80'lerde akvaryum hobisi


SuLeYMaNÇevrim Dışı

Kayıt: 03/08/2005
İl: Tekirdag
Mesaj: 876
SuLeYMaNÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 13 Şubat 2009 08:32
[QUOTE=xhadesx]
küçük%20olan%20benim,%20annem%20ve%20emmoğlu
 
[/QUOTE]
 
Fotoğraftaki hava motoru bende de vardı daha geçen gün atmaya karar verdim :) Nekadar sesli çalışırdı meretler.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

acemibalıkÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/10/2008
İl: Bolu
Mesaj: 2624
acemibalıkÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 13 Şubat 2009 09:01
1980 lerde aldığım ilk akvaryumum hala bir arkadaşımda duruyormuş dün akşam bize misfirliğe geldiğinde benim evdeki akvaryumu görünce bana hatırlattı. Ve hala sağlammış. Mavi macundandı akvaryum ve komple nikelajlıydı parıl parıl parlardı. Şimdi nasıl bilmiyorum arkdaş içine su koysak akıtmaz sanırım diyor. Ama yuvarlak siyah hava motorunu  ısıtıcısını ve uzun borusu olan yukarıda o borudan dörtköşe bir delikli kabın içine suyunu aktaran filtre teşkilatını kaybetmiş galiba. Hatırladığım kadarıyla macunu ayrı satın alabiliyorduk ama herkes o macunu kullanmasını
bilmezdi. O yüzden su kaçıran akvaryumun yerine yanisi alınırdı.Genelde aldığımız balıklar arkadaşların dediği gibi çoklukla bir ayı doldurmaz ölürlerdi. Bende gölden renkli sazan yavrusu koyardım içine oda genelde biraz büyüyünce ölürdü. Ama şimdi anlıyorum ölümler bizim suyu komple değiştirmemiz ve temizlik için deterjan kullanmamızdan oluyormuş. O zaman akvaryumcular bize demezlerdiki deterjanla yıkamayın suyun belli bir bölümünü değiştirin. Hatta bizö hava filtresindeki süngeri bile deterjanla yıkardık sıcak suylan parıl parıl olsun diye. O bir yere gideceğimiz zaman komşuya yem verirdik ama gidip geldiğimizde balıklar ölmüş olurdu ya fazla yemden yada açlıktan. Ne zor günlerdi o günler. :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

serkisofÇevrim Dışı

Kayıt: 29/11/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 61
serkisofÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 13 Şubat 2009 23:52
Ben ilk akvaryum hevesine 91-92 lerde 3-4 yaşlarında başlamıştım o zamanlarda şimdi yıkılan kadıköydeki akvaryumculardan sarelle kutusu kadar küçük kaplarda satılan ve o kaplarda beslenen japonlardan aldırırdım babama. Çok erken ölürlerdi ve her oradan geçtiğimizde gene alırdık.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

elponeÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 17/03/2006
İl: Tekirdag
Mesaj: 437
elponeÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 14 Şubat 2009 00:30
87 basımı o zamanlardaki ilk ve tek bilgi edinme kaynağım.. internetin i si yok o zamanlar tabii... Kitap defalarca okumaktan parça pinçik olsa da hala bende :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

AliMuratÇevrim Dışı

Kayıt: 12/11/2007
İl: Ankara
Mesaj: 640
AliMuratÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 17:16
80 lerdeki akvaryumumu hala yavruluk olarak kullanırım. Yıllarca yedek parça çıkar diye sakladığım o siyah silindirik hava motorunu da birkaç ay önce attım :) Geçrekten ses dayanılmaz olurdu. Şimdiki motorlar daha iyi ama hal aynı sorun var.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

herakliaÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]3956,1[/B] [B]4284,2[/B]
Kayıt: 20/09/2008
İl: Kocaeli
Mesaj: 2208
herakliaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 17:50
Aynı kitabı ve 1990 basımlı Prof.Dr.Atilla Alpbaz'ın 5 ciltlik serisini bende hâlâ saklamaktayım.O döneme göre muhteşem bir bilgi kaynağı olmuşlardı benim için.Elime geçtiklerinde kutsal kitap etkisi yapmışlardı bende.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

egemen1903Çevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2006
İl: Ankara
Mesaj: 2740
egemen1903Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 17:52
[QUOTE=SuLeYMaN][QUOTE=xhadesx]
küçük%20olan%20benim,%20annem%20ve%20emmoğlu
 
[/QUOTE]
 
Fotoğraftaki hava motoru bende de vardı daha geçen gün atmaya karar verdim :) Nekadar sesli çalışırdı meretler.
[/QUOTE]

Hava motoru bendede vardıTebessüm Atmadıysam hala olacak.
Eski zamanlar...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ArysÇevrim Dışı

Kayıt: 08/06/2007
İl: Yalova
Mesaj: 16
ArysÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 19:08
Bu konuyu görünce akvaryum hobimin ne kadar da eskilere dayandığını hatırladım.Gerçektende o zamanlar bir balık aldığımız zaman ( bu tabiki kılıç yada lepistes vb. canlı doğuran olurdu ) saatlerce akvaryumun karşısında onu hayranlıkla izlerdik, okul tatil olduğunda 1 günümüzü tamamen ona ayırır temizliğini yapardık.Benimde televizyon şeklinde bir akvaryumum vardı.Hatta yanına 3 tane düğme monte etmiştim.1.düğme ışığını açar 2.düğme ısıtıcıyı açar 3.düğmede hava motorunu açıp kapatırdı.Yaşadığım şehirde bir tane akvaryumcu vardı.Fakat o zamanlar sanki daha güzel balıklar ve daha güzel bitkiler gelirdi.Şimdilerde pek aradığım şeyleri bulamıyorum.Kalite düştü gibime geliyor.Ha birde şimdi cichlid modası var tabi her yerde cichlid çeşitleri var.Ben bile frontosa ve sarı prenses besliyorum,canlı doğuran fanatiği biri olarak.Ama yinede camgöz kılıçlarımdan vazgeçmem.Güzel bir konu olmuş,nostaljik. 
Herkese iyi akşamlar dilerim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

egemen1903Çevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2006
İl: Ankara
Mesaj: 2740
egemen1903Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 19:34
AtmamışımTebessüm



Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

senteusÇevrim Dışı

Kayıt: 06/02/2009
İl: Afyon
Mesaj: 156
senteusÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 20:47
Konuyu açan kişilere teşekkürler nostalji yaşıyoruz ,84-87 yıllar arası babamın akvaryumundaki lepistes yavrulugundaki yavruları akvaryumun içine boşaltmamla yeni yavruların diger büyük balıklardan uzak tutulması gerektigini babamın ateş çıkan gözlerinden ve yüksek ses tonudan ögrenmiş oldum ,babanem saolsun dayaktan hep onun sayesinde kurtulmuşumdur

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

erdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/03/2009
İl: Kocaeli
Mesaj: 273
erdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 21:12
Arkadaşlar, forumu baştan sona okuyup hemen ardından kayıt oldum...
 
Ben de pek çoğunuz gibi 70'lerin sonu 80'li yılların başında babamın hevesi ile başladım bu işe.
 
Önceleri içinde 2 lepistes olan bir fanusumuz vardı. Lepisteslerden biri atlayıp intihar edince babam sanırım boyu 1 metre olan bir akvaryum almıştı. Fanusdan sonra gözüme dev gibi geldiği için cidden 1 metre miydi yoksa daha mı ufaktı emin değilim. Çok net hatırladığım sandalyede bulduğum kırmızı tül kuyruk lepistesi kibrit kutusu ile saksıya annem - babam birlikte gömdüğümüz Üzgünve günlerce üzüldüğüm.
 
Akvaryum yeşil silgi gibi bir macundan yapılmış, nikelajlı profili olan birşeydi. Kahverengi bir kapağı vardı, o zamanlar buhar kapağı filan hak getire, zaman zaman nemlenen duyular nedeni ile kapağa dokunduk mu çarpılırdık.
 
Akvaryumun sol tarafında buzlu camlı bir kısım vardı. Buradan bir sürü elektrik kablosu geçiyordu. Üzerindeki 3 düğme ile aydınlatma, ısıtıcı vb. çalıştırılıyordu. Yani o zamanların tahminen akvaryum uzay üstü gibi birşeyiydi ama güvenliği sıfırdı, sık sık su kaçağı ve elektrik çarptığını hatırlıyotum.
 
O zamanlar öyle her cins lepistes yoktu, kırmızı lepistesler ile şanslıysanız alman lepistes bulabilirdiniz. Leoparları filan 80lerin ortalarına doğru gördük diye hatırlıyorum.
 
Ankara Sakarya Caddesinde eskli Turşucunun yanındaki bir pasajda bir akvaryumcu vardı, genelde ondan alırdım malzemeleri. Forumdaki çoğu arkadaşın aksine bana o günlerde malzemeler daha ucuzmuş gibi geliyor, ya da o akvaryumcu benim çocukluğuma az para alırdı. Cidden harçlık biriktirip bitki - yem - taş vb. almak daha kolay geliyor bugüne göre. Oğlumun bugün ona azıcık büyüdüğünde vereceğim harçlığı ile akvaryum kurması çok çok zor gibime geliyor.
 
Bitki-balık sıkıntısı olurdu, hiç unutmuyorum bir tarihde sanırım bugün Java Moss dediğimiz o zamanlar ise sadece yavru bitkisi diye bildiğim bitkiyi bulabilmek için Sıhhiye - Ulus Ankara'nın altını üstüne getirmiştim. Eve geldiğimde ödülüm ise o bitki ile akvaryuma gelen 4-5 yavru idi.
 
Hava motoru sesi bırakın evi neredeyse apartmana girildiğinde duyulurdu, geceleri mutlaka kapatılırdı.
 
Vanalar, hortumlar kaliteleri ile bugüne taş çıkartır, bir kaç yıl önce 1-2 tanesini buldum, hala plastikleri sapasağlam, şimdikiler gibi az güneş altında gevrek olmuyorlar.
 
Başka hatırladığım tatillerde sahilden deniz kabuğu toplayıp evde kırıp kum yapmam. Bitkiler de dediğiniz gibi kendi kendine orman olurdu, CO2, gübre vb. bilmezdik. Balıklar ve su için bir mavi-bir beyaz renkli iki ilaç vardı, onu atardık, başka da birşey düşünülmezdi. Karnını sürten görürsek biraz daha ilaç atardık, iyileşirlerdi.
 
Temizlikler mutlaka deterjanla yapılırdı, kumlar iyice ovalanır ve durulanırdı. Ankarada o zamanlar ya kuvet ya kovalar hep dolu olurdu, o durmuş su ile akvaryum tekrar doldurulur bir kaç saat sonra balıklar içine atılırdı.
 
Ardından 90ların ortasında belki iş güç okul belki taşınma belki temizliği babamın bana benim babama bırakmam nedeni ile yavaş yavaş akvaryum dağıldı gitti...
 
2 hafta önce 2,5 yaşında oğlumun balıkları keşfetmesi ve onun "baik allaaim" ısrarı ile yeniden 17 litrelik bir akvaryumda lepistes, kılıç, plati ile hobiye geri döndüm ve suyun-yemin kokusunu nasıl özledğimi anladım. Yorumlarınızda balık dayanıklılığı ile ilgili ne kadar haklısınız, ne kadar narinleşmişler, ne kadar zayıflaşmışlar...
 
2 haftadır çeşitli siteleri dolaşıyorum ve emin olun bu forum kadar içtenini görmedim.
 
İyi ki varsınız...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

FahrenheitÇevrim Dışı

Kayıt: 02/11/2008
İl: Adana
Mesaj: 120
FahrenheitÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 19 Mart 2009 22:34
Bu güzel konuyu açan arkadaşıma teşekkür ederek başlamak istiyorum.
74 yılında babamın duvarı oyup içine gecekondu misali bir akvaryum kurması ile tanıştım bu hobiye. Ama bizzat bilinçli olarak 80'li yıllarda bizzat uğraştım. O yıllarda yeşil pipo filtre en hoşuma giden parçaydı. Bana sanki akvaryumun kalbi gibi gelirdi ve onun çalışma sistemine hayran olurdum. Bir hava girişi ile suyun devirdaimi hoşuma giderdi. Hava motorunun sesini birazolsun azaltabilmek için annemin bulaşık süngerlerini çok parçalamışımdır. En çok keyif aldığım olay da (forumda bir arkadaşım resmini koymuş) akvaryum kitabını elime alıp, geceleri akvaryumun ışığı altında loş bir havada o sayfaları okumaktı. O zamanlar akvaryumumuza ışığı kendimiz monte etmiştik. Suyun berraklığı biraz bozulsa hemen bir leğen getirir ve bütün balıkları bir kaba alır, akvaryumun suyunu değiştirirdik. 3 ay yaşayan balığım o zamanlar hiç olmadı. Hep ölürlerdi. Neden öldüğünü bilemezdik ve daha berrak suda yaşamaları için habire su değiştirirdik. O zamanlar biri çıkıpta "filtrede bakterilerin kolonileşmesi" gibi bir şey demiş olsa, herhalde aval aval bakardık :)) İşin garibi, bu tür konularda (zaten 1-2 kaynak kitap vardı) aldığımız akvaryum kitabında da birşey yazmazdı. Ama çok güzel dünyalara dalardım o kitapla. Şu anki akvaryum tutkunluğumun temelleri o yıllarda atıldı. Her akvaryum seyredişimde, geçmişimdeki akvaryum anılarım canlanır. Bu hobi çok güzeldir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

FahrenheitÇevrim Dışı

Kayıt: 02/11/2008
İl: Adana
Mesaj: 120
FahrenheitÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 20 Mart 2009 21:40


Bu da babamın iş yerindeki akvaryumu idi. (yanılmıyorsam) 1966-67 yıllarına aittir. MOBIUS2009-03-20 21:45:18

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

furkan51Çevrim Dışı

Kayıt: 08/12/2008
İl: Nigde
Mesaj: 185
furkan51Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 30 Mart 2009 22:45
Ben de böyle anlatmak isterdim ama akavaryuma 2  yıl önce aldığım japonlarla başladım japonlarım hala yaşıyorlar  küçük bir akvaryumun içinde geçici süreliğine zebra ve yunus var 330 litrelik akvaryuma dolap gelince büyük akvaryuma aktaracağım.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir