Beğendiğimiz şiirleri paylaşalım.


rengarenkÇevrim Dışı

Kayıt: 28/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 441
rengarenkÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 20 Şubat 2011 23:34
Edebiyat kültürümüzün gelişmesi ve şiir sevgimizin artması için böyle bir konu açmak istedim.
İlk şiir geliyor:
Geri Dönen Mektup
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan,kendini gizler mi alevden?
Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutuştu..

Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…

Ey sen ki, kul ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki, gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki, birer parçasıdır senden İlah’ın,
Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,

Vur şanlı silahınla,gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden…

Hasret sana,ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!

Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!

Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma “Kaabil”,
İmkanı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
Sirretmeye elden seni, bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Mehtaplı yüzün Tanrı’yı kıskandırıyordur,
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik…

Hüseyin Nihal ATSIZ(Ruh Adam adlı romanından)

rengarenk2011-02-20 23:36:30

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

MYavaslarÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 02/05/2010
İl: Manisa
Mesaj: 742
MYavaslarÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 22 Şubat 2011 15:27

KARA TOPRAK

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır

Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.

Karnın yardım kazmayınan, belinen
Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bir dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır.

Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bütün kusurumu toprak gizliyor
Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.



Aşık Veysel Şatıroğlu

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Sokrat STÇevrim Dışı

Kayıt: 19/01/2011
İl: Istanbul
Mesaj: 121
Sokrat STÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 23 Şubat 2011 15:45

Dönen Dönsün

Koyun beni hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte başım keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Bir gün mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz varsa orda bulunur
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

PİR SULTAN'ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
 

Pir Sultan Abdal


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

rengarenkÇevrim Dışı

Kayıt: 28/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 441
rengarenkÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 25 Şubat 2011 01:04

BEYAZ GÜVERCİN


Süzülüp mavi göklerden yere doğru
Omuzuma bir beyaz güvercin kondu

Aldım elime, usul usul okşadım
Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım

Bembeyazdı tüyleri, öyle parlaktı
Açsam ellerimi birden uçacaktı

Eğildim kulağına; dur, gitme dedim
Hâreli gözlerinden öpmek istedim

Duydum; avuçlarımda sıcaklığını
Duydum; benden yıllarca uzaklığını

Çırpınan kalbini dinledim bir süre
Ve uçmak istedim onunla göklere

Ak güvercinin iri gözleri vardı
Güzelliğinden fışkıran bir pınardı

Soğuk sularından içtim, serinledim
Çağlayan bir nehrin sesini dinledim

Belki buydu sevmek hayat belki buydu
Işıl ışıldım, gözlerim dopdoluydu

Bir nağme yükseldi sevinçten ve hazdan
Bir nağme yükseldi, güzelden beyazdan

Uzattı sevgiyle pembe gagasını
Birden öğrendim hayatın mânâsını

Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış
Seninle bir çift güvercin olmak varmış

Ümit Yaşar OĞUZCAN


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

rengarenkÇevrim Dışı

Kayıt: 28/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 441
rengarenkÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Mart 2011 23:15
Karanlık Şiir

Yumuşak bir kumaş gibi tenin, 
Uzun yoldan gelmiş gibi kalbim, 

Yorgun ve hızlı, 
Solgun ve saklı 

Eğer görmeseydi seni gözlerim, 
Şüphesiz kederli olurdu sözlerim, 

Hiçbir şey durduramaz beni, 
En zorlu ellerden almaktan seni, 

Gördüm ki her yeri duvarlar kaplamış, 
Arasında derin çatlaklar saklanmış, 

Duydum ki sonsuzluklar girmiş aramıza, 
Darbeler inmiş ruhumuza, 

Bu yükselen benim ruhum mu, 
Yoksa bizi sarsan dalgalar mı, 

Geniş ovalar duruyor karşımda, 
Ölümcül şimşekler çakıyor başımda 

Kendini kaybetmiş bir canavar koşuyor, 
Sanki o nefes benim, alevleri soluyor 

Bu sözler gerçekten sana mı ait sevgilim, 
Gerçekten böyle mi sürüp gidecek kaderim, 

Aştık mı bizler geçmişin basitliğini, 
Yoksa tüm bunlar yalan mı bana söylediğin, 

Öğretilen her şeye karşı çıktım, 
Gözlerimi kanayan yaşlarla açtım, 

Oysa tek yapmak istediğim, 
Duymandı sana söylediğim, 

Oysa sen bir heykel gibisin, 
Gözlerin donmuş, dokunuyorum, buz gibisin, 

Bütün şu parıldayan sözler, 
Ancak düşmanlarımı dizginler, 

Kaybolan her an, 
İçimdeki ateşi körükler, 

Bilmediğim bir şeyler söyle, biliyorum 
Ruhumun krallığında yeni savaşlara giriyorum, 

Düşlerimi açtım sana sevgilim, 
Kaybolma, yoksa durmaz kanar bu ellerim, 

Ahh, sonsuz bir acı kaplıyor yüreğimi, 
Çaresizlik büküyor, bükülmez bileğimi, 

Kurtarmalıyım sanki seni senden, 
İçindeki aşk yardım bekliyor sanki benden, 

Bu gülüşün dost mu yoksa düşman mı? 
Söyle bana, olmuş olan ve olacak sadece bir sanrı mı? 

Bazen düşünüyorum, hiç üzdüm mü tanrımı, 
Düşerek bu karanlık zindanlara çekiyorum belki kahrımı, 

Her geçen an sensiz, 
Beni çarpıyor duvarlara çaresiz, 

Çok uzaktı yollar geldiğim, 
Gördüm ki zaman geçince uçuyor sevdiğin, 

Derin bir boşluktayım, 
Bütün hazların başındayım, 

Karanlık bir hücre gibi, 
Olsa da, kurtaramaz beni aşkın seli, 

Sanıyor musun ki, bu sözler benim, 
Ben sadece esir alınmış bir köleyim, 

Dünyamı saran bir varlık o, 
Asla görüp elleyemediğim, 

Oysa o burada ve her yerde, 
Düşlerimin taa içinde, 

Neden seni seviyor bu düşünce, 
Çekiyor bütün anlamları delice, 

Beni sürüklediği yerde yaşam yok, 
Sadece ben miyim bu esarete karnı tok, 

Kimse bilmeyecek ne olduğunu, 
Birden fark edecek solduğunu, 

O sınır tanımaz, 
Aşkına bürünmüş ruh, 

Geldiğinde hayatlarına, 
Oturacaklar sunulan tahtlarına, 

Yıkım mı verecek sadece bize, 
Keder mi zerk edecek benliğimize, 

Öyleyse söyle uzak dursunlar, 
Çünkü öfkemde boğulacaklar, 

Her nerede olursan ol , 
Eğer bir gülsen hiç durma sol, 

Yıldızların ışığında bile olsan, 
Anlardın yine de diğerleri gibi solsan, 

Düşmanların ölümü yakın, 
Onların acılarından sakın, 

İsteyebilirler seni yanlarında, 
Bil ki biteceğim kılıcımla başlarında, 

Kalabalıklar halinde olacaklar, 
Acımasızca birbirlerine vuracaklar, 

Işık onları terk edecek, 
Ve karanlık bize yarenlik edecek, 

Rüzgarların taşıdığı bu kokular, 
Bana yol gösterirken, mutlaka hiç kalır korkular, 

Her şey yola gelecek, 
Yoksa yok onları bekleyen bir gelecek, 

Avcılar ve Kurbanlar, 
Bizim yolumuzda duranlar, 

Durup dinlenmeden koşanlar, 
Baksana aslında sona yaklaşanlar, 

Kınlar kılıçlara dar artık, 
Şafak doğuyor, zaman sadece darlık, 

Sana son dediğim, beni unutma, 
Ruhum, ne olursa olsun yanında, 

İşte ziller çalıyor, tam tamlar uğulduyor, 
Son gözyaşı da, sana bakıp kuruyor….

Burak Turna

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir