Fakat su değişimlerindeki oksijen artışı durumunun basınçla daha çok ilgili olduğunu düşünüyorum bende. Bitki normalden daha kolay oksijeni salabildiğinde daha çok/daha hızlı salma durumu meydana geliyor olabilir.
mustafaerdogar2013-03-14 18:37:18

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Akgün CemÇevrim Dışı

Kurumsal Üye
Kayıt: 02/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 446
Akgün CemÇevrim Dışı
Kurumsal Üye
Gönderim Zamanı: 15 Mart 2013 00:34
Eski bitkili tanklarımda pek co2 i kontrol etmiyordum. Kontrol amaçlı, arada bir ph, kh, gh testi yapıyordum o kadar... Şimdi yeniden bitkili tankı canlandırdığım için sanırım tam olarak düzeni oturtamadım... Ama oturduktan sonra bu anlamda sıkıntı yaşamayacağımı düşünüyorum. Tecrübelerini ve bilgilerini paylaşan herkese teşekkür ederim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

gssmartboyÇevrim Dışı

Kayıt: 14/06/2011
İl: Istanbul
Mesaj: 1183
gssmartboyÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 15 Mart 2013 01:26
[QUOTE=mustafaerdogar] [QUOTE=HaYKo04] [QUOTE=mustafaerdogar] Akgün Bey merhaba,

Fotosentezin gözle görülebilir olması suyun oksijene doymasına bağlı. Oksijen, balık ve bakterilerin (hatta gece bitkilerin) kullanımı ve varsa çeşitli nedenlerle (su yüzeyi hareketi vb.) suda azalırken diğer taraftan suya fotosentez sonucu üretilen oksijen girişi oluyor. Giriş hızı çıkıştan fazla hale geldiğinde suda oksijen miktarı artmaya başlıyor ve belli bir süre sonra doygunluk derecesine ulaşıyor. Doygunluk durumunda artık daha fazla çözünemeyerek gaz halinde (kabarcık olarak) yukarı çıkıyor. Böylece fotosentezi gözlemlemiş oluyorsunuz. İşte yukarıdaki cümlede altı çizili olarak geçen "belli bir süre" şuan sizin tankınızda bahsettiğiniz ilk 3-4 saate tekabül ediyor. Bu süreyi kısaltmanın yolu öncelikli olarak optimum CO2 sağlamaktan geçiyor. Bunu da ancak testlerle yapabilirsiniz ki CO2 kullananlar için bence her halukarda (fotosentez görmek için olmasa bile)yapılması gereken budur. pH ve KH testi edinerek pH-KH-CO2 tablosu ile CO2 miktarınızı 30-50 ppm arası olacak şekilde ayarlamanız uygun olur. İkinci olarak geceleri havalandırma yapmanızda faydalı olur. Böylece sabaha kadar sudaki oksijen miktarının fazla düşmesinin önüne geçmiş olursunuz. Ayrıca bu uygulama daha sağlıklı bir sisteminiz olmasına katkıda bulunuyor.

Kolay gelsin,
[/QUOTE]

bi dk bi dk mustafa bey kafam karıştı  fotosentezin gözle görülebilmesi için suyun oksijene doyması gerekir dediniz fotosentez CO2 ile olmuyor muydu suyu niye oksijene doygun hale getiriyoruz.
[/QUOTE]

Fotosentezde bitkilerin dışarı bıraktığı ve bizim gördüğümüz kabarcıklar oksijen kabarcıkları. Dolayısıyla kabarcıkları görme konusu oksijenle ilgili.


[QUOTE=kdeniz]
Nette fotosentez hakkında gayet güzel bir yazı buldum.
Bu yazıdan çıkarımlarımla ve daha önce okuduğun yazılara dayanarak şöyle bir yorum getirebilirim sanırım.
Bitkilerin fotosentez sonucu ürettikleri oksijeni dışarı verebilmeleri için üretilen basıncın suyun bitkiye uyguladığı basınçtan fazla olması gerekir. Bitki ilk ışıklar ile fotosenteze başladığında ürettiği oksijen miktarının basıncı suyun basıncına erişinceye ve/veya geçinceye kadar dışarı verilmemektedir. Bu basınca erişildiğinde ve/veya geçildiğinde oksijen dışarı verilir ve tarafımızdan görünür. Suyun basıncının yüksekliğine veya ağırlığına ise bizlerin suya kattığımız maddeler, yemler vs. neden olduğunu düşünüyorum. Daha önce bu yönde yazılarda okumuştum. Hepimiz görüyoruz ki, su değişimlerinde bitkiler derhal oksijen vermeye başlar, bunun sebebi de eklenen suyun basıncı veya ağırlının mevcut sudan çok daha düşük veya hafif olduğudur şeklinde fikir sunmak isterim. 
[/QUOTE]

Abi benim bildiğim kadarıyla bu paragrafta anlatılan; fotosentez sonucu üretilen oksijenin bitki tarafından dışarı atılması noktasında ortam basınçlarının rolü. Ancak basınç konusunu doğrudan fotosentez kabarcıklarına bağlayamayız diye düşünüyorum zira öyle olsaydı fotosentezin gerçekleştiği her durumda kabarcık görmemiz gerekirdi. Fakat kabarcık gözlemlenmeyen ve bitkilerin oldukça sağlıklı geliştiği bir çok tank örneği var. Burada bana mantıklı gelen yorum, bitkinin belirtilen ortam basıncı farklılıklarına uygun olarak oksijeni dışarı verdiği fakat yine oksijenin sudaki doygunluğuna bağlı olarak ya biz göremeden çok hızlı bir şekilde çözündüğü ya da gaz olarak ortaya çıktığı. Fakat su değişimlerindeki oksijen artışı durumunun basınçla daha çok ilgili olduğunu düşünüyorum bende. Bitki normalden daha kolay oksijeni salabildiğinde daha çok/daha hızlı salma durumu meydana geliyor olabilir.
[/QUOTE]

Katılıyorum yazdıklarınıza. Nano tankda çoğu zaman kabarcık görmezdim fakat bitkiler ve moss türleri büyümeye devam ederdi. 

Bir de konuyla alakasız olucak ama, bence bazı bitki türleri, belki kök gelişimine devam etmek için gövde yaprak büyümesine bir müddet ara veriyor. Fotosentezin hızı da belki bu durumda düşüyordur. 

Beğenenler: [T]191362,CaptainJava[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

BayramÇevrim Dışı

Kayıt: 05/04/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 421
BayramÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 15 Mart 2013 01:34
Mustafa bey cevabınız o kadar güzelki bu konuda benimde bazı sıkıntılarım vardı. Hepsini aydınlattı teşekkür ederim. 

Rahman bey sizede teşekkürler.

İki bilgide çok aydınlatıcı oldu. İkisininde doğru olduğunu düşünüyorum.

Su değişiminden sonra bitkiler bir anda kabarcık çıkarmaya başlıyorlar. Suyun yoğunluğu ve basıncı derken bitkinin oksijeni salması sırasında karşılaşacağı basınç, azaldığı için  sanırım bitki bu kabarcıkları çıkarıyor.

Ancak biraz gübre eklediğimde duruyor. Yada havalandırmadan co2 eklediğimde duruyor.

Sanırım bir adet daha timer alıp hava motorunuda ona bağlamak görsellik için daha güzel olacak.

Bu noktada kablolar, cihazlar vs. Bir bitkili akvaryum meraklısı otomasyondan anlayan biri otomatik kontrol ünitesi geliştirse çok iyi olacak.

Geceleri yada ışık kapalıyken havalandırma çalışsın su oksijene doysun, otomatik 4-3-4 ışıkları çalışırsın, sıcaklık artınca fanı çalıştırsın, ph kontrolü ve kh, gh değerlerini sürekli kontrol edip en çok 1 saat aralıklarla gerekli düzenlemeleri yapsın. Dünyada varmı acaba böyle bir cihaz.

Akvaryumun heryerinde serum, kablo, cihazlar var. Bide fotosentez gözlemleyememek.

Havalandırma oksijene doyurduğu için faydalı olacak sanırım timer alıp bunu denemeliyim hemen. 

Cem bey akvaryumun sıcaklığı nedir bu arada. Işıklandırma yetersizde gelmiş olabilir co2 ve besin takviyesi sağlamsa. Sıcaklıktan dolayı hızlı çözünüyorda olabilir oksijen. Bununda ufak bir payı olabilir. Sıcaklık 25 ten fazlaysa belki aydınlatma biraz artırılması ilk başta fotosentezi görmek için faydalı olabilir.

Kaç faktör oldu bu arada. Yoğunluk, basınç, sıcaklık, ışık, . İyice kafam karıştı. Ben uyuyayım gari.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir